genel kültür çöplüğü insan

• bu insan benim 17-18 yıllık dostumdur.kongo iç savaşını yarım saat detaylarıyla anlattığını bilirim.
• sözlüğün sebebi mevcudiyeti olan; lümpenliği meslek ve şiar edinmiş insanların tiksindiği meraklı, paylaşımcı, katılımcı insan tipi...durmadan incelediği netten, kitaplardan, insanlardan öğrendiklerini; "dinleyen, dinlemek isteyen, dinleyipte anlayabilen" birilerine anlatabilmekten haz alan toplumun ilerleme mekanizmasının dişlileri.
  her ne kadar çehov;
  "akıllı olan öğrenmek ister, aptal olan öğretmek ister."
  diyorsa da
  "gerizekalı olan yer içer, sıçar, çalışır ve yatar" da demek istiyor olabilir.
  zira her öğreten aptaldır demiyor;
  aptal olan öğretmek ister diyor.
• genelde bir veya birden fazla konuda uzman olan, bununla birlikte bir çok konu hakkında bol miktarda bilgisi olan insanlar için, ne kadar öküzsen o kadar mutlusun mottolu bireyler tarafından uygun görülen yakıştırmadır. kerameti kendinden menkul bu yakıştırmanın sahipleri için, mevzu bahis genel kültür çöplüğü insanların da çok güzel yakıştırmaları mevcuttur, lakin bazen çalıyı dolaşmak mantıklı yol olduğundan bunlardan bahsetmeye gerek yoktur. zaten anlatabileceklerimiz, karşımızdakilerin anlayabilme kapasitesi ile sınırlıdır.
• ingilizce mütercim tercümandır bu insan kuvvetle muhtemel. mesleği gereği bir gün enerji sorunu, diğer gün inşaat sektörünün problemleri, öteki gün hipnoz, diğer gün medikal eğitimi, bir başka gün çimento, ayrı bir günde türkiye'deki ihracatın durumu ya da roman hakları ile ilgili toplantılarda çeviri yapmak zorundadır. o nedenle her alanda bilgisi mutlaka vardır. her meslekten insanla oturup o mesleğin sorunları hakkında konuşabilir.
• bu insanlar için "ayaklı kütüphane" daha kibar bir tabirdir. buyurun bu insanları peyami safa'dan dinleyelim:
  "...ayaklı kütüphane denilen adamların lehinde ve aleyhinde bir çok şey söylenmiştir. bunların kafalarında kitap, midede öğütülen ekmek gibi değil, ambarda bekleyen buğday gibi durur. nasıl konmuşsa öyledir. kana ve hayatına karışmamıştır. onların bilgileriyle zekâları arasındaki münâsebet, bir kitapla kütüphanenin raf tahtası arasındaki münasebetin aynıdır: biri ötekinin üstüne binmekle kalır.
  kitap adamı beslemezse şişirir, bilgilerin yağıyla şişmanlatır. ayaklı kütüphane denilen adamlar, manevi bünyelerinde fikirden ziyade saman bulunan mahlûklardır: ilmin şişkolarıdır..."
  (peyami safa, yedigün, 20 eylül 1938)
• ivir zivir bi suru sey bilen, bunlari neden hatirladigini bilmeyen, her konuda bi dipnot bilgi sahibi olan, her konuda "zaten..." diye baslayan bir cumle kurabilen insan.
• bilmek eyleminin dünyadaki en keyifli eylem olduğunu bilen insandır. hele bu eylem kalabalık bir ortamda kimsenin bilmediği bir şey hakkında yapılıyorsa alınan keyifin tarifi imkansızdır.
• hafizasi kuvvetli insan. kendine engel olamadan duyduğu gördüğü şeyi kaydeden, hele bir de çağrişim manyaği ve hoplaya ziplaya zihinsel faaliyet gösteren insan ise, geceleri geç uykuya dalarlar.
• dersle ilgili değilse, hatta dersle ilgili olsa bile sınavda soru olarak gelme ihtimali yoksa bir bilgiye çok değerli beyninde yer ayırmak istemeyen insanların türettiği karalama amaçlı tamlama. bu insanlarımız genellikle anne babaların yanlış yönlendirmesinden dolayı bu durumdadır. onlara hep "ne o okuduğun? dersle mi ilgili? onu okuyacağına ödevlerini yapsana, ders çalışsana" denmiştir. o da -bugün burada karaladığı yaşıtlarının aksine- anne babayı dinleyerek merak duygusunu ve öğrenme hazzını ders-sınav-"bana getirisi ne" üçgenine sıkıştırmış, yani kendi eliyle köreltmiştir.
  
  bu insanlar doktor, mühendis, hatta akademisyen olmakla cehaletten kurtulmuş olmazlar. bu türden gazetecilere bile rastlarız. her biri kendi mesleklerinin teknisyenidirler ancak. başka konularda konuştukları, "ürettikleri" fikirler ilkokuldan sonra okumamış insanlarınkinden daha parlak değildir.
  
  (bkz: erişemediği ciğere mundar demek)
  (bkz: hiçbir şey için geç değildir)
  (bkz: hiçbir zaman geç değildir)
• paramount pictures adli film sirketinin dag resimli logosunda kac tane yildiz oldugunu bilen insandir.