• bugün jack'ı koptuğu için yaptırmaya götürdüğüm, fakat gören herkesin "ben bu sorumluluğu alamam", hatta "amerika'ya gönder" tarzı söylemleri ile dumura uğradığım gitar. en sonunda bir elektrikçiye götürdüm, 5dk'da yaptı, ve verdiği tek tepki "hmm ağırmış bu" idi. swh
  • custom,standart ve supreme serileri, uretildikleri yil hatta ay ve kategorilerine bagli olarak zaten yari otomatik duzeneklerle birlestirilmekte, fret ayarlari tekrar el ile kontrol edilmektedir. uretim sureclerinin her kisminda gibson ustalarinin eli degmektedir. her gibson les paul custom modeli uzerinde daha ugrasilmis ince eleyip sik dokunulmus, yani cok daha yuksek volumlu ve parlak sesler veren les paul modeli anlamina gelmez, hicbiri kisiye ozel uretilmis gitarlar da degildir. uretim yillarine ve serilerine gore bazi customlarin 20bin dolar civarinda oldugunu gorebilirsiniz, bunun birinci nedeni cok az sayida olmalari ve muthis muzisyenler tarafindan sahip olunmus ve takas ediliyor olmalari, ikinci nedeni de dunyadaki gercekten en kaliteli (yani iyi bakildiginda cizgisini sabit tutan) enstrumanlar olmalaridir.

    gibson les paul custom gitarlar (hadi cogu diyelim), standartlara ve bilhassa classiclere gore daha gurultusuz (volume degil), camdan yansiyan tonlar verirler. bu gitarlardan da daha makyajli ve guzellik abidesi aletler ariyorsaniz supreme modellerini dusunmelisiniz. aldiginiz les paulun uretim yili ve kategorisinin, uzerinde yapilmis modifiyelerin ve bilhassa calis keyfinin ve begendiniz tonlari yakalama oraninin da cok onemli oldugunu hatirlatmakta fayda var.

    not : (yine customlarin cogu diyelim), diger les paullere gore biraz daha agirdir. tum les pauller gibi bunlar da ciddi bel, boyun ve omuz agrisi yapar. nacizane fikrim ust gibson les paul modelleri, tarihte uretilmis ve calinmis en fiyakali gitarlardir. garaj studyolarindaki coluk cocugun eline pek yakismaz, ilk gitar olarak alinmasi ise kendinden alinacak hazzi gercekten dusurur.
  • gectigimiz gunler 1998 yapimi bir black beauty custom ile les paul ailemize bir yenisini kattigimiz gitardir kendisi. 5.1 kg ile uzun zamandir gordugum en agir les paul'lerden birisi. haliyle ton ve sustain'de ayni agirlikta. harika tonlari var ve akustik olarak bile calsaniz elinizden dusmuyor. bir suredir beraber uyuyoruz. bir yastikta kocayalim insallahu. amin.
  • kendisi ile firtinali askimiz son surat devam ediyor, olur da standart manyetiklerinden bunalan olursa diye bir tavsiyede bulunayim. efendim gecenlerde kendisine suhr doug aldrich manyetik seti ile ilk mudahelemizi yaptik ve gitar resmen ipinden kurtulup ciglik cigliga cosan bir yaratik haline geldi. bu kadar yuksek cikisli bir manyetigin aslinda clean'lerde de gain'li gelmesi gerekirken les paul'un kendine ozgu o paf tonlarini korumasi cok sasirtici, hem modern rock tonlarini barindiran hem de paf tonlari koruyan bu manyetikle les paul'unuzu taniyamayacaksiniz.
  • jackson, fender, ibanez klavyeleri bu gitarın klavyesinin yanında halt etmişlerdir ve şüphesiz ki bu gitarı sahne şovu zart zurt deyip kıranlar cezalarını çekeceklerdir.
  • nice prs lere, fenderlere 'çok tatlı gitarmış, iyiymiş' diyen bana, elime aldığım gibi (daha ortada amfi falan yokken) akordu yerinde mi diye vurduğum ilk akorda kendini sattırmış gitardir.

    ne kadar az o kadar iyi mottosuyla hareket ederken, tek manyetikli floydu bloklanmış jacksonumla mutlu mesut yaşarken kurtlanmam sonucu her zaman gözüme çok hoş görünen goldtop lar peşinde koşmaya başladim. biraz da gibson un 70s tribute serisini cıkarmasiyla denk geldi, cunku artik whitesnakeler wasplar değil rihannalar çalarak para kazanildigindan katıksız bir 80ler gitarı olan jacksonımla pek rahat edemiyordum, mini humbuckerlar falan deneysel eğlenceli bir şey olur diye dusunuyordum. fiyati da fazlasiyla mantikliydi.

    ülke sınırları içerisinde 70s tribute bulamayınca standardlar denedim, açıkcası hiçbirinden memnum kalmadim. süpriz bir para kaynagi da gecince elime bu gibson işini baya ciddiye almaya basladim. taditionallar denedim, aa dedim.. demek böyle oluyormuş.. harika gitarlar. ama yine ordan burdan denedigim ust duzey gitarlar gibi iyiymis, tatliymis, delikanli gitarmis gibi yorumlar vardi kafamda.

    o arada 2012 serileri türkiyeye ulaşti ki bana gore 2008lere gore daha başarılı gitarlar. 2 coil tapi, phase reverse ve bypass switchiyle gelen standardlari uzuuuuuuuun sure denedim. aklımı da çeldi.

    sonra bir r7 goldtopla tanıstım. gitar dukkanlarini durmadan dolasip hatta sadece bu is birkac gunlugune istanbula gittigim, iciye yuzsuz yuzsuz bide suna bakayim bir de sunu alayim dediğim bir donemde akordu yerindemiymis diye vurdugum tek sol major kalp atislarimi hizlandirdi.

    şaka değil baya baya heyecanlandım, öyle ki dükkandan ciktiktan sonra tünel sınırlarından çıkana kadar hiçbirşey duymadım anlamadim, anca sonra farkettim kiz arkadasimin falan 'okan bayülgenin programında çalan müzisyenler ordaydi' demesini. tuncer tunceli'yi falan gormemis gözüm, ki fazlasıyla önemli bir insandir.

    açıkcası gitarin tonunu öyle aklımı basımdan alacak kadar beğenmemiştim, ama daha önce hiç kullanmadığım bir marka, bir fikrim olmayan bir amfiyle denedigimden umursamadim da.

    kirmiziya çalan klavye agacı, sap işçiliğini de geçtim gitarın doğal rezonansi, daha ilk etapda akustik sesinden ustuste binen harmonikler.. fena..

    bütçemi aşıyordu ama bir ihtimal o gitarı alabilecekken başka bir şeye para vermek istemiyordum. gerisi geldi zaten* gitar bana yar oldu. almadan once bir kez daha amfiden denemedim bile.

    şu güne kadar bir tane el yapımı pedalı denemeden almışımdır, onu da markayla calısan paul gilbert-doug aldrich gibi adamlara ve internet yorumlarina guvenerek, onun disinda hep ince elerim sık dokurum ama bu büyülü odun parcasini toplamda 20-25 dkk calarak aldim sözlük. oturmus sorusuz ekipmanimdan birşeyler satmami gerektirecek bu gitar ama değer galiba. 8 yasında bir kızım oldu, evladım gibi seviyorum!

    özet olarak: bünyeye rock n rollu böbrek üstü bezlerinden zerk eden çok özel gitarlardır.
  • ilk gitarim epiphone les paul custom idi, abd'ye doner donmez ilk isim gibson lp custom almak oldu.

    arada fiyat disinda abarti bir fark oldugunu soyleyemeyecegim, fakat eve gelenler "vaoaouvv" diyor genelde, o iyi.
  • gibson un en iyi modeli,kullanımı rahat ve performansı harika olan kusursuz gitar,klavye elinizde kayar,çalmak orgazmdan farksızdır..
  • herkesin bir hayali vardır derler ya. kimisinin bir araba, kimisinin bir ev, kimisinin bir mekan... benimde en büyük maddi hayalim bu fıstığa bir gün sahip olmaktı. bugün evime dönerken bir müzik mağazasının cam vitrininde yine onu gördüm. bu kez ahh çekip gitmek yerine içeriye girdim ve kendisini elime aldım. işin benim için sürpriz tarafı bu sefer elime almakla da yetinmeyip satın aldım. çok uzun süredir kendim için bir şeyler yapmadığımdan kendimi biraz garip hissetsem de karşımda duran bu güzellik için asla pişman olmayacağım. hevesim geçene kadar ki uzun süre geçeceğini sanmıyorum, tüm komşularımdan şimdiden özür dilerim. bolca gary moore'a maruz kalacaksınız. *
  • 2005'de gitarın ağırlığından rahatsız olanlar için gibson kasanın içinde ahşaptan parçalar oyarak hafifletme (weight relieve) işine girdi. her ne kadar gibson firması bu uygulamanın gitarın ton ve sustain'inde bir değişiklik yapmadığını iddia etse de profesyonel gitaristler bu uygulamaya ateş püskürdü... zaten 2005 öncesi "tam dolu kasa" gibson les paul custom'lar daha kıymetli kabul edilir. rahmetli les paul gitarının içinin oyulduğunu hissettiyse eminim mezarında ters dönmüştür.

    zaten 5 kiloluk gitarı sahnede taşıyamıyorsanız ve bundan hayıflanıyorsanız gidin grafit kasa gitarlardan alın.
hesabın var mı? giriş yap