• "ben hallederim", "ben yaparım", "kendim giderim" kadınları.
    hayatlarında en az bir kere kendi başlattıkları yangından ve en az bir kere de başka birinin başlattığı yangından çıkan kadınlar.
    bu kadın güçlü doğmuyor, güçlü oluyor.

    her duygusunun kıymetini biliyor. minneti kendisine.
    sanıldığı gibi soğuk, duygusuz değil; aksine, görüp görebileceğiniz en yüksek duyguları, tutkularıyla yaşarlar.

    hazineler, harabelerde olur.
    bir haritaya ihtiyacınız olacak.
  • kendi kendine yetmeyi öğrenmiş kadındır.hayatına dahil olan arkadaş sevgili hiç kimseden birsey beklemez.hastalansa kalkıp çorba yapacak hali yoksa çorbayı içmez,arabası bozulsa sevgilisine söylemek aklına bile gelmez kalkıp sanayiye gider.güclü kadın kimseden birsey beklemeden yaşayamayız öğrenmiş kadındır.
  • bana göre güçlü kadın

    kendini seven
    kendine saygı duyan
    kimseye ekonomik ya da duygusal açıdan bağlı olmayan
    sorgulayıp gerek gördüğünde fikirlerini ve yaşam tarzını değiştirebilen
    tekdüze olmayan
    çalışan üreten
    ekonomik bağımsızlığını eline alan
    ideallerinin her daim peşinde koşan özgür ve mutlu kadındır
  • bazı kadınlar vardır onları yürüyüşünden tanırsınız. onlar hiç bir zaman para için çok çalışmazlar. kendileri olabilmek için, ayaklarını yere sağlam basabilmek için çok çalışırlar.
    kim sırtını güvendiği bir omuza yaslama imkanı varken, omuz omuza çarpışmaya ya da sıcacık bir kucakta huzur bulabilecekken kendini ateşlere atmaya gönüllü olur? gördüğünüz o güçlü kadınların kaçı yaradılıştan güçlü, kaçı hayatın içinde tek başına dimdik olmaya mecbur bırakılmıştır acaba?
    onları bir çırpıda tanımak, en kalabalık ortamda bile çok zor değildir. duruşları farklı, bakışları kendinden emindir. yüzlerinde hüzünlü bir gülümseme, bazen de tüm acılara inat kahkahaları vardır. sorumluluk, insana kudretli olma zorunluluğunu da yanında getirir. hepsinin ortak yanı yorgun ve (d)üzgün kadın olmalarıdır.
    rimellerini silip, saçını başını düzeltip, yüzüne gülümseme maskesini takmakta üzerlerine yoktur. içinde fırtınalar kopsa da belli etmemek onlar için hayat oyununun en kolay sahnelerindendir. çünkü provasını en çok yaptıkları bölüm buralardır.
    farklıdırlar ve her şeyin farkındadırlar bu kadınlar. kendisine kur yapıldığını, yalan söylenildiğini, kandırılmaya çalışıldığını ve çok sevildiğini anlaması, onlar adına hiç zor değildir. bilirler kimlerin onları sevip sevmediğini. değersizliği hemen fark ederler arkalarına bakmadan kaçmışlıkları çoktur. artık ne istediklerinde çok ne istemediklerini daha iyi bilirler ve onlar için bunları hemen ayırt etmeleri de hiç zor olmaz. bu kadınların en güzel tarafı, sevildiklerini hissettikçe güzelleşmeleridir. sevildikçe sevmeyi çok iyi becerebilir ve hiç kimsenin sevemeyeceği kadar güzel severler. şefkatleri sıcacıktır.
    iyi ki varlar hayatlarımızda. varlıkları rahatsız etmez ama yoklukları çok rahatsız edicidir. iş hayatının tuttuğunu koparanları, her soruna hızlı çözüm getirenleri ve toplumun fedakar anneleridirler aynı zamanda.
    bu kadınlar kendilerini güldüren soylu ve ciddi adamları severler, soytarıları değil. en sık duydukları söz “seni taşıyan erkek zor bulunur”dur. ağır gelen dürüstlükleri, mertlikleri, kariyerleri, becerileri ve zekalarının toplam hacmidir oysaki! güçlü kadınların aklında ve beyninde olabilirsiniz ama kalplerinde hele göz bebeklerinde olabilmeniz güçtür. boş vaatlere karınları toktur. canına okuyanlar çok olduğundan hariçten gazel okuyanlara eyvallahları zerre yoktur.
    “zor kadın” da bir da diğer tanımlamalarıdır. zor; bir şeyin nasıl olduğunu, üstesinden nasıl gelineceğini bilmemektir. mesela bir erkek için ütü yapmak, bir kadın için tır kullanmak neden daha zordur? çünkü bu insanlar neyi nasıl yapacaklarını bilmezler, o konuda tecrübeleri yoktur. zor, bu yüzden ne/nasıl olduğunu bilmemek haline denilir. işte bu kadınların dünyaları ve dillerini bilen az olduğundan “zor kadın” olarak çıkmıştır adları. doğru bir tabir aslında ama tanımda bir kelime eksiktir. koca hayatlarını ortaya koyunca “zor hayatlı kadınlar” denilmesi daha hakkaniyetli olur.
    bu kadınlar ne kadar zorsalar; o kadar kırılmışlardır, ne kadar ağır başlılar ise o kadar hayalleri yıkılmıştır. yüreklerine mangal demek hafif kalır. koca bir yanardağ gibidir cesaretleri ve dürüstlükleri. o yüzdendir ya şaklabanlar tarafından sevilmemelerinin nedenleri. çünkü onlar rol yapanları hemen anlarlar ve onların oyunlarına uymaz, oyunun kurallarını kendileri öğretirler.
    bu kadınların en sert görünen taraflarının yanında merhametleri koca bir dağ gibidir. insan neyin eksikliğine zaaflı ise işte bundandır. omuzlarından öpülmelidirler, yılların yükünü hafifletmek için. sevmekten vazgeçmeyi çoktan öğrenmiştir bir kısmı, soğumuştur kalpleri. kırılmaktan, hayal kırıklığına uğramaktan “aşk yok“ derlerken gözlerini kaçırdıklarını fark ederseniz, anlarsanız kendilerinin bu yalanlara inanmadığını. içlerindeki umutlarını söylemeyecek kadar gururludurlar da, kolay kolay almazlar yüreklerine kimseyi. varla yok arası duvarları vardır. yaş onlar için sadece bir sayıdır. çoğu yetmiş yaşına üç kere gidip gelmiştir. yalnızlığın asaletine inanarak avuturlar kendilerini. mutlu aileleri gördükçe içlerinin sızladığını hissedemezsiniz. gülümseyerek bakarlar aşık çiftlere, içlerinden dua ettiklerini bilemezsiniz.
    bu kadınları üzebilirsiniz ama yıkamazsınız. onlar gayet iyi bilirler ne zaman gideceklerini, ne kadar kalacaklarını. sorsan bu kadınlara güçlü olmayı siz mi istediniz diye? “pamuklara sarılmış mutlu kadın olmak varken, deli misin sen neden isteyeyim?” diye gülümserler ve arkalarına bakmadan çekip gider. yeniden karışırlar kalabalığın içindeki yalnızlıklarına...
  • net şaşmaz bir çıkarımda bulunacam kendimden hallice, sıkı bir mizah ,iyi bir diyalog yeteneği , her ortama uyum sağlama ve gün içinde masaya bırakılan beyni geri yerine monte etme ile gücünüze güç katacaksınız hanimlarrr buyrun pril diğer deterjanlara göre iki kat daha fazla bulaşık yıkıyor
  • bir kadın ne kadar güçlü olursa olsun elinde sonunda kendini kollarına bırakacağı zorbayı ararmış. hepsinin ortak özelliği. :)
  • aglayabilmeleri.
  • "cesur olmak hiç korkmamak anlamına gelmez. cesur olmak, korktuğumuz halde yapılması gerekeni yapmamız demektir."

    judith mcnaught

    hayata karşı genel tavrımız budur aslında. korksak bile yılmıyoruz. o gereken cesareti buluyoruz hep kendimizde ve yola devam etmekten vazgeçmiyoruz. her zaman, her koşulda.
  • `unutma, bizi güçlü kılan zamanında bırakabilmek ya da vazgeçebilmektir. `

    sinek azimli de olsa, göremediği camı geçemez, camı kafayı takarsan başka yöndeki açık pencerelerle hiç karşılaşamazsın.

    pia mater
  • bir kasa birayı tek başına taşıyabilmesi bu özelliklerden birini ifade eder.
hesabın var mı? giriş yap