• eveeet, biraz da hakkari de yaşamdan bahsedelim. veya şöle başlayabiliriz:
    hakkariye yaşamak veya ziyaret için giderken bilinmesi gerekilen şeyler:

    1 - hangi şehirden geliyorsanız gelin, hakkariye direk vesait bulamazsınız. van'dan transit ve otobüsler mevcuttur.

    2 - mantık olarak otobüsü seçmek isteyebilirsiniz. (rahat, güvenli, vs..) fakaaat, otobüsler daha uzun sürede hakkariye ulaşır, aramalarda yolcu sayısı fazla olduğu için kimliğinizin gelmesini 2 saat beklersiniz. oysa transitlerde bu sorun yoktur. ama transit şoförleri - belki de aralarında kim daha çabuk varacak diye hırs yapmışlardır, bilemem - uçarak giderler. sürekli, deli gibi akan zap kıyısında, uçurumlar ve kışın kar-buz eşliğinde ortalama 3.5 saat devam eden bi yolculuk fikri gözünüzü yeterince korkuttuysa transite binmeyin. (şahsen ben transitle gidiyorum, mis gibi)

    3 - yolculuk için yanınıza kesinlikle atıştırmalık bişeyler alın, tecrübeyle sabittir. 12 saatlik yolculuklarda hiçbişey yemeyen ben bile yemek hayalleriyle geçiriyorum hakkari-van arasını. (nedeni de şu olabilir; hani rakım yüksek ya, temiz hava iştah açar durumu)

    4 - tüm badireleri atlattıktan sonra hakkariye vardınız, güzeel. sakın muavine veya şoföre " bakar mısınız, ben terminalde incektim, gircek misiniz?" falan diye bilmiş bilmiş sormayın. alacağınız tepki hiiihoooha tarzı bişey olur. çünkü hakkaride bir terminal yok! merkezde bi atatürk heykeli vardır, ki heykel deriz kısaca, orda inebilirsiniz. zaten orda durur. sonra bi harala güree içinde valiz almaya çalışırken çocuklar gelir birden " hucam taşıyalım mı?" diye. - hucam konusuna ayrı bir maddede değincem- . size kalmış. sadece valiz de değil, her konuda yardımcı olurlar.

    5 - nerde kalacağınızı bilmiyosanız, öğretmen evi, karayolları misafirhanesi, polis evi, ordu evi, ümit otel, şenler otel gibi isimleri aklınızda tutun. bazen bunların hepsi dolu olabilir.(bkz: sınav zamanı, atama zamanı..) işte o zaman, herhangibir kişiye durumunuzu anlatmanız yeterlidir. sizi seve seve misafir ederler. (mesela bize de gelebilirsiniz:p) halki inanılmaz derecede misafirperverdir.

    6 - kalacak yer problemini de hallettiğimize göre günlük hayatta karşılacağımız diğer konulara geçebiliriz. örneğin şu `hucam` konusu. ilginçtir, hakkaride "o" harfine "kapalı u", "u" harfine "açık u" (veya açık o, ben de karıştırıyorum, kusura bakmayın) denir. şöyle ki, siz "u" veya "o" dediğinizde, açık mı kapalı mı die sorarlar. cümle içinde kullanalım, pekişsin:

    _ hucam, güzünüzün üstüne mavi buya bırakıyorsunuz ya, çok güzel oluyursunuz. (bkz: based on a true story)
    _ hocam, gözünüze mavi far sürüyosunuz ya, çok güzel oluyorsunuz.

    kelime olarak örnek verirsek : duğruluk(doğruluk) , depu(depo), koru(koro), ötö(ütü) gibi.

    7 - diğer bir ilginç konu da, bırakmak fiilinin tıpkı ingilizcedeki get fiili gibi herşey için kullanılmasıdır. hakikaten ilginçtir, örneklerimize bakalım:
    _ hucam, tusta ketçap bırakıyım mı?
    _ yeni doğan kızımıza ayşe adını bıraktık.
    _hucam, cümlenin sonuna nokta bırakalım mı?
    _ mektubu zarfa bırak.

    8_ şehir içinde dolmuş bir yere falan var. bunun dışında her yere aynı fiyata giden taksiler var. (zaten avuç içi kadar yer, işiniz ne, yürüyün.)

    9_ akşamları valilik parkı, sağlık parkı, öğretmen evi bahçesinde oturabilirsiniz, gayet de eğlenceli olur.

    10_ 101 adlı okey oyununu öğrenmek zo-run-da-sı-nız. vurguladım çünkü burda kimse okey oynamaz, sadece 101 oynanılır. karın 6 ay kalkmadığının, kışın eve tıkılmak zorunda olduğunuzun ve zorunlu hizmet yaptığınızın farkındaysanız, öğrenin derim. hem çok zevkli, alışkanlık yapıyo. (geçen yaz kuşadasında bi canımız çekti, gece gece bi atlı ganyan bayisine zor attık kendimizi walla.)

    11 - büyük market olarak ahs diye bi yer var, bunun dışında da marketler mevcut. ama her aradığınızı bulamıyosunuz. mesela soya eti, hazır ekmek mamulleri yok. ( yoksa yok, size bişey olmasın)

    12 - bunun dışında canlı çiçek bulmak bi hayli zahmetli. yani biri size canlı bi gülle teklifte bulunursa kabul edin.( tabi herşeye de atlamayın.) ama bilin ki o gül binbir sıkıntıyla getirilmiştir.

    13 - gazete öğleden sonra 3 gibi geliyor. şükredin yüksekovaya akşam 7de, çukurcaya ertesi gün gidiyomuş!!

    14 - giyim kuşam konusunda, bildik markaları satan bikaç mağaza mevcut. ama renk ve model konusunda sınırlı. " ala ala kızılay levis falan dağıtmaya ne zaman başladı" diye kafanızı yormayın. dışarı çıktığınızda sizinle aynı pantalonu, ayakkabıyı giyen başka birine rastlama olasılığınız %99. " allaaaah pişti oldum, kahretsin" falan diye de saçmalamayın. bişicik olmuyo. takmıyosunuz bile. yemek konusunda da derya, hacı baba, hürmet, özdamak ve sefa çorbacısını tavsiye edebilirim. hatta sefa çorbada olayı aşmıştır.

    15 - esnaf, çalışan, çalışmayan herkes çok iyi niyetli, yardımsever ve saygılıdır. büyük bir şehirden geliyosanız bu sizi şaşırtabilir. şaşırmayın, doğrusu bu zaten.

    16 - sakın diğer doğu illeriyle kıyaslamaya kalkmayın. halkı son derece rahattır. yobaz birine rastlayamazsınız. kızların hepsi okulludur, spor faaliyetlerinde ailenin de onayıyla rol alırlar - güreşçi kız öğrencim var bi sürü-. bi de geceleri istediğiniz saatte dışarı çıkabilirsiniz. bişicik olmaz.

    17 - pazarda bahar geldiğinde satılan otları denemenizde fayda var. pilava falan katılıyo. gayet iyi. şekilsiz mantarları var, ama görünüşe aldanmayın; çok lezzetli. tabi bir dee (bkz: uçkun)

    18 - "giravi" diye bilinen bir aşiret vardır ki, haklarında anlatılanlar, laz fıkralarıyla boy ölçüşür. ( bunları kendiniz araştırın, bulun, entry kafamda patlamasın)

    19 - benim için en kötü özelliği sinema olmaması. yani bi tane var ama çok özel gösterimler dışında çalışmıyo. sürekli film gösterimi yok. ama canınızı sıkmayın.
    (bkz: thanks god for internet)

    20 - hakkaride öğretmenler çılgınlar gibi çalışır. hepsi idealist, hepsi yaratıcıdır. elini attığın yerden bi çalıkuşu çıkar. (bkz: reklam yapmanın dayanılmaz çekiciliği)

    21 - ve son olarak hakkariye geleceğinizi duyup size acıyan gözlerle bakan insanlara sakın prim vermeyin. gayet yaşanılası bir yer. bi kere arkadaş ortamınız süper, ve hangi meslekten olursanız olun, hakettiğiniz saygıyı görüyorsunuz.
    bilenler bilir " hakkariye ağlayarak gelinir, ağlayarak da gidilir" derler burda sıkça. doğrudur. giden herkes feci özler.

    sevgili sözlük okurları, umarım bi nebze faydalı olabilmişimdir size.

    --- spoiler ---

    şu an sayfa başında "güncelleme yapıyoruz, performans düşük " falan yazıyo. yazdığım 10 maddeyi kaydetmedi, tekrar yazdım, elim kırıldı, küfretmek istiyorum.

    --- spoiler ---

    (bkz: biliyo musun sözlük, bazen çok gıcık olabiliyosun)
  • oraları gören ve belli bir süre oralarda yaşayan birisi olarak şunu söyleyim; halkının birileri tarafından çok kolay bir şekilde kandırılı yer.

    devlet zaten elektriği beleşe kullanıyorsunuz bari tasarruflu lamba vereyim de onu kullanın diye beleşe dağıttığı tasarruflu lambaları birilerinin söylediği sözlere inanarak, dağıtılan lambaların içerisinde dinleme cihazı, kamera var diye kıran insanların yaşadığı yerdir aynı zamanda.

    yol yapımı için çalışan işçilerin kaçırıldığı, kullanılan makinaların kullanılamaz hale getirildiği, çalışan işçilerin tehdit edildiği, herkes keşke bizim bulunduğumuz yere de havaalanı yapılsın isterken havaalanı yapımına engel olan insanların yaşadığı yerdir aynı zamanda.

    milyonlarca insanın* hakkını yemeyim deyip elektrik faturası ödeyen kimselere aptal olarak gören, "kaçak elektrik günah değil mi" sorusuna "sosyal devlet halkının her türlü ihtiyacını karşılamakla mükellef" diyen, bi kat üstünde oturan komşusu tarafından "peki sana sosyal olan devlet bana niye sosyal devlet olmuyor" denildiği zaman sende kaçak kullan sana da sosyal olsun diyen imamın yaşadığı ve bu imamın arkasında yüzlerce insanın saf tutup namaz kıldığı aksini söyleyen imamların kovulduğu yerdir aynı zamanda.

    çocuklarını okula göndermedeki* * asıl ve yegane amaç; alın size para yeterki çocuklarınızı okula gönderin diye ödediği para olan, daha sonra cahilliklerine dem vurulduğu zaman okul vardıda biz mi gitmedik diyen, hep suçu devlete bok atan kimselerin yaşadığı yerdir aynı zamanda.

    bazı kimselerin onbinlerce dekar* tarlaya sahip olduğu, geri kalanların onlara köle olarak çalıştığı, dağa gidenlerin hep toprağı olmayan köle gibi çalışan insanların çocukları olduğu, ağa çocuklarının özel üniversitelerde okuduğu halde köle gibi çalışan kimselerin okula gönderdiği için suçlanan insanların yaşadığı yerdir aynı zamanda.

    belediyede, şurda burda iş bulmak isteyen kimsenin dağdan sağlam torpilinin olması gerektiği, dağdakilerden selam getirip işe giren kimsenin ay sonunda maaşının belli bir kısmının dağdakilerin ihtiyaçlarının karşılanması adına kesildiği yerdir aynı zamanda.

    not: gördüklerimin ve bildiklerimin sadece bi kısmını yazdım, şimdi rahat rahat kötüleyebilirsiniz.
  • akp'nin derdi bu kent oldu. chp'nin hakkari'de kalabalık* bir miting yapmasının ardından ve tabii ki erdoğan'ı boykot etmelerinin ardından en az yüz kez akp'liler tarafından gündeme getirildi.

    ajanslardan sizin için derledim:

    tayyip erdoğan: kılıçdaroğlu'nu hakkari'de pkk kucakladı.
    egemen bağış: hakkari'deki kitle aslında bdp'nin kitlesiydi.
    bülent arınç: kılıçdaroğlu ve bdp ittifak yaptı.
    hüseyin çelik: terör örgütüne sempatik görünme çabasındaki kılıçdaroğlu'na destek verdiler.
    hüseyin tanrıverdi: pkk'lılar miting için çalışma yaptı.
    ömer çelik: pkk'lılar mitinge katılmaları için halkı tehdit etti.
    tayyip erdoğan: pkk'lılar vardı mitingde tespit ettik.
    tayyip erdoğan: kılıçdaroğlu o kitleye türk bayrağı tutturamazdı. bdp'lilere türk bayrağı tutturmak yürek ister.
    suat kılıç: pkk ile ergenekon'un ilişkisi kanıtlandı.

    arkadaş ne garibim bir kent ya, o değil mitinge gidecekler tutuklanacak diye korkuyorum. resmen "ihbar" gibi açıklamalar.
  • hayatım boyunca herhangi bir yerde plakasını görmediğim tek il.

    (bkz: 30)
  • hayalkırıklığının başkenti tabirine rağmen 6 yaşına kadar yaşadığım bu şehirle ilgili hep umut ve mutluluk baki kalacaktır... yaşanılan terör anıları , 1 gün sonra gelen gazeteler , çocukça zap suyu korkularım zerre kadar bilinçaltında iz bırakmamış, her haritaya bakışım özleminde "bir gün tekrar gideceğim, imkanım olursa insanlarına hakkettiklerini vermek için elimden geleni,kendi payıma düşeni yapacağım" dedirten kendi halinde,kendi gururunda şehir. insanların doğudan bahsederken yüzlerindeki korkuyu gülümsemeyle karşılamamı sağlamış yer...bir eskişehir*li olarak vatanı hatlarla ayırma budalılığına düşme ihtimalimin yok olmasını sağlamış, yurdun her sathının özlenebileceğini , seni özleyebileceğini , sevilebileceğini, seni sevebileceğini göstermiştir. vizontele'de dediği gibi oraya güzel şeyler de gelirdi, ama hiçbiri uzun kalmazdı.özlem yaşama biçimine dönüşmüştür bu yüzden,ve bu yüzden özlemek güzeldir hakkari'de... heryerde olabilecek özlemin göz yaşartıcılığının en kişiliklisidir bu belki... ve özleniyorsa hala, bilinmelidir ki, özlendiyse geçmişe baktığında, anlaşılmalıdır ki, orada güzel şeyler de yaşardı...
  • hepar'a toplamda bir oy verilmiş şehir. kim o cengaver çok merak ediyorum.
  • seversen; dunyanin en guzel yeri... sevmezsen; dunyanin en guzel yeri degil!
  • musul ve kerkük ne kadar türkiye cumhuriyeti'nin iliyse hakkari de o kadar kürdistan'ın ilidir.

    onur falan hiç karıştırmadım dikkat ettiysen.

    editsiz edit:
    - ya ben kürdistan derken coğrafi bölgeblablabla...
    + sıs len, donanımsız bölücü
  • 2 çocuğun başlattığı kavganın 1 saat içinde binlerce insanlık kavgaya dönüştüğü şehir. kimin aşireti kimi döver oyunu diyorlar buna. sorunlarını bu şekilde hallediyorlar. bunları dağıtmak isteyen polise bu yüzden taş atıyorlar. çünkü orası hakkari, dağ başı. orada dağ kanunları geçerli. sonra bu kürtler insani hak arıyorlar. sesli gülün bence.
  • dağlarında trekking yapıldığını, çok yıldızlı otellerin açıldığını, halkının adam gibi yaşayıp askerin turizm jandarması hizmeti verdiğini hayal ettiğim şehir.
    (bkz: olmaz olmaz deme olur olur)
hesabın var mı? giriş yap