• ankara üniversitesi dil ve tarih cografya fakultesi ingiliz dili ve edebiyatı yardımçı doçentlerinden(yıllardır doçentlik sınavından geçemediği dedikodusu tüm okula yayılmıştır), genellikle 18.yy ingiliz edebiyatı* ve ceviri derslerine gelen, koridorda sizleri sigara içerken gördüğü zaman hayatı boyunca hafızasından silmeyecek olan, kalp pili kullanması nedeniyle cep telefonlarına on metreden fazla yaklasmamayı tercih eden ve derste cep telefonunuz calarsa sınıfta kalacagınıza kesin gozuyle bakmanızı düşündürecek bir tutum sergileyen,ders sırasında muhteşem britanya aksanıyla sizi ingilterte kıyılarına sürükleyen,elini nedense cenesinden bir türlü ayıramayan fakat tüm sert mizacının ötesinde zaman zaman patlattıgı küçük esprilerle nüansı yakalayan ve tüm sınıfın yüzünde bir tebessüm olusturabilen zath.
  • siz daha cümlenizi bitirmeden size vereceği cevabı çok önceden kestirebilen bir adamdır. ismi sözlükte zeka ve kültür kelimelerinin karşısına yazılabilir.
  • zamanında, okul bahçesinde cereyan eden kavga gürültüler esnasında, sınıfın camlarına çarpan taşlar, koridorlardan gelen patırtı kütürtüler eşliğinde yapmaya çalıştığı derste, kendisinden beklenmeyen bir babacanlıkla, "biz varken size kimse birşey yapamaz" tarzı bir laf etmişliği olan hoca.
  • dtcf nin gürültülü patırtılı, olaylı atmosferine tezat oluşturan bir edayla okulun içinde süzülen zeka küpü ingiliz edebiyatı öğretmeni. "cool" kelimesini bir turlu anlatamayan ve anlayamayan insanların ona bir kez bakması yeterlidir. okulun en hareketli en gergin günlerinde bile evliya havasındadır hasan hocamız. bunun yanında biraz sohbet ettiğinizde, kafasının içindeki dinamizm ve gençlik şaşırtır insanı.
    hiç durmadan konuşup dersi sabote ettikten sonra "yaa napiim hocam dersiniz çok sıkıcı" diyen bir ögrenciye her zamanki sakinliği ile "you are too sophisticated to be in this classroom. please do leave" demiştir.
  • beyefendi bir insan.gerçekten üniversitede hoca olmanın ne olduğu ondan öğrenilebilir.verdiği zeki cevaplarla sizi dumur eder.ince espriler yapar.nasrettin hoca misali güldürürken düşündürür.
    yıl 2008.formasyon dersimizin son sınavına girmek üzereyiz.bize şöyle bir olay anlatmıştı:
    'malum bugün karne günü.öğrenciler karnelerini almış eve dönüyorlar.iki kız öğrenci aralarında konuşurken istemeden kulak misafiri oldum.biri diğerine elindeki karneyi göstererek:'bana söz verdiği notu vermemiş.hayvan!'dedi.iyi düşünün.eğer gelecekte yapmayı düşündüğünüz meslek bu ise buyrun kağıtları dağıtıyorum.başlayabilirsiniz.'
    o an sınava konsantre olmuş olan biz sevgili öğrenciler,kahkahalar eşliğinde hasan hocayı alkışlamaktan kendimizi alamamıştık.
  • süper bir hafızaya sahip olan güzel insan. sert görünümlüdür fakat kendisi candır. yıllar geçmesine rağmen hatırlanıp, saygı duyulandır.
  • dtcf ye intisabımın hemen ertesi haddimi ilk bildiren hocadır kendisi. olayın cereyanı şöyledir: okula bir ay kadar geç başlayan abustek o zamanların bölüm başkanı kemanı ve kişiliğini zihninde bir türlü bir araya getirmeyi bugüne kadar başaramadığı ünal aytür'ün odasından hafif adımlarla orta amfiye doğru yönelir,herkes o esnada derstedir, kapı hafifçe aralanır, kürsüdeki hasan inal'ın yanına hafifçe sokulur abustek, başkanın yanından geliyor olmanın verdiği rahatlıkla geç gelmişlikten dolayı özür dilenir ve yaklaşık yüz kişinin önünde kendisinden ilk ayarı yer :" ama burası lise değil ki,öyle bölüm başkanının yanındaydım geç kaldım diyebilesiniz" der sayın inal abustek inceden sıratan yüzlere bakarak yerine oturur ve o okulda bulunduğu seneler içerisinde son ayı hariç bir daha hiçbir şekilde dersine geç girmeyi aklından bile geçirmez,son denemede de yine ayarı yemiştir ama kaşarlanmışlığın verdiği yüzsüzlükle yerine oturabilmeyi başarmıştır. kibar adamdır, elini yüzüne koyarak ders anlatması aslında zamanında geçirdiği bir yüz felcindendir,epey bir süre honda civic'i kivik diye telaffuz etmiştir ama olsundur, kendisinin tektekçilerden bir adet parliament sigarası alırken görüldüğüne dair rivayetler uçuşmaktadır. * *
  • hayatımın sonuna kadar önünde ceketimin düğmelerini iliklemekten asla teeddüb etmeyeceğim yegane insan. o kadar kıymetli bir insandır ki yaşına makamına aldırmaksızın size en güzel iyilikleri yıllar sonra bile yapabilme erdemine sahiptir. tam bir istanbul beyefendisidir.
  • sigara içtiğini bildiğimiz, ancak bir türlü o sigara içerken denk gelemediğimiz hocamızdır. bir kaç defa ana binanın büyük balkonunda görüntülenmiştir, sigara içerken bu noktayı kullandığı öğrenciler arasında yayılan bir mittir.
    18.yy ingiliz romanı dersi işlenmektedir. geç kalarak sınıfa giren bir öğrenciyle arasında şu diyalog yaşanmıştır:

    hsi:hoş geldiniz, yaklaşık olarak yarım saat geç kaldınız.
    öğr:hocam çok özür dilerim, ders birde değil miydi
    hsi:hayır, bu ders hep bu saatteydi.
    ...
    hsi:sanırım, biz hepimiz yarım saat erken geldik.
  • derse geç gelen bir öğrencisi ile;

    -sanırım yanlış sınıfa geldiniz?
    + hayır hocam! doğru sınıfa geldim!
    - yok yok! siz yanlış sınıfa geldiniz!
    + hayır hocam, çeviri dersi değil mi? 2. sınıf? doğru geldim ben!
    - çıkın dışarı!
    + (götüm götüm dışarı çıkar)...

    şeklinde bir diyalog yaşatan, kendisinden sonra gelen öğrenciyi nazikçe kovan, dünya iyisi bir insan. hayatımda en çok ona saygı duyuyorum hala! ayrılalı 7 sene oldu ama bendeki etkisi hiç geçmedi. abam kadar severim kendisini. ömrü uzun olsun.
hesabın var mı? giriş yap