• en sevdiğin kişinin gözünün önünde ölmesi
    (bkz: anne,baba,kız arkadaş, vs)
  • 2009 yılında liseden beraber mezun olup yıllardır arkadaşlığımı sürdürdüğüm yakın dostum geçenlerde trafik kazası geçirdi. hastaneye ziyarete gittiğimde ayağının kırık olduğunu öğrendim ve üzülmüştüm. ama beni ondan daha fazla üzen şey ise başucunda üzgün duran babasının üzerinde arkadaşımın lisede giydiği montu görüşüm olmuştu. baba olmak...
  • bütün evrenin tarihini baz aldığımızda bütün insanlığın sadece son bir, bir buçuk dakika içerisinde ortaya çıkmış olması ve bu bağlamda 60, 70 yıllık insan ömrünün akıl almayacak kadar kısa olması.

    zaten böyle kısa bir zaman dilimi için dünyaya gelmişiz bu şansı iyi değerlendirmemiz lazımken hayat mücadelesiyle o kadar zaman kaybediyoruz ki içim burkuluyor be sözlük...

    edit: yazım hatası
  • insanların hayatı özümsemeyip onun yerine 3200 yıllık masallara inanarak duygu sömürüsü üzerinden hayatı herkes için cehenneme çevirmesi...

    güney afrika'da daha 8-10 yaşında çocuklar topraktan kobalt çıkartmak için gün doğumundan gün batımına kadar çalışıyorlar. o gün kobalt çıkaramazlarsa evlerinde yemek pişmiyor. yemek dediğimde öyle aklınıza musakka, ıspanak filan gelmesin sakın. bizim pişi/çığırtma/hamur kızartması diye adlandırdığımız bildiğiniz undan yapılan yemekten bahsediyorum. kendi hayatımı o çocukla kıyaslayınca içim burkuluyor.

    dünyanın adaletsizliği canımı çok acıtıyor bazen gerçekten...
  • benim, kazak, mont,şapka ve atkıyla soğuktan titrediğim zamanlarda incecik hırka ve pantolonla yanımdan geçen kağıt toplayıcı insanlar.
  • şu hayatta adamakıllı kimseye güven olmayacağı gerçeğini sevemedim.
  • tarih boyuncu sirk gösterileri uğruna doğal ortamlarından koparılmış hayvanların sebep olduğu yaralanmalarda ve ölümlerde suçluymuş gibi muamele görüp cezalandırmaları,işkence görmeleri hatta idam edilmeleri…
    -----
    özellikle sirk dünyasında bu konuda en acımasız muameleleri gören canlıyı filler olarak görebiliriz..tarihte maalesef birçok fil idamı hikayesi var ve bunlardan biri ve en ünlüsü de asılarak idam edilen, murderous mary'nin hikayesi ;

    televizyon ve internetin en uzak amerikan topluluklarına bile sayısız eğlence seçeneği sunmasıyla geçen günlerden önce, seyahat sirkleri, insanların sihir ve merak dünyaları için popüler etkinliklerdendi. her yıl, 7 den 70’ e insanlar, renkli vagonlar, palyaçolar, sanatçılar ve hayvanların geçit törenlerini izlemek için sokakları doldururlardı. demiryolu sistemleri, kırsal amerika'nın en dış köşelerine yayıldıkça da irili ufaklı tüm sirklerin insanlara ulaşabilirliği de aynı oranda artış gösterdi.
    ancak 15 vagonluk bir sirk olan sparks world famous shows, 13 eylül 1916’da erwin kasabasının dağlık kesimindeki topluluğa daha önce hiç duyulmamış bir gösteri vaat ettiler..o zamanki tennessee'deki en kötü şöhretli fil olan “murderous mary” nin bir başka deyişle katil mary’in sabah gösterisinden sonra halka açık bir şekilde asılacağına söz verilmişti.

    tabii,bir sirk fili olan katil mary’in ya da bir başka halk deyişiyle “büyük meryem”in hikayesinin öncesine dönmek lazım ;

    <<charlie sparks hem mary’nin hem de sparks world famous shows’un sahibi olan kişidir.>> charlie sparks,bir ingiliz salon müziği sanatçısının oğluydu ve 8 yaşında oldukça popüler olan jack harvey ekibinde davulculuk performansları olan da bir çocuktu(babası öldüğünde dul kalan annesini de ekonomik olarak desteklemek için sokak köşelerinde şarkı söyleyip dans eden bir çocuk)…charlie’nin ünlü bir sirk gösterisinin sahibi olması hikayesinin başlangıç noktası annesi ile utah’da bir oteldeyken annesinin bir vodvil sanatçısı olan john h. weisman ile tanışması ile başlamıştır diyebiliriz.(bilindiği üzere ; vodvil, toplumsal sorunları mizahi bir yaklaşımla hicveden tiyatro türüdür.).weisman ilk gördüğü andan itibaren genç charlie’nin yeteneklerinden oldukça etkilenmiş ve hem charlie ile hem de annesi ile arkadaş olmuştu…charlie’nin annesi tüberkülozdan ölüm döşeğindeyken weisman’dan charlie’ye bakmasını istemişti.bundan kısa bir süre sonra charlie’nin annesi ölürken weisman artık charlie’nin babası olacaktı ve charlie ile hayat planını çoktan yapmıştı ; sirk işine gireceklerdi.(öyle ki weisman soyadını değiştirip charlie’nin soyadı olan sparks’ı kullanacaktı.)

    bu yeni baba ve oğul ilk küçük sirk şovunu 1890 yılında “sparks and allen wagon show” olarak düzenlemişti.daha sonra ise şovun ismi “john h. sparks virginia shows” olarak değişecekti…1901 yılına geldiğinde charlie 25 yaşına gelmiş ve artık işin büyük kısmını üstlenmişti ; carolina yakınlarında bir balıkçı gölü bulunan bir otel satın aldı ve küçük bir hayvanat bahçesi ekledi.bu da charlie’nin hayat hikayesi ve karakterinin şekillenmesinde önemli bir dönüm noktasıydı;çünkü üvey babası john bu hayvanat bahçesindeki görünmez bir kaza yüzünden bir aslan yavrusu tarafından ısırılmış ve kendisini 2 sene sonra öldürecek bir enfeksiyona yakalanmıştı.bu trajedi , charlie’yi artık sirki tek başına kontrol etmesi gereken kişi yapmıştı.o zamandan büyük kararlar almaya yeminlenen charlie ,gözünü ülke çapında genişleyen demir yolu ağları üzerinde kilit bir noktaya dikmesi gerektiğini biliyordu.

    demir yollarının hızla gelişmesiyle charlie’nin şovu olan sparks world famous shows da aynı şekilde hızlıca gelişmişti ve palyaçolar,akrobatlar,atlar,aslanlar ve filler ile 15 araba vagonluk bir sirk etkinliği büyüklüğüne ulaşmıştı.charlie oldukça akıllı ve iyi bir işletmeciydi ve tanınırlığını hızla arttırıyordu sirk dünyasında.şüphesiz,charlie’nin sirkinin yıldızı 5 tondan fazla ağırlığı olan(daha fazla detay) bir asya fili olan mary idi. mary, charlie için bir filden fazlasıydı ; zira onu küçük yaşlarda babası satın almıştı ve onun için aileyi temsil eden bir fildi. yine charlie’nin addie mitchell ile evlendikten sonra olmayan çocuğunun sonradan olmasının uğuruydu mary.öyle ki charlie tüm çalışanlarına hayvanlara kibar davranması konusunda uyarılar verirken mary için ayrıca şiddetli uyarılar veriyordu.

    gel zaman git zaman sirk dünyasındaki rekabetin kızışmasından sonra ,charlie farklılık yapmak ve işleri büyütmek için “aile sirki” tabirini kullanıp şehrin her yerine reklamlar koymuştu(mary için dünyanın en büyük kara hayvanı gibi) ve çalışan sayısını arttırmayı hedeflemişti.bu kararda charlie’nin ve mary’nin hayat hikayesinde dönüm noktası olan bir başka kararlardan biriydi…bir gün st.paul’deki riversidie otel’in çalışanı olan eldrige(red eldrige) charlie’nin sirkinde çalışmak istedi ve o zamanlar charlie’nin sirkinde fillerin koruyucusu ve bakımının şefi olan jacoby ile iletişime geçti.jacoby,çok tecrübesi olmamasına rağmen iş gücü ihtiyacı nedeniyle eldrige’yi işe almıştı ve mary’nin sonunu hazırlayan senaryonun fitilini ateşlemişti ; zira filler de tıpkı aslanlar gibi bakımı ve davranışlarının kontrolünün kestirilmesi zor olan hayvanlardı ve eldrige oldukça tecrübesizdi sirk konusunda.

    işte kingsport’da düzenlenen ve birçok sirkin katıldığı bir gösterimde kalabalıklar sparks’ın sirkindeki mary’i bir başka deyişle büyük meryem’i görmeye gelmişlerdi ve tüm gösteri boyunca ondan gözünü ayırmamışlardı…gösteri bitiminde fillerin sulama hendeğine götürülümü sırasında mary yolda bir karpuz kabuğu görmüş ve ona uzanmak isterken işinde hala toy olan eldrige elindeki ucunda boğa çengeli olan sopa ile mary’i dürmüştü ; fakat oldukça kalabalık ve gürültülü olan sirk yerinde mary’nin konsantrasyonu bozuktu ve hala karpuz kabuğuyla ilgileniyordu.işte o an , eldrige yapmaması gereken bir şey yaptı ve sinirine hakim olamayıp elindeki çengeli çok sert bir biçimde mary’e batırdı…canı oldukça yanan mary anlık refleks ile eldrige’yi hortumuyla kavramış havaya kaldırıp yere atmıştı ve koşmaya başlamıştı..koşma esnasında ise yerdeki eldrige’nin kafasını ezmiş ve dolayısıyla öldürmüştü..o an , bütün kalabalık yerde kafası dağılan adam için çığlık atmaya başlamıştı…o sırada tebrikleri alan charlie, çığlıkların olduğu yere gelip mary’i sakinleştirmişti ve yerdeki ceseti görünce şok olmuştu ; kalabalık adamı öldüren fil için öfke doluydu…

    daha sonraki zamanlarda mary’nin ismi artık “katil mary” idi ve halk arasında kasabada hızla kötü şöhreti yayılıyordu…o zamanlarda sirk yöneticileri arasında popüler yöntem eğer bir fil birini yaralarsa veya öldürürse “haydut fil” kategorisine girerdi ve ismi değiştirilip çok cüzi bir miktara başka bir sirke satılırdı...ancak charlie çok sevdiği mary’i işi kadar sevmediğini gösterircesine şeytani planını çoktan yapmıştı..mary'nin onun sirkinde bulunduğu her sürede insanlar charlie’nin sirkini izlemeyecek ve karşı tavır alacaktı..mary’i bir başka sirke satsa dahi insanlar bu spekülasyondan dolayı da charlie’nin sirkini izlemek istemeyecekleri için charlie, mary’nin ölmesine ve bunun halk gözü önünde olmasına karar vermişti…bu düşünceler charlie’nin kafasında olduğunda mary’i çoktan silmişti ve tek sorusu “mary'nin ölümü nasıl olmalıydı?”

    mary siyanürle dolu yiyecekler için oldukça akıllıydı , yemezdi ve o zamanlarda tennessee’de mary’i elektrik şokuyla öldürecek güçte bir elektrik sistemi yoktu…son olarak mary’nin idamının en insani yönünün onu bir vinçle asmak olduğuna kanaat getirdi.ve böylece 13 eylül sabahı sparks world famous shows’un son vagonu erwin’e varmış ve mary’i indirmişti…halk büyük bir merak ve istekle “katil mary”nin idamını izlemek için toplanmıştı.
    sparks sirkinin çalışanları bir yandan mary’nin boynuna 7/8 inçlik zinciri dolarken bir başka grup da hızla büyük bir mezar kazıyordu…o sırada mary şok halindeydi ve yanında yıllardır sahibi olan charlie’ye hala güvenir bir biçimde sakin duruyordu…işlemler tamamlandığında vinç mary’i havaya kaldırmaya başlamıştı. mary büyük bir çığlıkla hareket etmeye çalışmıştı ki o sırada halkın bazısı gösteriye dayanamayıp olay yerini terketmişti... mary birkaç dakikanın ardından zinciri koparmış ve yere düşüp kemiklerinin önemli bir kısmını kırmıştı..artık bağıramıyordu bile mary ve bu charlie’yi geri adım attırmaya yetmemişti…daha büyük bir zincirle tekrar aynı işlem yapılmıştı ve mary ilkinin aksine teslim olur bir vaziyette zincirle asılı kalmıştı…asıldıktan yarım saat sonra oradaki bir veterinerin onayıyla öldüğüne kanaat getirilmiş, indirilip gömülmüştü ve bu olay tarihte kara bir leke olarak yerini çoktan almıştı…

    artık yıllar sonra mary değil erwin kasabası kötü şöhretliydi ve fil asan kasaba olarak bilindi hep.mary’nin bu dramatik hikayesi hep varoldu , ünlü national enquirer dergisi hatta playboy dergisinde bile bahsi geçmiş ; zamanının popüler tv programı olan jeopardy de bile soru olarak yer bulmuştu…
    -----
    bu hikayeye ait ironik bir dipnot ,orta tennessee’nin artık kendi fil kutsal alanlarına sahip olması ve hohenwald'daki nashville'in 65 mil güneybatısında yer alan hasta,yaşlı ve bakıma muhtaç filler için 100 dönümlük bir fil tapınağına sahip olması...

    kaynaklar ;

    themoonlitroad
    dailymail
    rarehistorical
    ---------------------------------------------------

    “murderous mary” nin bu hüzünlü hikayesi maalesef tarihte yalnız da değil ;

    1903 yılında topsy adında bir fil ,new york’daki coney ısland'da bir gösteri sırasındaki kazada 3 işçiyi öldürdüğü için elektroşok yöntemi kullanılarak şu görüntülerle idam edilmiştir...(daha fazlası için)

    yine yakın bir zamanda 1994’te, tyke adında bir fil sirk halkasından kaçıp özgürlük için cadde içinde koşarken hononulu polisleri tarafından şu trajedik görüntülerde gözüktüğü üzere 87 kez ateş açılıp öldürülmüştür.(daha fazlası için)
    ----------------------------------------------------
    gözüktüğe üzere tarih sirk gösterilerinin neden olduğu trajedilerle dolu ve bilinçlenmeyi maalesef henüz yeni yeni sağlıyoruz.(ekstra)
    öyle ki artık bir çok ünlü sirk firması 2016 yılından beri kademeli olarak filleri ve bazı tehlikeli hayvanlarla gösterileri kaldırmıştır…yine mary’de ölümüyle kendi türüne olan katkısını yüz yıl sonrada olsa da veriyordu ; “the performing animals welfare society" 'nin başkanı verdiği demeçte mary’i örnek gösterip , “bu durum hayvanları neden kendi doğalarına ters bu durumlarda kullanmamız gerektiğine örnektir ..ben fillerin neden olduğu durumlarda asla filleri suçlamam ; zira onlar büyük hayvanlar ve kendi doğalarına ters durumlarda doğal olarak tehlikeli hayvanlardır.ben onları sirke koyanları suçluyorum” demiştir.
  • bazı çok güzel hanımların ne yazık ki birtakım gayri islâmî tutum ve davranışlar içerisine girmesi... büyük bir hüzün ve çaresizlikle izliyorum. peygamberlerin kimileri de eşlerinin, babalarının, evlatlarının kendilerine inanmayışını aynı duygu ve düşüncelerle seyretmişlerdi.

    ahir zaman'da ne büyüğün ne küçüğün, ne âlimin ne cahilin, ne zenginin ne fakirin, ne imanlının ne imansızın, ne akıllının ne aptalın, ne güzelin ne çirkinin, ne erkeğin ne de kadının huzuru yerinde maalesef. nası bi cendere içine düştüysek. peygamber sabrınız yoksa yaşamak bi alışkanlıktan ibaret aslında. ne keyfi var ki...
  • dokunduğun her hayatta derin bir acının izlerine rastlamak ve kimseye kendi rızası olmadan yardım edememek.

    hep travmalar, hep cehalet, hep sevgisizlik görmüş çocukluklar... gerçekten içten bir gülümseme görememek sokaktaki insanların yüzünde, candan bir kucaklaşmaya şahit olamamak, kelamın samimiyetsizliği ve yersizliği çoğu zaman...

    insan insanın aynası diyor ya mevlana, anne babadan gördüğünü çocuğuna uyguluyan ve o çocukların da mutsuz yetişmesine neden olan bir yaşama biçimi yaratmışız, kuyruğunu ısıran yılan gibi bir döngü... iş ki biri çıksın bir cesaret kessin şu yılanın başını herakles’in hidra’ya yaptığı gibi kestiği yerden yeniden çıkan her zulüm için... kessin işte nefreti, öfkeyi, sevgisizliği, iş ki bir cesur yürek adım atsın iş ki...
  • galata kulesiyle ilgili araştırma yaparken daldan dala atlayıp hüzünlere gark olmamdır. başlıkta vedat oğuzcan'ın intihar ettiği kule diyordu. kim dedim bu vedat. zira adını da olayı da ilk defa duyuyordum. demez olaydım. beynimden vurulmuşa döndüm.

    vedat, ünlü şair ümit yaşar oğuzcan'ın 15 yaşında intihar eden oğluydu.
    babası 24 kere intihara teşebbüs etmişti. 15 yaşındaki oğlu vedat'a ise galata kulesi'nden yaptığı tek bir deneme yetmişti.

    intihar ettikten sonra avucuna sıkıştırdığı kağıt parçasını çıkardıklarında; defalarca intihar girişiminde bulunmuş babasına hitaben yazılmış şu notu bulurlar:
    ''intihar öyle edilmez, böyle edilir baba!''

    coğrafya gibi; anne baba da kaderdir pekçok insan için maalesef...
hesabın var mı? giriş yap