• (bkz: yaran yanlış okumalar)

    hayat kadınlarının güzel olması olarak algıladığım başlık. rabbim sen affet.
  • şu "erkeğe sırtını dayayıp çalışmdan sefa sürme" lafı var ya, ona değineceğim. istisnalar, emek değeri bilenler, hakkaniyetli kadın ve erkekler konu dışıdır, yazacaklarımı üzerlerine alınmasınlar.

    merak ediyorum, kaçınızın "çalışmayan" annesi babanıza sırtını dayayıp sefa içinde yaşadı? kaçınızın annesi cefakar değil de sefakar? anne ile ilgili başlıklara baksanız, çoğunluğun annesi maaşlı bir işte çalışmamış, okumamış ama hayatı sıkıntı içinde geçmiş, "hakkını ödeyemeyiz canım anam, babam da senin hakkını ödeyemez" güzellemelerinden geçilmiyor sözlük.

    e peki bir tek sizin anneniz miydi "çalışmadığı" halde "yorulan", bir tek sizin annenizin mi ev içi emeği değerli? diğer tüm kadınlar eşi işe gönderip akşama kadar yan gelip yatıyor mu?

    kadının ev içi emeğini değersiz gören, aşağılayan, "çalışmak"tan saymayan, yan gelip yatmak zanneden, kolaycılık addeden, küçümseyen, hakir gören zihniyet, ancak kapitalizmin algı yönetimi ile düşünme, akletme yeteneğini zedelediği bir birey olabilir.

    bir kadın eğer maaşlı bir işte çalışmamış ve ev içi sorumluluklar ve çocuk yetiştirme konusunu görev paylaşımı başlığında omuzlamışsa, eşinin kazandığı her kuruşun yarısı kadının direkt olarak hakkıdır. eğer öyle olmadığını düşünüyorsanız, bu tablodan kadını çekip alın ve geriye kalan tabloda erkek ve çocukların kadından aldıkları tüm hizmeti profesyonel olarak yaptırın. 7/24 tam zamanlı çocuk bakıcısı, 7/24 tam zamanlı temizlikçi ve aşçı, okul servisi, özel ders hocası, sayarak bitiremeyeceğiniz kadar görevi sevgiyle ve özenerek bir kadın sizin yerinize yapma görevini üstlenecek, ama resmiyette "çalışmıyor" göründüğü için, eve nakit para sokmadığı için yan gelip yatıyor olacak, öyle mi? değil hakkını teslim etmek; borçlu çıkarsınız o kadınlara.

    işte günümüz erkeği tam bu ahmaklıkta olduğu için kadının ev içi emeğini hak etmiyor. işte bu yüzden bu çağda kadın asla çalışmayı bırakmamalı ve erkeğin ve çocuklarının ardından köle gibi koşturup "çalışmıyor" yaftası yememeli.

    hiç unutmam, bir sınıf arkadaşımın babası inşaat işçisi idi. adam her kazancını getirip hanımına verir, hanım sen bizim evimizin idarecisisin der hakkını teslim edermiş, arkadaş anlatmıştı. o kadın emeğinin takdir edilmesinin gururuyla o aileyi "çalışmadan" tutumluluğu, azmi ve çabasıyla üç katlı apartman sahibi yaptı. size kalsa adam çalıştı kadın yedi değil mi?

    bu kafada olan erkekler/kadınlar, buyursunlar eve geçsinler, geceli gündüzlü "ev hanımı-ev erkeği" olup çocuk büyütsünler, eşleri ya da bir bakıcı onların yerine onların çok emek gerektiren müthiş işlerinde "çalışsın", kazançlarının içinden asgari ücreti kendine alıp gerisini olduğu gibi yine onlara versin. maaşlarının az eksiğine "evde yan gelip yatıp" çocuk büyütmek gibi "kolay" bir işi ifa edecekler, ne harika değil mi?

    değil. ilk ay sonu "ben asgari ücrete çalışırım yeter ki evi çocukları başkaları idare etsin" demeye başlarsınız. ama en azından "çalışmayan" kadınların ev içi emeklerini aşağılayacak ahmaklıktan belki kurtulursunuz.

    ev içi sorumluluğu üstlenmiş bir standart bir kadın, mesaili bir işte çalışan eşinden çoğunlukla çok daha fazla emek sahibidir. siz bir erkek olarak bunun hakkını teslim etmiyorsanız, kazancınızı eşinize lütuf gibi sunuyorsanız, o sizin haksızlığınız, sizin cehaletiniz.

    annesine gelince cefakar anam olacak, sosyal medyada "annem bizim arkamızı şöyle topluyor, şöyle yatmıyor şöyle dinlenmiyor, üç çocuğu ne emeklerle büyütü babamın kahrını çekti" metinleriyle alkış alacak, karısına ya da kendi yaşıtı kadınlara gelince maaşsız her kadın sefa sürüyor olacak.

    işte tam da bu kafadaki erkekler yüzünden her kadın "çalışmalı". her kadın hakkı olanı kendi almalı, kocası kıymet bilecek de verecek mi diye beklememeli. aksi takdirde günümüz anlayışında ev içi emek tarihin görüp göreceği en büyük sömürü düzenine dönüşüyor, kadının erkekten çok olan emeği yok hükmüne geliyor. zamanında "çalışmayan" kadınlar "erkeğin parası"nı sonun dek hak ediyorlardı ama bugünün ahmak erkekleri kadının ev içi emeğini aşağıladıkları için bir bardak su getirmeyi dahi hak etmiyorlar. aynen böyle ahmakça konuşmaya devam edin ki kadınlar saflık edip tekrar evlere dönmesinler, sizin gibi adamların üç kuruşuna muhtaç olmasınlar.

    daha geçende, otizmli oğlumun sabaha kadar uyutmadığı bir gün "kadın olmak zor" diye bir entry girdim. biri mesaj yazmış: "aferin aynen devam düşer böyle" diye. işte hayatı uçkurundan ibaret sayan birilerinin zihniyeti tam olarak bu: hayat kadına güzel; "ne güzel istediği erkeği elde edebiliyoo".
  • burada mızıldanıp duran tuzu kuru erkeklere bakıyorum. deriiin bir of çekiyorum. 2-3 rahat kadın görüp milyarlarca kadın öyle yaşıyor zannediyorlar filan. onların dünyasında bütün kadınlar evde takı tasarlayan tipler. hayal dünyası işte...

    gelsinler sıradan bir kadınla hayatlarını bir haftalığına değiştirsinler, sonra göreceğim onları. sırf bu yüzden en çok istediğim şeydir simülasyonların gelişmesi. empati yeteneği gelişmemiş kişilere bazı şeyleri en azından simüle ettirerek yaşatmadıkça anlatamıyorsun. çünkü ben ne anlatsam da, onda anlayabilmek için gereken temel yetenekler yok. o yüzden boşuna nefes tüketmiyorum.
  • istediğin karşı cinsi elde edebilmek mi rahatlık? inan insanların daha büyük hedefleri var.
  • coğrafyaya göre değişiklik gösterir. isveç'te çok güzeldir ama afganistan'da cehennemdir. türkiye'de de atatürk zamanında çok güzeldi. hatta ilk kadın pilot, seçme seçilme hakkı gibi ilkleri yaşattı atatürk kadınlara. ama şimdi malumunuz araplara özendiğimiz için durum ortada.
  • en son beraber olduğum kızdan bu yüzden ayrıldım diyebilirim.ne ekonomiden bir haber ne kaçak göcek ülkeyi işgal edenlerden,ne açıp bi kitap okur ne de haberleri takip eder.bom boş birisiydi.tek gayesi alışveriş yapmak ve starbucks a gidip kahve içmek.he bi de instagrama bol bol fotoğraf atmak.beraberken konuştuğumuz tek şey iş yerindeki arkadaşlarının dedikodusuydu.

    kısacası çoğu böyledir ve dünya sikime minare götüme takılmaktadırlar.

    edit: bir kaç mor saçlı gökkuşağı itiraz edip hakaret etmişler.arkadaşlar kadın düşmanı falan değilim hepinizi çok seviyorum.(özellikle kadınlar bana bayılır çünkü cezaevine girip çıkmışlığım var) lütfen tanımadığınız insanlara hakaret etmeyin,üzüyorsunuz.
  • geçen gün bilgisayarımı alıp bir kafeye oturup biraz da dışarıda kod yazayım dedim (hayatsız olduğunu söylemeden hayatsız olduğunu anlatmak)

    her neyse yanıma bir kadın oturdu kahvesini aldı takıldı

    benim de tuvalete gitmem gerekiyordu rica ettim masaya gözkulak olur musun diye tabii dedi. sonra o da benden rica etti falan filan.

    her neyse. bizim önümüzde orta alanda bulunan masaya 2 tane orta yaşlı lavuk oturdu. bu kızın sandalyesini rica ettiler bu da verdi.

    kadın ikidebir elbisesinin yırtmacını düzeltiyor. sürekli sürekli. lan dedim noluyor. bir baktım lavuklardan kıza sırtı dönük olan dönüp dönüp kıza bakıyor. ben de boştaki sandalyemi alıp kızım önüne koydum sonra da böyle daha iyi oldu dedim. teşekkür etti kız da.

    adam bu sefer bana dönüp bakmaya başladı. ben de adama bakıyorum. 30-40 saniye bakıştık adamla ajajajaj.

    sonra kalkıp gittiler.

    yani sözün kısası bacak la. alt tarafı yırtmaçtan görünen bacak yani. bacak bile değil belki bilek.

    yani bilemiyorum. hayat zaman zaman erkeklere zaman zaman da kadınlara çok zor.
  • konu multiple seks hayatı ise doğrudur.
    biz ava çıkıp günlerce aç gezerken en çirkin kadının bile bir partner bulması en fazla 5 dakikasını alır
  • ölüler sanıyor ki diriler her gün helva yiyor...
  • kendi sosyal çevrenizdeki kadınların hayatından yola çıkarak bu tespiti yapma kolaylığına düşmüşsünüz maalesef.

    türkiye gibi ülkelerde hayat kadınlar için hiç de kolay ve güzel değildir.
hesabın var mı? giriş yap