• çok da şeyapmayın; winter is coming
  • yuzune baktikca, 'hayatimin sonuna kadar sıkılmadan yaninda oturabilirim' diye dusunmek, karsindakinin de aynini dusundugunu bilmenin rahatligini yasamak. olaylar karsisindaki tavrini tahmin etmek, o baslamadan gulmeye baslamak bazi seylere. her durumda ilk olarak onu aramak, ilk olarak ona guvenmek, asla yalniz birakilmayacaginin bilinci icinde rahat uyumak.
  • aslında çok büyük bir laf bu… hayat dediğin şeye kaç piyango vurur, her seferinde elinde biletin ‘’yipuuu bana çıktı bu sefer/yine bu sefer’’ diye kaç kere zıplarsın bilinmez. ama amortiye bile sevinen var çevremde.
    her sabah yüzünü güldüren, en berbat günde bile eve gidip mutlu olurum diye günü atlatmaya yardımcı olan biri varsa hayatında, tebrik ederim, aşk kumarında kazanmışsın.

    öyle aşk meşk mevzularının bilmişi, tecrübelisi, gurusu değilim, olamam da bundan sonra. ama bana vuran piyango öyle amorti falan da değil, farkındayım. kolay kolay da bırakmam.

    bir süre önce, bir gece, yabancısı olduğumuz bir kara parçası üstünde, bir bela geldi başımıza. öyle korktum ki, ölüyorum sandım. gerçi her derdi, dünyanın en büyük sorunu haline getirmek gibi iğrenç bir huyum var. ama o an için çok önemli bir sorundu bu.
    tam her şey bitti, sıçtık derken. bir anda çözüldü sorun. hala olayın etkisinde, korkudan titreyip, nabzımın düşmesini engelleyemiyorken, sol kaşımın iki santim üstünden öperek ‘’geçti sevgilim, bak yaşlanınca, oturup anlatacak bir anımız daha oldu’’ dedi benim piyangom. çok sıradan, herkesin aklına gelebilecek bu cümle, o an, benim için eşsiz bir sone gibiydi. en müziklisinden.
    korkudan ağzımdan düşen kalbim, tam zamanında, doğru kişi tarafından tutulup, koruma altına alınmıştı.

    şans mı bu, hak mı, karşılık mı bilmiyorum. hayatım kısa ama ödülüm kocaman benim. onu bulmak su içmek gibi sıradan, fezaya çıkmak gibi özel bir şey.
    *
  • her zaman iyiye işaret etmez..

    bakalım hayatının askı da senin ona yaptığın gibi “her şeye rağmen”lere boğacak mı hayatını,
    bakalım senden ayrı kaldığı her an kesilecek mi nefesi,
    nefret ediyorum diyerek kaçıp bir ay sonra kendini kapısında bulduğunda, egosu mu açacak kapıyı?
    huzuru bulacak mısın kollarında?
    birbirinize iyi gelecek misiniz?
    her türlü badirelere rağmen "mutlu son"a ulaşabilecek misiniz birbirinizin kollarında?

    ve hepsinden önemlisi, tüm bu soruların cevabı hayır olursa,
    sen, ondan vazgeçmeyecek, “ask dediğin bir kere geliyormuş insanın basına ne yapalım” diyecek, her şeye rağmen özleyecek *, hayatının askı olduğunu ispat edebilecek misin o”nun?
  • hayatımın aşkını bulduğuma inandırıldım önce. meğer hayatımın en büyük hayal kırıklığı olacakmış.
  • eger ergen degilseniz veya hormonlariniz hala aklinizin onunde degilse oyle bir sey pek mumkun degildir.
    aksi takdirde pamuk prensesin camdan tabuttan ciktiktan, rapunzelin kuleden kurtarildiktan sonra omur boyu mutlu yasadigina da inanirsiniz siz.
    masallarin en guzel anda kesilip ve "...sonsuza kadar mutlu yasadilar." diye bitmesinin elbette bi sebebi vardir, cunku devami artik 'buyukler icin masallar' haline gelir. zamani gelen herkes zaten sonun ne oldugunu hali hazirda biliyor olurlar ve "hikayenin sonunu sadece ahmaklar merak eder."
    kisacasi hayatinin askini bulmak diye bir sey yoktur, ancak hayatin sizi yormasi ve sakin bi liman arayisi mumkundur.
  • evlat!
    sen de bir gün hayatının kadınıyla karşılaşacaksın,
    ve ona diyeceksin ki
    "ben evli bir adamım"

    -murat menteş
  • romantizmden cok uzak olacak ama; dev bir kafa rahatligi.
hesabın var mı? giriş yap