• "nothing's been the same" dendiği noktada dinlenir bir de bu şarkı. en çok kendinle başbaşa kaldığın anlarda.""guess it's me and me and this little masochist".
    (bkz: are you gay are you blue)
  • ..yanindayken yeni bir sey olma geregi duymadiginiz, solugunuz yetersiz kaldiginda nefesini icinize cektiginiz, o'nsuz yasayamayacaginizi dusundugunuz sevgili bir gun duvariniza biraktigi bir notla sizi terkettiginde bir daha hicbir sey eskisi gibi olmaz sizin icin. yillarca, camurlu ayaklariyla kalbinizde dolanmasina ses cikartamaz, kalbinizi kirletmesine izin verirsiniz. oysa o sizi coktan unutmustur ve hayatina devam ediyordur.
    o'na karsi olan hisleriniz disinda her seyiniz degismistir, oylesine yeni ve farkli seyler hissediyor olursunuz ki kendinizi taniyamaz hale gelirsiniz.. sonra birden farkedersiniz, butun bunlari yasayacaginizi asla akliniza getirmemissinizdir.
    cunku yanindayken bir derginin sayfalari gibi rengarenk olmak zorunda olmadiginiz sevgilinizdi jupiter.. siz oyle sanmistiniz..
  • aynaya her baktığımda karşılaştığım mazoşitsin kim olduğunu biri bana söylesinnn
    diye yıllar sonra tamamladı mı tori acaba jüpiterin yolculuğunu...
    beni terörize edebilecek biri varsa o da sadece kendimim der gibi kadın her seferinde. bu güç gösterisi mi...kesinlikle hayır. güçle düşen bir dansçı, kocaman seslerle, kemiğin zemine çarptığı andaki gürültüyle düşen güçlü bir dansçı acıklıdır, tori gülümseyerek düşüyor, düşüyor,son noktada denilebilecek "hiçbirşey" bırakıyor, esasında "herşeyi" söylemeni senden bekliyor...
  • zaman zaman öldürücü darbe etkisi yapan nefis şarkı. toriperver olma sebebi.
  • ilk dinlediginizde sizi durup dururken aglatan, uzuntu verici bir sarki sandiginiz; daha sonra uzuntunun ve huznun kaynaginin kendiniz ve aglamanizin "yok yere" degil, birikmis seylerin ortaya dokumu oldugunu farkettiren; icinizdekilerin disariya tasmasini saglayan tori sarkilarindandir.boys for pele'nin ufak bir yansimasidir.ayni etki icin;

    (bkz: caught a lite sneeze)
    (bkz: china)
    (bkz: winter)
    (bkz: muhammad my friend)
  • hüzünlü bünyelere kalıcı zararlar verebilecek, tori amos'un en damar şarkılarından biri.
  • zerre tori amos dinlememiş biri olarak; ismi "hey jupiter" olmasaydı da mesela "hey venus" falan olsaydı veya "hey" sadece -yazıktır ki- asla dinleyememiş olduklarımdan biri olarak kalacaktı şu şarkı. öyle kalsaydı asla bilemeyecektim; acılarımı erkeklerin yazdıkları şarkılar üzerinden yaşamaktan sıkılmışım ben.

    birine bir zamanlar "bendeki değerini tahmin bile edemezsin" derken aslında insanın kendisinin bile verdiği/vereceği değeri tahmin edemeyebileceğini, insanın "böyle" hissedebileceğini asla tahmin edemeyeceğini ne de güzel anlatmış.

    "böyle" şöyle devam ediyor sonra; insan kendisiyle birlikte yüzmek istemeyen birini hayatın deniz kıyısından izlemekle yetiniyor sabah olduğunda, çok uzaklardan. bilmem, o belki sıkılmış da hayatın deniz kıyısındaki evinden kaçıp denize atmış kendini. insan yüzmeye niyetlenmiyor hiç, onca yanında olmak istemelerine rağmen yetişebileceğini zannetmiyor ona. yine de, onca uzağa rağmen üstelik onun miniminnacık kafasını kalabalıklar arasından seçmeye çalışırken "aman ha, boğulmasın" diye yırtınabiliyor ve bir aksilik olursa veya başına kötü bir şey gelirse veya yorulursa ona koşup yardım edecek hemen. hayatın deniz kıyısındaki evine doğru yollanırken insan akşam oldu diye, onun pis ayaklarına rağmen o eve bir tek onla girmek istiyor. şimdi ayakları pis olsa bile onun, insanın, hayatın deniz kıyısındaki evinde ayaklarını yıkayabileceği bir banyosu her zaman vardır. kimi insanlar o banyoların sularını sonuna kadar açarlar. ayaklar tüm çamurlarına, kumlarına rağmen temizlenebilirler. gece olduğunda insanlar ayaklarına ayakkabılarını geçirip hayatın deniz kıyısında koşmaya niyetlendiklerinde ise yanlarında bir arkadaşa ihtiyaç duyabilirler. insan, hayatın deniz kıyısında keyifle yürüyebileceği birini bulmuş çoktan bulmuş olabilir. koşulsuz sevmiş olabilir. olduğu gibi kabul etmiş olabilir. mühim olan o'nun o sabah denize sadece yüzmek için gidecek olması. bu yüzden sesleniyor ve hiçbir şeyin aynı kalmadığını bildiği halde soruyor şarkı bir yerlerde jupi'sine;

    "hey jupiter,
    nothing been the same.
    so are you gay?
    are you blue?"
  • me and a gun gibi sadece sesiyle bile insanı atmosfere sokan, güzel insan tori amos'un o büyüleyici sesinin en güzel kullandığı, üstüne hançer sokması yetmezmiş gibi bir de kanırtmak için piyano ile nağmeler serpiştirdiği olağanüstü bir şarkı. iki erkek arasında kalmışlığını anlatıyormuş şarkıda, yahut bir kadının kadınsı acılarına değiniyormuş kime ne? bilgisayarımın ücra bir köşesine koydum ki, öyle sık rastlaşmayalım ama bugün uyanır uyanmaz dilime dolandı. hikmeti ne ola ki? dedim. açtım dinledim, hikmeti çözdüm. eğer gece uyumadan önce canım sıkılıyorsa, uyandığımda böyle şeyler yapıyorum. ki, gündüzüm de aynı can sıkıntısı devam etsin. o yüzden bana gelsin;

    "and this little masochist.
    s/he's ready to confess."
  • ilk dinlediğimde de ağlatmıştı, şimdi de ağlatıyor. herhangi dinleyişimde ağlamadığımı hatırlamıyorum. boys for pele albümünü dinlerken pek çok kez dinlemeye cesaret edemeyip atladığımı hatırlıyorum. bazense ruh hastası gibi defalarca dinliyor insan. hayat boyu böyle mi olacak diye düşünmeden edemiyorum.

    hey jupiter. ne tatlı bir ismi var.
  • ''who couldn't choose between
    the shower or the bath''

    ''who couldn't choose between
    good or bad''
hesabın var mı? giriş yap