• sözlüğün sözlük olmasını sağlayan değerli yazarlar tarafından açılmış tarihsel blog.
    ben de büyümesini gönülden istediğim blog'a katılarak hem yazar hem okuyucu olarak küçük bir katkım olsun istedim.
    bu blogda saygıdeğer yazarlar ile beraber yazacağım için ayrıca şeref ve onur duyarım.
  • farkettiğimde hemen e-posta adresimi bırakıp, yazıların devamını beklediğim, yazarları gibi kaliteli blog. elinize emeğinize sağlık.
  • sözlük yazarlarının oluşturduğu tarih blogu.

    emeği geçenlerin ellerine sağlık.
  • tanım: tam 1 sene önce kurulmuş olan ve tarih üzerine yayınlar yapan blog sayfası...

    sene-i devriyesinde bu başlık altına bir yazı yazmak farz oldu. çünkü kuruluşundan itibaren eklenen yeni yazılar ile giderek büyüyen bir blog sayfasına sahibiz. bu blog sayfasını bir çocuğun büyümesi gibi düşünebiliriz. yani, yeni doğup kucağınıza verilen evladınızın zamanla büyümesini görmek ve ilk doğum gününü kutlarken yaşadığınız heyecanı şuan blog için de hissediyorum. sözlük hesabımı inceleyenler işlediğim konu hakkında belirttiğim bazı anekdotlar dışında çok fazla duygularımı ve düşüncelerimi yazıya dökmediğimi (birkaç konu dışında) görebilirler. ancak bugün durum farklı ve bu blog sayfasının neden kurulduğundan, amacına kadar tüm açıklamaları elimden geldiği kadarıyla izah etmeye çalışacağım. bununla birlikte bu yazı vasıtası ile bir yayını oluşturmaktaki amacımı ve motivasyonumu da siz değerli okuyucularla paylaşmak istiyorum.

    her şeyden önce bu blog sayfası kurulurken ve şuan devam eden süreçte yazılarıyla katkıda bulunan arkadaşlara değinmeden geçmek onlara karşı büyük bir haksızlık olur. dolayısıyla diğer konulara değinmeden önce blog için hazırladıkları birbirinden güzel içeriklerin sahibi olan arkadaşlarla ilgili düşüncelerimi ve duygularımı elimden geldiği kadarıyla bu yazı vasıtası ile paylaşmak istiyorum. aslına bakılacak olursa aşağıda katkıda bulunanlar ile ilgili yazacaklarımı kendi rumuzlarının bulunduğu başlıklarda paylaşmam daha doğru olur. bu zamana kadar bahse konu duygu ve düşüncelerimi belirttiğim tek bir yazı oldu. (bkz: anglachelm/@uzumun sapi) diğer arkadaşlara ise bu zamana kadar iki nedenden dolayı bu uygulamayı yapmadım/yapamadım. ilk neden olarak kendi rumuzlarının altına duygularımı ve düşüncelerimi aktarırken ''kaş yapayım derken göz çıkartmaktan'' veya ''pot kırmaktan'' korktuğumu itiraf etmek istiyorum. ikinci olarak bana göre dosttan öte olan bu kişilerin hazırladığı yazılarla ilgili düşüncelerimi ve duygularımı mesaj vasıtası ile iletmemden dolayı böyle bir yazıya çoğunlukla bu zamana kadar ihtiyaç olmadı. ama yazının başında belirttiğim üzere bu yazı özel ve onlar da blog'un büyümesinde en büyük katkıyı veren baş aktör/kahramanlar.

    ***katkıda bulunanlar***

    aşağıda ''katkıda bulunan'' arkadaşların isimlerini blog'a katılım sırasına göre sıraladım. bu kriter sayesinde blog'un zaman ile nasıl büyüdüğünü görmüş olacaksınız. aslında rumuzlarının başlığında paylaşmam gereken bu sözler yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü bu yazıya nasip oldu. bu yüzden aşağıda rumuzları bulunan arkadaşlardan tek tek özür dilemek istiyorum. ayrıca bu bölüm sayesinde blog'a katılım sağlayan bu arkadaşları anarken bana olan katkılarına da kısmi olarak değinmek istiyorum.

    @dogurankazan : beren and luithen ile birlikte blog'un asıl isim babası (bkz: historeal) kendisidir. blog kurma fikri aklımda ilk oluştuğunda konuyu kendisine açtım ve en büyük desteği kendisi verdi. destekle kalmayıp blog'a ilk katılan ve fikirleriyle blog'un bugünlere gelmesi için verdiği katkı bir hayli fazladır. yakın zamana kadar ekşisözlük hesabından suriye'de yaşanan güncel gelişmeleri yorum katmadan ve teyit edilmiş şekilde paylaşıyordu. ancak mesaj vasıtası ile aldığı tepkiler yüzünden şu yazı (#98730667) ile kendisi bu paylaşımlarına son verdi. her ne kadar kararına saygı duysam da buradan kendisine seslenerek bu paylaşımlarına devam etmesini istiyorum. bunlarla birlikte daha öncesinden yaptığımız istişarelerde kendisinin ilgi alanları ve düşünceleri benim ile örtüştüğü için çok iyi anlaştık. bu yüzden kendisi beren and luithen ile birlikte benim için dosttan öte bir kardeş gibidir. değerli zamanını ayırıp bana yarenlik ettiği, fikirleri ve yazılarıyla desteklediği için buradan kendisine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

    beren and luithen : sözlükte tarih üzerine yazıları o kadar fazladır ki halen okuyamadığım bir sürü yazısı var. dolayısıyla kendisi için sözlüğün meydan larousse'u veya ana britannica'sı diyebiliriz. kendisinin tarih başlıklarının neredeyse tamamında bir yazısı vardır. işlediği konu üzerine detaylı anlatımlarla yazıyı çok güzel hale getiriyor ve okumaktan zevk aldığım çoğu yazı kendisine ait. kendisinin her yazısında olduğu gibi blog için de hazırladığı yazılar ilmek ilmek işlenerek ve özenle hazırlanmış az bilinen konulardan oluşuyor. konuları bu hassasiyetle işlemesi sayesinde blog sayfasının isminin altında yazan ve benim fikrim olan ''tarihin tozlu sayfalarının arasında kalmış herşeye dair...'' düsturunu fazlasıyla yerine getiren bir arkadaşımızdır. bunlarla birlikte kendisi ile yaptığımız fikir alışverişlerinde donanımının ne kadar iyi olduğu ve yazmaya olan aşkı beni kendisine hayran bırakmıştır. aramızda oluşan samimiyet sayesinde yardımseverliği ve alçak gönüllülüğü daha çok ortaya çıkmaktadır. bu kadar donanımlı bir insana bu mecrada herhangi bir şekilde kötü söz söyleyen insanların ise kalbinde kötülükten başka bir şey olmadığını söylemek istiyorum. kötü niyetli bu insanların verdiği tepkiler bazen çok kırıcı olabiliyor ve araştırma ile yazma motivasyonumuzu bir hayli aşağı çekip bu mecrada veya tamamen yazmayı bırakmamıza neden oluyor. beren and luithen'de bu tepkilerden bunalıp hesabını askıya aldığı oldu. bunu yapmasını çok iyi anlıyorum. çünkü iyi niyetle yapılan bir işinizin karalanması veya yerilmesi insanı bir hayli üzüyor. ama yılmadan geri dönüp yeni yazılarını bizlere sunduğu için de kendisine teşekkür etmek boynumuzun borcudur. son olarak ''ne olursa olsun, sen yazmaya devam et kardeşim. ben seni her daim destekleyeceğim.'' demek istiyorum.

    lantirn161 : sözlüğe kayıt olduktan sonra @anglachelm ile birlikte ilk mesajlaştığım ve kendisinin fikirlerine çok değer verdiğim benim nazarımda çok kıymetli bir dosttur. engin bilgisinden faydalanmak için birçok konuda görüşlerine başvurmuş ve karşılıklı fikir alışverişlerimiz neticesinde kendisinin de izni ile verdiği bu bilgileri yazılarımın içerisine koymuşumdur. ayrıca kendisi rumuzumun bulunduğu başlığa ilk yazı yazanlardan birisidir. bu kadar karşılıklı muhabbete ve rumuzumun altına güzel bir girdi yapmasına rağmen kendisinin rumuzunun altına iade-i ziyaret yaparak yazı yazmamam benim ayıbım olsa gerek. ancak bu yazı içerisinde belirttiğim nedenlerden ötürü kendisine karşı olan muhabbetimi bir türlü yazıya döküp paylaşamadım. rumuzunun altına defalarca yazmayı denememe rağmen hepsini beğenmeyip silmek durumunda kaldım. bu yüzden kendisine karşı mahcup durumdayım ve bu yazı vasıtası ile özür dilemek istiyorum. blog sayfası ilk kurulduğu dönemde kendisi ile irtibata geçerek blog sayfasına katılıp katılamayacağını sorduğumda tereddütsüz kabul etmesi beni bir hayli mutlu etmişti. bu yüzden kendisine buradan teşekkürü bir borç bilirim. her ne kadar kendisi bu güne kadar blog sayfasında herhangi bir yazı paylaşmasa da benim nazarımda bu aileye katılarak bize yarenlik etmesi bizim için büyük bir onurdur ve en azından cisim olarak değil ismen bile sayfada adının bulunması bize bahşettiği onurun temsilidir. son olarak bu mecrada fikrine ve bilgisine başvurabileceğim bir kişi olarak kendisine hürmetlerimi ve sevgilerimi sunmak istiyorum.

    ready for departure : sözlükte havacılık veya uçak kazası ile ilgili açılmış başlıklarda lantirn161 ile birlikte sözlükte en doğru ve iyi bilgileri veren yazarlardan birisi olmasından ötürü gözüm girdilerini o başlıklarda devamlı aramaktadır. şu sıralar aramızda fazla gözükmese de önceden yazdıklarını okuyunca işine ne kadar hakim biri olduğunu anlayabilirsiniz. işine bu kadar hakim olmasına rağmen bir o kadar alçak gönüllü ve sevecen bir insan olduğunu itiraf etmem gerekiyor. kendisi ile ilk tanıştığımızda bitmek bilmez sorularıma bıkmadan usanmadan cevap vermiş ve o kadar naif bir üslup kullanmıştır ki kendisine hayran olmama neden olmuştur. bu tanışma faslı sonrası ilerleyen dönemde yaptığımız istişareler de kendisinden pilotluk mesleğinin zorluklarını ve bunun sonucu olarak ne kadar fedakarlık gerektiren bir meslek olduğunu öğrenme fırsatım oldu. bunun sonucu olarak ''herkesin pilot olamayacağı'' pilot olsa dahi belli bir eğitim ve bu eğitimin devamlılığının olacağını da kendisinden öğrenmiş oldum. ayrıca kendisini tanıdığım kadarıyla bir pilotun nasıl bir insan olması gerektiği sanki kendisinde vücut bulmuştur. bu vesileyle kendisi gibi bilgili, alçak gönüllü, samimî ve açık fikirli bir insanla tanışmış olmak benim için büyük bir onurdur. blog sayfasına sorgusuz ve sualsiz katılarak yukarıda bahsettiğim samimiyetini de bizlere fazlasıyla göstermiştir. her ne kadar blog içerisinde bir yazısı bulunmasa dahi kendisi benim olduğu kadar herkesin başının tacıdır. iyi ki seninle tanışmışım ve iyi ki aramızdasın...

    büyük beyaz filo : kendisi rumuzuyla aynı isimde youtube kanalının sahibi ve gerçek bir dosttur. youtube kanalında denizcilik tarihi üzerine oluşturduğu içerikler ise takdire şayandır. bu içerikleri incelerseniz büyük bir emek ve araştırma ile hazırlandıklarını fark edebilirsiniz. bu içeriklerin içerisinde konu olarak özellikle 1. dünya savaşı ve 2. dünya savaşında kullanılan muharebe gemileri, yaşanan savaşlar ve gemilerin tüm detaylarına ulaşmak mümkündür. eğer bu tür konuları seviyorsanız bu kanalı takip etmenizi özellikle tavsiye ediyorum. hazırladığı denizcilik tarihi üzerine içeriklere şu listeden (savaş gemileri tarihi) ulaşabilirsiniz. linkini verdiğim listede yaklaşık olarak toplam 14 saatlik bir denizcilik tarihi üzerine video arşivi bulunmaktadır. kendisi ile tanışmamızı müteakip çeşitli konularda fikir alışverişlerinde bulunmaya başlamış, bunun sonucu olarak da kendisi blog sayfamıza yazar olarak katılmıştır. bu karşılıklı görüşmeler sırasında yukarıda linkini verdiğim videoların metne dökülerek blog'da yayınlanması kararı aldık. kendisinin ekşisözlükte herhangi bir hesabı bulunmamasından ötürü izini dahilinde benim hesabım üzerinden bu yazıların paylaşımı yapılmaktadır. bu vesileyle hazırlanan bu içeriklerin daha fazla kişiye ulaşması ve hazırlanan bu yazılar ile denizcilik tarihine ilginin çoğalması amaçlanmıştır. büyük beyaz filo ile yaptığımız istişareler sırasında patreon hesabı açması gerekliliğini defalarca dile getirmiştim. yakın zamanda beni ve diğer arkadaşları kırmayarak bir patreon hesabı oluşturdu. bu hesap üzerinden gelecek gelir ile neler yapmak istediğini şu video (patreon videosu) üzerinden öğrenebilirsiniz. bu hazırlanan içeriklerde benim en asli görevim metinlerin editöryal düzenlemesini yapmam ve yazı halinde yayınlanabilir hale getirmemdir. ikili ilişkilerimiz sadece bununla kalmayıp karşılıklı bilgi alışverişi yaparak yeni hazırlanacak içerikler için birbirimize kaynak aktarımı da yapmaktayız. ancak ileri dönem için en önemli planımızı hem okuyuculara hem de kanal takipçilerine süpriz olarak saklamak istiyoruz. bahse konu bu yeni planları hayata geçirdiğimiz zaman ayrı bir yazı olarak sizlerle paylaşacağım.

    verlorenesiege (taktik stratejik ve operatif) : sözlük yönetiminin dikkatinden kaçan, dolayısıyla halen ''çaylak'' olduğunu gördüğüm ve bu durumundan ötürü üzüntü duyduğum çok değerli blog yazarımız. kendisinin yazmak için seçtiği konuların ilginçliği halen beni hayrete düşürüyor. hayrete düşmemin sebebi ise hem konularının zor olması hemde araştırma alanlarının dijital alanda dar olmasıdır. bununla birlikte bu zamana kadar hazırladığı yazılarla yukarıda zikrettiğim iki zorluğun altından hakkıyla kalkmış olması beni bir hayli sevindirdi. kendisinin araştırmaya olan açlığı ve samimiyeti blog'ta ki bu ailenin arasına katılmasına vesile olmuştur. içtenlikle söylemem gerekiyor ki bu çizgisini bozmadan devam etmesi durumunda sadece blog'un değil sözlüğünde en değerli yazarlarından birisi olacaktır. bu yüzden yazmaya ve araştırmaya devam etmesini arzu ve temenni ediyorum.

    august von mackensen (mackensen) : blog sayfamıza, haliyle ailemize katılmış son yazar arkadaşımız kendisidir. blog'a ilk katıldığı dönemde kendisi ekşisözlükte ''çaylak'' sıfatı ile yazarlığa devam ederken sözlük yönetimi tarafından yazar yapılmayı bekliyordu. ancak blog'a katıldıktan ve ilk yazılarını hazırlamaya başladıktan kısa bir süre sonra ''yazarlık'' payesine erişti. bu yönden blog'a katılımının kendisine uğur getirdiğine inanıyorum. kendisi sözünü esirgemeyen, fikirlerini en açık şekilde söyleyen ve bana göre büyük fikri olgunluğuna sahip bir arkadaşımız. yazılarında asıl ilgimi çeken ve blog'a katılmasını istememe neden olan kısım ise askeri teknoloji tarihi ve stratejiler üzerine hazırladığı birbirinden güzel yazılarının olmasıdır. özellikle yukarıda zikrettiğim bu konular blog'un eksik olduğu ve kendisi aramıza katılana kadar fazla değinilmeyen konulardı. bu katılım ile blog sayfasında askeri teknoloji tarihi ile ilgili yeni bir etiketleme yaparak kendisine bu bölümü teslim edeceğiz. (bkz: blog kullanımı ve kuralları) bunun dışında tarihi konularda kendine has üslubuyla yayınladığı yazılarla takdirimi fazlasıyla kazanmıştır. zaten bu yazılar sözlük özelinde de kendisini fazlasıyla göstermiştir. bahse konu yazılardan birisinde kendisine editoryal destek vererek katkıda bulunmuş olmak beni bir hayli gururlandırdı ve bundan sonraki süreçte de bu ortak çalışmanın devam etmesini temenni ediyorum. bu itibarla; kendisine buradan aramıza katıldığı ve güzel içeriklerini bizimle paylaştığı için teşekkür etmek istiyorum.

    *** blog neden kuruldu?***

    öncelikle bu konunun ayrıntılarına girmeden önce blog ile ilgili herhangi bir maddi beklentimin olmadığını belirtmek istiyorum. zaten blog sayfasını herhangi bir ücret ödemeden blogger uygulaması üzerinden kurdum. dijital ortamda para kazanmakla ilgili bir bilgim veya fikrimde maalesef yok. bununla birlikte mesaj vasıtası ile eleştiride bulunanlara tüm şeffaflığı ile izah ettiğim finansal durumu genel olarak da burada açıklamak isterim. blog kurulduktan belli bir süre sonra google adsense hesabı oluşturarak bir hesap kimliği edindim. bu hesap kimliği üzerinden reklam ayarlarını yapmayı ise halen bilmiyorum. kısaca ayarlar sekmesinde gördüğüm ve sadece yapmış olmak için yapmış olduğum bir uygulamadan ibaret. hesap kimliği oluşturduktan sonraki süreçte blog sayfamızı toplam 20.214 kişi ziyaret etmiş ve bunun karşılığında google adsense hesabıma 8.43 türk lirası para birikmiş. tabi bu hesaba göre 8.43 / 20.214 = 0,0004 tl. tutarında kişi başı kazanç elde etmiş oluyoruz. dolayısıyla aylık 100.000 kişi ziyaret etse kazancım 40 tl. olacak ki bu ziyaret rakamına ulaşmak türkçe tarih içeriği üreten bir blog sayfası için imkansıza yakın. kısaca ne ben para verdim nede onlar para veriyor. dolayısıyla parayla ve pulla bir işim kalmıyor.

    blog'un kurulma amaçlarından birisi, sözlüğün ''sol frame'' olarak tabir edilen ve en çok girdi yapılmış yazıların arasında diğer arkadaşlarla birlikte benimde ürettiğim içeriklerin kaybolması veya çok az kitleye ulaşması nedenlerden birisidir. diğer arkadaşlar gibi benimde düsturum sözlüğün sıfatlarından birisi olan ''kutsal bilgi kaynağı'' kavramını devam ettirerek paylaştığımız yazıların daha fazla insana ulaşarak bilgi dağarcıklarına katkıda bulunmak istememiz. her ne kadar daha fazla kitleye ulaşmak için ekşişeyler platformu bana göre ekşisözlükten daha ileri safhayı gösterse de, bu mecraya seçilen içerikler belli bir zaman sonra oradaki kalabalığın içerisinde kaybolmaya mahkum oluyor. bu bağlamda; sözlüğün yapısı itibarı ile aynı anda çok fazla yazı yazılması bizlerin hazırladığı içeriklerin sadece takipçilere veya konuya ilgi duyanlara ulaştığı gerçeğini doğurmaktadır. işte blog bu takipçi veya içeriğe ilgi duyanların ziyaret ederek yazı kalabalığından sıyrılmasına ve daha müreffeh bir ortamda konuya ulaşması için kuruldu.

    diğer taraftan sözlüğün ve blog'un yazı hazırlama konusunda kendine göre belli avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. sözlük yapısı itibarı ile yazı hazırlamanın en kolay olduğu mecralardan birisidir. çünkü sözlükte telefondan veya bilgisayardan yazı hazırlanırken küçük/büyük harf uyumuna veya kalın/italik-alt çizgi yapmanıza gerek kalmıyor ve sadece imla kuralına dikkat ederek kolaylıkla yazı hazırlayabiliyorsunuz. ama bu durum aynı zamanda bazı dezavantajları da beraberinde getiriyor. önceki yazımın (#102715682) başında belirttiğim bazı olayları, durumları, konuşmaları veya okuyucunun herhangi bir yere dikkatini çekmeye çalıştığınız anda sözlük maalesef sınıfta kalıyor. yani sözlükte kolay yazı yazmak ''vurgu'' yapmanıza engel oluyor. bu durum bazı uzun yazılarda okuyucunun yorulmasına ve dikkatinin dağılmasına neden oluyor (en azından bende öyle oluyor). blog'da ise bahsettiğim vurgular ile hem okuyucunun dikkati o noktaya görsel olarak çekilmiş oluyor, hem de konunun o kısmının hassasiyeti okuyucuya lanse edilmiş oluyor. dolayısıyla kalın, italik ve alt çizgi kavramları sayesinde okuyucu uzun bir yazıda dikkati dağılmadan ve bazı vurgulara dikkati çekilerek yazıya olan ilgisinin devam etmesi sağlandığına inanıyorum. blog yukarıda bahsettiğim ''vurgu'' meselesinin biraz daha ön plana çıkması hasebiyle bana biraz daha avantajlı bir durum sunuyor. sözlükte vurgu veya yönlendirme yapmak istediğinizde ''hede'', ''`(bkz: hede)` ''*'' veya ''-spoiler-'' gibi yardımcı uygulamalar bulunmakta, ama bana göre yeterli değil. özellikle bir cümleyi yukarıda zikredilen uygulamalarla yapmak bazen imkansıza yakın oluyor. belki de ben beceremiyorum.

    blog ile sözlüğün avantaj ve dezavantajının bulunduğu bir diğer husus ise görsel veya videoların yazı içerisinde kullanılmasıyla ilgili olan durumdur. sözlük formatında internetten herhangi bir görsel veya videoyu yazı içerisine yerleştirmek (gömmek) çok kolay. yazı içerisinde görsel kullanmak istediğinizde yardımcı uygulamanın (http://) kullanılabilirliğinin basit olması işimizi bir hayli kolaylaştırıyor. ancak benim şahsi görüşüm yazı içerisine resim veya video yerleştirmenin dezavantajlı olduğu yönündedir. çünkü görseller yazıdan ayrı olarak değil yazı içerisine yerleştirildiği için okuyucunun okumayı bırakarak yazının içerisinde (gömülmüş) bulunan resimin bulunduğu linke gitmesi gerekmekte ve bu durum okuyucunun yazı ile bağının kopmasına neden olmaktadır. bunu yine son yayınladığım yazıyla örneklendirmek istiyorum. yazı içerisinde türk veya rus ordusunun hareketlerini sözlü olarak elimden geldiği kadar sadeleştirerek anlatmaya çalıştım. ama bu harekatların gerçekleştiği bölge hakkında herhangi bir bilgisi olmayan kişinin aklında yazıyı okurken bir imge oluşmaz. bu imgenin oluşması için o harekatla ilgili okuyucuya ya bir resim ya bir video yada harita sunmak gerekir. işte bunu ekşi sözlükte yapınca okuyucu yazıyı bırakıp o görseli incelemeli ve geri yazıya dönmelidir. şahsen böyle bir durumda okuyucunun yazıdan biraz uzaklaştığına inanıyorum. ancak blog sayfasında bahse konu bu görseller yazının içerisine gömülmeden bağımsız olarak yayımlanabildiği için okuyucu yazı ile aynı anda görsellere ulaşarak gerçekleşen bu harekatları daha iyi takip edebilir veya o coğrafya hakkında bir fikir sahibi olabilir. bu nedenlerden ötürü ben hazırladığımız bu içeriklerin yazıya gömülmüş olarak değil ayrı olarak görsellerinin yayınlanması taraftarıyım. çünkü günümüz imkanlarında görsellerle desteklenen bir yazının daha çok ilgi çektiği düşüncesindeyim. bu itibarla, yukarıda yazdığım nedenlerden ötürü blog kurulduktan sonra ekşisözlük hesabında paylaştığım yazıların içerisine ya çok az yada hiçbir görsel/video yerleştirmeden, görseller ile desteklenmiş yazıları blog sayfamda paylaşmayı tercih ediyorum.

    blog sayfasını kurma kararımda etkili olan bir diğer husus ise ileride bir gün ekşisözlük diye bir mecranın kalmaması veya herhangi bir nedenden ötürü bu mecrada bulunan hesabımı kapatmam gerektiğinde emek harcayarak hazırladığım bu yazıların yine geniş kitlelere ulaşılabilir olmasını istememdir. sonuç olarak hazırladığım bu yazılarda ki ana amaç bu yazıların daha geniş kitlelere ulaşarak insanlara tarihini öğretmek/anlatmak istemem. bu kısım da anlatmak istediklerim aslında aşağıda işleyeceğim "amaç" başlığında da söz edilecek.

    ***amaç***

    yukarıda açıkladığım nedenler göz önüne alındığında blog sayfasının kurulma amacı tarih üzerine hazırlanan görsellerle desteklenmiş içerikleri insanların daha rahat okumasını sağlamaktır. bununla birlikte blog'un bir başka kurulma amacı ise sözlükte kısır döngü şeklinde devam eden başlıklar arasında kaybolan ve sadece tarih üzerine doğru bilgilendirme, öğretme veya açıklamalar üzerine inşa edilmiş içeriklere ilgi duyan okuyucuların blog üzerinden bu bilgilere ulaşmasını amaçlamamızdır.

    blog olarak bizim sözlüğe rakip olmak veya okur kitlesini çalmak gibi bir amacımız yok. keza biz sözlüğün bünyesinden çıkmadan ve sözlükte yazmaya devam ederek katkıda bulunmaya elimizden geldiği kadarıyla devam edeceğiz. blog'da paylaşım yapmamızın asıl amacı sözlük dışında da okur kitlelerine hazırladığımız bilgi amaçlı içeriklerin yayılması. tabi ki herkesin bildiği üzere geniş kitlelerin blog'u ziyâret edebilmesi için bir sosyal medya hesabına ihtiyaç bulunmakta. bu ihtiyacı ise dogurankazan arkadaşımız bir yere kadar haletti, ama devamlılığını sağlayamadık. dogurankazan ile ilgili yukarıda kendisine yazdığım bölümde yeni fikirlerle ilgili kısım işte bu tür atılımları anlatıyordu.

    peki ekşisözlük yukarıda zikrettiğimiz işleri yapamıyor mu? yukarıda blog'un kurulma nedenlerinden bahsederken belirttiğim hususlardan dolayı bu işler gerçekleşemiyor veya hazırladığımız yazı "debe" ve "ekşişeyler" gibi daha fazla okuyucunun ziyâret ettiği platformlarda yönetim tarafından seçilerek yayına alınmadıysa sadece az sayıda olan takipçilerimiz bu içerikleri görüyor. dolayısıyla sözlük yönetiminin bu yazıları ekşişeyler platformuna taşıyarak bu içeriklerin daha çok kitleye ulaştırması tek çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. bu noktada naçizane bir öneri olarak; yönetimin doğrudan blog sayfasındaki vurgu yapılmış içerikleri ekşişeyler platformunda kullanması daha doğru olabilir şeklinde bir düşünce aklımda oluştu. çünkü blog sayfasında hazırlanan içerik hem vurgu hem de görsel olarak ekşişeyler okuyucusuna daha doyurucu gelecektir. kendi açımdan bu içeriklerin kullanılmasında da hiçbir sakınca (telif, ücret v.b.) olmadığı gibi bu paylaşım sonucu yazıların daha çok kitleye ulaşmasından ötürü mutlu bile olurum.

    ***yazmak, motivasyon ve araştırma üzerine***

    bu zamana kadar bazı yazılar dışında hazırladığım hiçbir yazıya "tamamen benim eserimdir." şeklinde bir iddiada bulunmadım. ben yazıları hazırlarken araştırmalarım sonucu ulaştığım çeşitli kaynakları bir araya toplayarak ve bunları birleştirerek yazıları yayına hazır hale getirdim. bu kaynaklar ise kimi zaman wikipedia oldu kimi zaman bir makale oldu kimi zaman bir internet sitesi oldu. bu kaynak kısmına aşağıda daha farklı şekilde değineceğim. bahse konu bu yayınları hazırlarken yazının bütünlüğünü bozmayacak şekilde birleştirerek kendime göre imla kuralları ve vurguları da düzenliyorum. bu uygulamayla bir yazının en az 2 kere üzerinden geçerek yazılarımı hazırlamaya özen göstermek durumunda kalıyorum. buna rağmen yazılarımın içerisinde illaki imla hataları veya düşük cümleler vardır. bu durum için de tüm okuyucuların affına sığınıyorum. yukarıda bahsettiğim birkaç yazının benim tarafımdan hazırlanma hususu ise yabancı kaynaklardan elimden geldiği kadarıyla çeviri yaptığım yazıları belirtmektedir. bu yazılarda takdir edersiniz ki benim fikir ve bilgimi öne sürmüyor. bir diğer yazma şeklim ise yukarıda blog'a katkıda bulunan ve ekşi sözlükte yazarlık yapmayan arkadaşların hazırladığı içeriklere editöryal destek sağlayarak ve tamamen kendilerinin izni ile yayınladığım yazılardır. bahse konu bu yazılarda kendi birikimi, araştırması ve üslubu ile yazılmış metinlerde çeşitli revizyonları ve vurguları yaparak yayına hazırlıyorum.

    sözlüğe kayıt olduktan hemen sonra "çaylak" olduğum dönemlerde kaynak araştırarak hazırladığım içerikleri wikipedia sayfasında da editörlük yaparak daha geniş kitlelere ulaşılmasını sağlamaya çalıştım. ancak bu çabanın beyhude olduğunu çok kısa zamanda gördüm. çünkü bahse konu içerikleri herkes istediği gibi değiştirebildiği için özellikle wikipedia'nın türkçe bölümünde birçok yanlış veya çarpıtılmış bilgi ile karşılaşılabiliyor. tabi ki bende teyit etmek kaydıyla wikipedia sayfasından yararlanıyorum ve bunu yalanlamıyorum. çünkü hazırlamayı planladığım bazı yazılarla ilgili türkçe kaynak maalesef sadece bu sitede bulunan bilgilerden temin edilebiliyor. dolayısıyla benim burada hazırladığım bazı yazıların neredeyse birebir benzerlerini bu yüzden orada da bulabilirsiniz. ancak wikipedia sayfasında bana göre yazılan o yazılardan ziyade siz değerli okuyucuların asıl dikkat etmesi gereken nokta en alt kısımda bulunan kaynakça bölümüdür. wikipedia'da yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı yazılı kısım revizyonlardan ötürü biraz daha sıkıntılıyken ''kaynakça'' kısmından ulaşacağınız yazılar (ingilizce de olabilir) daha doğru bilgileri vermektedir.

    bununla birlikte bu mecrada yapılan eleştirilerde en büyük yeri tutan ve yukarıda açıklamasını kısmen de olsa yaptığım "kaynakça" meselesine farklı bir açıdan değinmek istiyorum. öncelikle bu mecrada veya blog'da paylaştığımız yazılar bir bilimsel makale veya kitap çalışması değil. yani biz bu işi profesyonel olarak değil, tamamen amatör bir ruhla yapıyoruz. ayrıca bu çalışmalardan herhangi bir maddi kazancımız ve beklentimiz olmadığı gibi insanları tarih konusunda bilgilendirme gibi bir misyon üstlenmiş bulunuyoruz. bu itibarla, derleme şeklinde hazırladığım yazıların kaynağı hakkında veya intihal ile suçlamak bana göre abes ile iştigaldir.

    bu konuyla ilgili @taktik stratejik ve operatif ile yaptığımız fikir alışverişinde bana yazdığı mesajı birebir buraya aktarmak istiyorum:

    ''burada elinden geldiği kadar bilgi paylaşma gayreti güden her arkadaş bilgi felsefesinin meşhur kuralını çalıştırıyor. bu kuralın dayanak noktası, öğrendiğimiz duyduğumuz şeylerin aslında hep bir başkasının "temsili" olmasıdır. bilgiye daima başkalarının temsili üzerinden öğrenmemiz, bilginin ham haline ulaşmamızı imkansız kılar yani zahiren hiçbir şeyi bilemeyiz. kitap, makale, arama motoru, belgesel, insanları dinlemek vb. bunlar hep birer temsildir ve birer temsilin ürünüdür, bizler bu temsillerden alabildiklerimizi başkalarına temsil ederiz. yeryüzünde dolaşan tüm bilgi aslında temsilin temsilidir yani.

    bizler de burada farklı bilgi temsillerini bir araya getirip aralara da kendi temsillerimizi ekleyerek yeni temsiller oluşturuyoruz. burada kitap yazmıyoruz veya bilimsel makale hazırlamıyoruz. elimizden geldiği kadar insanları bir şeyler öğrenmeye teşvik etmeye çalışıyoruz. internette ve bu mecrada ''doğru bilgiye'' ulaşmak bu kadar zor hale gelmişken vakit ayırıp yazı yazmamız ve ortaya kendi temsilimizi koymamız bence çok kıymetli bir davranış. sonuçta bizler insanları bir şeyler öğrenmeye davet ediyoruz. gerçek bir çalışma yapmadığımız için hiçbir hareketimiz intihal kapsamında değerlendirilemez. ''

    aynı konuyla ilgili @mackensen ile de bir istişarede bulunmuştuk. bu istişareyi de aşağıya iliştirerek bu konuyu kapatmak istiyorum:

    ''ekşi sözlük kaliteli kişilerin azınlık kaldığı bir mecra ve burada yazan çoğu kişi buraya hobi edinmek için geliyor. kast ettiğim kişiler blogdaki yazarlar, ben, siz vb. dolayısıyla bizim hobi olarak yürüttüğümüz bu şey, sizin de dediğiniz gibi iyi sosyal ilişkiler, sosyallikten öte fikir ve bilgi alışverişi bağlamında olumlu getirilere sebep oluyor.

    ...en azından sözlüğün gündemini gördüğünüzde gerçekten hakkını vererek yazan yazarların ve o yazarları okuyan okurların azınlık olduğunu görüyorsunuzdur.

    ...sözlükte birçok iyi yazar uzun uzun yazılarda birçok kaynaktan yararlanıyor. bu işte profesyonel değiliz ve fikrimce olmak gibi bir hedefimiz de yok. yararlı bir hobi sadece. dolayısıyla bunun “kaynak belirtmelik” bir olayı olduğunu düşünmüyorum. eğer öyle olsaydı, sözlükte iyi içerik üreten birçok yazarında ''kaynak'' belirtme üzerine sıkıntılar yaşaması gerekirdi.''

    peki bu yayınları yapmamdaki motivasyonum nereden geliyor?

    öncelikle yazarlığa başlama motivasyonumu burada ilk tanıştığım iki kişiye (@anglachelm ve @lantirn161) borçluyum. tabi ki kendilerinin bilgi birikimine veya üslubuna ulaşmam mümkün değil. ama onların yaydığı bilgiyi bende kendimce yapabileceğime inandım. bu inanç beni motive etti ve bu motivasyonla yazıları hazırlamaya devam ediyorum. tabi ki yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü motivasyonumu düşüren ve yapmaya çalıştığımı anlamayan birçok insan var. bu insanların yaklaşımı bazen iyi bazen kötü ve yerici olabiliyor. buna rağmen hobisi ve amacı bilgi yaymak üzerine inşa edilmiş yazarlık macerama o yada bu şekilde devam etmeye çalışacağım. bu konuda bana destek olan ve yarenlik eden arkadaşlarla bu misyonu elimizden geldiği kadarıyla devam ettirmeye çalışacağız ve kim düşerse ona el vererek ayağa kaldırmak suretiyle birbirimize destek olacağımıza inanıyorum.

    ***blog kullanımı ve kurallar***

    blog'un ilk kuruluşunda rol oynayan arkadaşlarla bu yola çıktıktan sonra yeni katılacak arkadaşlar ile ilgili kurallar olarak niteleyebileceğimiz bazı kıstaslar geliştirdik. burada amaç paylaşımı yapılacak yazıların birebir içeriğine müdahale veya kısıtlama şeklinde değil, blog sayfasına zarar verecek veya tepkiye neden olabilecek yazıların önüne geçilmesidir. bu bağlamda, çok basit 2 kuralımız bulunmakta;

    1- blog içerisinde hiç bir şekilde güncel siyasi yoruma veya yazıya müsaade etmiyoruz. blog tamamen tarihi konuları ele almak üzere kurulduğu için geçmişi ele almak düsturumuz. güncel gelişmeleri yıllar sonra başka bir çerçeveden bakarak tarih yargılayacaktır. günümüz perspektifinden bakılınca olaylar ilerleyen zamana göre farklılık gösterebilir. bu yüzden yakın tarihimizi (2000'li yılların başı) konu alan yazılar ile güncel gelişmeler başta olmak üzere bu tür yazılar blog yönetimi (zero-x, dogurankazan ve beren and luithen) tarafından yayına alınmayacaktır.

    2- yazılarda imla kuralları, üsluba dikkat edilecektir. ayrıca argo kelimeler ve küfür hem yazı içerisinde hem de yorumlarda kesinlikle yasaktır. blog içerisinde yayınlanan yazılara gelecek herhangi kötü yorum, blog yönetiminin denetiminde olduğu için silinecektir.

    blog'u yeni ziyaret edecek arkadaşlar için blog kullanımı hakkında birkaç püf noktaya değinmek istiyorum. böylelikle blog kullanımı konusunda fikir sahibi olabilirler. öncelikle blog sayfasını ilk açtığınızda karşınıza son yayınlanan yazı çıkmaktadır. son yazının alt kısmında ise ''diğer yayınlar'' düğmesi bulunmaktadır. bu düğme ile günümüzden eski tarihe doğru yayınlanan içeriklere sırasıyla ulaşılabilir. sol kısımda ise katkıda bulunanlar, etiket ve eski yayınlar gibi bölümler bulunmaktadır. eğer ziyaretçi yukarıda belirttiğim uygulama dışında eski yayınlara ulaşmak istiyorsa 3 seçenek bulunmaktadır.

    1. seçenek : eğer herhangi bir yazının başlığının ismini biliyorsanız ''historeal'' yazısının sol üst köşesinde arama bölümü bulunmaktadır. buraya gireceğiniz anahtar kelime ile ulaşmak istediğiniz yazıya ulaşabilirsiniz.

    2. seçenek : eski yayınlara ulaşmanın bir diğer seçeneği ise sol kısımda bulunan ''etiket'' açılır menüsü ile gerçekleşmektedir. burada bulunan etiketler ile ilgi duyulan döneme ait içerikler etiketlenmiş şekilde sırasıyla karşınıza çıkmaktadır.

    3. seçenek : etiket açılır menüsünün altında bulunan ''eski yayınlar'' açılır menüsü ile blog sayfasında bu zamana kadar hangi ayda kaç paylaşım yapıldığı görülebilir. bu aylardan birisine tıkladığınızda sağda bulunan ana ekranda yazı başlıklarını görebilirsiniz.

    blog sayfası tamamen profesyonellikten uzak ve amatör ruhla oluşturulup inşa edildiği için tema seçimlerinde ve diğer bazı bölümlerde birçok eksiklik olacaktır. tema seçimini ve ayarlarını destek almadan yaptığım için hata yapmış olabilirim. bu konuda destek ve öneride bulunacak arkadaşların olabileceğine inanıyorum. ancak ''bunu şu şekilde yap.'' şeklinde öneride bulunacak arkadaşların yapmam gerekeni ''bilal'e anlatır gibi anlatmalarını'' istirham ediyorum. çünkü neyin nerede olduğunu bilmediğim gibi nasıl yapıldığını da bilmiyorum.
  • muazzam bir blog. insanda az utanma olur diyecegim fakat o da yok, bir de yaptigi hirsizliklari wikipedia'da yazan vikipedistleri kotuleyerek devam ediyor ahaha saka gibi. (blogda yazan diger yazarlari tenzih ederim) onlarin olandan bitenden haberi yok herhalde. madem arkadas cevap veremiyor yaptigi hirsizliklara ve ingilizce kaynaklardan aldim deyip uste cikiyor buraya da yaptigi hirsizliklari copy paste yapayim kendisi gibi. karsilastirma da nasil calindigi ortadayken, digerleri ne haldedir kim bilir? nick altinda ve wikipedia basliginda yazdigimi buraya aynen kopyaliyorum utanma olur insanda, bir de debeye giriyor, akil fikir size.

    (bkz: #102775347) (bkz: #102805932)

    soz konusu entry:

    vikipedi'den makale çalıp, kaynaklarını silip, aralara 3-5 yorum serpiştirerek blog yazısı yazan blogger ve eksi yazari.

    nasilsa ekşi de telif sormuyor, sonra ben yazdım diye sözlükte hava at. vikipedi zaten telif istemiyor, altına "kaynak vikipedi" yazman yeterli yazılanları kullanman için. ne gerek var boyle seylere? halbuki blogunda da ve burada da kaynak diye vikipedi linklerini eklesen sorun olmaz degil mi? gayet basit bir kural yani.

    neyse ki 2020 yilindayiz..

    (bkz: #81526607) ---) bu entry 3 ayrı maddeden toplama:

    barbaros hayreddin (zırhlı):
    https://tools.wmflabs.org/…in=0&action=compare&url=(bkz: #81526607)

    turgut reis (zırhlı):
    https://tools.wmflabs.org/…in=0&action=compare&url=(bkz: #81526607)

    yavuz (muharebe kruvazörü):
    https://tools.wmflabs.org/…ozluk.com/entry/81526607

    blog karsilastirmasini da unutmayalim:

    blog yazisi: https://stealthistorian.blogspot.com/…uz-zrhls.html

    karsilastirma:

    https://tools.wmflabs.org/…2019/03/yavuz-zrhls.html
  • 1 yıl olmuş demek. 1 koca yıl hemencecik geçivermiş.
    sözlüğe ilk başta, 10. yılına girecek olan suriye iç savaşından haberler paylaşayım diye kayıt oldum. daha önce libya ile başladığım savaş alanı takip etme hobim suriye ile büyüdü. savaşın ilk yıllarından beri takip ederim zaten politika, askeriye, demografi ve birçok konuda bana bir şeyler katan savaş olmuştur. millet aşk, meşk düşünürken, ben yahu acaba suriye ordusu halep'teki kuşatmayı kapatacak mı? diye düşünürdüm. hastalık tabi.
    ilk başlar günlük haber paylaşırken daha sonra dedim ki, tarihi bilgiler neden yazmıyorum. ben de öyle çok süslü yazılar yazamam daha çok sade olur zaten hayatıma da bu yansımıştır, yine de yazımın çok kötü olmasına rağmen giriştik bu işe. benim bir diğer büyük ilgi alanımdan biri gelibolu muharebeleri tarihidir. bilemiyorum belki yıllardır aradığımız büyük dedemizin orada şehit olmasından dolayıdır ve eminim sizlerin de bir parçası orada yatmaktadır. onu araştırırken buldum kendimi bu gelibolu arazisinde. ilk tarihsel yazımı da haliyle (bkz: ertuğrul koyu)'nda yaşananlar için yazmıştım. sonrası da geldi zaten, gelibolu'da bilinmesi gereken bir çok muharebeyi burada yazdım. ister gelibolu ister suriye bazen de ikinci dünya savaşından bilgiseller yazarken, ona hep hitap ettiğim şekliyle üstad @uzumun sapı ağabeyimle tanıştım. bir yazımda ki hatayı fark etmiş ve beni uyarmıştı sağolsun. o gündür konuşuyoruz hatta işte bir blog sayfası bile açtık. benim bir blog sayfası açayım, oradan yazayım gibi bir düşüncem yoktu. açsak acaba nasıl olur, okunur mu, eder mi diye ilk başta tereddüt etsem de siz değerli okuyucular o korkumu yendiniz, size ayrıca teşekkür etmek lazım. üstadım @uzumun sapı, o bana ağabeylik etti ben ona kardeşlik. şu mecrada elimden tutan yegane insan, sağ ol, var ol.
    blog sayfamıza katılımıyla bir diğer onur veren @beren and luithen ağabeyime zaten ben diyecek kelime bulamıyorum :) yahu sözlük onun yazdığı tarih konulu girdilerden geçilmiyor. enginlere sığmam taşarım diyerek adeta sözlüğü kitap haline getirmiş. daha nice yazısını araştırdıkça buluyorum ve okuyorum. sözlüğe ve blog'a verdiğin emek az değil ama insan sevdiği işi yaparken yorulmaktan çok dinleniyor. sen de sağ ol, var ol.
    blog'da yazmasa da, hani bir olay olur ve o olay ile alakalı bilgi almak istersiniz, işte sözlüğün bir diğer onurlu üyesi @lantirn161 hocam öyle bir yazar. herhangi bir uçak kazasında hemen girdilerini kontrol ettiklerim arasında. havacılıkla ilgili yazılarıyla sözlüğe ve blog sayfamıza şeref veren bir diğer yazar @ready for departure hocam da keza bu mecradaki okunması öncelikli yazarlardan.
    aramıza sonradan katılan ama yazdıklarıyla blog'u konuşturan, sözlükteki rumuzuyla @taktik stratejik ve operatif, blog'daki ismiyle verlorenesiege ve onun kadar değerli august von mackensen veya sözlük rumuzuyla @mackensen dostlarıma da teşekkürü bir borç bilirim. fakat @taktik stratejik ve operatif arkadaşımızın halen yazar olamaması bir hayli üzücü ama yazdıklarıyla yakındır.
    ve kudretli savaş gemilerinin, pupasından pruvasına her detayıyla bilen @büyük beyaz filo rumuzlu üstadı da unutmamak gerek.
    hepinize ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum, inşallah nice bir yıllara daha gireriz. hepiniz sözlüğün ve blog'umuzun değerli ve saygıdeğer isimlerisiniz, sizleri yüz yüze olmasa bile tanıdığım ve ortak bir mecrada buluştuğumuz için şeref duyuyorum...
hesabın var mı? giriş yap