hızırla kırk saat *
-
yilan oldu cevremde dondu durdu o gece
ufurerek camcı gibi somyanin demirinden
saldigim denizi asmak icin
kayiklar kirpardi seccadeden
geceyi cagirarak pencereden
kurumu derleyerek bacadan
korkularimdan orduyse de ulu bir kefen
yatagi kabir yapip bir olu gibi durdum
yeter bir zamanin surek avinda
dirildim bir ornek gibi mahserden
avladi bende beni aksam kudreti
cekip gitti kapidan
bir tahsildar gibi
uzun uzun direnip de
eli bos donen -
sezai karakoç'un şiirler 1'ini teşkil eden, toplu şiirleri gün doğmadan'ın ise beşinci bölümü olarak kitapta yerini almış kırk parçalık ırmak şiiri. 1967 tarihlidir.
-
sonra bir hortum olup beni icine cektiyse de
dusmedim etin kizgin mahserine
kollarim uzayip uzayip takildi palmiyelere
basim carpildi tuy tuy kavaklara
yukseldim bir cin cenderesinde done done
suruklendim en yaban denizlerden timsah siperlerine
aklimdan gecirmedim
bayrak indirmeyi
teslim olmayi yine de
sonra indim yine oldugum yere
sonra bir tirnak katrani gibi akti cevremde
eridi kollarim ayaklarim en yilisik asitte
cama cevirip govdemi de
okumaya calisti en yilgin kuskularimi
ama bir nokta kaldi ki
yuregimin yuregimin yuregimin yureginde
onunla ordum kendimi yeniden
artik bana diyebilirsin
yeniden kendi kendini oren
teslim olmayi gecirmedim
bir kere bile icimden
...
yilan oldu cevremde dondu durdu o gece
ufurerek camci gibi somyanin demirinden
sakladigim denizi asmak icin
kayiklar yapardi seccadeden
geceyi cagirarak pencereden
kurumu derleyerek bacadan
korkularimdan orduyse de ulu bir kefen
yatagi kabir yapip bir olu gibi durdum
yeter bir zamanin surek avinda
dirildim bir ornek gibi mahserden
anladi bende beni asan kudreti
cekip gitti kapidan
bir tahsildar gibi
uzun uzun direnip de
eli bos donen ... -
...
ırmakta yıkandım
ölümsüz çamaşırlar giydim
çivi yazısıyla yazılmış bir taşa oturdum
yanımdan tak kuran işçiler ve turistler geçti
çok eski bir şairin (ben miyim yoksa)
taktım aklıma şöyle bir dörtlüğünü:
"giydiklerin öyle ölümsüz büzülmüş ki
seni bir bardakta kaynayan
âbıhayat sandım
elim uzandığı yerde kaldı"
şimdi ayı bekliyorum
ay doğunca onun yerine gözcü bırakacağım
aradığım bu ülkede de yok
taşlar hâtıra yazılamayacak kadar
fazla kararmış... -
ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz
bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz
kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı
günlere geldim bunu bana öğretmediniz
hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı
ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim
bunu bana söylemediniz
insanlar havada uçtu ama yerde öldüler
bunu bana öğretmediniz
kardeşim ibrahim bana mermer putları
nasıl devireceğimi öğretmişti
ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım
ama siz kağıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
nasıl sileceğimi öğretmediniz
bir kentten daha geçtim
buğdayları yakıyorlardı
yedikleri pirinçti
birbirlerine açılan borular gibi üfürüyorlardı
sonra birbirlerinden borular gibi çıkıyorlardı
pirinçler gibi çoğalıyorlardı
atlarını yalnız atlarını cana yakın buldum
öpüp çıkıp gittim yelelerini
(bkz: sezai karakoç) -
gün doğmadan kiitabını elime aldığımda mutlaka ilk okuduğum şiirdir. özellikle ilk birkaç saat harikadır.günümüzde yaşananları tasvir eder mistik bir dil kullanarak.
-
...
ay kaç kere tanıklık etti
taşıdığım yoksul kadınlar tabutuna
çok köle pazarında bulundum
az kurtarış yapmadım insan satırında
insan alımında az göz gezdirmedim
kaç olta kırdım balık avında
kaç ip kestim idam sofrasında
kaç yılı aradan kaydırdım
takvim hesabında
kaç kulaç su geçtim
kurban töreninde
kaç çocuğu kaçırdım
kitap sineklerinin
tılsım salgınından
ılgım salgımından
...
(sezai karakoç-hızırla kırk saat vııı) -
...
in kiraz bahçelerine in
kirazların yankısını dinle
denizi kirazlarda ara
ölümle kirazlar arasında
köpekle karyola arasında
bardakla araba arasında
bir ilgi kur
mağaralarda çekilen kuralarda
yamyamın ülküsünde
kabakulakta
bile bir bilgi ara
hızır hızır, işçi demek
meleğe öykünen demek
benim kitabım bu kadardır
yazıtım kısadır
anıtım yoktur
bahar senin öncün
güz benim artçım
yaz isa'nın
kış yahya'nın
bahar yaz güz kış
ben sen isa ve yahya
bir gülü yetiştirmek için
yaratılmışız
şükür tanrıya
...
(sezai karakoç-hızırla kırk saat vııı) -
söylenir ki sezai karakoç bu şiiri yazarken sıklıkla marmara sahilinde bir çaybahçesine gidermiş. yine söylenir ki oradan her dönüşünde hızırla kırk saat'in bir bölümüyle dönermiş. bir nevi hızır'la buluşma, bir nevi gök randevusu, bir nevi ilham. bence film yapılmalı, kırk saat süren bir film olmalı bu şiir.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap