*

  • fr. uzun zamandır seni seviyorum
  • filmin müziklerini jean louis aubert imzası vardır.
  • dün gece boşu boşuna 2 saatimi yiyen başka bir film daha.

    --- spoiler ---

    tamam kardeşim oyunculuklar müthiş ama bu nasıl saçma bir senaryo, 6 yaşında hasta çocuk o güzel elyazısıyla o mektubu nasıl yazmış, kadın neden çocuğu gizli kapaklı köşelerde öldürmüş, adam gibi hastaneye yatırıp ötenazi isteyememiş mi, belli ki çocuk acı çekiyor, ayrıca mahkemede neden birşey anlatmamış, bu anlamı olmayan suskunluk niye, erdemli ve olağanüstü düşünceli bir kadın mı oldun sen şimdi, madalya mı taktılar sana ibiş, noldu, çocuk öldü sen hapse girdin sonrasında da haliyle toplumun dışına itildin, kusura bakma ben olsaydım seni belki oğlunu öldürdün diye değil bu gerzekçe ketumluğun yüzünden dışlardım, bok var sanki susmuş bi de mahkemede, "çocuğum çok acı çekiyordu o yüzden öldürdüm" desene, belki cezan aynı olurdu ama en azından insanlar senden bu kadar tiksinmezdi, annen delirmezdi, kız kardeşin çocuk doğurmaktan korkmazdı. ya da öldürme niye öldürüyosun, hastanede o çocuğa ağrı kesiciler verir makul bir şekilde hayatı sonlanana dek acı çekmemesini sağlarlardı, allah kimsenin başına vermesin tabi de kardeşim böyle bir durumda hangi insan evladı elleriyle öldürür çocuğunu, herşeyin bir yolu var, allahtan kork be, mal karı.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    gerçek bir performans filmi. tüm gücünü oyunculuk performansından alıyor ve fakat filmin tamamını bir anda zayıflatan, kolaya kaçılmış bir finali var.
    --- spoiler ---
  • the painted veil'i izleyen herkesin aklında kalmıştır bu fransızca söz öbeği...

    a la claire fontaine isimli fransız çocuk şarkısının nakaratıdır aynı zamanda.
  • jamais je ne t'oublierai..(fr. seni asla unutamam) diye devam eder.
  • vasat üstü bir fransız dramı. filmin kullandığı dramatik yapı daha çok neden-ler üzerinden gidiyor, ağır tempoda merak faktörünü ön plana alıyor ki seyirciyi kaybetmesin. o yüzden de ben filmin sonuyla ilgili herhangi bir yanlışlık görmüyorum zira zaten genelinde suç, ceza, ötenazi kavramları (edebi referanslar) fransız entelijansının pelesenki olmaktan öteye gitmiyor. yani aslında filmin bir şeyleri tartışmaya açtığı falan yok, belki kitap farklıdır ama filmin dayanağı katharsis gibi. karakter draması yapıyor, aslında malum olaydan daha çok, ön planda iki kız kardeşin ilişkisi var, biraz rachel getting married gibi, ki ebert da buraya güzel bir pandik atmış.

    kitabı okumadığımdan iyi bir uyarlama mı bilemiyorum ama misal hayallerinin peşinden koşmaya meraklı amcanın hikayeye katkısı oldukça vasati düzeyde kalmış, yani katkısı anlaşılır ama biraz zorlama gözüküyor, belki de kitapta daha açıklayıcıydı. ondandır o noktalar filme hem zaman kaybettiriyor, hem konudan saptırıyor. onun haricinde oyunculuk üst düzey, karakterler fena değil, fransız klişeleri de yerinde. beklentileri karşılıyor, özellikle kristin scott thomas açısından.
  • kristin scott thomas film boyunca kafamızda itici, soğuk ve kalpsiz bir eski mahkum şeklinde paradigma yaratıyor. ama finalde alt ust olan paradigmayla beraber çok iyi oyunculuğu, yurek burkan senaryosu ile iyi bir dramatik film ortaya çıkıyor. meraklısı için listeye alınacak bir depresifliği var.
    saatlerim boşa gitti diyemem bu film için. finali çok daha başka ve çok fazla sayıda soruları açığa çıkarsa da beklenmedikti ve kristin s. thomas, bir kadının anne olarak portresi'nde çok ama çok guçluydu. sinir bozucu şekilde guçlu. ifade ve mimikleri o role cuk oturmuş.
    juliette rolunun, kemikleşmiş biçimde topluma değil kendine adanmış bir hayatın 15 yılını inatla harcayıp gıkını çıkarmamış olması anlaşılmaz gelse de "ölecek bir çocuğu dunyaya getirmekle bile zaten suçluyum..." demiş olması kadının vasatın çok ustunde bir postmodern ahlaka sahip olduğunu gösteriyor.
    kız kardeş rolundeki elsa zylberstein e ise 10 puan, 10 puan.
  • turkiye sinemalarinda 03/07/2009 tarihinde gosterime girecek olan dram turunde sinema filmi.
hesabın var mı? giriş yap