• spotify'in radarıma ittirmesiyle ergenliğimde kısa bir tur attıran şarkı. "kendi kendine neye gülüyor bu deli" demesinler diye başımı önüme eğince ömrümün yarısı boyunca kullandığım botlarımla göz göze geldim. şarkı aynı, botlar aynı, walkmanin yeriniyse telefon almış. değişen değişmeyenden fazla. kim bilir vücudumun kaçta kaçı yenilendi o arada. hiç değişmemiş hissetmek ne saçma.
  • pentagram'ın 20.yıl dvdsinde bu şarkı öyle bir üçlemeyi tamamlar ki, hiçbir konserde bulamayacağınız heyecanı, manayı ve birliği orada bulursunuz.
    gordions knot adıyla geçen ve savaşın, vahşi kapitalizm ve insan dışılığın tasvir edildiği, seyircinin katil bush nidalarıyla birleşerek insanın tüylerini diken diken eden introyu takiben, we come from nowhere'in kulakları tırmalayan ney çığlıkları, kitlenin pentagram haykırışları arasında perdenin yıkılması ve işte son halka; in esir like an eagle'in göğe yükselten o sert tonları, her biri birer kızgın demir çubuğa dönmüş insanları birbirine dağlar, müthiş bir galeyanın gürültüsünü estetize eder.
    inanılmaz bir duygu taşmasının son halkası olarak, öyle bir aura yaratımına sebep olmuştur ki, insan ucuz bir konser salonunun nasıl bir rock mabedine dönüştüğüne gözleriyle ve kulaklarıyla, teniyle, kalbiyle ve ruhuyla tanıklık etmiştir.
  • solo kısmında gitarlara eşlik eden bir davul ritmi vardır ki (9/8'lik sanırım) şarkıyı dinlerken bir oha çeker insan. basit görünmesine rağmen şarkıya acayip bir gaz veriyor. ayrıca murat ilkan'ın sesi ve pentagram'ın böyle bir parça ortaya çıkarması grubun dünya çapında dinlenilmesini hak ediyor.
  • en iyi versiyonu 2007 bostancı konseridir. başlangıcı hayvan gibi gazdır, tüm salon pentagram pentagram diye inlerken şarkı başlayınca hüoooooo diye böğürür, ardından gaza gelen murat böğürür, o böğürünce herkes ayrı bir gaza gelip tekrar böğürür.

    hızlı çalındığı zaman çok çok tatliş bir şarkı olur.
  • bu şarkı unspoken isimli albümün en iyi şarkısı olmakla kalmaz, aynı zamanda tüm pentagram şarkıları içerisinde en iyisidir. dinlemekten sıkılmadığım tek pentagram şarkısıdır.
  • metal dediğin işte böyle hafif kırıtacak işveli cilveli olacak insanın içini kıpır kıpır edecek ya. öyle öldük rip'leri kabul ediyoruz metalini sevmeyenlerin seveceği bir eser. çıplak elle et tokatlama isteği yaratıyor, beğenerek tokatlıyoruz. yaşatır.
  • girişi de çıkışı da mükemmel olan şarkı. daha doğrusu şarkı ötesi bir konumdadır benim açımdan. sözler, melodi, bas davul ve neyin uyumu takdire şayandır. bir forumda şarkı sözlerinin tam zıttı bir anlam çıkarmış bir arkadaşımız vardı çok gülmüştüm. no mind, no devotion, no religion kısımları aslında insanın düştüğü boşluğu gösteriyormuş güya. yani insan ait olmalıymış, sahip olmalıymış, bağlanmalıymış...tabi bunlar faso fiso, şarkı müthiş. özetle, bence türkiye'de yapılmış en müthiş rock/metal şarkısı. aşığım.

    not: ayrıca pentagram'ın playlistinde birinci sırada olan şarkıdır. bana en güzel şarkıyı başta çalıp heyecan bırakmıyorlar gibi geliyor. madem ilk çalmak istiyosun bisten sonra unspoken 'ı çalacağına bunu çal da millet gaz bi şekilde evine gitsin dimi...
  • savanlarda yaşayan aslanı cangıl hayvanı yapan pentagram şarkısı. baba önce bir taksonomi öğrenelim sonra bakarız esir mesir.
  • davuluyla gitarıyla ve sözleriyle dört dörtlük pentagram şarkılarından biridir.
  • girişteki riffini rammstein'in engel adlı şarkısındaki riffe benzettiğim,genel olarak güzel bir şarkı.
hesabın var mı? giriş yap