• samiha ayverdi’nin kubbealtı külliyatının 1941 yılında yazdığı eseri.
    yaratılış iradesini irdeleyen münevver yazarımız iki varlık hakkında bu dünyada yaşanan savaşı anlatır.
    kadını şeytanlaştırması hasebiyle yaratılış gününe atıf, erkeği ise havva’ya inanan adem olarak betimler eserindeki kurgusal hikayede. haksızda değildir hani. bir kadın dünyaya bedel.

    kendini arayan şevket bey ise günümüz modern insanın içinde bulunduğu ruhi boşluğu doldurmak için kendini avuttuğu hırs ve dünyalık işlere olan teveccühünü gösteren güzide bir seciyedir.
  • şeytanın en büyük hilesi , tüm dünyayı aslında var olmadığına inandırmakmış... (bkz: usual suspects)
  • bazı insanlar aynı anda ikisi birden olabiliyor
  • samiha ayverdi'nin hocası kenan er rifai'den aldığı tasavvuf öğretisini karakter ve olaylar üzerinde ince ince işlediği insanı içe baktırmakta oldukça başarılı gereksiz en ufak fazlalığa sahip olmayan bir eser.

    --- spoiler ---

    bana, bir fahişenin baştan çıkardığı adam, diyorlar. ne yanlış söz. bilmiyorlar ki, ben evvelce de zina ediyordum. gururum, nahvetim, kibrim, haset, kin ve ihtiraslarımın hazlarıyla gizlice zina ediyordum. ve kendimi insan zannederek başım yukarda, çalımla gezerken de, bu bin bir fahişenin koynunda mest ve mahmurdum.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    dünyada insanlarla şeytanlar omuz omuza, diz dize yaşıyorlar; fakat birbirlerinin hususiyetine, yaratılışına tesir etmeden, bu hayat yolunu belki el ele, lakin fersahlarca birbirlerinden uzak, belki koyun koyuna, fakat asla birleşmeden geçip gidiyorlar.

    --- spoiler ---
  • arka kapağında kitaptan şöyle bir alıntı bulunan
    samiha ayverdi kitabı.

    “ne tuhaf, bu gökkubbenin altında herkes bir şeyler duyup bir şeyler söylüyor; fakat her duyuş, her söyleyiş ve her görüş, nihayet, mukabil olduğu eşyayı aksettiren bir ayna parçacığına benziyor. fakat nerede o kamil ve mükemmel duyuş ki, içine bütün cihanın aksettiği muazzam bir ayna olsun...”

    8-9 sene önce okuduğumda altını çizdiğim yerlerin üzerinden geçtim. çok güzel öğütlerle dolu akıcı bir kitap olduğunu söyleyebilirim, güzel bir tasvir içerdiği için kitaptan şu paragrafı da buraya bırakıyorum:

    “tahta kılıç kılıf içinde oldukça, kıymetlidir; zira kılıfa bakan onu kılıç zanneder. fakat kından çıkınca ağaç parçası olduğu anlaşılıp ateşe atmaya yarar. tahta kılıcı cenge götürürsen, nadim olursun. bu dünyada ruhuna bak ve gör ki, tahta kılıç gibi manasız mıdır? yoksa demir kılıç gibi cevherli midir? bunun için sen de ruhunu bu dünyada birçok defalar imtihan et, boş bir güvenle onu manalı zannedip son menzile bu boş zan ve itimat ile gitme!”
  • samiha ayverdi'ye ait bir hidayet romanı. dolayısıyla diğer hidayet romanlarına benzer bir içeriğe sahip. romanda dindar ve inançlı olarak yer verilen kişiler adeta hatasızlar ve örnek insan konumundalar. buna karşılık romanda dine uzak olarak gösterilen kişiler, her an bir rezillik çıkarabilecek tıynetteki kişiler olarak gösterilmişler. bu romana göre bu kişiler hiçbir ahlaki değere sahip değiller. roman kahramanı da işinde oldukça başarılı ama dindar olmayan bir doktor. nihayetinde o da kendisinin de anlam veremediği bir şekilde anlamsız rezilliklere bulaşıyor. yaşadıklarının sonunda ise inançlı biri oluveriyor.

    bu roman, dindarsan güçlüsün ve ahlaklısın, dine yakın değilsen güçsüzsün ve de ahlaksızsın tezini işliyor. bu hidayet romancıları dine yakın olmayan insanları yazmayı bırakıp, kendini dindar olarak tanımlayıp torpil yapan, ihalelere fesat karıştıran, yolsuzluklara bulaşan, kul hakkı yiyip duran, ağızlarından yalan eksik olmayan insanları yazmalılar bence artık. çünkü ayverdi'nin romanında da işlenen bu eski konsept yani dindarsan ahlaklısın, dine uzaksan ahlaksızsın konsepti çoktan çökmüş durumda.
  • icimizdeki seytanda oncelenen, seytanin seytansi seytanligiyken, bu kitapta oncelenen insanin insansi seytanligi olmus. boyle olunca, icimizdeki seytan cok daha buruk ve aciklanmasi zor bir durum yaratiyor. fakat... uzun zaman sonra tanik oldugum en kusursuz turkceyle en ozgun uslup bu kitapta birlesince tarifi zor bir zevk aldim. muhtesem bir dil... muhtesem bir turkce... iki arada bir derede insanin, goruneni ne bicim sakladiginin, onunla nasil sarmas dolas ic ice gectiginin ispati; yazi veya kitaplar degil de yazar ve okur degil midir? saklayan, gizleyen insan... saklamasi ve gizlemesi gereken insan... sucu seytana yukleyen insan... seytanin kendi sen degil misin? ates olmus et, kemik, birazcik da kan iste.
hesabın var mı? giriş yap