• çok küçükken* altıma yaptığımda*, annemin, kıçıma sürerek cezalandırdığı, kıçımı kaşıya kaşıya altıma yapmamayı öğrettiği eğitim tekniğidir.

    işe yaradı mı?

    tabii ki; 2-3 seans sonra tuvalet kullanmayı öğreniyorsunuz. ve artık biliyorsunuz ki, altınıza yaparsanız kıçınıza ısırgan otu sürülecek.

    ayrıca, 1 hafta kadar tuvalette tam karşımda asılı şekilde kalan ısırgan otu ile, tuvaleti temizleme eğitimi almışlığım da vardır.
  • bana hep dedemin söznü hatırlatır. ' iyi bir şey olsaydı bizim bahçede yetişmezdi bu andır.'
  • küçükken annemle dağ bayır dolaşırken birsürü toplardık elimizi kabarta kabarta. ne kadar dikkat etsek de bir yerden değerdi pis. sanki insanın etini yerdi. bi ara et yiyen çiçek bu sanıyordum ben. sonra eve gelir yıkar doğrar bi güzel kavurup üzerine yumurta kırardık. al sana öğün. toprağa çok küçükken hayran olmuştum bu yüzden. ne zaman çıksak bize o akşam karnımızı doyurcak bir şeyler verirdi. şimdilerde içine sıçıp yok ediyoruz her şeyi. gün gelcek yine bizi bi o kabul etcek ve utanmadan gircez içine.

    saç için de kaynamış suda haşlayıp banyodan sonra saçınızı bunla yıkayın. o suyu durulamadan çıkın. parlatıp kepek derdinden kurtarırdı.

    sütü olmayan kadınlar da demleyip içerse süt yapar.
  • kivircik ali'nin bu guzel turkusunun sozleri soyledir:

    yaylalara veda ettik ve de dağlara
    yataği yorgani alip düştük yollara
    gülü çemeni değiştik kör betonlara
    köyü düşündükçe anam içim yaniyor
    yaniyor da güzel anam yürek kaniyor

    burda dost bildiğin isirgan otu
    elini tuttun mu bil ki elin yaniyor
    şeref ekmek bulamazken şerefsiz bulur
    götürdükçe güzel aney içim yaniyor
    yaniyor da güzel anam yürek kaniyor

    hasan dayiminan damda harman savurmak
    gülsüm gülle asumana suda rastlanmak
    bakraçta tutan yoğurda parmaği banmak
    aklima düştükçe anam içim yaniyor
    yaniyor da ciğer aney yürek kaniyor
  • latince adı "folium urticae" olan inanılmaz yararlılıkta bir bitkidir...

    mayıs-ağustos aylarında çiçek açan,20-100cm boyunda,viranelik yol kenarları ve duvar diplerinde bulunan bir senelik tekevcikli otsu bitkidir.gövdeleri dik ve üzerlerinde yakıcı tüyleri bulunur.yapraklar saplı oval şekillive dişli kenearlı üst tarafı koyu yeşil renkli ve parlakolupyakıcı tüylerle kaplıdır.meyvaları esmer renkte ve fındıksıdır.tohum yağ ihtiva eden bir besi dokuya sahiptir.yapraklarında urtik asit isimli bir glikozit ve nitratlar bulunmaktadır.bu bitkinin yakıcı tüylerinde formik asit bulunduğu bir çok yerlerde kayıtlı isede tüylerin taşıdığı usarede asetil kolin ve histamin vardır. eskiden romatizma ve siyatikte kullanılırdı. yapraklarından hazırlanan enfüzyon saç dökülmelerine karşı kullanılır.

    kullanim alanlari :

    -kanserlerde,10gr.ısırgan tohumu 1 kaşık kitre tuzuyla ağızdan alınırsa,kanseri cüzzam ve sedef hastalığı gibi habis olan yaraları iyileştirir.aynı gaye ile bitki kaynatıldıktan sonra suyu içilir.
    -kulak dibi şişliklerinde tohumları ve yaprakları lapa yapılarak uygulanırsa şişliği indirir.
    -üzümün suyu sıkıldıktan sonra ısırgan tohumları bu suyla kaynatılırsa meydana gelen buşerbetten hergün bir yemek kaşığı içilirse cinsel gücü arttırır.,balgam söktürür.ve boğazı yumuşatır.
    -iltihaplanmış yaralarda,çıbanlarda,deri vereminde ve adele rahatsızlıklarında ısırgan otu tuz ile bir havanda iyice ezilerek macun haline getirilerek lapa şeklinde uygulanırsa bu hastalıkları şifaya kavuşturur.
    -burun kanamalarında yaprağının tozu enfiye şeklinde buruna çekilirse kanamayı durdurur.
    -rahim düşmelerinde ve çıkmalarında lapa biçiminde kullanılır.
    -tohumları bal ile karıştırılarak yenirse cinsel gücü arttırır ve rahimin ağzını rahimin kaslarını gevşeterek açarve bu şekilde doğumu kolaylaştırır.
    -kaynatılarak elde edilensuyu bal ile şurup haline getirilerek her gün bir çay bardağı içilirse nefes darlığını keser.
    -mafsal romatizmalarında ,eklem içi iltihaplanmalarda lapası konursa ağrıyı dindirir iltihabı gidererek hastayı rahatlatır.
    -arpa unu ile kaynatılıp içilirse balgam söktürür ve genzi açar.
    -suyu bal ve sirkeyle karıştırılarak içilirse dalağı eritir,böbrek sancısını keser,barsakları yumuşak tutar ve gazları çıkarır.
    -her gün 3gr.tohumu ağızdan alınırsa böbrek ve mesane taşlarını eritir. pıhtılaşmış kanları çıkartarak hastayı rahatlatır.
    -odunu ile siğiller dağlanırsa siğilleri yok eder.
    -kabızlık şikayetlerinde kaynatılarak elde edilen suyu her gün 1 bardak içilirse müzmin kabızlığıdindirerek rahatlık verir.
    -mesane yanmalarında su ile kaynatıkdıktan sonra içilirse yanmayı ve sancıyı giderir.
    -kaynatılıp içilirse teri,adeti,ve idrarı söktürür.
    -kaynatılıp içilirse zararlı maddeleri dışarıya atar.yorgunluğu giderir.emzikli kadınların yorgunluğunu giderir.
    -cinsel gücü tahrik eder.,mideyi ve göğüsü temizler. dalağın ve ciğerin damarlarını açar.
    -isırgan tohumu mürsafi ile fitil yapılarak konursa adeti söktürür.
    -yaprağı lapa biçiminde konursa rahim kokusunu giderir.
    -köpek ısırmasında tuz ile ısırılan yere konur.
    -isırgan meyan köküyle birlikte kaynatılıp içilirse mesane hastalıkları şifaya kavuşturur.
    -isırgan tohumu kereviz tohumuyla birlikte kaynatılıp koyun sütüyle içilirse cinsel gücü ciddi şekilde tahrik eder.
    -tohumları ve yaprakları toz haline getirilip pudra halinde habis ve kanserli yaralara konursa yaraları kurutur.
    -usaresi ile ağız çalkalanırsa küçük dil şişmesine karşı iyi gelir.
  • türkünün galat-ı meşhur haline gelmiş mısralarının doğru şekli şudur:
    seref ekmek bulamazken, serefsiz budu,
    götürdükce ciger aney, icim yaniyor...
  • yemesi cok lezzetli olan ancak dokunuldugu zaman yakmakla kaşıntı arasında bir his veren bir bitkidir.bunun panzehiri ebegümecidir,hatta bazı yerlerde ''ısırgan dagladı,ebegümeci yagladı'' diye bir degiş vardır.
  • simdi kendimi sabahin sedasi programinda gibi hissedicem, ama madem kutsal bilgi kaynagi, yazalim:

    isirgan otu, aynisefadan sonra en guvendigim bitkilerden. hipotroid, ve buna bagli sac dökülmesinde gercekten cok faydali oluyor. ayni zamanda cayinin, hem vücuttaki fazla suyu attirici hem de kan temizleyici özellikleri var. ben sahsen cayini kür halinde kullanmayi tercih ediyorum. 4-6 hafta boyunca günde 1-2 bardak, daha sonra uzun bir sure ara vererek.

    distan kullanimda ise, isvec surubu ile donusumlu kullanildiginda, ozellikle saclarda hakikaten mucize sonuclar elde edebiliyorsunuz. kökleri ölmemisse, hem cikan sac sayisini arttiriyor, hem saclarinizi canlandiriyor, hem de sacin uzamasini hizlandiriyor.
  • çayırların üzerinde kuzenlerle yuvarlanırken sadece benim, öbeğinin içine düştüğüm karadenizde oldukça populer bir bitki.
    bir rivayete göre ısırgan tarafından çok haşlanmışsanız * romatizmal ağrı çekmezmişsiniz. ama hangisi tercih edilir bilemeyeceğim.
    bir de yine karadenizde livor* adı verilen bir bitki bulunmaktadır. eğer ısırgan sizi haşlamışsa, livor ile haşlanan yere vurursanız geçiyormuş. varsa yakında livor vurunuz acıyan yerlerinize. yörenin deyimiyle hayın vurun.denemekte fayda var.

    isırganın yemeği ise şöyle yapılır;

    düdüklü tencereye ısırgan, taze nane ve pazı (sadece yaprakları, sapsız) konularak haşlanır. haşlandıktan sonra içine bi kaç diş sarımsak atılır. mikserin parçalayıcı kısmıyla parça pinçik edilir. akabinde tereyağı ve bi miktar mısır unu (mesela 3 çorba kaşığı, sulu olmuşsa daha çok) eklenir ve biraz daha pişirilir. afiyetle yenilir. afiyet vermezse de şifa niyetine senede en az 1-2 kez yenmelidir.
  • hakkında bugün okudugum bir yazıyı paylaşmadan geçemeyecegim kıymetli bitki.

    isirgan otu...

    bir keresinde, radyoda konuşma yapan bir doktor tarafından (türkiye' de değil), sahip olduğumuz şifalı bitkilerin en etkililerinden birinin isırgan otu (urtica diocia / urens) olduğu belirtilmişti (referans1: m.treben). eğer ne kadar şifalı olduğunu bilmiş olsaydı, insanlık alemi ısırganotundan başka hiç bir sey yetiştirmezdi. ama ne yazık ki, bu gerçek pek az kişi tarafından biliniyor. isırganotu, kökünden başlamak üzere, kökü, yaprakları, tohumları bile şifalı olan bir bitkidir. eski çağlarda da büyük bir saygınlığa sahipti. albrecht dürer (1471 - 1528) bir tablosunda, elinde ısırganotu olan bir meleğin tanrı katına uçusunu canlandırmıstı. isviçreli botanik bilimci künzle, bir yazısında, yakıcı özelliği sayesinde (tüylerde bulunan histamin ve asetilkolin) korunmamış olsaydı, bitkinin kökünün çoktan kurumuş olacağını belirtmişti. eğer kendini koruyamamış olsaydı, haşarat ve hayvanlar onu çoktan yok etmişlerdi. büyük ısırgan otu (urtica diocia l.), çok yıllık ve otsu bir bitkidir, boyu bazen 1 m'yi geçer, yapraklar koyu yesil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. küçük ısırgan otu (urtica urens l.), bir yıllık ve otsu bir bitkidir. boyu 60 cm kadar olabilir. yapraklar açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. duvar kenarları ve harabeliklerde bol olarak görünür.her iki türün de yaprakları 2-4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçimindedir. taze iken deri ile temas edince deride kızartı ve yanma yapar. dızlağan ve dikenli ısırgan isimleriyle de bilinir. ülkemizde (türkiye) her iki tür de yetişir. yedinci çocuğunu doğurduktan sonra sürekli olarak egzema ile uğraşmak zorunda kalmış olan bir kadına, ısırgan otu çayı içmesini önermiştim (referans1: m.treben). çok kısa sürede egzemalar iyileşti ve aynı zamanda çekmekte olduğu baş ağrıları da bir daha geri dönmemek üzere yok oldu. isırgan otu, böbrek ve mesane taşı oluşumuna karşı da kullanılabilir. böbrek hastalıkları ve zorlu baş ağrıları genellikle bir arada görülürler. egzemalar genellikle dahili bir nedene dayandıklarından, onları içerden, kan temizleyici bitkilerle tedavi etmek gerekir. isırganotu, en başta gelen kan temizleyici ve aynı zamanda kan yaptırıcı bir bitkidir. böylece, pankreas üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu için, ısırganotu çayı ile kandaki şeker düzeyi düşürülebilir. idrar yolları hastalıkları ve iltihapları, da bitki çayı ile tedavi edilebilir. aynı zamanda da dışkılama kolaylıkları sağladığından, bir ilkbahar kürü için özellikle önerilir. bitkinin nasıl bir iyileştirici güce sahip olduğunu öğrendiğimden beri, ilkbaharda ve sonbaharda filizlendiğinde, onunla 4 haftalık bir çay kürü yapmayı alışkanlık haline getirdim (referans: m.treben). sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım saat önce bir bardak ve gün boyunca 1-2 bardak çayı yudumlayarak içiyorum. bu tür çay kürlerinden sonra kendimi anlatılamayacak kadar iyi hissediyorum ve her seferinde, alışılmışın üç katı daha fazla çalışabileceğimi sanıyorum. ayrıca bu çayın lezzeti hiç de kötü değildir. ama duyarlı kişiler, ona biraz papatya veya nane ekleyerek, lezzetini ve kokusunu değiştirebilirler. isırganotu, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında, dalak hastalıklarında, solunum sistemi balgamlanmasında, mide kramplarında ve ülserlerinde, bağırsak ülserlerinde ve akciğer hastalıklarında öncelikle önerilir. değerli etken maddeleri (potasyum tuzları, organik asitler-formik asit, histamin, asetilkolin ve vitamin c) alabilmek için, çay hazırlanırken, yapraklar yalnızca haşlanır (kaynatılmaz). isırganotu, koruyucu olarak da günde bir bardak içilebilir. mikroplu hastalıklarda ve mikrop salgılanan hallerde de bitki çok iyi bir yardımcıdır. belirli bir yaştan sonra bedendeki demir miktarı azalmaya başlar. bu nedenle, yorgunluk ve bitkinlik halleri görülür, kişi yaşlandığını düşünmeye başlar ve verimliliği giderek azalır. işte bu durumlarda, demir içerikli taze ısırgan otu ile çok olumlu sonuçlar alınabilir. bir ısırgan otu küründen sonra, kişi kendini çok kısa bir süre içerisinde eskiye oranla çok daha rahat hisseder, enerji ve çalısma gücü geri gelir, dış görünüm olarak da belirgin bir düzelme başlar. günün birinde, genç bir kadın safrakesesi rahatsızlığı ve kansızlık nedeniyle bana (referans1: m.treben) geldi. sürekli olarak da başi ağriyordu. ona ısırganotu çayı içmesini önerdim. bir süre sonra karşılaştığımızda, bitki çayının kendisine ne kadar çabuk yardım ettiğini büyük bir mutlulukla anlattı. ödemlerde, ısırganotu bedendeki fazla sıvıyı emerek büyük yararlar sağlar. kan yaptırıcı özelliği sayesinde, kansızlık solgunluklarında, alyuvarlar eksikliğinde, anemi ve daha baska ağır kan hastalıklarında yardımcı olur. herhangi bir alerji rahatsızlığı çekenler (bahar nezlesi dahil) uzun bir süre ısırganotu çayı içmelidirler. bitki, soğuk algınlığına yatkınlığı önler, romatizma ve gut hastalıklarında yardımcı olur. tanıdığım bir hanım, ağrılı bir siyatik nedeniyle üç yıldır doktor tedavisindeydi. altı ay içinde, 200 'er gramlık 6 tam ısırganotu banyosu aldıktan sonra tüm ağrılarından kurtuldu. bir zamanlar, saçlarının seyrekliği yüzünden peruk kullanan 50 yaslarında bir kadın tanımıştım (referans1: m.treben). geriye kalan saçlarının kökleri de bu yüzden ölmek üzereydi. ona, taze ısırganotu yaprak ve kökünün kaynama suyuyla başını yıkamasını önerdim. bu öneriyi uyguladı ve saçlarının canlanarak, sık bir biçimde büyümeye başladığını haftadan haftaya izleyebildim. her tür saça özellikle iyi gelen ısırganotu tentürünü herkes kullanabilir. yolculuklarımda bile, kafamın derisine bu tentürle her gün masaj yaparım (m.treben).
    elde edilen başarının gözden kaçması olanaksızdır. kafa derisi kepeksiz, saçlar sık, yumuşacık ve parlak! damar tıkanıklıklarında da (baldırlarda), ısırganotu çok büyük yardımlar sağlar. bu hastalığı çeken bazı kişiler, ağer zaman geçirmeden, ısırganotu kökü ayak banyoları yapacak olurlarsa, olası bir bacak empütasyonundan kurtulabilirler. her tür kramp, nerden gelirse gelsin, kan dolaşımı bozukluğunun habercisidir. böyle durumlarda, bitkinin kaynama suyula masaj veya banyo yapmak gereklidir. bu durum, koroner damarlarının daralması gibi özel durumlarda da geçerlidir. belden yukarısı banyo küvetine doğru eğilir ve kaynatılmış bitkinin ılık suyuyla kalp bölgesine hafifçe masaj yapılır. 51 yaşındaki bayern’li bir kadın, bir fistül yüzünden, 21 yıl boyunca anlatılamayacak sıkıntılar çekmişti (referans1: m.treben). fistül kadının elmacık kemiğinin üstünde olduğu için, bir ameliyatın tehlikeli olabileceği saptanmıştı. 1978’de bu zavallı kadın, kendisine çok anlayış gösteren bir pratik hekimin tedavisine girmiş. bu hekim ona, çiğ yiyecekler ve tedavi edici solunum egzersizleri önermiş. hastalık, sonunda dayanılır bir hal almış, ama yine de tam bir iyileşme olmamış. 1979 martında hasta, ilk taze ısırganları toplamaya ve her gün içine yarım tatlı kaşığı isveç iksiri eklediği 3 bardak bitki çayını içmeye başlamış. şöyle diyor kadın: “tam 14 gün sonra yanağımdaki fistül yok oldu ve hiçbir ağrım kalmadı. bugüne kadar da hiçbir olumsuz değişiklik olmadı.” isırganotunun iyileştirici gücünü bedenlerinde yaşamış kişilerin ne denli çok olduklarını her zaman büyük bir sevinçle işitiyoruz. bu konu ile ilgili olarak, kısa bir süre önce, her gün ısırganotu çayı içen bir hanımın mektubu geçti elime (referans1: m.treben). yazdığına göre, yalnızca ağır gündelik işlerin yorgunluğunu üstünden atmakla kalmayıp, işlerinin çokluğu yüzünden bir türlü ilgilenemediği, ağrısı kalçasına kadar vuran bir nasır da bu tedavi sonunda yok olmuş. aynı biçimde, ameliyat ettirmeye bir türlü karar veremediği bir tırnak mantarı da yok olmuş. evet, hiçbir zaman yeterince tanıtılamayan, kan temizleyici ve kan yaptırıcı ısırganımız bize böyle yardım ediyor. başka bir kişi de bana (m.treben), yıllar yılı acı çekmesine neden olan egzema hastalığından ısırganotu sayesinde kurtulduğunu yazmıştı. bir keresinde, yaşlı bir adam ağlayarak bana (m.treben) geldi. üç yıl kadar önce grip hastalığına yakalanmış ve o zamandan beri idrarı koyu kahverengi imiş ve dayanılmaz baş ağrıları çekiyormuş. ne tabletler, ne de iğneler hiçbir düzelme sağlayamamış. aksine, baş ağrıları gitgide artmış ve artık intiharı bie düşünmeye başlamış. onu yüreklendirerek, taze ısırganotunu salık verdim (m.treben). iki buçuk litre çayı gün boyuna yayarak içmesi gerekiyordu. dört gün sonra bana telefonla, baş ağrılarının tümüyle yok olduğunu bildirdi. bir süre sonra da bir tanıdıktan, artık, gribe yakalanmadan önceki halinden de daha sağlıklık olduğu haberini aldım. siz de, özellikle ilkbaharda, bitkinin taze filizlerini kullanarak, bir doku yaşlanmasını yavaşlatma kürü yapınız. onun ferahlatıcı etkisiyle şaşıracaksınız.

    önemli bir açıklama daha: siyatik, lumbago ve kollarda, bacaklarda oluşan sinir iltihaplanmalarında, ağrılı bölgelere, yapraklı taze ısırganotu dalı hafifçe sürülür. örneğin siyatikte, ayak ekleminden başlamak üzere, dıştan kalçaya kadar ve oradan da bacağın iç tarafından topuğa kadar yavaşca sürülür. bu iki kere daha yenilenir ve son olarak, kalçadan başlayarak aşağı doğru inilir. gerektiğinde daha başka bölgelere de aynı biçimde uygulanır. isırganotunun sebep olduğu kaşıntıyı önlemek için, işlem sonunda o bölgeler pudralanır. böylesi mucizeler yaratan bir şifalı bitkiye sahip olduğumuz için, bu armağanından ötürü yüce tanrı’ya şükran duymamız gerekmez mi? hızlı yaşanılan günümüzde, insanlar hiç fark etmeden onun yanından geçip gidiyorlar ve çok fazla kullanılan ağrı kesici tabletleri yeğliyorlar. son olarak, beni (m.treben) çok etkilemiş olan bir olayı da eklemek istiyorum. küçük kentimizde tanımış olduğum yaşlı bir bayan, bana bir gün, midesinde kanser tümörü olduğunu söyledi. ilerlemiş yaşı nedeniyle, ameliyat olmaya bir türlü karar veremiyordu. işte o sırada birisi ona ısırganotu çayı içmesini tavsiye etmiş. hasta bayan, her gün bahçeye çıkarak, çit boyunca yeşermiş olan bitkiden bir avuç toplamış. bir süre sonra doktora gittiğinde, adam ona büyük bir şaşkınlıkla sormuş: “ yoksa ameliyat mı oldunuz? ama hiçbir yara izi görülmüyor!” tümör tümüyle yok olmuştu ve bu yaşlı bayan, kendisine kalan son yılların tadını sağlıklı olarak çıkarabilme olanağına kavuşmuştu. ama hastalığın bu kadar ilerlemesini beklemeye hiç gerek yok. eğer ısırganımızı yalnızca övmekle kalmayıp, onun mucizeler yaratan gücünü çay halinde içecek olursak, bedenimizde hiçbir kötü hastalık oluşamaz. ayrıca, bir de değerli öğüt: hemen bugün bir ısırganotu kürüne başlayınız. kurutulmuş bitkileri güvenilir bir bitki satıcısından temin edebilirsiniz. kapılarımızı şifalı bitkilerimize yeniden açalım! ilkbaharda, makas ve eldivenle, tanrı’nın özgür doğasına koşun. bitkileri açık havada kendi elinizle toplamanın sizi nasıl sevindireceğini göreceksiniz. kazanılmış olan deneyimlere göre, kullanılan bitki ne kadar taze olursa, tedavi edici gücü de o kadar fazladır. kış için bir miktar stok yapmayı da unutmayın ve kurutacağınız bu ısırganları mayıs ve haziran ayının güneşli günlerinde toplamaya dikkat edin. kendi sağlığınız için bir şeyler yapabildiğinize sevinin! ama ama en önemlisi sadece ihtiyacınız kadar bitki toplayın. eğer sadece yaprak ve saplara ihtiyacınız varsa kesinlikle bitkiyi köküyle beraber sökmeyin. bir bölgedeki tüm bitkileri tamamen koparmayın. gelecek yıllarda da bitkinin neslini sürdürmesine izin verin! eğer ısırganotunun daha başkaca başarılı kullanım biçimleri hakkında bilgi almak istiyorsanız, “maria treben’in tedavi başarıları” adlı kitabını okuyabilirsiniz.

    kullanım biçimleri
    çay hazırlamak:

    yaprak çayı: bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ısırganotu, orta boy bir su bardagı dolusu kaynar suyla haşlanır , 5-10 dakika demlendikten sonra süzülür. günde 2-4 bardak yeni demlenmiş çay aç karnına veya öğün aralarında tatlandırılmadan içilir. kokusunu veya tadını rahatsız edici bulanlar çaylarına biraz nane ilave edebilirler.
    kök çayı: bir tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine getirilir, 4-5 dakika kaynadıktan sonra, ateşten indirilip 5-10 dakika demlendirilir ve süzülür. günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.tohum çayı: havanda hafifçe ezilmiş bir tatlı kaşığı tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su ile haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, yemeklerden yarım saat önce soğutulmadan içilir.

    isırganotu tentürü : ilkbaharda veya sonbaharda sökülen kökler bol suda iyice yıkanır, elden geldigince ince kıyılır ve bir sisenin bogazına kadar doldurulur. köklerin üstüne çıkacak kadar 35-40 derece etil alkol eklenir, hergün çalkalanarak güneste 14 gün boyunca bekletilir ve süre sonunda bir tülbentten geçirilerek süzülür. koyu renkli siselerde, serin bir yerde yıllarca saklanabilir.

    el ve ayak banyoları : iki avuç dolusu yıkanmıs kök, sap ve yaprak, 5 litre soguk suya konularak, 10-12 saat bekletilir ve sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır. banyo sırasında bitkiler suyun içinde kalabilir. bu banyo suyu, yeniden ısıtılarak, 2-3 kere daha kullanılabilir.
    saç yıkamak : 4-5 avuç taze veya kurutulmus yaprak, 5 litre suya koyulur, agır ateste kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5 dakika demlendikten sonra süzülür. kök kullanıldıgında ise, 2 avuç dolusu ince kıyılmıs kök, 10-12 saat soguk suda bekletilir, sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 10 dakika beklendikten sonra süzülür. bu durumda, saç yıkamak için sodalı sabun gerekir.

    kaynak: http://www.balikesir.com/bitkiler/isirganotu.htm
hesabın var mı? giriş yap