• "türkiye usulü demokrasi"yi nefis biçimde özetleyen ifade...

    laiklik tehlikede mi? evet, olabilir... hatta öyle görünüyor.

    modern devlet anlayışında, laikliğin tehlikede olması ne anlama gelir? demokrasinin tehlikede olması... çünkü bir "dogmalar sistemi", yani "din", ilahlarıyla ülke yönetimi mekanizmalarının içine sızmaya başlamıştır.

    peki modern devlet anlayışında darbe tehlikesi ne anlama gelir? demokrasinin tehlikede olması... çünkü bir "dogmalar sistemi", yani "ordu", silahlarıyla ülke yönetimi mekanizmalarının içine sızmaya başlamıştır.

    yıl 2006... 2007 olmak üzere. genç türkiye cumhuriyeti, sekiz çarpı on yıllık geçmişinde, hayati hatalar yapıp yine de bir biçimde ayakta kalmaya devam etme hakkını defalarca kullandı. yaşından büyük deneyimleri var bu konuda.

    durun ve öğrenin artık.

    demokrasi, ilahlarla silahlar arasında seçim yapma dayatması değildir. onun "ülke yönetimi"ndeki karşılığı olan cumhuriyet de.

    demokrasinin bittiği yerde darbeyi haklı gösterecek argümanlar / mazeretler bulabilirsiniz. zaten bulmanıza gerek de yoktur... tartışma bitmiştir. "güçler" devreye girmiştir ve kimin haklı olduğuna değil, kimin kazandığına bakılacaktır sadece. haklılık - haksızlık incelemeleri ve çözümlemeler "otopsi" aşamasıdır...

    "tehlike"den söz ederken, doğrudan otopsi aşamasına götürecek müdahaleler için erken değil mi?
  • solcuların bile orduyu göreve davet ettiği bir ülkede, bir asker tarafından sarf edilmesi şaşırtmayacak cümle.
    biz yine zeyno baran'ın bunu kafadan uydurduğunu düşünelim. zaten abd kaynaklı hiçbir şey güvenli değildir. herkes çok iyi bilir ki peru'dan adam çıkmaz, abd'den de evliya.
  • söyleyen kişiye "darbe yaparak herkesi laik mi yapacaksınız abi..?" diye sormak istediğim söz.. dipçik darbesiyle laikleşen ilk ülke olarak tarihe geçeriz artık...
  • çizgi mantığın, sığ kafanın, anti demokrat bünyenin hezeyanını yansıtan cümledir.

    ayıptır, akıl dışıdır bugün darbe/ihtilal istemek, insanlığa düşmanlıktır, geri kafalılıktır.

    çık halka, git ayağına, mahallesine evine (başarılı olanlar öyle yapıyor, tembellikle seçim kazanılmıyor) bilinçlendir halkı, tehlikelere karşı uyar, öcüleri göster, ikna edersen oylar ve iktidar cepte!! halk sana inanmıyorsa, çıkıp halka küfretme! darbe halka küfür etmektir!!

    gir seçime arrrslanlar gibi oy iste! ve iktidar ol! budur!
  • statükocu , jakoben , elit , seçkinci faşist lerin sığındıkları son aşağılık argüman ...

    artık açıkça 'şartlar oluşursa ve atatürkçü olursa darbe normal' diye höyküren zavallılar bile var.
  • pembe dizi usulü siyaset ve haber yapanları biraraya getirmiş yazılar serisi.

    *** *** ***

    kimsenin adını anmadığı bir general gidip amerika'da "darbe" imaları yapıyor.
    amerika'da bir gazetede bu sözler, kaynak general gösterilmeden yayınlanıyor.

    hükümetin devlet ile başlattığı kavgada hükümetten yana tavır koyan bir gazetelerin, silahlı kuvvetler karşıtı köşe yazarları bu yazıdan yola çıkarak tavır koyuyor:
    - silahlı kuvvetler bu konuyla ilgili bir soruşturma başlattı mı?
    - bu general ortaya çıkarılmalı ve haddi bildirilmeli!

    tavırlar adamına göre farklı olabiliyor; ama oklar aynı hedefi gösteriyor.

    darbe yapacak paşalar, darbe yapmadan önce nasıl bir yol izlerler? ya bütün bunlar gerçek bir darbe ihtimalinden yola çıkılarak yazılmadıysa? ya, bir darbenin kendisi değil de, bir darbe oyunu söz konusu ise ne olacak?
    paşalar, darbe yapacakmış gibi yaparlar mı?

    ya bu haberler askeri değilde, siyasi kaynaklıysa? ya, aslında birileri kulaktan kulağa oynar gibi yapıyor ve askerlerin ağzından bir şeyler söylüyorsa? oluşan durumda herkes birini referans veriyor. ama haberin kaynağı ortada yok. ve aslında herkesin saldırdığı kişi o kaynak.

    askerler politikacı değildirler. siyaset geleneği ile değil, devlet geleneği ile yetişirler. benzer durumlar karşısında cumhurbaşkanlığı, silahlı kuvvetler, yargı organları, üniversiteler ve diğer devlet organlarının zaman zaman benzer tavırlar koymasındaki sebep budur. tüm devlet organları içinde geleneksel yapının en en sıkı korunduğu yer ise silahlı kuvvetlerdir.

    tabii ki, eğer böyle haber sızdıran askerler varsa ortaya çıkarılmalıdır. ancak, böyle gerçekdışı haber sızdırmanın devlet geleneğinde değil, hedefe ulaşmak için her yolu kutsal sayan takiyye geleneğinde olduğunu biliyoruz. ve malesef ülkemizde siyasi yalanların etik dışı sayılmadığını; sayılsa bile kısa zamanda unutulduğunu da biliyoruz.

    yav akıl var, mantık var...
    paşa gidip birilerinin kulağına darbe fısıldar mı?
    breh breh breh!

    türkiye'nin hassas olduğu bir konuda, aslı olup olmadığı belli olmayan bir darbe haberinin gerçek olduğu varsayılarak silahlı kuvvetlere saldırılıyor. diğer yandan, bu silahlı kuvvetlere de özel değil. bu grup saldırmak istediği herkese yumuşak karnından ve aynı yöntemle saldırıyor. askerlere olan saldırılar yöntem olarak, cumhurbaşkanına, yargıya, üniversitelere, vs olanlardan farklı değil.

    askerler darbe yapabilirler. keşke böyle bir şeyin sözü bile olmasa. ama ellerinde silahları var; darbe yapmaya karar verirlerse yaparlar... gidip orada burada, "darbe yaparsak kimse kusura bakmasın" tarzı dedikodular yapmazlar...

    yiğidi öldürelim hakkını yemeyelim!
    askerler darbe yapabilirler; dansözlük değil...
    asıl kıvıranlar bu aslı astarı belli olmayan haberi gerçek olarak gösterip yorum yapanların tamamıdır. onların da bu yorumları neye istinaden yaptıkları açıkça ortadadır.

    aslında, bu don kişot kılıklı gazeteciler yeldeğirmenleri ile savaşıyorlar.
    savaşı izleyenlere ise yeldeğirmelerini değil; kendi gördükleri canavarları gösteriyorlar.

    ne sihirdir, ne keramet;
    el çabukluğu*, marifet!
  • son günlerde kaos ve kan peşinde koşup türkiyemizi mağara çağı karanlığına gömmeyi düşünen vatan hainlerinin de söylemidir.
  • taha kıvanç'ın bugünkü yazısına göre; zeyno baran'ın geçen hafta konuştuğu bazı üst düzey komutanların kendisine söylediğini iddia ettiği sözlerdir: "islâmcılar iktidarda, lâiklik tehlikede, darbe yapacağız."

    şöyle devam ediyor taha kıvanç: "gerçi zeyno baran, yazısının çıktığı gün, zaman gazetesi aracılığıyla, "hiçbir askerî kaynağım bana 'darbe yapacağız' demedi" açıklamasını yaptı, ama newsweek sayfalarında hâlâ duruyor o iddia."

    (link:http://www.haber7.com/…rtikel.php?artikel_id=135955)

    amerikan newsweek dergisinin son sayısında yer alan yazısında zeyno baran, "türkiye'de 2007 yılında darbe ihtimali yüzde 50" iddiasında.

    "amerika darbeye izin verir mi?" diye de sorulmuş, zeyno baran, 'geçen hafta' görüştüğünü belirttiği üst düzey komutanın ağzından şu cevabı da yazısına geçirmiş: "ne yapabilir ki abd -türkiye'ye ambargo mu koyar?"

    zeyno'nun yazısının orjinaline buyrun; (yazının sonunda taha kıvanç'ın bu yazıyla ilgili kritiği var.)

    ______________

    opinion: turkey's coming coup

    once again, the generals are muttering angrily about how the government is undermining the secular state—and turkey.

    newsweek international

    dec. 4, 2006 issue - turkey is a haunted land. too often in its history, the past has been prologue. it may be so again. almost 10 years ago, the turkish military ousted a popularly elected islamist prime minister. the circumstances that produced that coup are re-emerging today. once again, an islamist is in power. once again, the generals are muttering angrily about how his government is undermining the secular state—the foundation of modern turkey. as i rate it, the chances of a military coup in turkey occurring in 2007 are roughly 50-50.

    i saw the last one coming, thanks to a conversation with a senior military officer not long before the events of february 1997. "i asked the iranian generals after the 1979 revolution why they had done nothing to stop it. by the time they realized how far the islamists had come, they replied, it was too late," he told me. "we will never let that happen in turkey." indeed, this very principle is enshrined in the bylaws of the turkish general staff, which declare that the military is "the sole protector" of turkish secular democracy and of the "principles of ataturk."

    and so it is now. though most turks agree that prime minister recep tayyip erdogan is more moderate than his ousted predecessor, necmettin erbakan, he is nonetheless an islamist. the outgoing president ahmet necdet sezer publicly warns that erdogan's government is broadening its fundamentalist platform day by day, and challenging the basic principles of secularism as defined in the turkish constitution. pointedly, sezer reminds the turkish armed forces of their pledge to serve as its guardians.

    the hawkish new chief of the general staff, gen. yasar buyukanit, echoes that theme. in a speech at the opening of the academic year at the turkish war academy on oct. 2, he asked: "are there not people in turkey saying that secularism should be redefined? aren't those people occupying the highest seats of the state? isn't the ideology of ataturk under attack?" buyukanit went on to declare that an affirmative answer to any of these questions would confirm that turkey is threatened with "islamist fundamentalism."

    in recent weeks i have spoken with turkey's most senior officers. all made clear that, while they would not want to see an interruption in democracy, the military may soon have to step in to protect secularism, without which there cannot be democracy in a majority muslim country. these are no-nonsense people who mean what they say.

    why is this happening? chiefly because of the european union. never mind cyprus, or the new human-rights laws turkey has willingly passed under european pressure. the real problem is the eu's core demand: more civilian control over the military. that, senior officers say, would inevitably produce an islamic turkey. as they see it, the nation simply cannot afford to follow the eu on issues that would theoretically ensure, but in reality endanger, its future as a secular democracy—that is, a country in which state and mosque are separated and in which freedom of (as well as freedom from) religion is guaranteed for all.

    the turkish military is especially wary of how the eu is coping with its own islamic problem. european governments are reaching out to islamists, ostensibly in order to transform them into allies against domestic terrorism. that may work in the short-run, turkish critics say. but a similar strategy would be intolerable to a majority of turks, who fear that once the gates open to "moderate" islamists, more radical forces will enter and take over.

    with turkey and the eu so sharply diverging, the danger is that the turkish military, supported as in 1997 by other secularist groups, will no longer feel bound by the need to keep turkey on its european path. and this time, unlike the past, the united states is in no position to restrain them. that's partly because of iraq, and turkey's unhappiness with what it sees as washington's kid-glove treatment of kurdish terrorists operating out of northern kurdistan, and partly because of its embrace of erdogan, most literally when he met george w. bush the same day that buyukanit made his remarks in turkey. the united states opposed the 1997 coup, and it will do so again. but as one senior turkish official recently put it: "if there were a coup, what would the u.s. do—enact sanctions against turkey?"

    to be sure, the military may exert its influence without resorting to force. and if a coup were to happen, it would not necessarily translate to a nondemocratic turkey. more likely, it would simply mean the end of turkey's current "islamist experiment" and a return to a more conservative government—stalwartly secular, yes, but a democracy nonetheless. ironically, this turkey might ultimately be seen to be a better member of europe than today's.

    baran is a senior fellow at hudson institute.
    © 2006 newsweek, inc.

    url: http://www.msnbc.msn.com/…d/15894450/site/newsweek/

    ______________________

    taha kıvanç'ın bu yazıyla ilgili yorumu:

    taha kıvanç

    sabrım var, beklerim

    dün bütün gün genelkurmay başkanlığı'ndan yapılacak açıklamayı bekledim.

    türkiye'de bir 'darbe' havası var mı sizce? bence yok. görüştüğüm kişilerin hiçbiri "darbe olsun da ülkenin durumu düzelsin" demiyor. en son tesev araştırmasına yansıyan tablolara bakıldığında, vatandaş, "bugün dünden daha iyi durumdayız" diyor ve herhangi bir tehdide pabuç bırakmayacak görünüyor. cevapları tahlil edildiğinde, "vesayet de istemiyoruz" görüşü hâkim insanlarımıza.

    geçen hafta, öyle denk geldi, yolum sıkça amerikalılar ve amerika'yı avucunun içi gibi bilen uzmanlarla kesişti; ağza biber sürmeyi gerektirecek sözcüğü bir beklenti olarak hiçbiri telâffuz etmedi.

    oysa, dün burada okudunuz, amerikan newsweek dergisinin son sayısında yer alan yazısında zeyno baran, "türkiye'de 2007 yılında darbe ihtimali yüzde 50" iddiasında. geçen hafta bazı üst düzey komutanlarla konuşmuş, kendisine, "islâmcılar iktidarda, lâiklik tehlikede, darbe yapacağız" demişler...

    gerçi zeyno baran, yazısının çıktığı gün, zaman gazetesi aracılığıyla, "hiçbir askerî kaynağım bana 'darbe yapacağız' demedi" açıklamasını yaptı, ama newsweek sayfalarında hâlâ duruyor o iddia. hatta, "amerika darbeye izin verir mi?" diye de sorulmuş, zeyno baran, 'geçen hafta' görüştüğünü belirttiği üst düzey komutanın ağzından şu cevabı da yazısına geçirmiş: "ne yapabilir ki abd -türkiye'ye ambargo mu koyar?"

    zeyno baran, "yazım kısaltılarak yanlış anlaşılmaya müsait hale getirilmiş" şikâyetinde. işte esas buna şaşırdım. newsweek'in 'fact-checker' (bilgi denetleme) bölümü var. bırakın, herhangi bir yazarın yazısını onayını almadan yayımlamayı, kendisinden görüş naklettikleri kişileri bile arayıp, "muhabirimize şu sözü şu cümleyle ifade etmişsiniz, doğru yansıtmış mı?" diye bile sorarlar. "yazımı kısalttıkları için yanlış anlaşılıyor" hiç de ciddi bir savunma değil.

    iki şıktan biri: ya geçtiğimiz günlerde washington'a giden bir üst düzey komutan, onun da bulunduğu bir ortamda, zeyno baran'a, "türkiye'de lâiklik tehlikede, darbe yapmaktan başka çaremiz yok" demiştir, ya da zeyno baran'ın newsweek yazısı baştan aşağı yalan üzerine oturmaktadır. başlığından (the coming coup d'etat? - darbe geliyor mu?) başlayarak bütün yazı, zeyno baran'ın yalanlamaya çalıştığı "türkiye'de darbe olacak" tezi üzerine oturuyor çünkü.

    bir insan, hele ekmeğini türkiye üzerine yaptığı araştırmalar ve yazdığı raporlarla yazılardan kazanıyorsa, böylesine önemli bir konuda yalana başvurur mu? o durumdaki insanlar, yazı çıktıktan sonra gürültü kopunca, çevir kazı yanmasın misali, kıvırtabilir...

    olayın iki önemli yönü var.

    genelkurmay başkanlığı geçtiğimiz günlerde 2. başkan org. ergin saygun başkanlığında washington'a giden askerî heyetin oradaki temaslarını mutlaka biliyordur. resmi heyetler döndüklerinde âmirlerine 'bilgi notu' sunarlar. herhalde askerî heyet de raporunu şimdiye kadar yazmıştır. o raporda hudson enstitüsü'ndeki temaslara da yer verilmiş olması gerekir. zeyno baran'la farklı bir yerde görüşülmüş ise, genelkurmay adına çıkılmış bir gezi olduğuna göre, o görüşmeyi de rapora geçirmişlerdir.

    bu varsayımım, dün konuya eğilen birkaç gazetede altı çizilen zeyno baran'ın bir özelliği sebebiyle... hudson enstitüsü'nde 'kıdemli araştırmacı' olarak çalışan zeyno baran, eski bir hariciyeci'nin hürriyet'e yaptığı açıklamaya göre, abd dışişleri bakanlığı'nda müsteşar yardımcılığı koltuğunda oturan matt bryza'nın 'yakın arkadaşı' imiş...

    abd dışişleri bakanlığı'nın 3 numaralı koltuğunda oturan, daha önce beyaz saray'da çalışmış birinin çok yakınıyla yaptıkları görüşmeyi, org. saygun'un kayıtlara geçirmeyeceğini aklım almaz. acaba o raporda, "zeyno baran görüşmesi" veya "hudson institute temasları" başlığı altında neler yazılı? genelkurmay başkanlığı, zeyno baran'a "2007'de darbe yapacağız" dediği newsweek'te çıkan 'üst düzey komutan' hakkında bir soruşturma açmıştır elbette; henüz açmadıysa açmalı. dün bütün gün beklediğim "newsweek yazısıyla ilgili soruşturma açılmıştır" açıklamasıydı işte.

    ikinci önemli yön de abd yönetimiyle ilgili. amerikalılar, her fırsatta, türkiye'de demokrasinin devamından yana olduklarını açıklayıp duruyorlar. hatta, bush yönetimi, türkiye'yi başka ülkelere 'örnek' gösteriyor. newsweek'te çıkan zeyno baran yazısı, dün birkaç gazetede, matt bryza ile irtibatlandırıldı. herhalde abd yönetimi de dışişleri bakanlığı'nın 3 numaralı koltuğunda oturan kişinin "türkiye'de darbe olacak" teziyle irtibatını ciddiye alacaktır.

    genelkurmay soruşturma açacak mı? abd konuyu ciddiye alacak mı? bekleyelim.

    kaynak:http://www.haber7.com/…rtikel.php?artikel_id=135955
  • talihsiz bir yazının zavallı bir cümlesi.

    bugün gazetesinde gülay göktürk bu yazıya cevap verip, yazarına da "darbecileri açıkla" çağrısı yaptı:
    ___________

    kaynağını açıkla!

    gülay göktürk

    günlerden bir gün, abd'nin en saygın yayın organlarından birinde şöyle bir haber-yorum çıktığını düşünün: "el kaide'nin üst düzey yöneticilerinden bazılarıyla yaptığım temaslarda, bu kişiler 2007 yılı içinde, washington'da büyük çaplı bir terör eylemi planladıklarını söylediler.

    terör örgütü yöneticileri, aslında böyle bir eyleme istekli olmadıklarını; birçok sivil de hayatını kaybedeceği için yüreklerinin yandığını; ama öte yandan bush yönetimini ortadoğu politikasından vazgeçirmek için başka seçenekleri olmadığından yakında harekete geçmek zorunda kalacaklarını belirttiler." acaba böyle bir haber yayınlandığında açığıyla gizlisiyle amerikan güvenlik örgütlerinin; cia'sinin, fbi'ının, pentagon'unun tutumu ne olurdu?

    besbelli ki, daha haber yayına girmeden, editoryal düzeyde durdurulur, derhal gizli servisler devreye girer ve söz konusu yazar sıkı bir sorguya çekilirdi. görüştüğü el kaide yöneticilerinin kimler olduğu, nasıl temas kurduğu, vb. bütün ayrıntılarıyla öğrenilmeden de bitmezdi o sorgu. hele yazıyı yazan kişi bir de yabancı uyrukluysa, hali iyice duman olurdu doğrusu. abd'de son yapılan yasa değişikliğine göre, terörle mücadele gereği sorgulanan yabancı uyruklu kişilere işkence yapılmasına resmen izin çıktığını duymuşsunuzdur herhalde...

    ama ne gariptir ki, buna çok benzer bir yazı amerika'nın saygın dergisi newsweek'te sıradan bir "haber-yorum" gibi yer alabiliyor ve bizim basına da "newsweek'ten ilginç yorum" gibi başlıklarla aktarılıyor. abd'nin etkili düşünce kuruluşlarından hudson enstitüsü uzmanlarından olan zeyno baran, son haftalarda bazı çok yüksek rütbeli subaylarla konuştuğunu ve bu subayların 2007 yılı içinde harekete geçmeye hazırlandıklarını söylediklerini yazmış. şimdi bu açıklamanın bir teröristin "bomba patlatacağım" haberini aktarmaktan ne farkı var? bir ülkenin demokratik rejiminin dibine bomba koymak, bir binanın altına bomba koymaktan daha mı masum? anayasal rejimi yıkmak üzere harekete geçmek bizim yasalarımıza göre de bütün demokratik ülkelerin yasalarına göre de işlenebilecek en ağır suçlardan biridir. ve dünyanın hiçbir ülkesinin basın kanununda, açıkça suç ihbarı varsa, halkın güvenliği, ülkenin hayati çıkarları sözkonusu ise gazetecinin kaynağını saklama hakkından söz edilemez.

    öyleyse, acilen yapılması gereken şey, zeyno baran'dan kaynağını açıklamasını istemektir. sorgusu abd'de mi yapılır, türkiye'de mi yapılır, hangi basın kanununa göre yapılır, bilemem. tabii, abd'deki yeni yasanın uygulanmasını ve işkenceyle tehdit edilmesini filan da hiç istemem. ama kaynağını açıklamasında ısrarcıyım. oynadığı darbe toto'su da, yaptığı değerli analizler de kendine kalsın, istediği tahmini yapsın. ama o darbeci subayların adını bize açıklasın.

    baran kaynağını açıklamaya zorlanmalıdır ki, ordudaki kimi generaller de canları istediği zaman, basına böyle küstahça haberler üfürmenin bir bedeli olduğunu bilsinler. darbeci subayların parlamentoyu korkutup sindirmek için basını kullanma yolu kapansın. bu tip "ordu üst düzey yetkilileri" gibi belirsiz kaynaklara atfen yapılan haberler bir son bulsun. kim ordu kaynaklı haber yapıyorsa kaynak göstersin, isim versin. eğer bir general darbe ima etmek istiyorsa bunu da çıkıp açıkça söylemek zorunda kalsın.

    * * *

    zeyno baran, "28 şubat sürecini üreten koşulların bugün yeniden oluşmaya başladığını" söylerken, aslında bizzat kendisinin bu "oluşturma" misyonunun bir parçası olduğunu da ortaya koyuyor.

    baran'a o sözleri yazdıran generallerin niyeti ortada: bu haber açıkça, cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken kamuoyunu ve özellikle de parlamentoyu darbe tehditleriyle korkutma ve teslim alma taktiği uyarınca "üretilmiş" bir haber. aynı korkutma taktiğine 2003 seçimleri öncesinde de başvuruldu. o zamanlar da, kimi "gazeteciler" bugünkü gibi "ordu üst düzeyinden aldıkları istihbarata dayanarak' "tayyip'in önü kesilmezse, sandıktan ak parti çıkarsa ordu darbe yapacak" türü haberler üfürdüler. ama sandık, tehditlere pabuç bırakmadı.

    bugün de parlamento bırakmayacak. sivil siyaset, bu cumhurbaşkanlığı seçimini siyasetin sorun çözme gücünden yararlanarak çözecek.

    (28 kasım 2006, salı)

    ..............

    kaynak:http://www.bugun.com.tr/…rler/291106/p23907y138.asp
hesabın var mı? giriş yap