• "insanın yüreğindeki öç alma duygusu nedir sen hiç bilir misin? başından geçti mi senin hiç?.."
    (bkz: ince memed)
  • daha uzun bir sure kendine yalan soylemeyi, kendini sersemlestirmeyi, kendi oyununa gelmeyi surdurebilirsin belki. ama oyun bitti, buyuk senlik, ertelenmis yasamin yalanci sarhoslugu bitti. dunya yerinden kipirdamadi ve sen degismedin. kayitsizlik seni farkli kilmadi.

    ölmedin. delirmedin.
  • kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki. unutma; kimi gittiği yeri mutlu eder, kimi terkettiği yeri...

    hep bir şeyi unutmuş gibi

    hayatım boyunca hiç gerçekleşmemiş olan o kadar çok derdim oldu ki.

    hiçbir şey eskimez mutluluk kadar

    kadınların hepsi de sonunda anneleri gibi olur. bu onların trajedisi.

    önemsiz bir kadın

    oscar wilde
  • “konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. en kötüsü buydu. çogu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım. “
    (bkz: aylak adam)
  • “zekilik kadar aptallık da gerekliydi. ama aptalca davranmak da zekice davranmak kadar zordu.”

    (bkz: 1984)
  • " bir uçurumdan aşağı bakar gibi geçmişine bakıyordu ."

    korku, stefan zweig
  • burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi.(bkz: tezer özlü)
  • bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.

    (bkz: domuzlar)
  • efendiler, bugün ulaştığımız netice, yüzyıllardan beri çekilen milli felaketlerin meydana getirdiği uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. bu sonucu türk gençliğine emanet ediyorum. mustafa kemal atatürk/nutuk

    her insanın yaşamı, onu kendine götüren bir yoldur. bir yol denemesi, bir yol taslağıdır. hepimiz aynı derinliklerden çıkıp gelen kişiler olarak kendi öz amacımıza varmak için uğraşıp didiniriz. birbirimizi anlayabilir, ama kendimizi ancak kendimiz açıklayıp yorumlayabiliriz. hermann hesse/demian

    ben kaderimin yüzümde yazılı olduğunu artık biliyordum. şunu da söyleyeyim ki halit ayarcı hiç de başkaları gibi kılık kıyafetimi saymamış, sadece yüzüme bakmıştı. ahmet hamdi tanpınar/saatleri ayarlama enstitüsü

    hiç kimse bir şeyden zaten bildiğinden çoğunu çıkarıp alamaz. bir şey bize yaşantı yoluyla açık değilse onu duyacak kulak da yoktur bizde.
    friedrich nietzsche/ecce homo

    buradan o dağlara baktığımızda, üzerine kar düşmüş çalılıklar görürdük. o çalılıkların kurda kuşa yem olmuş askerlerimizin kemikleri olduğunu oraya gidince anladık. köprülülü şerif(ilden)/sarıkamış

    itirafımı vaat ettim, kendimi haklı çıkarmayı değil.
    doğru olmak benim, adil olmak okuyucunun işi. jean- jacques rousseau/itiraflar

    halk darmadağınık. kadınlar akıllarını kaybetmişler gibi, yerdeki taşları tırnaklarıyla kazıyorlar. cehennem dünyaya inmiş sanki! gözlerimi, kirpiklerimi örten tozdan etrafı göremiyorum. alaşehir'i daima yanık insan kokusu gelen bir fırın gibi hatırlarım.
    halide edip adıvar/türkün ateşle imtihanı

    bir tutsağın içine korku salmak için onun kafasının uçurulacağını söylemek; onun hafızasını silme, son nefesine kadar taşıyacağı ve başkalarının anlayamayacağı tek kazancı olan bilincini yok etme cezası yanında hiç kalır.
    cengiz aymatov/gün olur asra bedel

    içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizde aciz var... tembellik var... iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var. sabahattin ali/içimizdeki şeytan

    sen de, ok gibi ol da yay dan kurtul, çünkü doğru oktan başkası yaydan fırlamaz. mevlana/mesnevi (1-2c)

    bir adam vardı. suyu arıyordu. toprağı üç kulaç kazdı. suyu bulamadı. on kulaç on beş kulaç kazdı. gene suyu bulamadı. sonra yerin derinliklerinde kara kaya tabakalarına rastladı. yeise düştü. gücü sona erdi ve suyu bulmaktan ümidini kesti. fakat bir ses ona: daha derinlere in, daha derinlere dedi. daha derinlere indi ve suyu buldu. (r.k))şevket süreyya aydemir/suyu arayan adam

    öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiç bir şey sormadan açsalar; kapının ortasındaki küçük pencereden bakıp da kim o demeseler. sonra hemen içeri alsalar beni. ben anlatmak istesem bile hemen sustursalar. biz her şeyi biliyoruz. her şeyi biliyor musunuz gerçekten? oğuz atay/tutunamayanlar

    emeğin üretkenliği ne kadar artarsa, iş günü o kadar kısaltılabilir ve iş günü ne kadar kısaltılırsa, emeğin yoğunluğu o kadar artırılabilir. karl marx/kapital (1.c)

    biliyorum ki insanlar sadece kendilerini düşünerek var olduklarını zannetseler de aslında onlara hayat veren tek şey ‘sevgi’dir. seven tanrıya; tanrı sevene yaklaşır. tolstoy/insan ne ile yaşar

    tarlaya giderken kitapları torbaya koyuyorum. ekin biçerken on dakika mola verilse açıp okuyorum. fakir baykurt/özüm çocuktur

    yağmur tam dört yıl, on bir ay, iki gün yağdı. gabriel garcia marquez/yüzyıllık yalnızlık

    yılların elimizden çekip aldığı yaşama zevklerini dişimiz tırnağımızla savunmalıyız. montaigne/denemeler
    imla
  • feryal - bir erkek istiyor muyum hayatıma, ondan da emin değilim. sibirya'daki tuz madenleri gibi kurudu içim.
    şükran - bu benzetme de nereden çıktı şimdi?
    defne - bir kitaptandır mutlaka. bilmez misin, okumuş kadınlar alıntılarla yaşar.

    mutfak - murathan mungan
hesabın var mı? giriş yap