• "mutluluk insana hiçbir şey öğretmez. mutsuzluksa insanı gelecek için biler. mutsuzluk ruhun okuludur. mutsuzluğun sularından karşı kıyıya arınmış, güçlü, hayatın zorluklarına yine meydan okumaya hazır olarak çıkılır."

    (bkz: taşra hayatından manzaralar)
  • nobel ödüllü olmasına rağmen memleketimizin en büyük kitapçılarında bile bazen bulunamayan yazar. binlerce kitap içinde nobel ödüllü adam yoksa o kadar kitap nedir? gülse birsel'in 10. kitabını veya şu çılgın türkler'i mi okuyacağız illaki.
  • "kendilerine ait hiçbir hayali olmayanlar sizinkileri de göremezler."

    j. m. coetzee
  • kurt vonnegut, john updike. jd salinger, jose saramago gibi büyük romancıların ölümü sonrası gerçek edebiyata olan inancımızı bir nebze olsun canlı tutan, yaşayan en iyi birkaç romancıdan biri.
  • üstad şöyle bir kelam etmiştir:insanların haksız yere çektikleri acılara şahitlik edenler,şahit oldukları aciların utancınıda taşırlar.
  • yasayan en iyi on yazardan birisidir kanimca. bizim tabirlerle cok edebiyat degil ama bol felsefe yapiyor romanlarinda. cok yalin, sade ama can acitici bir durustlukle yaziyor. ilk kisinin agzindan anlatiyor hep. butun zayifliklariyla, yanilsamalariyla oyle yuzlestiriyor ki kendi kendisini bu karakterler, o vahamet, karabulut gercegin icinden ayni zamanda buyuk bir kabullenme sukuneti ve guc doguyor.

    felsefe kismina gelince, coetzee ulus devlet politikalari, irkcilik, ayrimcilik, toplumsal baski, yalnizlasma, evrensel adalet, kanun devleti, kisisel ozgurlukler, icguduler, arzular gibi bir cok reel kavramin kiran kirana carpismasini sunuyor. bu buyuk buyuk kavramlari buyuk buyuk laflarla degil, bunlarin spesifik bir birey icin spesifik bir cercevede ne anlama geldigini sorguluyor. butun bunlarin icinde en guclu tema, herseyin altinda yatan temel sorun adalet gibi geliyor bana. waiting for barbarians'da esas karakter bir vali (magistrate), hem yonetici hem bir kanun adami. kitabin sonlarinda bu adam gecmiste baktigi bir davada tavuk calan genc bir koyluye kendi vicdanin da elvermedigi cezayi kesmeden once adalet ne demektir diye yarim saat bir nutuk veriyor (kitapta yarim sayfa). diger kitaplarda da degisik mahkeme unsurlari var, mahkeme olmasa da bir adalet sorunsali.

    yeni baslayanlara disgrace veya waiting for barbarians'dan baslamalarini tavsiye ederim. summertime adli son kitabinda kisisel elestiriyi oyle abartiyor ki, kurmaca karakterlere, kurmaca olumunun ardindan jm coetzee'yi anlattiriyor. inanilmaz carpici bir dille demeye luzum yok.
  • 2003 yılında nobel armağanı kazanmış güney afrikalı yazar.
    1940 yılında capetown'da doğan coetzee ilk romanı olan barbarlari beklerken ile yalnız güney africa'nın en büyük edebiyat ödülünü kazanmakla kalmadı, aynı zamanda dünya çapında bir ün sağladı. micheal k nasil yasadi ve utanc adlı romanları ile sırasıyla 1983 ve 1999 yılında iki kez britanya'nin en saygın edebiyat ödülü olan booker odulunu kazanarak, bu ödülü iki kez kazanan ilk yazar olmayı basardi.
  • 2003'te nobeli alirken yaptigi konusma videosu icin:
    http://nobelprize.org/…/2003/coetzee-lecture-e.html
  • man booker roman odulunu de iki kez alan tek, nadine gordimer'den sonra nobel alan 2. güney afrikalı edebiyatçıdır. disgrace adlı romanı feci çarpıcıdır, tokat gibidir. doğru ve yanlışı öylesine birbirine geçirir, öylesine bulanıklaştırır, batı uygarlığının taşıdığı insafsız akılcılığı ve ahlakı inceden ama o kadar insafsız eleştirir ki hayran kalmamak elde değildir. ben kaldım oradan biliyorum.
  • "dünya, üzerinde tartışılıp anlaşmaya varılmış yeni bir gerçekliği yaşamaktansa, kendi yarattığımız gerçekliğin sefaletini yaşamayı yeğliyor."

    (bkz: here and now letters)
hesabın var mı? giriş yap