• bbc sherlock'un ercüment çözer'i.
  • ideal profesör tipine en yakın -kurgu- kişidir. en azından şahsım için böyledir. özellikle sherlock holmes a game of shadows filminde çizilen moriarty ile kendi kafamdaki tipi harmanlayarak belirtiyorum (işin illegal kısmı konu dışı elbette):

    *ikiden fazla dil bilen ve bunları akıcı olarak konuşabilen (başta ingilizce olmak üzere tercihen; latince, almanca, fransızca, rusça, italyanca...)
    *sıradanlıktan uzak, yüksek beğenilere sahip olan (mesela don giovanni izlerken & dinlerken kendinden geçmek gibi)
    *analitik düşünceye sahip olan
    *satrançta usta olan (klasiktir)
    *spor geçmişi olan
    *kendi alanının kutbu olan (x ve diğerleri olacak şekilde veya en azından bu yolda olan ve buna yaklaşan)
    *başka bir alanda da, otorite seviyesine yakın bir birikime sahip olan (genellikle fennî/sayısal bilimlerle uğraşanlar için arkeoloji, sanat tarihi, tarih gibi)
    *dinleyenlerini, tabiri caizse, "alıp götüren" ve birikimi ile "helal olsun, işte bu" dedirten
    *ağırbaşlı, ciddi, soğukkanlı, buz gibi aynı zamanda da kibirden yoksun ve bir şekilde samimi olabilmeyi becerebilen (başta öğrencilerine karşı)
    *giyinmesini, konuşmasını ve yerel-genel adab-ı muaşereti iyi bilen
    *özenle kesilmiş saçlara ve onu tamamlayan karizmatik bıyık-sakal (kadınsa makyaj) kombinasyonuna ve giyim tarzına sahip olan
    bir tip (genel hatlarıyla çizersek).

    bir de bizim profesörlere bakıyorsun (ciddi sayıda olan bir kısmı için belirtiyorum; diğerlerini tenzih eder, beyinlerinden öperim):
    *intihal gırladır. kitap sayısı, hakemli dergilerdeki makale sayısı vb. sabri'nin isabetli ortaları kadardır.
    *en büyük zevki, asistanın getirdiği çay ve poğaça ile kahvaltı ederken gazetesini okumak ve öğrencilere, asistanlara laf çakmaktır.
    *asistanı evcil köpek gözüyle, öğrenciye ise "dünkü zıçtığım b*k" şeklinde görür.
    *vizeler, finaller gelince "hepinizi fikicem, en kötü benim muhahhahaa" gibi şeytani tavırlar takınır.
    *kibir yığınıdır.
    *sorsan liberaldir, demokrasi ve insan haklarından yanadır ama okulda diktatördür ve en ufak bir eleştiriye bile tahammülü yoktur.
    *kendisine verilen yetkiyi/yetkileri öğrenciye ve diğer şahıslara karşı silah olarak kullanmakta bir beis görmez.
    *ikiden fazla dili geçtim, daha ingilizceye bile hakim değildir (edit: ingilizceyi de geçtim, daha türkçeye hakim değil yahu !)
    *odasına gidip birşey sormayı bırak, derste konuyla alakalı oldukça mantıklı bir soru sorsan bile "ne bu şimdi, ben anlatmadım mı size bunları" diye kasılır, cevap vermeye tenezzül etmez.
    *yurt dışı gezileri, konferanslar, tv yayınları derken derse gelmez; sonra gider üç kitaptan sınav yapar (daha önce üçünden de sorumlu tutulacağınızı bildirmemiştir elbette).
    *her haltı asistana yıkar. şanslıysanız, birkaç yıl önce o sıralarda oturduğunu unutmamış asistana denk gelirsiniz; yok değilseniz, hocasının yanında kedi gibi olan o asistan -fırsat buldu ya bir kere- birden kaplana dönüşür ani gelen o güçle ve burada "gücün -ne gücüyse artık- şehvetine kapılmak" ne demek anlarsınız.
    *mobil bilgisayar (pc, mac, tablet vs.) + projektör olmadan ders anlat(a)maz, çünkü "ekstra çabaya ne gerek vardır ki" diye düşünür (edit: bazıları gerçekten o cihazsız anlatamaz).

    ssg yazmıştı bir entry'de (hangisi hatırlayamayacağım maalesef): ekşi sözlük bünyesinde yazılan entryler için en fazla silme işlemi talep eden güruh, ne şarkıcılar, ne topçular ne de siyasilermiş... evet, tahmin edilebileceği gibi yanıt güzide akademisyenlerimiz (ki bu mevzu bahis entry'ler hakaret değil, orta-sert eleştiriler içeriyormuş sadece).

    tüm bu belirttiğim hususlardan sonra da "türk üniversiteleri geri kalmış; sistem b*k gibi, siyasiler batırdı, öğrenciler sorumsuz" diye bombardıman başlar genelde. tamam belli açılardan ciddi haklılık payları var bu eleştirilerin ama biraz da yukarıda belirttiğim tiplere bakılsa ve onlara bir çözüm bulunsa ya...
  • sherlock holmes'un ezeli düşmanı. matematik profesörüdür.
    holmes, prof.moriarty için şöyle demişti:
    "o suçun napolyonudur watson. bu şehirdeki lanetin yarısının (ve açığa çıkmayan kötülüklerin hemen hepsinin) planlayıcısıdır. o bir deha, filozof, bir "öz"*düşünürüdür. ağının ortasındaki bir örümcek gibi hareketsiz biçimde oturur, ama o ağ binlerce yayılıma sahiptir; ve o her bir yayılımı en ince noktasına kadar bilir"
  • tam anlamıyla bir rakiptir kendileri.

    bu adam bana revolver filminden bir sözü hatırlattı.
    "daha zeki olmanın tek yolu, daha zeki bir rakiple oynamaktır."

    sonuçta sherlock holmes gibi bir deha da karşısına james moriarty gibi bir rakip ister. daha aşağısıyla tatmin olmaz. çünkü satranç tahtasındaki strateji savaşını gerçek hayata geçirmenin tek yolu budur; hamlelerinizi anlayacak ve cevap verecek bir rakip. işte ondan dolayı oyunun sonuna kadar iki rakip de biribirine dokunmaz. çünkü oyun devam etmeli.

    filmin sonuna kadar sherlock holmes ve moriarty'nin her buluştuğu sahne zeka kokuyordu. işte bir film de sırf bunun için defalarca izlenebilir.
  • zil seslerimizin ortak olduğu en iyi kötü karakter.
    (bkz: stayin alive)
  • dizideki sosyapatlıgına ölünesi karakter.

    --- spoiler ---

    did you miss me?

    --- spoiler ---
  • bir sherlock ve benedict cumberbatch aşığı olarak söyleyebilirim ki zaman zaman dizide asıl karakteri unutturan yan karakter olabilmektedir.

    yan karakter mi?
  • sherlock holmes'un ezeli düşmanı, matematik profesörü. ayrıca bir başka yaklaşıma göre moriarty, gerçekte varolmayan, holmes'un zihninde yarattığı bir kişilikti.
  • çok güzel bir star trek bölümünde (tng - ship in a bottle) atılgan'ın altını üstüne getirir kendisi.

    data ve arkadaşları, data şerlokçuluk oynasyabilsin diye hologram olarak yaratırlar bunu. sonra, bu eleman lazer bıçağı kadar keskin zekasıyla kendisinin bir hologram olduğunu farkeder. (tng - elementary, dear data)

    yıllar sonra, moriarty hologram bölmesinden kurtulmanın bir yolunu bulur, olaylar süper gelişir.

    "you – or someone – asked your computer to program a nefarious fictional character from nineteenth century london – and that is how i arrived... but i am no longer that creation. i am no longer that evil character, i have changed. i am alive – i am aware of my own consciousness."
  • arthur conan doyle'un sherlock holmes serisini yazmaktan sıkılması ve bırakmak istemesi sonucunda ortaya çıkardığı karakter. moriarty'nin geçtiği hikayede, şehirdeki bütün suçların kaynağının tek bir adam olduğu*, sherlock holmes bu adamı yenince bütün suçların biteceği gibi bir durum vardır. doyle'un düşüncesine göre böyle bir son ile hem sherlock holmes görevini layıkıyla yerine getirip şehri suçlulardan temizlemiş olacak hem de kendisi bu hikaye dizisinden emekli olacaktı. belki seri bu kadar popüler olmadan ve halk tarafından benimsenmeden önce böyle bir şey olabilirdi fakat düşüncesi tutmadı. moriarty'nin sherlock holmes'ü öldürmesi bile holmes efsanesini bitirmeye yetmedi. okurlardan gelen tepkiler üzerine sir arthur conan doyle sherlock holmes'ü yazmaya devam etmek zorunda kaldı.
hesabın var mı? giriş yap