• ingilizce adı "the way home"dur. anakarakterler olan anane ve torun o kadar basarili oynar ki benim de boyle ananem olsa keske dedirtir. insan iliskileriyle ilgilenenlerin zevk alacagi kesindir.
  • filmin yazar ve yonetmeni olan jeong hyang lee bu filmle üçü uluslararası 4 odul kazanmistir.
  • derinlerde kalmış çocukluk anılarını yüzeye çıkarmak için birebir seyirlik.
  • beli bükük, zarif bir soru işaretidir jibeuro. "gösterebileceğini asla söyletme" şeklinde ifade edilen sinema kuralının ne kadar yerinde bir uyarı taşıdığının en mükemmel kanıtlarından biridir.

    bir film neden çekilir, bir kitap neden yazılır, bir resim neden yapılır? sanat niye vardır? bu ve benzeri sorular, yanıtın kendisini temel alması gereken paradigmayı varsaymak suretiyle anlamlı birer soru haline gelmişlerdir. bu anlamlı sorulara maruz kalanların cevabı içine yerleştirdikleri temel paradigma çoğu zaman bir "mesaj" kutusunu çerçevelemekten öteye gidemez. jibeuro'nun büyüklüğü bu sınırlar içerisinde tanımlanmaya gösterdiği sessiz dirençte yatmaktadır.

    ahlak üzerinedir jibeuro. ama "olması gereken" ile haşır neşir olmaktan ziyade ahlaki yaşamın ne-liğine, yani ontolojisine yönelik duyarlı bir sorgulama karakteri arzetmektedir. bu sorgulamayı ise etik teorilerin kullandıkları temel bileşen ve varsayımları eleyerek, oyun dışı bırakarak gerçekleştirir.

    diğer tüm teoriler gibi etik teoriler de nesnelerine soru yöneltebilmek için bir takım kökensel kavram ve bakış açılarına yaslanmak zorundadırlar. ne de olsa varsayımsız soru bile sorulamaz. ama unutulmamalıdır ki elimizdeki nazari bir metin değil, bir sanat eseridir; bir filmdir. her ikisi de hakikat iddiasında olan sanat eseri ve teoriyi ayırdeden en önemli unsurlardan biri, sanat eserinin teoriye göre daha kıvrak, daha esnek ve daha oyuncu olmasıdır. aklınıza gelen basit bir soru üzerine film çekebilirsiniz; ama bu soruyu hakikati örten sistematik metinsel dizgenin ara ya da ana aşamalarından biri haline getirmeden teori yapamazsınız. bu anlamda jibeuro haddini bilir, sorusunu sorar ve usulca sahneden çekilir. peki nedir bu soru?

    soru şudur: yetişkin, dilsel yetileri gelişkin, ve egosu bir o kadar şişkin olan bireyler temel alınmadan ahlaki ilişkinin nasıl mümkün olduğu üzerine bir teori üretildiği vaki değildir. ya biz size umutsuz, mutsuz, ve dilsiz bir ihtiyar kadın ile salak, bir o kadar da malak bir velet verir, bunlar arasında kurulması muhtemel ilişkinin olası alfabesini oluşturmanızı istersek?

    bol-konuşsal, anlaşımsal ve uzlaşımsal; bir o kadar da hesapsal ve argümansal konsensüs* rüyası üzerine oturtulmuş iletişimsel eylem kuramlarından nemalanan ahlak teorilerinin önüne konan; istememeye, vermeye, boyun eğmenin gücüne sarılı bir ahlaki soru. hani diyeceğim ki, sanki kol gibi bir boru.

    filmdeki büyükanne ile ilgili olarak:

    (bkz: dağ ninesi)

    (bkz: istemeyen insan)

    -------------------------------------------

    (bkz: kavramlara olan inancımı kaybettim sözlük)
  • kore kültür merkezi'nde izlediğim filmdir.

    yazı anneannesinin yanında geçirmesi için köye götürülen şehirli ve şımarık bir çocuğun burada yaşadığı olayları konu alır.

    maddiyat ile maneviyat arasındaki çekişmeyi anlatıyor diyebiliriz filme. şehirli, şımarık bir çocuk. dünyalar sevimlisi, çocuğun tüm şımarıklıklarına rağmen bir kez olsun kızmayan bir büyükanne. durgun ama çok keyifli bir filmdi.

    sade sıradan bir konunun bu kadar güzel işletilmesi, ilk dakikalardan itibaren izleyiciyi içine çekebilmesi bence oyunculuğun doğal samimi olmasından kaynaklanıyor. hele ki birde benzer yaşanmışlıklar varsa daha da anlamlı bi hale dönüşüyor.
  • güney kore'nin kırsalında geçen, bütün büyükannelere adanmış minimal bir güzellik.

    --- spoiler ---

    sang-woo'nun neden huysuz, şımarık bir çocuk olduğunun yanıtı; büyükannesinin evine gitmemek için direnen çocuğuna şiddet uygulayan ve "soru sormayı bırak, saygısızlık etme, uslu bir çocuk ol" gibi telkinlerde bulunan annesinde saklıdır aslında.

    hemen hemen bütün durumlar için özlü bir sözü bulunan fransız yazar la rochefoucauld; "öğüt vermek kolay, örnek olmak zordur" der.

    öyle ki, büyükanne film boyunca tek kelime bile etmeden iyiliği, fedakarlığı, sevgiyi koşulsuzca sunar ve en nihayetinde de sang-woo'dan müspet karşılığını alır.

    --- spoiler ---

    not: film bittikten hemen sonra peyk'in büyükanne şarkısını dinleyiniz; yaşadığınız hissiyatı katmerlendireceğini göz önünde bulundurarak tabii.
  • duygunun en yalın hali.saf sevgi dolu bir hikaye.
  • fazlasıyla duygusal, gözümden yaşlar akmasına neden olan bir film.
  • fedakar bir nine ile kendi dünyasında yaşayan bir torunun hikayesini anlatan 2002 yapımı güney kore filmidir. başlarında hikaye olarak heidi’yi andırsa da, çocuğun nenesine (evet nene) sevgisini gösteremeyişi noktasında durum farklılaşıyor. filmin yorumlarını okuduğumda çocuğun ne şımarıklığı kalmış ne şerliği. arkadaşlar sizi de hiç açıklama yapmadan aylarca birlikte yaşamanız için dilsiz bir nenenin yanına bıraksalar siz de aynı şekilde davranırsınız.
    ayrıca nene rolündeki kim eul-boon 2021 yılında 95 yaşında vefat etmiştir.
hesabın var mı? giriş yap