• kelime olarak aklıma yecüc mecüc'ün ye'cüc'ünü getiren, yüzyıllık dışa kapalı ideoloji.
  • "kuzey kore rejimi vatandaşlarına juche adında fanatik bir devlet dini aşılıyor. bu din marksizm-leninizm, bazı eski kore gelenekleri, kore ırkının eşsiz saflığına dair ırkçı bir inanç ve kim il-sung'un sülalesinin ilahlaştırılmasından oluşan bir karışım. kimse kim ailesinin güneş tanrısından geldiğini iddia etmiyorsa da kendilerine tarihte neredeyse hiçbir tanrıya nasip olmamış bir tutkuyla tapılıyor. belki de japon imparatorluğu'nun sonunda nasıl yenik düştüğünü bildiklerinden, kuzey kore'nin juche dini uzunca bir süre nükleer silahları da işin içine katmakta, nükleer silah geliştirmeyi büyük fedakarlıklar gerektiren kutsal bir görev saymakta ısrarcıydı." yuval noah harari - 21 lessons for the 21st century

    (bkz: dini kullanmak/#89965862)
  • kuzey kore'nin bugününü anlamaya çalışanların bilmesi gereken "inanılan ideal distopya"

    yukarıda bir yazar bahsetmiş, tüm diktatörlerin bağımsızlık tutkusu şaşırtıcı.
    kendi kendine yeten toplum kültü bugün kapalı toplumu yaratmış, gerçi tüm milliyetçilik gibi verem yapan ideolojiler kendine yetme ile devam eder.
    1990 yılı başında liderlerinin günlük sıradan cümlelerini kalın yazılarla oraya buraya asmışlar.
    "ah, ne güzel dağlar",
    "buraya bir ahır inşa etmeliyiz"
    1980'lerde kuzey kore, orwell veya huxley'nin distopiasından farklı olarak, düşünce polisi gibi “ideal distopya” haline gelmişti, bir yandan mizah koyarsanız, bu yıllar karakteristiktir. kim kültü işte mizah karışımı bir sonuç.

    şimdi kuzey kore'ye gülmeye ara verelim çünkü liderin talimatlarının devletin yasalarından daha yüksek olduğu ve liderin gücüne veya onun içindeki insanların güvenine zarar verme girişiminin tüm sonuçları izleyen bir komplo ile eşitlendiği resmen vurgulanmıştı.
    bu kısım bize kendimizi umarım hatırlatmıştır. ancak bu bir avrupalı için gariptir, ancak uzak doğu'da ideolojinin önceliği göz önüne alındığında, rejimin manevi temelleri üzerine yapılan bir girişimin fiziksel anlamda iktidar girişimi değil, tehdit olarak algılandığı görülmüştür.
    son paragrafı iki defa okuyun bu yazı bir rus makalesinden alıntılanmış ve değiştirilmiştir.
    edit,
  • çavuşesku’nun bir dönem romanya’da uygulamaya çalıştığı kuzey kore’nin resmi ideolojisi.
  • kuzey kore'nin 'self reliance'(sadece kendinden medet umma) üzerine dayalı ekonomik modeli, bunun sayesinde hiç bir devletten medet ummadan kendi kendilerini idame edebiliyorlar, bunun sayesinde de şişko kim istediği yasağı uygulayabiliyor, adamın halkına yaptığı bildiğin işkence, insanlara hapis hayatı yaşatıyor , dışardan kendisi istediği gibi yemek yiyecek getirebilirken halkı sadece kuzey korede yetişen gıdaları tüketmek zorunda kalıyor, halk kendi arasında eşit ama üretim durduğunda veya kıtlık olduğunda hepsi birlikte açlıktan kırılıyorlar...tayyibin yeni türkiyesi buna benzer birşey olucak sanırım.
  • how to become a tyrant'a göre tipik diktatör taktiklerinden olan "krallığınızı izole edin" kuralının omurgası ideoloji.

    "kendi kendimize yeteriz" düşüncesi ile izolasyon.

    izole olma hâli = milli gurur*

    - neden durumumuz bu kadar kötü?
    + çünkü bizim dünyaya ihtiyacımız yok. kendi kendimize yetme yolunda bu sıkıntılara dayanmamız gerek
  • terim olarak bildiğin self-reliance demektir, tanım

    (( akla hayale gelmedik birtakım yan-anlamlar, filanca tarihte şöyle de açıklanmıştır, tae kwon do ansiklopedisinde ise bugüne kadar kaliforniya'daki bilmem ne kasabasında mukim bilmemkimin emmoğlu filanca haricinde kimsenin farketmediği bir tanıma göre de bilmem ne tarzında bir usta-çırak ilişkisidir, bu kavramın tefsiri ciltler tutar, kökünü tarihten süzülüp gelen kore halkının derin bilgeliğinden alır vs vs gibi yelpazeler filan açılıyor. salla gitsin. nasıl olsa k-pop fanı bebelerle başörtülü hiphopcu kızlar haricinde kimsenin koreceyle işi yok. kim bilecek?)) -- bu paragrafta biraz komiklik yapayım derken kantarın topuzunu kaçırmışım, laubalilik gibi olmuş, kusura bakmayın.

    materyalizm akımlarıyla ve tarihi materyalizm doktrinleriyle tamamen zıt bir yaklaşımı olan, bu boyutuyla marksizmle de bir alakası olmayan, açıkça idealizm kurbanı pseudo-ideoloji.

    (juche'nin materyalizmle ilişkisi, yukarıda değerli bir yazar tarafından kısa ve öz ancak dopdolu ve tamamen doğru bir entri olarak yazılmış zaten, burada farklı veya benzeri ifadelerle aynı hususu yazmak, hem fuzuli yere tekrar, hem de yazara ve yazarın entelektüel emeğine saygısızlık olur. entrinin tamamı burada: #67827501)

    tek parti devletinin bir nevi flama ve vitrin süsü olarak kullandığı yapay mostralık işte. biz kaba-saba canavarca bir diktatörlükten ibaret bir yapı değiliz, öyle kupkuru değil, kendimize göre bütünsel bir düşüncemiz hatta ideolojimiz var gibilerinden. çoğu tek parti devletinin böyle bir çabası olmuştur.

    dışa kapalı devlet, dışa kapalı toplum, parti-devleti diyeceğim, ama o da değil, tamamen bir hanedan devleti işte.

    ülkenin durumu hakkında eleştiriler böyle, ama şu var, yoksuldu perişandı bilmem ne, bunlar da doğru da, ne farkediyor sanki? yoksulluk perişanlık belli ölçülerde her yerde var. biraz serbest bir yaklaşımla, oradaki iktidar sahipleri, iktidarı doğrudan kendileri kullanıyor, araya siyasi partiler seçimler vs dolayımlar koymayı gerektirecek kadar büyük bir ülke-nüfus yok zaten, ne lüzumu var? yaklaşımı geçerli.

    neticede dünyadaki ülkesel yönetimlerin hepsi zaten aynı iktidarın hizmetinde. vitrinleri farklı oluversin.

    nitekim bunları japonya'yı hizaya sokmak için kullanıyorlar, japonya'nın gemi azıya alması (az biraz kontrolden çıkması) durumlarında bunlar denize doğru iki roket sallıyor, aman aman safları sıkıştıralım yoksa japonya'ya roket atar diye japon establishment'ini hizaya sokuyorlar. bu işler böyle, nasıl bizi hizaya sokmak x y z oluşumları kullanıyorlarsa, japonya'nın başına da bunları sarmışlar işte demokles'in kılıcı gibi tepelerinde sallanıyor. yani ara ara o işlere de yarıyor, bunlar da ekstra gelir diye o konuda dışarıya da iş yapıyorlar. borç ödeme konusu da var tabii, neticede nükleer silah teknolojilerini bunlara veren o taraf yani, çin değil. al gülüm ver gülüm. belli ölçüde işbirliği şart.

    kapalı toplum, çocukları açlıktan gelişemiyor, kamyonlar eski filan diye goy goy ediliyor,

    ancak;

    tosuncuk'un dünya medyasında, nev'i şahsına münhasır, hiç de öyle büyükbabası veya babası gibi canavar bir diktatör olarak değil, aslında oldukça sevimli filan gibi de düşünülebilecek, özenli bir tarzda lanse edildiğinin herhalde farkındasınızdır. nba efsanelerinden dennis rodman ile beraber tezgahlanan muazzam pr, dünyanın dört köşesinde olduğu gibi, abd'nin içinde bile geniş reperküsyonları olan ve sezon sezon devam ettirilen bir kampanya. bütün bu kampanyaları da dünyada tek bir merkez yürütebilir zaten.
hesabın var mı? giriş yap