• yapılan zırvalardan en ilginci "erkekler yalan söylemez". bunu kıçımla gülüyorum, zira sırf emlakçı ve taksici denen, ezici çoğunluğu da erkekler olan iki mesleğin üyeleri bu sallamasyonu çürütmeye fersah fersah yeter.
  • pozitif ayrımcılık tartışmalarına girmeden, ağır sanayi ve kadınlar üzerine bir parantez açarsak eğer, ağır sanayide erkeklerin çalışıyor olmaları, erkeklere kakalanmış bir zorunluluk değil.

    ikinci dünya savaşı sırasında erkekler cepheye gidince yerlerini kadınlar aldılar. silah fabrikalarına,
    uçak fabrikalarına ve tersanelere koştular.

    kadın kaynakçılar

    bugün batıdaki metal işleme atölyelerinde kadınlar da çalışıyor.

    tırnaklarını törpüleyen bir kadın, boru da eğeleyebilir. oya işleyen bir kadın, çok rahat tig kaynağı da yapabilir. çünkü hem kaynak işinde hem de eğeleme işinde el-göz koordinasyonu önemli. ve bu kadınlarda zaten var. çünkü eğitimlerine daha küçücük çocukken, pirinç ayıklayarak başlıyorlar.

    esas absürd olan, kazma adamlara hassas iş yaptırmaya çalışmak. zaten iki dakika sonra geri geliyorlar, "abi bu ölçüden düştü yaaa!" diyorlar. işte o an insanın içinden şu cümle geçiyor:

    (bkz: hayvan gibi şey yapıyorsunuz yav)

    peki kadın kaynakçıların varlığı cinsiyetçiliğin ortadan kalktığına bir işaret olabilir mi? hayır!

    a - inkar: gerek batıda gerekse doğuda zayıf cinsiyet efsanesi tam gaz devam etmekte. adamların büyük anneleri fabrikalarda kaynak yapmasına rağmen, ağır sanayiyi hala erkek işi! olarak görüyorlar.

    b - işin niteliği: kadın kaynakçılarınızın varlığı sadece iş gücünüzün ve bu iş gücü ile yaptığınızın işin niteliğini gösterir. türkiye'de yapılan üretim düşük katma değerli, atölyeler çok küçük, işçiler eğitimsiz ve ücretler çok düşük.

    yağni, ilkokul terk adamlar, boru eğelemek için birbirleri ile yarışıyor.

    iş gücü ve imalat daha nitelikli olsaydı, bu kez erkekler o işler için yarışacaktı. misal bilmem ne operatörü olmak veya bilmem ne fabrikasında posta başı olmak gibi. boru eğeleme işi gibi görece niteliksiz ve düşük ücretli işi de kadınlara kitleyeceklerdi.

    zaten bugün almanya'daki metal işleme atölyelerinde çalışan kadınlar da alman değil polonyalı.

    hem polonyalı hem kadın. yağni olabilecek en düşük ücrete çalışacak işçi.

    türkiye'de sanayi almanya seviyesine gelse idi, adana'da pamuk toplayan kürt kadınlar, gebze'de boru kaynatıyor olurdu.

    c- cam tavan cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili tartışmalar, en alttakiler üzerinden yürümez. önemli olan karar verici pozisyonlardır. cinsiyet tartışması, madende erkek işçiler ölüyor üzerinden değil yönetici pozisyonunda kaç kadın var üzerinden olmalı.

    bu konuda almanya da çok iyi durumda değil. orada da kızların mühendislik fakültelerine ilgisi düşük.

    türkiye'ye gelirsek, türban eylemleri önemli bir gösterge. türban eylemlerinin türban eylemi olduğu dönemde, beyazıt sallanırken, itü oldukça sakindi. çünkü başta islamcılar olmak üzere kimsenin kafasında türbanlı maden mühendisi tahayyülü yok.
  • otobuste ayakta gitme konusunda hak veriyirum. ben bir kizin yasliya hastaya yer verdigini gormedim. o degil hamilelere bile yer vermiyorlar. bos yer olsun seni ezip gecip izin istemeden oturmaya calisiyorlar oncelikleri varmiscasina. cok kiziyorum sozluk cok. hani esittik amk.
  • kısmen haklı bir tesbittir. haksız olduğu halde pozitif ayrımcılığı kullanarak karşısındaki erkeği haksız duruma düşürmeye çalışan kadınlarla çoğumuz karşılaşmışızdır. özellikle şehirli "kaşarlar" (tüm kadınları tenzih ederim) pozitif ayrımcılığı çok iyi kullanmaktadırlar.
  • doğrudur, asıl hak ettikleri esaslı bir eşitliktir. bunun farkında olmayan dallamalar olduğundan olması gereken durumla mevcut durum arasındaki uçurumun bir nebze kapanması için pozitif ayrımcılık malesef ki bir ihtiyaç, ileride gerek kalmayacağını umuyoruz.
  • artık kadınlar da para kazanıyor.
    zor işleri kadınlar da yapıyor.
    dayağı zaten en çok kadınlar yiyor.
    duygularıyla değil mantığıyla davranıyor.
    otobüste ayakta gidiyor.
    temizlikçilik ve hayat kadınlığı gibi ağır işler de yapıyor. (yapmasın mı? sizin örneklerdekiler de yapmasın o zaman?)

    bir tek askere gitmiyorlar.

    pozitif ayrımcılık eşitsizliği gidermek için ihtiyaç duyulan bir şey, "çok çalıştım ve pozitif ayrımcılık hakettim" diye bir şey yok yani.
  • çok haklı önerme. şimdi şöyle ikiye ayırabiliriz durumu,

    1) sadece kadın olduğu için baskı altında hissettirilen, okutulmamış, varoş kesimde kadın olmak.

    bu kadınlar için pozitif ayrımcılık yetmez, direk o toplumu eğitmek lazım. kadın kısmısı evde oturur, sen sus elinin hamuruyla erkek işine karışma, gerekirse döverim de severim de benim karım değil diyen mi kekoların yanındaki can korkusu yaşayan kadını pozitif ayırsan ne ayırmasan ne.

    2) modern dünyada, ekonomik özgürlüğü olan, istanbulun kalburüstü yerlerinde çalışan/yaşayan üniversite mezunu, eşi-dostu-çevresi modern/medeni insanlarla dolu bir çevrede kadın olmak.

    hah işte bu kadınların yaptığı "pozitif ayrımcılık" yaygarasıyla, kolpa feminizm zırvaları gerçekten kafa sikiyor. daha düzgün otursun diye 3-4 örnek vereceğim.

    *iş dünyasında erkek mesela şort giyemez, bez-spor ayakkabı giyemez ,kanvas pantolon ve polo yaka tshirt en iyi ihtimalle ama kadınlar elbiseden, eteğe istediği kombinle istediği ayakkabıyla işe gelebilir en sıkı iş yerinde bile. bakın modern dünyada eşitlik kadının lehine bozulmuş.

    * iş dünyasında erkeklerin askerlik gibi büyük problemi varken kadınların böyle bir sorunları yoktur. herkes aynı işi yaparken erkek aday olarak sizin 5-6 aylık yokluğunuz büyük problem sayılıp sizi işe almamaları normal karşılanırken, kadın adaylara hamilelik planlaması gibi en az 8-9 aylık olası yoklukla ilgili soru sormaya yeltenebilen(!) ik görevlisi cinsiyetçi ve kadın düşmanı olarak yargılanır.

    * iş dünyasında görece yüksek ücret verilen yönetsel&mühendislik pozisyonlarında kadın istihdamı teşviği yapılmaktadır, evet sayı olarak az gözükebilir kadın yönetici/araştırmacı vb. ancak bir pozisyona 10 aday uygunsa zaten 7si erkek oluyor, çünkü kadınlar makine/ee/inşaat vb. gibi mühendislik dallarını seçmek istemiyorlar ee çoğu şirket de ilk işe girişlerde bu pozisyonlara mühendis aradığı için oransal olarak yükselme imkanları az bu işlerde, buna rağmen şirketler artık teşvikler vb. yüzünden erkek çalışan çalıştırmak istemiyorlar.

    * üstte bahsettiğim ekosistemde bile sevgili/evliyken yine erkeğin bütün planlamayı vb. yapması ve kadınların sadece plana iştirak etmeleri normal adledilir. gerçekten çok ilginç. mesela beraber tatile gidileceklerse erkek oteli ayarlar, erkek uçak biletini alır, saatleri ayarlar vb. ve en ufak olumsuzlukta bütün kabak erkeğin başına patlar. centilmenlikle ilgili bir durum desen değil, kadın bir otelle bir uçağı mi ayarlayamayacak? nedense erkeğe böyle bir misyon yüklenmiş ve kimse bunu anormal karşılamıyor.
  • bir tık daha isabetli bir tespit yapmak gerekirse "bir kısım kadınların pozitif ayrımcılığı hak etmemesi" şeklinde revize etmek gerekir. zira şehirleşmiş bölgelerdeki orta-üst tabakaya ait kadınlar pozitif ayrımcılığı hak etmez iken, taşrada yaşayan alt-orta tabakaya ait kadınlar pozitif ayrımcılığı hak eder.

    şehirlerdeki tuzu kuru kadınlar, ağırlıklı olarak doğuda yaşayan ve doğru dürüst bir güvenceye sahip olmayan yoksul kadınların mağduriyetleri üzerinden kendisine pay çıkarıp pozitif ayrımcılık düzenlemelerini sonuna kadar kullanıyor. bu başlık o yüzden çıkmış olmalı.
  • her ne konuda olursa olsun, biz sana hakkınca değer vermiyoruz, al bunlarla idare et demenin bir diger yoludur. ülkece boku cikarilan, özünde de ataerkil düzene hizmet eden sikertme.

    not: hiçbir (yurdum feministi tabii ki) feministi "hayır biz eşitiz pozitif ayrımcılık istemiyoruz" derken göremezsiniz.
  • sadece kadınlar değil hiç kimse hak etmemektedir. pozitif ayrımcılık da adı üzerinde ayrımcılıktır ve bu konuda olumsuz ne varsa yine ayrımcılık yapan kişiye zararı dokunacaktır. kadınları korumayın çünkü korunması gereken varlıklar değil; güçlü olması gereken varlıklardır. erkek cinsi kadar düz ve basit olmadıkları için zihinleri ve kalpleri karmaşık olduğu için hayatta kalma mücadelelerine birçok içsel ve çevresel faktör etki etmektedir. kadınların üzerine düşen şey bu etkenlere izin vermemektir.
hesabın var mı? giriş yap