• karanfil gibi baymaz, naneli şeker gibi yakmaz, yapışmaz.
    sarmısaklı soğanlı yemeklerden sonra küçücük bir kakule yeter nefes tazelemeye.
  • ingilizlerin hintdistandan aparttigi bir usuldur. hintliler ise tarcinin yanisira, zerdecal, buyuk zerdecal (tipi benzemesine ragmen tadi alakasizdir),karanfil, karabiber, safran gibi otantik guney asya baharatlariyla kombine ederek kullanirlar. hindistan ve pakistan'da bizim curry diye bildigimiz karisimin envai cesit versyonu oldugu icin bir de onlari kullanirlar.

    cay ile kullanimi earl grey'a ilham vermistir ayrica.
  • kahvenin haricinde çaya da koyulabilir.demliğe 4-5 tane atıldığı taktirde çaya epey lezzet katmakta.
  • çoğu ortadoğu ülkesinde kahve içinde kakule ile satılır.
  • tarçın ve arkadaşları isimli cocuk programinda tarçının arkadaslarindan biri
  • bunlar 3 kız kardeş: kakule, tarçın ve safran. kakule esmer ve ateşli olan, tarçın kızıl
    ve asabi güzel, safran sarışın, ama çakma. en gizemlileri kakule bence, şu an çiğniyor ve hiç bir baharatın bu kafayı yaşatmadığını düşünüyorum, bu arada felaket sakinleştirici bir şey, kantaronla yarışır. siniri alınmış çiğköftelik ete dönüyorsunuz yuttuktan bir süre sonra. midede müthiş bir ferahlık ve serinlik his yaşatıyor ama mentollü şeker yutmuş gibi düşünmeyin, çok daha hoşu. gevşek biriyseniz almayın, iyice gevşetir. aroması tam olarak şu: mevlüt şekerleri olur ya külahta, üstteki lokumu alınca alttan gelen o tipik ıtırlı koku, o işte. (atayiz de olsanız yediniz, itiraf edelim)
    ezilmiş karanfil, mahlep ve muskat bir de bu kek hamuruna rende elmayla katılırsa insanı delirtebilir. yiyen iş arkadaşım hastası oldu yıllardır söyler. kahveye çok yakışıyor, tavuk eh işte ama ben sihrini daha çok tatlı ve içecekte gösterdiğini düşünüyorum.
  • vanilya ve safran dan sonra en pahalı baharat. kilosu 200 € kadarcıkmış. eski mısır 'da ölüleri mumyalarken kullanılırmış aynı zamanda.
  • kahveyle kakule, ne alaka? demiştim. şu an bağımlısıyım. aromasız kahve içemez oldum.
    dün yeni bir kahve denemek istedim, kakuleli kahvede bile bu kadar baskın hissetmemiştim kokusunu, dedim yıllarca içerim ben bunu.

    zencefilgiller ailesine mensup olan kakule,
    -ah canım beniim, yeşil yeşil! ne de güzelsin- batı ve güney hindistan ile güneydoğu
    asya'nın sıcak bölgelerinde yetişir.
    faydalarına gelince:

    - yüksek tansiyona, sinüzite iyi gelir
    - antiseptiktir, böbrekleri temizler
    - antioksidandır. kan şekerini dengeler
    - üst solunum enfeksiyonuna iyi gelir
    - diş eti iltihabını ve çürümeyi engeller
    - aritmi yapmadan uyarıcı/afrodizyaktır
    - mide asidini düzenleyerek sindirimi iyileştirir, özellikle de gastriti olup sürekli lansor içenler denemeli, -tabii alerjik bir durumu yoksa-
    - anksiyete ve hafıza problemlerine iyi geldiği gözlemlenmiş, gibi bilgiler edindim.

    üstelik potasyum mineralini kapsül olarak alamadığımız için, iyi de bir destektir. tohum halinde tüketilebilir, karanfil gibi çiğnenebilir, pilavlarda, mezelerde, bonus: ayva tatlısında kullanılabilir.

    safra taşı bulunan, gebe ve emzirenler kullanmamalı. kullanan da vur deyince öldürmesin. az az, haftalık bakım gibi
    rutinime eklemeyi düşünüyorum.

    her gün zerdeçal tüketen biriyim, listeme kakuleyi de ekledim. sonuçlarını bir aya editlerim.

    bu arada kafamın içinde deminden beri; tarçın'ın arkadaşları gülçin, nurçin ve yalçın'ı ister misin tanımayı kakule'yi narçın'ı? çalıyor.
    ne alaka? çok alaka.
  • bilimsel ismi elettaria cardamomum olan baharat. yüzlerce yıldır insanlar tarafından toplanmıştır fakat zirai olarak üretimine 19. yy da başlanmıştır.

    safran ve vanilyadan sonra dünyanın en pahalı 3. baharatıdır. şu sıralar kilosu 200tl civarında. fiyatının pahalı olmasının sebeplerinden biri de bu kakule yumrularının her birinin bağımsız şekilde olgunlaşmasıdır. bu yüzden toplayıcıları defalarca aynı bitkiyi kontrol edip hasat etmek zorunda kalırlar. tek seferde sepeti doldurmak mümkün değil malesef.

    kakulenin içinde yüksek oranda linalool ve linalyl asetatı bulunur. bunlar lavanta, narenciye ve bir çok başka baharat ve çiçekte de bulunan koku verici bileşiklerdir. japon bilimadamları bu bileşenlerin stresi azalttığını keşfetmişler.

    bu baharatı olduğu gibi kabuğu ile kullanmak pek etkili değildir zira asıl baharat içindeki çekirdekleri oluyor. kabuğunu kırıp çekirdeklerini ezerseniz çok daha güçlü bir etki elde edersiniz.
  • yüzellilikler listesine girip 16 yıl beyrut ve halep'te sürgün yaşayan refik halid, yazdığı şiir ve mektuplarla paşaya kendini affettirdikten sonra yurda dönmüş ama arap damak tadına da hayli alışmış. kemal sülker anlatıyor: *

    "... tiryakisi olduğundan birbiri üstüne kahve içerdi. sade kahve istediği vakit, yeleğinin yan cebinden ince gümüş savatlı bir kutu çıkarır, içinden bir şey alır, fincana atardı.
    - bu nedir üstad?
    dediğim bir gün şu yanıtı verdi:
    - bu, güzel kokulu, keyif verici bir bitki, adına <habbül hel> derler, ister misiniz?
    merak nedeniyle istemiş, ben de sade kahveyi onu fincana atarak içmiştim. gerçekten hoş kokusu, kahveye yeni bir tad ekleyen özü vardı."

    refik halid'in hel dediği bitki, kakule. (bkz: #72403969)
hesabın var mı? giriş yap