• bazi "gelismis" ulkelerin kanalizasyonlarinda bulunan biyolojik atiklar, timsah, kaplumbaga, fare vs. gibi bilimum hayvanlarda fiziksel ve ruhsal gelisime/degisime yol acmaktadir. (bkz: ninja kaplumbagalar) oysa biz onlari normal halleriyle daha cok seviyoruz.
  • kanalizasyonların ön bir filtrelemeden geçip sularını biriktirdikleri havuzlar vardır kimi ülkelerde. organik madde bakımından oldukça zengin oldukları için çeşitli faydalanma yöntemleri vardır bu havuzlardan. bunlardan biri de kanalizayson havuzunda balık yetiştiriciliği yapmaktır*. balıklar bu besini bol havuzda üretildikten, yetiştikten sonra 15 gün süreyle akıntılı suda tutuluyorlar ve bünyelerindeki bakteri sayısı normal düzeye iniyor. uzakdoğuda bu balıklar insan tüketimi için de kullanılırken bizde daha çok köpek maması yapımında kullanılması tercih edilebilir.
  • kanalizasyon şebekesine verilemeyecek atıklar ve maddeler şöyleymiş:

    -benzin, nafta, gazyağı motorin, fuel-oil, diğer solventler ve tek başına yada başka maddelerle yangın yada patlamaya sebep olabilecek veya herhangi bir şekilde insanlar, yapılar ve arıtma tesisleri için tehlike yaratabilecek diğer sıvı,katı ve gaz maddeler.

    -gaz fazına geçerek duman ve koku oluşturan, zehirli olmaları nedeniyle sağlık problemleri yaratan ve bu nedenlerle kanallara girişi ve dolayısıyla bakım ve onarımı engelleyen her türlü madde.

    -kanal şebekelerinde tıkanmaya yol açan, normal su akışını ve kanal fonksiyonunu engelleyen lif, deri, kıl, kum, toprak, metal, cam, bez parçası, odun, plastik, gübre, yağ küspeleri, hayvan yemi artıkları ve benzeri katı maddeler.

    -kanal yapısını bozucu korozif maddeler; asitler,alkaliler ph değeri 5,5’dan düşük 10’dan yüksek olanlar.

    - -5 ile 40 santigrat derece arasında çöken, katılaşan, viskoz hale geçen, kanal çeperlerinde katı veya viskoz tabaka oluşturabilecek her türlü madde.

    -radyoaktif özelliğe sahip maddeler.

    -2872 sayılı çevre yasası ve buna göre çıkarılan yönetmeliklerle zararlı ve özel atık sınıfına giren tüm atıklar.

    -ön arıtma veya arıtma tesisinde bekletme depolarında septik tanklarda oluşan çamurlar.

    -her türlü katı atık ve artıklar.
  • boktan püsürükten bir şey değip geçmeyin efendim aslında insanların şehirleşmesinde gelişmesinde ve bu günkü yaşamamızı oluşturmasın önemli bir rolü vardır kanalizasyonun.

    çağlar önce insanoğlu avcı, toplayıcı şekilde yaşarken yaşantımız yani yaşadığımız yerler bizden sadece bir öncül istiyordu. o da suydu. şöyle bir etrafımıza baktığımızda bütün şehirlerimiz herhangi bir su kaynağının kenarına inşa edildiğini görmekteyiz. fakat insanlar üretici ve tüccar bir topluma kaymaya başladığında bütün her şey kökten değişmeye başlamıştı.

    kanalizasyonda bunlardan biridir. tarihte ihtiyaç duymadığımız bu yapı şehirler büyüdükçe yavaşça şekillenmeye başladı.

    hayatımızda ki ilk örneklerini m.ö.3000 ve 2000 yılları arasında girit adasında bulunan knossos sarayı’nın altında görüyoruz. künkler , tuğla kaplama kanalları ve kil ve toprak karışımı boruları ile yağmur suyu ve atik sularının uzaklaştırılmasında kullanılmıştır.12

    daha sonraları roma dönemiyle hijyen kavramı ve atık suların sokaklardaki bir kanalizasyon sistemi ile ayrıştırılması için düzenlemeler yapılmış. bunla beraber tuvalet sistemleri de gelişmiş. fakat o dönemler bütün bu atık sular bir su kaynağına gitmek zorundaydı. 19. yüzyılın sonlarına doğru şehirler büyüdükçe sadece kanalizasyon borularının çapları büyümeye devam etti.12 atık sular bir su kaynağına dökülmeye devam etti ya da pek umursanmadı.

    bu durum 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında değişmeye başlayacaktı.endüstri devrimi sırasında şehirlerin muazzam büyümesi, şehirlerdeki nüfusunda hızlı bir şekilde artmasına yol açtı.bunun sonucu olarak atık su ve atıkların artmasına sebep oldu. bu durumu ilk başlarda görmezden gelen devletler.birçok şehirde tifo ve kolera gibi hastalık salgınları ile karşılaştılar. hatta öyle bir hal aldı ki kaynaklarda londra gibi şehirlerin kokudan geçilmediği yazıyordu.

    ingiliz bir doktor olan john snow araştırmalarında koleraya atık su ile kirlenmiş içme suyunun neden olduğu sonucuna vardı. birkaç yıl sonra, louis pasteur tarafından yapılan araştırmalar , snow'un araştırmasına bilimsel bir onay verdi. bu bilgi sonucunda ülkeler mevzuat değişikliğine gitti. 19.yüzyıldan itibaren, yasalar ,lağımların yapımı ve sistemleri değiştirildi.

    bu değişiklerden sonra kanalizasyon sistemleri su kaynaklarına arıtma işlemleri yapıldıktan sonra dökülmeye başladı ve borularda da değişiklik yapılmaya başlandı su sızdırmaz borulara geçiş oldu.
  • ilk defa hititlilerin kullandığı sistemdir.
  • türkiye'de meyve tarlalarının sulandığı sistem. mecburlarmış, hoş gelsin hastalıklar!
  • (bkz: televizyon)
  • karanlık ve pis kokulu ortam...
  • başbakanımız an itibariyle belde belediye başkanları ile yaptığı toplantıda köylerin %10'unda dahi kanalizasyon sistemi olmadığını düşündüğünü söyledi. eski kuyu sistemini eleştirdi.

    kanalizasyon olmaması kötü bir şey mi? antalya'nın kuzey köylerinin hemen hiçbirinde kanalizasyon yok. ne koku var ne de hastalık. yani merakım şu, kanalizasyon yerleşim yerinin olmazsa olmazı mıdır?
hesabın var mı? giriş yap