• belki söylenmiştir daha önce.

    sokakta mama, yemek bırakmak üzeresinizdir. bir iki tanesi anında gelir, onların hareketlenmesi biraz uzaktakileri alarma geçirir ve sizi bekleyen 5-6 kedi vardır.

    mamanın hepsini bir noktaya bırakmak yerine birkaç yere bırakayım dersiniz, güçsüzler de yiyebilsinler diye.
    şimdi bu arkadaşlar ilk bırakılanı yerken akabinde sizin 2 adım öteye bıraktığınızda gelirler. 2 adım daha gidersiniz oraya bıraktığınızda gelirler. bu iş daha da sürebilir böyle.

    merak, bu olsa gerek.
  • evde iki kediyle yaşıyorum. büyük oğlum tam bir asilzade, tam bir nevi şahsına münhasır. istediğinde sevdirir, istemediğinde dokunamazsın. küçük kızım tam bir zilli, tam bir yalaka. zorla sevdirir, kaçamazsın. ikisi de isimleriyle çağırınca ne iş yaparlarsa yapsınlar, uyuyor bile olsalar kalkıp gelirler. sanırım büyük olanın alışkanlığını küçük olan da aldı.

    kızımı (kül) çağırdığımda, oğlum (mojo) hiç sallamıyor. uyumaya, dışarıyı seyretmeye, yemek yemeye devam ediyor, kül koşarak geliyor gırrr gırrr sevdiriyor, zıplıyor yanımda. mojo’yu çağırdığımda, mojo sakin adımlarla ve merakla geliyor yanıma, şöyle bir gıdısını okşadıktan sonra, son sürat kül geliyor, gııır gıırr, mojo gidene kadar zıplıyor dibimizde, araya giriyor. mojo gidince, kül de gidip tam karşıma nasıl sevdirmedim edasıyla yatıyor. kıskanç kızım.
  • kedileri sevmediğimi düşünürdüm 3 yıldır bir kızım var. adı lara. dünya bir yana lara bir yana.
    bir de akvaryumum- fanus var. 3 tane ayı kadar japon balıklı.
    lara bunların sidikli suyundan içmeye bayılıyor , su içerken bir iki pençe sallıyor haliyle japonlara, ama zarar verdiğini görmedim.
    banyodaydım , traş mıraş durumları . lara banyoya geldi , mırr mırrr bişey anlatıyor ama nasıl panik halinde. hem dönüyor hem mırlıyor.
    takıldım peşine, dönüp dönüp bana bakıyor hadi yürü der gibi.
    fanusun dibinde durdu, yere çöktü .
    bir baktım sumo japonlardan biri yerde yatıyor. ölmek üzere.
    lara bana bakıyor balığa bakıyor.
    aldım balığı, suya attım.
    lara piçi kafayı yamulttu mırr dedi, yatmaya gitti.

    edit 1 : soranlar oldu
    lara
    kuzenimin kızı yaptı.

    edit 2: yanlış anlayanlar olmuş. vay balıklar ufacık şeyin içinde, dayanamamış intihar etmiş falan..
    fanus dedigim fanus şeklinde akvaryum.
    filtreli , bitkili mitkili. 35 litre su alıyor.
    balıklarım 3 yaşında.
    psikolojileri de gayet iyi. intihar düşünecek balıklar değil kendileri. ya lara çekti aldı, ya da zıpladı atladı keriz floopy.

    edit 3: bu piçin bir de camdan kargalara bakıp karga taklidi yapması, gaak gaakk diye bağırması var ki, inanmazsınız diye yazmıyorum.

    2021 sonu editi :
    lara 2 yıl önce türkiye'den göç etmiş, avrupalı olmuştu.
    şimdi melek oldu.
  • bizim oğlanın da adı mısır. salonda büyük bir gardıropumuz var, sürgülü kapaklı. halılar kirlenmişti tabi iş yoğunluğu falan derken biz onları uzunca süre balkonda toplu bir şekilde unuttuk. mısır da sürekli gardırobun kapağını açıp bütün ayakkabıları yere dökerdi. her sabah onları toplamak bir eziyetti. sonra biz halıları yıkattık, salonda yerleştirdik. benim akıllı oğlum o günden sonra kapağı açıyor fakat hiçbir ayakkabıyı yere atmıyor. o kadar akıllı maş.^^
  • kaldırımda görüp, pisi pisi yaptığım, korkup yavaş yavaş kaçan ama kaçarken de birkaç adımda bir dönüp arkasına bakan kara kedi. sen ne sevimlisin. hem benim yürüdüğüm güzergah üzerinde kaçıyorsun sağa sola sapmadan, hem de alfred hitchcockvari bir gerilim yaşıyorsun bile isteye.
  • üstteki komşu teyzeden tut, markette tüm ictenliğim ile "kolay gelsin" diyip de hayat belirtisi alamadigim kasiyer arkadasa;
    her sabah günaydinima cevap vermeyen servis aracindakilerinden tut, ev yolunda karsilastip iyi aksamlar dilediğim ve son nefesini selamima karsilik vermeyle harcamak istemeyen somurtkan amcaya kadar tüm ahaliyi cebinden çikarir kedi milleti.

    komşunun ilginç kedisi "oğluş"! en kral komsum kendisi. başka bir ismi varmis ama sahibi sadece "oğluş" diye severken tepki verdigini söyledi. tam bir avatar! kendi tercihleri var.

    bunu nasil alıştırdılarsa hem ev hem sokak kedisi. 1 gün evde takiliyosa 3 gün gezip tozup geri geliyor. geri geldiginde binanin kapisinin önünde oturup gelene geçene "miyav" çekiyor. tüm mahalle öğrenmiş artik. bizimkini gören, 4 numaranin ziline basiyor. "kim o?" sorusuna "kediii" dediniz mi? çok güzel kedi diye cevaplamak.deneyin^^.
    o sirada "oğluş" efendi susmuyor. tesekkür üstüne teşekkür. mirr mirrr paçalarimda fink atiyor. şirin de zibidi!
    eve girmek istemiyorsa kapiya yanasmiyor. sokakta karşilaştigimizda eve kadar arkadaslik ediyor. butun gün hangi mahalle dilberiyle neler karistirdiğini anlatiyor yol boyu.

    günlerden bir gün hastayim. aile hekimi amcama gittim. git zibar yat iyileş, aha bu da rapor dedi. dönerken oğluş efendiyle karsilastik. eve kadar getirdi beni. pek ilgilenemedim. ayip oldu biraz tabii. 2 gün yattim evde.kimse de yok. sevgili zaten sallamazdi hic yalniz miyim? hasta miyim? ohoooo.neyse ogluş efendi 2 gün benim pencerenin önünden gitmedi. 2-3 saatte bir avazi ciktiğii kadar bagiriyor, cikip selam veriyorum, yem veriyorum arada acikmistir diye. nasil oldun diyor kontrol ediyor duygusal çapkin^^
    2 günün sonunda evden cikiyorum. beni işe uğurluyor. dikkat et az kendine meraklandirma diye miyavliyor.

    sonra tekrar rutinimize dönüyoruz.
    sevgisizlik, selamsizlik, sabahsizlik icinde bu kedi hepinizden insan!
  • son on gündür kendi boklarıyla kafayı bozmuşlardır.

    eve girmemle birlikte, banyodan haşır haşır sesler, kapıdan buram buram sidik kokusu geldi. boklarını, kabından çıkarıp holde futbol oynuyor allahsızlar. sikicem belanızı şıllıklar gene mi bokunuzla oynuyosunuz lann!! dememe kalmadan yapılan hareketin yanlış olduğunu idrak edip bacaklarıma dolandılar. iki mıncırdım biraz oynaştım bu şıllıklarla. klozete gittim sonra. bunların oyun topu olarak kullandıkları boklarını peçetelerle temizleyip klozete attım. sifona basmadan elimi yıkayayım dedim ki aynadan ne göreyim? büyük şıllık kafasını klozetin içine sokmuş ağzıyla boklu peçeteleri klozetten çıkarmak için cebelleşiyor. bir kedi boku pisliği bu kadar mı sever lan? kendi gibi alıştırdı küçük şıllığı da. o da, bunun arkasını kolluyor. iştahla boklu peçetelerin klozetten çıkmasını bekliyor.

    ulan güleyim mi ağlayayım bilemedim.
  • masaların uzerinde raflarda ne bulursa patıleyerek assagıya atıyor
  • kendilerini sevdirirken bi anda hiç bişey olmamış gibi yürüyüp gitmeleri. sizi bilmem de bana çok koyuyo, yahu hani minnostun sen hani beni sevmiştin mama yiyip çekip gitmek ne azıcık gırgır ses çıkar iki kafa toslat nolcak.
  • yorganin altina girip kafasini yastiga koyarak basbaya insan gibi horul horul uyumasi. uyandiramayip yatagin ayak ucuna ilistim valla.

    bazen korkutuyor beni.
hesabın var mı? giriş yap