• bende yıllardan beri var olan ilginç bir his bu. bazen hayatımda temelli bir değişiklik olduğunda; bir boşluğa düştüğümde veya ayaklarım yere basmaz olduğunda böyle düşünürüm.

    sanki bir süre önce ölmüşüm de şu anda bir rüyayı yaşıyormuşum gibi gelir. bunun bir anlamı olmalı. gerçeklikle bağlarım zayıflıyor bu anlarda. kendimi tanıyamıyorum. sanki karşımdakine "it's a strange world ve sen de gerçek değilsin", desem her şey tüm dekor yıkılacak ve max payne'in karanlık oda sahnesinde olduğu gibi kapkara bir boşlukta bir başıma kalakalacağımı düşünürüm.

    burada kesinlikle reenkarnasyon veya bir yaşamın ikamesi olmak, enteresan metafizik gibi bir takım işler ve zırvalarından bahsetmiyorum. zaten bu bir his. bu hisse göre bir süre önce ölmüş olmalıyım. nasıl öldüğümü hatırlamasam da şu son zamanlarda yaşadıklarım gerçek olamaz. çok acı oldukları için değil; hiç gerçek görünmedikleri için.

    belki diyorum ölümden sonra yaşam budur; bilincin kendi başına gördüğü bir rüya. burada duyumsadığım şeyler birer yanılsama; tıpkı kolu, bacağı kopan insanların, bazen bu uzuvlarını varmışçasına hissetmeleri. ya da bilmiyorum. ama benim için zamanın aktığını söyleyeceksiniz ve yaş aldığımı. bunun bir yanılsama olması da muhtemel. çünkü yaş alma ya da yaşlanma her ne kadar hep duyduğum bir şeyse de; kendi bedenimle yalnızca bir kere deneyimledim (ya da tek bir seferini anımsıyorum). bunun gibi şeyler.
  • hayatımda herşeyi çok kolay benimsemişimdir. bu yeni tanıdıgım bir insan da olabilir, zamanında ev arkadaşımın 15 saatte gittiğimiz memleketi de vs. vs.
    kısacık bi anda ölümüne bağlılık hissedip onu yadırgadıgımda "acaba gerçekten reenkarnasyon var da önce ki hayatıma mı aitti bu/burası lan?! " düşüncesi gelir geçer saçma sapan.

    mantıgıma hiç yatmıyor ama çocukken gazetede okuduğum 'sırtında traktör lastiği iziyle doğan bir bebeğin memleketinde, yıllar önce bir çocuk aynı yerden traktörle ezilerek öldüğü ortaya çıkmıştır.' yazısı aklıma geldikçe de ürper geçerim yani:)
hesabın var mı? giriş yap