• rock tınılı ağlak arabesk ekolünü marş bestelerken de sürdüren şarkıcı.

    "çekerim cefanı başım üstüne"

    türk müziğinin hatta belki de türk kültürünün en büyük problemini tek cümlede özetlemiş. marş yapıyor, coşkulu bir şey olması lâzım ama orada bile bir cefa var. bir arabesk var. sağlıksız bağlanma var. bana cefa veren şey için niye marş söyleyeyim?

    marşın devamı da aynı konsept üzerinden ilerliyor. kalbime yazılmış büyük aşk, dünyaları versem vazgeçmem. iyi de neden? öyle işte, sevse de dövse de aşığım. aslında bu eleştiriyi sadece kıraç için yazmıyorum. bana ne kıraç'tan, ezelden beri sevmiyorum elemanı zaten. coşku duyulması gereken bir olayda bile fedakarlıktan, cefadan, acıdan ve çileden beslenip bununla gurur duyma hâli var. kültürümüzün her yerine sirayet etmiş bu durum. problem burada.
  • türküleri rock olarak coverlamış..mış. albüm yapmışmış. az evvel de tv'de gördüm, "şafak söktü yine, sunam uyanmaz"ı söyledi. fakat cover ya hani, gitarla çalmak yetmez ya hani, illa bişeyler daha yapması, biraz daha değiştirmesi gerek ya hani.. iki kelimenin yerini değiştirmiş. şöyle ki;

    "şafak söktü yine sunam uyanmaz" şeklindeki dizeyi almış
    "şafak söktü sunam yine uyanmaz" diye söylemiş.

    şimdi. burdaki gafletin eminim ki kendi de farkında değil. virgülleri koyarak anlatayım;

    "şafak söktü yine, sunam uyanmaz"
    "şafak söktü, sunam yine uyanmaz"

    tebrik ediyorum burdan kendisini. ölmüş gitmiş, arkasından ağıt yakılmış suna'yı almış, sabah kalkmak bilmeyen, her gün malak gibi yatan bi kadına çevirmiş. bravo. istese yapamaz bunu ya, yani iki kelimeyi değiştir, türkünün en acılı dizesinin amına koy. tebrikler, ne diyim.

    ayrıca (bkz: #8788342)
  • tam ismi edmundo ali da silva tufan nascimento carlos kıraç olan şarkıcı.
  • temiz aile cocugu imajından zerre odun vermeyen, tr.de var olan "popcu"lar arasından siyrilmasini bilmi$, turkulerin illa da elde baglama olmadan da soylenebilecegini kanitlami$, guzel bestelerin sahibi yorumcu insan.

    yillar sonra edit: pi$manim, hem de oyle boyle degil.
  • kıraç denen adam sürekli bu deli saçması söylemleri ile gündeme geldiği için, umursanmamalı diye düşünüyorum.

    (bkz: kıraç'ın ingilizce eğitim kalkmalı açıklaması)

    şu röportajdaki saçma sapan konuşmaları.

    kadınlar hakkındaki çağ dışı söylemleri için de sizi şöyle alalım.

    velhasıl, gelip sözlükte hala bu adamın savunuculuğunu yapmak isteyen varsa belki biraz utanır. benim savunduğum birisi bu şekilde açıklamalarda bulunsa ben yerin dibine girerim çünkü. onun kadar kalitesiz değilsem tabii ki.
  • benim hala şarkılarında içime dokunan tınılar bulduğum, ezgilerinde anadolu, orta sınıf aile, mahalle delikanlısı hissiyatı dolu olan bir adam.

    şarkıları hakkında ne yazılmış diye sözlükte bakıyorum. hep aynı şeyleri yazmışlar.
    "kıraç'ın bu kadar iyi bir şarkı yaptığına inanmadım"
    ''kesinlikle bu şarkıyı kıraç yazmış olamaz''
    ''çok çok güzel şarkı, bunu kıraç'ın yazdığına inanmak zor''

    1-2 değil en az 15-20 şarkısında benzer şeyler yazıyor.

    e yazmış işte? şarkıları da güzel, sözleri de. sen de beğenmişsin; ayıp mı?

    çünkü bu adam senin benim gibi orta sınıf bir anadolu ailesinden gelen, zaman zaman ezilmiş, komşunun kızına aşık olmuş, türkü dinleyip efkarlanmış, yere döşek serip naftalin kokulu yorganlarda uyumuş birisi. bu yüzden bizim de hoşumuza gidiyor, hislerimize denk geliyor.

    ben severek dinliyorum. tavsiye de ediyorum.

    abiler bok atmayın her şeye, güzel şeylerden istifade edin, hissiyatınızı paylaşın...
    ömür her sikimden nefret edecek kadar uzun değil vesselam...
  • "çocuklarıma sömürgeci ülkelerin dilini öğretmeyeceğim" diyen, ama ne hikmetse yıllardır elinde gitar, kovboy kıyafetleriyle gezmekten vazgeçemeyen bir zat.

    baştan ayağa çelişki.
  • kendisine bir şiir yazdım:

    duydum ki
    erevizyona gidiyormuşsun;
    gitme.
  • kıraç'a dizi müziği yaptırmaya teşebbüs etmenin cezasının müebbet hapis olduğu bi ülkede yaşamak istiyorum. o kadar çok seviyorum kendisini.
  • turkiye'nin en guclu erkek sesi ve sayili yorumcularindan oldugunu dusundugum kisi. birakin canli performansi, album kayitlarinda detone olan bir dolu adamin aksine, canli performansi neredeyse album kayitlarindan daha iyi olan bir vokal ustasidir. sikca basvurdugu vokal vibrasyon ile jello biafra'nin turkiye subesi gibidir. bu sayede koyun gibi "me"leyebilmektedir ve evet, bu ustalik gerektiren birseydir. ilk albumu deli dus'te kendi parcalarina agirlik vermis ancak maalesef hakettigi ilgiyi gormemistir. albumdeki sarkilar arasinda, daglarin kadini, deli dus, bozkirdaki agac, yalnizligin kapilari ve sevme kesinlikle dinlenmesi gereken sarkilar arasinda yer alirken, talihim yok bahtim kara yorumu fikrimce albumun zirvesidir. bu album hakkinda dusulmesi gereken bir not ise yorumlar disinda kalan bestelerin, kesinlikle anadolu rock basligi altinda degerlendirilemeyecegidir. 90larin basindan bu yana anadolu rock diye karsimiza konan basmakalip sarkilarla yukarida adi gecen sarkilarin ne muzik ve soz olarak benzes hemen hicbir yani yoktur. ikinci album bir garip ask bestesi'ne geldigimizde, birinci albumde bekledigi ilgiyi gormeyen kirac'in artik oyunu kuralina gore oynama karari aldigini varsayarak sanirim yanlis yapmayiz. ilk albumun aksine bu kez kendisine ait sadece 2 parcaya yer verirken, ismail soyberk, yavuz cetin gibi studyo muzisyeni kavraminin kitabini yazacak muzisyenlerle calismasi ve acikcasi insanlarin kulagina daha tanidik formlar kullanarak turkuleri yorumlamasi boyle bir fikri desteklemektedir. ama tum bu elestiri gibi gozuken yorumlarin aksine album bence cok buyuk bir basaridir. kirac'a ait olan gidiyorum ve bir garip ask bestesi tarzin en buyuk hitleri arasinda yerlerini alirken, albumde bence vasat tek bir yorum yoktur. yorumladigi turkulerin hepsine gercek anlamda yorum katmistir. hele keklik turkusunu faruk nafiz camlibel'in han duvarlari ile harmanlanmasi tek kelimeyle dahiyanedir. yanlis bir tahminde bulunmuyorsam, funda arar ile birlikte sevgililer gunu dolayisiyla cikarttiklari sevgiliye albumunden itibaren grup muzigine gecis yapmaya baslamis ve albumlerde, konserlerde ve hatta kliplerde ayni muzisyenlerle calismaya baslamistir. bu albumde, ilk albumde de yer alan cesminaz, yine ilk albumden miras tarziyla bir tanem ve funda arar'in seslendirdigi seni dusunurum one cikan sarkilardir. ayni grup anlayisla hazirlanan 3. album zaman'da ozellikle gitaristler atakan yoruk ve baris bolukbasi'nin katkilari oldukca belirgindir. bu albumde bir yandan tarzin cikmaza girmeye basladigini, diger yandan sonrasinda gelecegin ipuclarinin verilmeye baslandigini gozlemleyebiliriz. gonul, zaman ve yillar sonra bu cikmaza giren tarzin basarili ornekleri iken, dus yakamizdan (kod adi: formula 1) ile kan ve gul yorumu ve demirci derlemesi kirac'in gonlunde yatan aslanin, daha sert ve senfonik tarzin ilk habercileri olarak karsimiza cikmaktadir. 4. kirac albumu kayip sehir'e geldigimizdeyse bu sinyali verilen yeni tarzin dogum sancilari ile karsi karsiyayiz. albumde bir uc baslilik sezdigimi soylemeliyim. bir yanda yeni tarzi kaldiramayabilecek kisiler icin stepne gorevi ustlenen sarkilar, bir yanda symphonic rock ya da progressive rock'a dogru yelken acmis denemeler ve son olarak alisilagelmisin uzerinde bir sertlikte yorumlanmis turkuler. birinci grubun icerisinde yer alan parcalar arasinda senden baska, mukemmel sozleri, koprudeki zekice akor dizilisleri ve nakaratta kirac'in ancak bir hatunun agzindan cikabilecek haliyle "askim" deyisi ile gozumde turun basyapiti mertebesine yukselmistir. ikinci grupta yer alan hep sen ve kayip sehir ise dalindan erken kopmus meyveler gibi durmakla beraber gercekten basarili ve ayni yonde harekete devam edildigi takdirde ortaya cikacak eserler konusunda icimi umutla dolduran calismalardir. ozellikle kayip sehirde yapilan denemeler, bulutsuzluk ozlemi'nin kaybolan sehir ve cok zor'undan beri turkce symphonic rock'in yapilabilirligi konusunda ortaya konmus en iyi ve en yaratici denemelerdir. son grupta yer alan yorumlardan cemalim, yolcu ve onlarla ayni kategoriye koyabilecegimiz kirac bestesi yalan ise turkulerin ne kadar guclu yorumlanabilecegine dair mukemmel orneklerdir ve ikinci grupta yer alan parcalardakilere benzer denemeler de icermektedirler. kirac'in zeki muren'e gonul borcu diyebilecegimiz raziysan gel ise tum bu gruplarin disinda yer alan cok basarili bir turk sanat muzigi denemesidir. albumun dogrusu oldugu kadar yanlisi da oldugunu soylemek gerekir. bazi secimleri haddim olmasa da yanlis buluyorum. fakat dedigim gibi bunlarin sadece dogum sancisi oldugunu ve kirac'in esas bundan sonra daha siki takip edilmesi ve daha fazla desteklenmesi gerektigini dusunuyorum. turk muzik piyasasinda mainstreami takip eden insanlar arasinda boyle bir populariteye kavustuktan sonra cok az kisinin alabilecegi bir riskle kirac, vokalini bir kademe agresiflestirmis, tempoyu yukseltmis, enstrumanlarin seslerini acmis ve enstrumanistlerini ozgur birakmistir. tahminimce bu gecis albumu 2. ve 3. albumlerinin gordugu ilgi ve begeniyi gormeyecektir. ancak bu yolda devam ederse guclu vokali ile "evrensel muzik" adina cok daha fazlasini yapacaktir. yolu acik olsun.
hesabın var mı? giriş yap