• ülkenin koca bir çoğunluğunun akp'ye oy vermesi ile açıklanabilir gibi gelen acı gerçek.
  • ihtiyaçların 700 ila 900 tl arasında bir maaş ile çalışarak giderilmesinin çok zor olduğu bir ülkede gençlerin yaşam mücadelesi vermesiyle sonuçlanan, bizlerin hak etmediğini düşündüğüm durum.

    not: öğrenciyim, çalışmıyorum ama çalışmaya başlayıncada binlerce tl cukka yapmıycam. * *
  • gençken borçlandıracaksın ki ileride sadık birer kölen olsun mantığının eseridir.
  • halinden memnunluktan ziyade çaresizlik içinde olan gençlik. patrona -patron 700 değilde 1500 lira vermezsen işten çıkarım- derse patronun güle güle demesi zor olmasa gerek. işsizlik ortamında en azından bir işim var diyerek 700 liraya allah bereket versin demekten başka çaresi olmayan bir gençlik.

    şöyle bir özgüven içinde gençlik lazım sanırım.

    ""kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert "ben varım!" cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur!" fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik... "
  • gelir adaletsizligini elestiren,iscinin emekcinin,ögrencinin hakkini savunanlari, bu ülkede birseyleri degistirmek isteyenleri polis coplarken, o polisi alkislayan gencliktir.yoksa isyan eder, onlara bi sekilde katilir, sessiz kalmaz bir insan böyle bir adeletsizlige, hala insansa tabi..
  • bir çevre düşünün. attığınız her adımda "yavrımm yapma öyle allahın gücüne gider, şügret yavrııım" diyen insanlar sürüsü. yıllardır gelen "memur olayım yatayım" zihniyeti. kabul etmek lazım, bizim insanımızda merak ve bu merakın getirdiği ileri doğru düşünülmüş hamleler yok maalesef. dolayısıyla bu şartlar altında 700-900 iyi bir maaş, bu şartlarda çalışmak da normal bir durum oluyor.
    zira insan kendi kendine "neden daha iyi olmuyorum, neden iyisini yapmıyorum" dedikçe bu garanticiliğe yeniliyor maalesef. kafadaki zihniyet problemleri işte aşağı yukarı.
    birader eleştirini yaptın, çözüm önerin nedir diye soracak olursanız şunu derim. kaybedeceğinizi bilseniz bile yeni şeyler deneyin. 3 kuruş maaşa çalışın, sizi değerli kılabilecek bir zanaat öğrenin. "her işi yaparım abi" insanlarından olmayın, özelliğiniz olsun. uzmanlaşın. gerektiğinde parayı geri plana atıp hedeflerinizin peşine koşun. yapın bunu, 1 sene bilemedin 2 sene gider böyle. sonrası hep kazanç olur.

    ha olmadı mı, o zaman haftaya şahane kupon yapıyoruz abi. barcelona'yı da yazıyoruz. çok kazanıcaz çoook ehehe :))))
  • gençliğinde yaşadığı bu düşük maaşlı dönem hayatına yayılır çoğunun -çoğumuzun-
    buna isyan da edemezsin, zira etrafındaki manzara içler acısıdır; bir tarafta işsizlik yüzünden garip hayat tarzları benimsemiş arkadaşlar, bir yanda işyerinde yapacağın en ufak efelenmenin sırada bekleyen işsiz kadrosundan hemen bir kişi eksilterek yerinin doldurulacağını adın gibi bilmen...

    eğer uzmanlaşmanın zor ya da gereksiz olabileceği işlerde dikiş tutturursan vay haline. hele bir de tanıdığın torpilin yoksa sektör değiştirmek de imkansız gibi bir şey... 700-900 eh n'apalım 3-5 geliyor bir şeyler, hemen koşalım çarktaki hamster gibi... ki durmasın çarklar, boş kalmasın cepler.
  • bir futbolcunun ayda kazandığı 300-500 bin liraları, bir yandaşın haybeye götürdüklerini görüp de gelir adaletsizliğine isyan eden gençliğin içinde bulunduğu durum. bu gençlerin ortak özellikleri söz konusu adaletsizliği sadece seyretmeleridir.*
  • bunun iki katından biraz az maaşla çalıştığı işinden "yeter ulan cunyır munyır ebem sikildi" diye düşünüp geçtiğimiz hafta istifa eden biri olarak derim ki; çok yazık bir durumdur. ben şu an işsizsem bu kanaatkar adamlar yüzünden işsizim. daha belki 1 haftadır işsizim ama kim bilebilir 3 ay sonra bu entryyi editlemeyeceğimi.

    demem o ki, adam olun, değeriniz neyse onu isteyin. vermiyorlarsa gidin garsonluk yapın bundan daha çok kazanırsınız, en azından beyninizi kullandırmamış olursunuz pezevenklere.

    edit: hey gidi günler. bu entryden sonra tam 5 ay işsiz kalmışım.
  • koca bir gençliğin 700-900 tl maaşla çalışması, 2020'lere doğru ve 2020'lerde koca bir neslin karın tokluğuna (o zamanlardaki gelir seviyelerini tam tahmin edemedim) çalışmasına dönecektir.

    giderek daha çaresizleştiriliyoruz. bu durum daha öğrencilik, ergenlik çağlarımızda başlıyor. resim yapmak, karikatür çizmek, müzik aleti çalmak, güzel yazı yazmak, spor yapmak, yemek yapmak gibi nice değerli yetenek, zamanın koşulları arasından sıyrılarak fark yaratabilecekken "hobi olarak yap" şeklinde törpüleniyor.

    eğitim sistemimiz kesinlikle bu yetenekleri destekleyici şekilde işlemiyor. devamlı ezber, devamlı soyut kavramlar, devamlı belli kalıplar çevresinde eğilitiyoruz. eğitim sistemimizin tek tipleştirdiği bir gerçek. bu kesinlikle ideolijik bir tek tipleştirme değil, hepimiz geleceğin memurları olarak yetiştiriliyoruz. sınavlarla oyalandırılıyoruz, uygulamalı bilimlere ve sanatlara temel hazırlayamıyoruz.
    yeteneklerimizin olgunlaşmaya başladığı ergenlik dönemlerimizde ailelerimizin bizi "adam etme telaşı" içinde yeteneklerimizi körelttiği bir gerçek. müzikal, sportif veya sanatsal yeteneklerimizle fark yaratıp refah seviyesi yüksek, mutlu bir hayat yaşayacakken "adam olmak" için siktiriboktan eğitim sistemine postalanıyoruz. "adam olma" yolunda hızla giden bazı akranlarımızla acı bir şekilde karşılaştırılıyoruz.

    toplumumuzdaki yetenekle sıyrılabilecek işlere olan bakış da küçümseyicidir. bu işler kesinlikle genel olarak kabul görmez. kiraya verecek ev olsa ev sahiplerinden kaçı eve sabaha karşı gelen bir gitariste veya gecenin bir yarısı eve gelen bir gazeteciye ev verirdi? bu kişiler devlet memuru olsaydı fikirleri değişir miydi? türkiye'de yetenek ayrımcılığı var.
    her ne kadar türkiye'de yetenek ayrımcılığı olsa da türkiye, işlenmemiş ve/veya köreltilmiş yetenek açısından çok zengin bir ülke. bu yeteneklerle nice büyük ekonomik değer yaratılabilecekken bu yetenekler el birliğiyle köreltiliyor, işleme imkanlarından uzak bırakılıyor.
    bir de şöyle bir türkiye gerçeği var; türkiye'de adama göre iş yoktur, işe göre adam vardır. işte, işe göre adam olmak için yeteneklerimizden feragat edip, dersanelere, istemediğimiz bölümlere, kpss, kpds, kurum sınavları gibi çileli sınavlara koşturuyoruz. bütün bunların sonunda çoğu "başarısız?" gencin tutunacağı son dal olarak 700-900 tl maaşlı işler kalıyor. bu işlerin bir kısmı güzel pozisyonlar olsa da işverenler de bu durumu bildiklerinden bu maaşları mümkün olduğunca sabit tutma çabasındalar.

    efsanevi nesillerimizin bir kısmı bu yolla öğütüldü. bu hızlanarak devam edecektir.
hesabın var mı? giriş yap