• macar satranç hocası. aslında bildiğiniz bir deliydi laszlo. daha çocuğu olmadan dahi nasıl yaratılır minvalinde kitap bile yazmıştı. projesini hayata geçireceği kadının peşinde dolaşıp onu ukrayna'da bulmuştu. klara'yla evlendi ve çoluk çocuğa karıştı. polgar markası işte böyle doğmuştu.
    ilk çocuk zsuzsa idi. zsuzsa üç yaşında özel olarak yetiştirilmeye başlandı. okula gitmedi. satrançta müthiş bir noktaya geldi. ikinci çocuk zsofia hanlara, hamamlara, olmadı şampiyonluklara ulaştı. son kız judit ise ablalarını aştı, elosu 2700'ü aşmıştı. hal böyle olunca da, kadınlarla oynamayı bırakıp erkeklerle çarpışmaya başlamıştı. anad'mış, kasparov'muş demeden onları bir güzel tokatlayan kız laszlo babanın zirve noktası olmuştu. tabii arada geçen yıllarda baba kendi eğitim sistemini de mükemmelleştirmiş ve istediğini yaratmıştı. üç kız kardeşin de dahi olduğu varsayımından hareketle, evde dahi yetiştirmek mümkün, söylemedi demeyin.
    laszlo'nun annesinin auschwitz'den kurtulmayı başardığını okumuştum bir yerde. hikâyeye bunu da ekleyince, sanki taşlar tamamlanıyor, masal da böyle bitiyor.
  • 1947-2010 tarihleri arasında yaşamış macar asıllı bas. maalesef daha söyleyecek çok aryası, oynanacak çok rolü olduğu bir dönemde bu dünyayı terk etmiştir. tipi gereği zarif ve soylu rollere pek güzel gitse de leporello rolünde de harikalar yaratır bu adam.
    karşılaştırmak gerekirse
    ıı. philip rolünde
    http://www.youtube.com/watch?v=rqdf7h3dk80

    leporello rolünde
    http://www.youtube.com/watch?v=mo4hom5iboq
    (fonda cecilia bartoli)
  • bu adam malın biridir amk.

    benim babam deney yapmak için diyecek ki biri benle evlensin de çocukları robot gibi fabrikasyon yetiştirelim, sonra salak bir karı da bnu kabul edecek, denek olarak çocuk üretecekler, o çocuklar için rastgele bir branş seçecekler ki o branş da satranç amk.

    diyelim ki ilerde satranç şampiyonu oldum, "o babamın şarap çanağını sikeyim" diye basın açıklaması yapar, sonra babamların eve bomba atıp kendim de köprüden atlardım amk.
  • amerikalı olsa daha ünlü olurdu diye düşündüğüm pedagog.

    bu adama dr. frankestein suçlaması yaparlar. tam bir bilimadamı gibi soğukkanlılıkla hareket etmiştir, teorisini kanıtlamak için.

    home-schooling dedikleri okuldan bağımsız evde kendi imkanlarıyla eğitim verirken, çocuklarının sosyal bakımdan geri kalacağı suçlamasıyla karşılaşmış. zamanın macar otoriteleri epey üzerine gitmiş.

    fakat o sosyal bakımdan geri kalacak dediği çocuklar, 12 yaşına geldiğinde farklı ülkelerden davet alıp bir çok yetişkinin alanda ancak hayal edeceği başarıları kazanıyordu. ihtiyaçlar hiyerarşisinde, önemsenmek, saygı görmek kısmı tavandı anlayacağınız.

    zira çocukları da her fırsatta baskıcı değil, tam aksine son derece sağlıklı ve destekleyici ortamlarda büyüdüğünü dile getirir.

    kızkardeşlerden özellikle judit polgar en iyi zamanlarında canavar gibi bir şeye dönüştü oyun gücü olarak. taktiksel kuvveti müthiş seviyelerdeydi.

    ortanca kendi keyfinden bırakmış hadi onu geçelim de, susan ve judit, macaristan'ı aşan ünleriyle, eğitim cdleri, okuları, profesyonel destekleriyle dünyada ekol alanlarında.

    olayı satranç değil herhangi bir aktivite olarak düşünelim, sıradan bir okul hayatı geçirseler ve böyle vizyoner bir baba olmasa, bu şöhrete ve güce ulaşacaklarını düşünebilir miyiz?

    imkansız.
  • kafamdaki sistemi denemis ve basarmis ben daha dogmadan once basarisini tescillemis adam. bu sekilde iyi bir egitim veremeyeceksem cocuk sahibi olmamayi dusunuyorum. bizim gibi rastgele buyumemis olurlar en azindan.
hesabın var mı? giriş yap