latin amerika tarihi
-
[olaylar/savaşlar/isyanlar]
fetihler (antik dünyanın kuruluşu):
(bkz: maya medeniyetinin oluşması)
(bkz: aztek genişlemesi)
(bkz: büyük inka fetihleri/#96445193)
fetihler (avrupalıların gelişi):
(bkz: karayiplerin keşfi ve fethi)
(bkz: meksika'nın fethi)
(bkz: orta amerika'nın fethi)
(bkz: inka medeniyetinin düşüşü/#85030031)
(bkz: and dağlarının keşfi ve fethi/#85038805)
devrimler:
(bkz: brezilya cumhuriyetçi devrimi) (bkz: baldırıçıplaklar savaşı) (bkz: revolução farroupilha)
(bkz: 1851 şili devrimi)
(bkz: teksas devrimi/#85419208)
(bkz: meksika devrimi) (bkz: meksika iç savaşı)
(bkz: küba devrimi)
(bkz: sandinista devrimi)
iç savaşlar:
(bkz: inka iç savaşı) (bkz: iki kardeş savaşı) (bkz: #85029767)
(bkz: şili iç savaşı)
(bkz: venezuela iç savaşı)
(bkz: canudo savaşı/#85252005) (brezilya)
(bkz: contestado) (brezilya)
(bkz: paraguay iç savaşı)
(bkz: 1932 paulista hareketi) (brezilya)
(bkz: 1948 kosta rika iç savaşı)
(bkz: la violencia) (bkz: kolombiya iç savaşı)
(bkz: arjantin iç savaşı/@eachart muller)
(bkz: guerra sucia) (arjantin) (bkz: #84894272) (bkz: #88296146) (bkz: #84894419)
olaylar:
(bkz: orta amerika krizi): 1) (bkz: guatemala iç savaşı) 2)(bkz: contra savaşı) (nikaragua)
3) (bkz: el salvador iç savaşı) 4) (bkz: battallon 316) 5) (bkz: amerika'nın panama'yı işgali)
(bkz: operation condor) (bkz: akbaba operasyonu) (bkz: #85295223) ayrıca (bkz: #85295029)
(bkz: iran-contra skandalı) (bkz: irangate) (bkz: #84899175)
(bkz: domuzlar körfezi çıkarması/#84898555)
isyanlar:
(bkz: inka isyanları)
(bkz: amerikan bağımsızlık mücadeleleri)
(bkz: male isyanı/#85010725) (brezilya)
(bkz: arauco savaşları)
savaşlar:
(bkz: gran kolombiya-peru savaşı)
(bkz: arjantin-brezilya savaşı/#85010049)
(bkz: amerika-meksika savaşı)
(bkz: paraguay savaşı) (bkz: üçlü birlik savaşı) (bkz: #96161153)
(bkz: pasifik savaşı) (bkz: war of the pacific) (bkz: #81857149)
(bkz: küba bağımsızlık savaşları)
(bkz: 1898 ispanya-amerika savaşı)
(bkz: hollanda-venezuela savaşı)
(bkz: muz savaşları)
(bkz: coto savaşı) (kosta rika - panama)
(bkz: ekvador-peru savaşları) (bkz: cenepa savaşı)
(bkz: 1969 futbol savaşı)
(bkz: falkland savaşı/#93895653)
(bkz: meksika uyuşturucu savaşları)
haşiye: daha bir sürü olay var ama en belli başlı olanlar bunlar. aklıma geldikçe ve girdilerimi yazdıkça burayı düzenlerim. ve evet, bu bakınızların hepsini doldurmaya niyetim var. -
sömürge dönemi sosyal yapı ile ilgili yeri geldikçe girdi yazıyorum ama her başlığı doldurmayı düşünmüyorum. yine de yeni başlayanlar için temel bazı sistemik yapıları listeleyeceğim ve üzerlerine yazdıkça buraya akıllı bakınızlar koyacağım. listede değişiklikler (daha çok eklemeler ama zaman zaman çıkarmalar) olabilir. ayrıca ben daha çok türkçeleştirilmiş hallerini kullanıyorum ama kafalar karışmasın ve rahat bulunsun diye orijinal hallerini de yazacağım.
sınıflar:
(bkz: çololar) ===>(bkz: cholos)
(bkz: gaucho)
(bkz: gömleksizler) ===>(bkz: descamisatos)
(bkz: kara kafalar) ===>(bkz: cabecitas negras)
(bkz: kreoller) ===> (bkz: criollos)
(bkz: latifundistas)
(bkz: maleler) ===>(bkz: males) ilgili bir girdi için (bkz: #85010725)
(bkz: mestizolar) ===> (bkz: mestizos)
(bkz: mulattolar) ===> (bkz: mulattoes)
(bkz: pardolar) ===>(bkz: pardos)
(bkz: portenos)
(bkz: siyahlar) ===>(bkz: negros)
(bkz: yarımadalılar)===>(bkz: peninsulares) birçoğunu açıklayan bir girdi için(bkz: #92868390)
(bkz: yerliler) ===>(bkz: indios)
(bkz: zambolar) ===>(bkz: zambos)
oluşumlar:
(bkz: estancia)
(bkz: fazenda/#93254535)
(bkz: finca)
(bkz: fundo)
(bkz: hacienda)
(bkz: latifundiyalar) ===>(bkz: latifundias) (bkz: #88604310)
(bkz: rancho) -
çok fazla sanatçı saysam da hiç çalışmalarına yer vermediğimi farkettim. mesajlarda da soran çok olunca bir derleme, ufak çaplı bir antoloji yapmaya karar verdim. çok uzun olmasın diye birkaç parça olacak; önce edebiyat, daha sonra siyaset ve felsefe, arkasından müzik, hemen peşinden sinema ve en son olarak da diğer sanat dalları ile ilgili yazacağım. format daha çok isim/çalışma/bilgi notu şeklinde olacak ama bazen sadece çalışmayı anıp geçeceğim (özellikle sinema kısmında), bazen hiç bilgi notu yazmayacağım.
edipler ve eserleri:
benim çok sevdiğim brezilyalı yazar jorge amado'nun teresa batista isimli romanı çok güzeldir. kalın bir kitap ama kolayca okunuyor. bir orospunun hayatı üzerinden kuzey brezilya'da (bahia bölgesi) kahve tarımının yükselişi ve amazon ormanlarının katledilme süreci gayet güzel anlatılmış. ayrıca yine brezilya'daki ırk ayrımı teması da alttan alta işleniyor.
gabriel garcia marquez ve meşhur romanı yüzyıllık yalnızlık zaten her listeye yazılıyor. okumuşsunuzdur ama okumadıysanız, methedildiği kadar var ve çok büyük zarardasınız. ayrıca kendisinin tarihi romanları da vardır. latin amerika'nın özgürleştirici liderlerinden biri olan simon bolivar'ın son günlerine odaklandığı labirentindeki general bana epey hüzünlü gelmişti.
meksikalı carlos fuentes okuması biraz zor bir yazardır. her babayiğit okuyamaz, iyi bir okur olmanız lazım. zaten fuentes okuyabilenler aşmış okuyuculardır diyebilirim. meksika'nın amerika ile olan çetrefilli sevgi/nefret ilişkisini çok güzel işler. koca gringo adlı romanı ve cam sınır adlı hikaye kitabı nisbeten kolay okunur. ayrıca artemio cruz'un ölümü romanı bence bir şaheser. doğmamış cristof ve terra nostra (bizim toprak) adlı romanlarını okumak çok zor, en sona saklayın ya da hazır olmadan okumaya kalkmayın derim.
şilili roberto bolano'yu okumak da biraz zordur. oldukça yoğun ve bir o kadar da meydan okuyucu üslubu var. yine de tılsım adlı romanı 120 sayfa falan, yavaş tempoyla da gitseniz en fazla bir haftada biter. mario vargas llosa, sadece latin amerika'ya odaklanmaz kitaplarında ama yine de pek çok eserinde arkaplan ülkesi peru'dur. özellikle ilk dönem eserleri harikadır. nobel aldıktan sonra biraz çaptan düştü sanki ama muhteşem eserleri var. yeşil ev adlı eserinin kurgusu biraz değişik ama müthiş bir kitap. yine de bunu okumadan önce üslubu öğrenmek, ona alışmak için teke şenliği adlı kalın ama kolay okunan kitabını tavsiye ederim. biraz hüzünlü bir kitaptır yalnız.
arjantinli jorge luis borges'i yazmak bir zul aslında. yani, biliyorsunuzdur herhalde diye yazmayacaktım ama her ihtimale karşı yazıyorum. her kitabını tavsiye ederim, isim zikretmeyeceğim (ayrıca kendisinin bir dünya hikaye ve yazar antolojisi vardır. dünya edebiyatına meraklı ve hangi yazarın hangi kitabını okuyacağınızı bilemiyorsanız bir bakın derim).
jose saramago bir portekizli. latin amerikalı değil yani ama eserleri genelde evrensel nitelik taşır. nobellidir, ilginç bir üslubu vardır. latin amerika diktatörlüklerinden (ve tabii ki kendi ülkesindeki diktatörden) de epey ilham almış, üstü kapalı toplum eleştirileri vardır. ispanyol ve portekizli yazarların latin amerika üzerinde etkileri olduğu kadar oradan da etkilendiklerini unutmayın. körlük adlı romanı nefistir. devamı olan görmek daha geri plan da kalmıştır (galiba okuması daha zor, kurgusu değişik olduğu için) ama o da gayet güzeldir. ben şahsen çok daha gösterişsiz ve basit bir roman olan filin yolculuğu adlı eserini de çok severim.
juan rulfo latin amerika edebiyatına sessiz sedasız damga vurmuş bir öykücü. zaten iki kitabı var toplasan 300 sayfa ya var ya yok. biri roman diğeri öykü kitabı. ikisini de tavsiye ederim. pablo neruda, gabriela mistral falan da yazmak istemiyorum aslında, zaten biliniyorlardır herhalde. eser olarak da her yazdıklarını okuyun. zaten şiir okumak öyle atla deve değil. en baba şiir kitabı iki saatinizi almaz.
ernesto sabato arjantinli bir yazar ama askeri rejim sonrası hakikat komisyonlarında da çalışmış birisi aynı zamanda. tünel adlı romanı çok alegoriktir ama çok güzeldir. aslında bu bir üçlemenin ilk kitabı ama diğer iki kitabı okumak öyle kolay değil. hem kalın hem de ağırlar. tünel tek başına da okunabilecek bir roman. ayrıca, türkçeye çevrilmese de adolfo perez esquivel'in hayatını bir okuyun derim. askeri darbeye karşı çıkmış, tabiri caizse boynunda yağlı iple dolaşmış bir abimizdir. 1980 yılındaki nobel barış ödülünün sahibidir. hakkında bir belgesel de var, mutlaka izleyin.
çok uzatmadan burada kesiyorum. daha çok kişi ve eser var ama zaten okurken siz kendiniz keşfedeceksiniz. ben en sevdiğim, çarpıcı bulduğum eserleri ve yazarları ekledim. sırada siyaset ve felsefe var. okuyunuz okutunuz efenim!.. -
bu girdide, latin amerika yazınında önemli yeri olan insanlar ve yapıtlarını, yeni başlayan meraklıları için ufak açıklamalarla birlikte, listelemeye devam ediyorum.
sosyal bilimciler ve filozoflar:
en başta latin amerika özgürlükçülüğünün fikir babalarından birisi olan şair ve düşünür jose marti'yi yazıp yazmamakta kararsız kaldım ama anmadan geçmek olmazdı. sadece özgürlük/bağımsızlık ile ilgili fikirleri değil, edebi öncülüğü de önemlidir. kimi eserleri türkçeye çevrilmişse de yeterli değildir. ispanyolca bilmiyorsanız bile ingilizce'den bulup okumanızı tavsiye ederim.
latin amerika'da ispanyolların yediği haltların birinci elden tanığı olan ve tarihe not düşmek için bu barbarlığı kaleme alan din adamı bartolome de las casas'ın la brevisima relacion (türkçeye 'kızılderililerin yokedilişi' diye çevrildi sanırım) okunabilir. ayrıca başka kitapları da vardır ama türkçeye çevrildi mi bilmiyorum. ilk defa kızılderililerin tarihini anlatan kişidir aynı zamanda (ama daha modern ve doğru tarihler yazıldı zamanla, o yüzden meraklısı iseniz yahut biyografik bir çalışma yapıyorsanız okuyun tabii ama salt tarih öğrenmek için vakit kaybı olabilir).
meksikalı octavio paz şair olduğu kadar filozoftur da. çamurdan doğanlar adlı kitabını sosyoloji bölümünde ders kitabı olarak okumuştuk. yalnızlık dolambacı adlı kitabı ise meksika özelinde bir latin amerika okuması sayılabilir. ayrıca, filozof demişken, uruguaylı eduardo galeano'yu anmadan geçmek olmaz. latin amerika'nın kesik damarları adlı incelemesi sol bir görüşle, soğuk savaş döneminde yazılmıştır. ideolojik ögeler içerse de harika bir tarih denemesidir ve bütün latin amerika'yı kapsar. ayrıca kendisi ülkemizde futbol filozofu yahut futbolun filozofu olarak da tanınır. futbol ile ilgili yazdığı her şeyi tavsiye ederim.
arjantinli siyaset bilimci guillermo o'donnel maalesef hiç türkçe'ye çevrilmedi yanılmıyorsam. ama ingilizce kitaplarına kolayca ulaşabilirsiniz. özellikle bürokratik otoritelik (bureaucratic authoritarianism) üzerine olan tezi türkiye'ye de uyarlanabilir ama özünde arjantin ve kısmen brezilyayı anlatır/karşılaştırır.
şilili sosyolog manuel antonio garreton özellikle latin amerika düşünsel/felsefi geleneğini özetleyen çalışmaları ile ünlüdür. eleştirel bir yaklaşımı da vardır. şili'nin şerif mardini desem başım ağrımaz. maalesef türkçe'de hiç eseri yok. makalelerini muhakkak tavsiye ederim (ingilizce bulabilirsiniz). incomplete democracy adlı incelemesi harikadır.
daha yenilerde arjantin savunma bakanı olarak atanan sabina frederic (kendisiyle kongrelerden arkadaşlığım da vardır) askeri konularda uzman birisidir. genel olarak karşılaştırmalı latin amerika askeri çalışmaları, özelde ise arjantin ordusu ve toplumsal hareketler üzerine yazdıklarını okuyabilirsiniz.
porto riko doğumlu amerikalı sosyolog olan ve bir dönem amerikan sosyoloji derneği (asa - american sociological association) başkanlığı vesilesiyle tanışma şerefine nail olduğum eduardo bonilla silva ırk ve ırkçılık konularında uzmandır. daha çok abd üzerine yoğunlaşsa da latin amerika'ya ve latino kökenlilerin amerika deneyimlerine bol bol atıfta bulunur (kendisi benim aksanımla barışmama vesile olmuş kişidir zira o kadar kalın bir aksanı vardır ki ister istemez 'bu aksanla amerikan sosyoloji derneği'nin başkanı olnabiliyorsa benim kendi aksanımdan korkmama gerek yok' diye düşünüyor insan*). racism without racists adlı kitabı oldukça ufuk açıcıdır.
ayrıca; şili doğumlu amerikalı sosyolog amy c. lind (tez jürimde de yer almıştı kendisi), hollandalı araştırmacı (politik sosyoloji) dirk kruijt, amerikalı scott mainwaring, bir dönem barack obama'nın latin amerika üzerine danışmanlığını yapan şilili arturo valenzuela, bir dönem hocam olan amerikalı sosyolog erynn masi de casanova çeşitli alanlarda çağdaşımız olan önemli araştırmacı ve düşünürlerden bazılarıdır. biraz kendi kişisel deneyimlerim ile iltimas geçmedim değil* ama yine de işinize yarayacak bir liste hazırladığımı düşünüyorum. sırada ise müzik var. -
sırada latin amerika müziği var. bu girdide, bu bölgedeki müzik türleri, danslar, önemli ve dinlemeye değer bulduğum müzisyenler ile bazı beste ve şarkıları yer alacak.
müzik ve dans türleri:
(bkz: bambuko) (menşei: kolombiya)
(bkz: bolero)
(bkz: cumbia) (menşei: kolombiya)
(bkz: ça-ça) (bkz: cha-cha) (menşei: küba)
(bkz: karayip tarzı)
(bkz: lambada) (menşei: filipinler, karayipler)
(bkz: latin müziği)
(bkz: mariachi) (menşei: meksika)
(bkz: milonga)
(bkz: merengue) (menşei: karayipler, dominik cumhuriyeti)
(bkz: paçanga) (bkz: pachanga) (menşei: karayipler)
(bkz: raggea) (menşei: karayipler, jamaika)
(bkz: rumba) (menşei: küba)
(bkz: samba) (menşei: afrika, brezilya)
(bkz: tango) (menşei: arjantin)
(bkz: yerli müziği) (kzılderili, aztek, inka, maya)
bu müzik türlerinin kimisi kölelik vasıtasıyla (bkz: atlantik köle ticareti) afrika'dan latin amerika'ya gelmiştir. kimi danslar kenar mahallelerde (samba), genelevlerde (tango) neşet etmiş ve önce bölgeye sonrasında ise tüm dünyaya yayılmıştır. yerli halkların müziği ise hala çok ilgi görmez ve dışlanır. yine de yerli halkların müziğine ilgi duyan müzikologlar, bu türün etkilerini bestelerine ve şarkılarına yansıtan modern besteci ve şarkıcılar vardır. bazı türler (örn.: kilise müziği) avrupa'dan çıkıp, gittikleri yerlerde form değiştirerek yahut yerel müzikler eklektik bir ilişkiye girerek yeni türler ortaya çıkarmıştır.
besteciler/şarkıcılar/besteler/şarkılar:
(bkz: ibrahim ferrer), küba, bolero/cumbia: el cuarto de tela
(bkz: cesaria evora), (bkz: çıplak ayaklı diva), cape verde, latin müziği, besame mucho
(bkz: natalia lafourcade), meksika, pop, nunca es suficiente
(bkz: tania libertad), peru/meksika, mariachi, cielo rojo
(bkz: indio solari), arjantin, rock, la oscuridad
(bkz: hilda lizarazu), arjantin, rock, hace frio ya
(bkz: dead combo), portekiz, fado, esse olhar que era so teu
(bkz: pedro infante), meksika, ça-ça, bolero, historia de un amor
(bkz: carlos gardel), arjantin, tango, por una cabeza
(bkz: rodolfo aicardi), kolombiya, bolero, daniela
(bkz: carlos santana), meksika, rock/jazz, maria maria
(bkz: tim maia), brezilya, soul/samba, ela partiu
(bkz: ishishcha), peru, yerli müziği, michealpa takin
(bkz: renata flores), peru, trap (keçuva dilinde), tijeras
(bkz: xiuhtezcatl), meksika, rap (aztek/nahuatl ögelerle), sage up
(bkz: celia cruz), küba, rop/rock/cumbia, yo vivire
(bkz: gustavo quintero), kolombiya, bolero, la cinta verde
tabii ki çok daha fazlası var ama bu kadarı kafi gelsin. shakira, jennifer lopez, thalia, marc anthony gibi isimleri yazmadım. hem herkes bilir, her yerde çalıyorlar diye, hem de pek sevemediğim için. yukarıdaki her isim latin amerikalı değil farkındayım ama ayrı düşünemediğim için eklediklerim oldu. çok uç, herkesin zevkine hitap etmeyen isimleri eklemedim. kendiniz dinleyip sevebileceğiniz gibi, arkadaşlarınıza da tavsiye edebileceğiniz bir liste oldu zannedersem. tabii, dinledikçe kendiniz de pek çok farklı türlere yolculuk edip, kendi sanatçılarınızı keşfedeceksiniz. dinleyiniz dinletiniz efenim... sırada sinema var. -
bu başlığı kendime notlar olarak da tutuyorum ama sadece bu değil, latin amerika üzerine çalışmak isteyenler için de elimden geldiğince yardımcı olabilecek bir başlangıç, bir nirengi hazırlama gayreti içindeyim. konuyla alakadar olanlar bana sürekli mesaj atarak sorular sordukları için, bir önceki girdimde söz verdiğim üzere latin amerika sineması hakkında bir girdi yazmadan önce bir iki tavsiyede bulunmak istiyorum müsaadenizle. bu tavsiyelerimi bir çeşit snobluk, burnu büyüklük olarak algılamayınız lütfen.
öncelikle bol bol makale okuyun. makaleler bir konuyu daha kısa ve öz olarak size sunacaklardır. makale okudukça artık hangi kitaplara daha özel önem vermeniz gerektiğini anlayacaksınız. maalesef türkiye'de makale yazmak ve okumanın önemi tam olarak anlaşılmış değil. akademik çalışmaların gelişmiş olduğu ülkelerde, bir konuya başlarken ilgili makaleler okunur evvela, kitaplar değil.
türkiye'de maalesef kitap okumak da öğretilmiyor. yanlış anlaşılmasın; okuma yazma öğreniyoruz ama bir kitap nasıl okunur bilmiyoruz. amerika'da doktora sürecinde bize verilen en büyük tavsiye bir kitabın yahut bir makalenin tamamını okumanın gereksiz olduğudur. bir roman yahut bir deneme okuyorsan satır satır okumak gerekir tabii ki. ama akademik bir metin okuyorsanız, önce kitabı ve makaleyi bir inceleyin. bir makale ise özetini, giriş kısmını ve sonuç kısmını okuyun ve muhakkak referanslara gözatın. aradaki kısımlar büyük ihtimalle sizi çok ilgilendirmiyor olacak (eğer uzmanlaştığınız konu ile alakalı ise yahut kısa bir makale ise tamamını okumak gerek tabii).
aynı şekilde bir kitap okurken de önce kitabı inceleyin. yazarı kimdir, kitap ne üzerine bir fikriniz olsun. içindekiler kısmına bakın ve hangi bölümler size hitap ediyor bir anlayın. önsözü oku. giriş ve sonuç kısımları asıl okuman gereken yerler. aradaki bölümler yazarın yahut araştırmacının kendi bilgisini konuşturduğu yerler; eğer ilgi alanınızda değilse okumanıza gerek yok. zaten okusanız da anlamayacaksınız. bir başka deyişle yazar giriş kısmında size hangi konuyu ele alacağını, ne gibi bir problem gördüğünü ve yöntemini açıklayacak. sonuç kısmında da derli toplu bir şekilde ne gibi bulgulara eriştiğini, temel tezini özetleyecek. aradaki bölümlerde bir sürü detay verecek ve konunun uzmanı değilseniz hem okumanızı yavaşlatacak, sizi sıkacak hem de sizi gereksiz detaya boğacak. sadece giriş ve sonuç kısımlarını okuyarak gönül rahatlığıyla bir kitabı okuduğunuzu iddia edebilirsiniz.
okurken bol bol not tutun ama en önemlisi bilgisayardan okumayı öğrenin. binlerce makale yüzlerce kitap okuyacaksınız ve neyi nereye koyduğunuzu bazen unutacaksınız. pdf okursanız (epub yerine pdf tavsiye ederim) bu notlara istediğiniz an sadece arama butonuna anahtar kelimeleri yazarak ulaşabilirisiniz. sadece kendi notlarınızı değil, kitabın yahut makalenin içinde neyin nerede olduğunu da kolayca bulabilirsiniz (epub dosyalarında da aynı özellikler mevcut ama atıfta bulunurken bazen sorun olabiliyor zira gerçek kitapla epub'ın sayfa numaraları örtüşmüyor). ayrıca tatile, gezmeye giderken yanınıza sadece bir iki tane basılı kitap alabilirsiniz. ama bilgisayardan okuma alışkanlığı edinirseniz sınırsız kitapla yola çıkabilirsiniz ve kendinizi tahdit etmemiş/sınırlamamış olursunuz.
not tutamasanız bile en azından okuduğunuz her makaleyi ve kitabı, izlediğiniz her filmi, diziyi ve belgeseli listeleyin. basit bir word dosyası açabilirsiniz bunun için, bir süre sonra neyi okuduğunuzu unutacaksınız. bir makaleyi, kitabı okuyup okumadığınızı ya da bir film, belgesel yahut dizi izleyip izlemediğinizi hemen listenizden kontol edebilirsiniz. muhakkak yazı yazın. ülkemizde okuma oranları gayet iyi ama yazarlık hiç iç açıcı değil. okuruz ama yazar değiliz. bir farkınız olsun. sözlük ve vikipedi bu açıdan güzel iki medyum/ortam. örneğin benim tuttuğum 'latin amerika tarihi' adlı bu başlık yukarıda da belirttiğim üzere aslında kendime notlar. yazdıklarınızı (şiir, roman, günlük, deneme, makale, kitap vs) bir yerlere gönderin ve yayınlatmaya çalışın. hemen kabul görmeyecek, çokça red yiyeceksiniz. yılmayın, sebat edin. ayrıca, internet çağında yayıncı bulmak, olmadı kendi kitabınızı oluşturup bedava yayınlamak, o da olmadı bir blog açıp düzenli yazılar yazmak hiç de zor değil. arkadaşlarınızla biraraya gelip ortak bir platform da kurabilirsiniz. hem olası masraflar bölünür, hem daha büyük bir okur kitlesine hitap edebilir, hem de birbirinizle fikir teatisi/alış-verişi ile daha kaliteli yayın yapabilirsiniz.
dil öğrenmekle başlayabilirsiniz. ben ispanyolca ve portekizce öğrendim ama bir de yerli dili öğrenmeyi çok isterdim. ancak doktora nedeniyle sadece gezebilme imkanım oldu. yerleşip de bir yerli kültürünün dilini öğrenemedim. hala konuşuluyor bu diller. meksika'da maya ve aztek dilleri, şili'de mapuche dilleri, bolivya'da aymara dilleri, peru ve ekvador'da inka dilleri hala milyonlarca insan tarafından konuşuluyor. ama ülkemizde bilen insan sayılıdır (dürüst olmak gerekirse portekizcem ileri düzeyde değil, konuşurken çok sıkıntı çekiyorum ama kitap/makale okuyabilecek seviyedeyim).
sadece latin amerika değil afrika, uzak asya dilleri ve kültürüne de uzağız. toplumsal bir miyobimiz var. işin ilginç yanı ta atatürk döneminde bu dilleri öğrenmek üzere insanlar latin amerika'da çeşitli yörelere gönderilmişler ancak devamı gelmemiş maalesef. ben işlerimi yoluna koyduktan sonra meksika yahut peru'ya yerleşmeyi düşünüyorum. inanılmaz derecede güzel memleketler. ayrıca latin amerika üzerine kitap projelerim var. sadece telif eser yazmak değil, ayrıca çeviriler yapmak da istiyorum. kültür havuzumuza ufacık da olsa katkı yapmak isterim. son olarak şu tavsiyeyi deyapmadan geçemeyeceğim: bütün latin amerika'yı birden çalışmaya kalkmayın. genel okumalar yapın tabii ki ama bir döneme ve bir bölgeye yoğunlaşın. orası sizin uzmanlık alanınız olsun (örneğin; pre-klasik dönem inka sanatı, neo-klasik dönem aztek mimarisi, genel maya tarihi, inka dillerinin tarihsel dönüşümü, yerli dillerinin avrupa dilleri ile etkileşimi, `latin amerika mutfağının dünya mutfaklarına katkısı`, demokrasinin latin amerika serüveni, el salvador iç savaşı, gibi daha özel alanlarda uzmanlaşın).
şimdilik bu kadar, aklıma geldikçe yazarım/güncelleme yaparım. yolunuz, bahtınız açık olsun. daha önce tavsiyelerde bulunduğum yazar bir arkadaş şimdi ingiltere'de yeni bir hayat kurdu. bana sensei diyor sürekli, başka yavru kurtlar da bulurum belki.* -
bu girdide daha önce de belirtiğim gibi latin amerika sineması ile devam edeceğim. belli başlı yönetmenler, tekrar tekrar görülesi/izlenesi filmler ve bazıları için küçük açıklamalar olacak. kısa kesmek için her filme ya da yönetmene açıklama yazmayacağım. listeyi çok uzun tutmayacağım, başlangıç seviyesinde olacak. insanlar izledikçe kendi tarzlarını, yönetmenlerini, filmlerini kendileri bulacaklardır.
yönetmenler (alfabetik sırayla):
(bkz: alejandro gonzalez inarrittu), meksika, birdman ve babil en bilinen eserleri (zaten birdman ile oscar da aldı) ama biutiful filmi size hayatınızı/değerlerinizi sorgulatacak. bir deneyin derim, javier bardem oynuyor.
(bkz: alfonso cuaron), meksika, roma yahut gravity filmlerini herkes izlemiştir zaten ama y tu mama tambien (senin ananı da) hayat, gençlik, aşk ve latin amerika üzerine ilginç bir girişim.
(bkz: carlos sorin), arjantin, historias minimas arjantin taşrasını çok güzel yansıtır.
(bkz: damian szifron), arjantin, relatos salvajes muhakkak izlenmeli (beğenmezseniz buradayım).
(bkz: guillermo del toro), meksika, özellikle pan'ın labirenti filmi izlerken insanın içini yakıyor.
(bkz: juan jose campanella), arjantin, el secreto de sus ojos'u hala izlemeyenler çok şey kaçırıyorlar. el mismo amor la misma lluvia türk filmi kıvamında, beğeneceksiniz.
(bkz: luis bunuel), ispanya, avrupa'da doğsa da franco rejiminden kaçıp meksika'ya yerleşmiştir ve bir süre sonra meksika vatandaşı olmuştur. sinema tarihinde önemli bir yeri vardır, bütün filmlerini tavsiye ederim ama en bilinen eseri burjuvazinin gizemli çekiciliği (le charme discret de la bourgeoisie) muhakkak izlenmeli.
(bkz: pedro almadovar), ispanya: biliyorum, latin amerikalı değil avrupalı kendisi ama latin amerika sinemasını epey etkilemiş ve birçok latin amerikalı oyuncu ile çalışmış birisidir.
(bkz: walter salles), brezilya, diarios de motocicleta ünlü devrimci che guavera'nın latin amerika'yı kapsayan meşhur motosiklet yolculuğunda tuttuğu notlar üzerine kurulu bir film.
filmler/diziler/belgeseller:
(bkz: tambien la lluvia) bolivya'da geçen bir ispanya filmi. harikadır ve hüngür hüngür ağlatır adamı.
(bkz: cidade de deus) bir brezilya filmi, zaten izlemişsinizdir ama yazmadan geçemedim.
(bkz: tropa de elite) yine gayet güzel bir brezilya filmi. narcos dizisinden tanıdığımız wagner moura oynuyor.
(bkz: todos lo saben) yönetmeni asghar farhadi, konu ispanya'da geçiyor.
(bkz: historia oficial) arjantin'de 1974-1983 yılları arasındaki kirli savaş (guerra sucia) olarak da anılan askeri cunta döneminde ailelerinden koparılan, ebeveynleri öldürülen ve askeri yönetime yakın kişilere dağıtılan çocukların hikayesi (bu çocuklardan biriyle tanışmıştım - tabii şimdi benden yaşlı ama çok korkunç bir hikaye).
(bkz: no) şili'de diktatör augusto pinochet döenminin sonlarında görev süresi ile ilgili yapılacak referandumun öyküsü. gael garcia bernal başrolde.
ayrıca;
(bkz: el hijo de la novia)
(bkz: el ciudadano ilustre)
(bkz: amores perros)
(bkz: el espinazo del diablo)
(bkz: la dictatdura perfecta)
(bkz: nueve reinas)
(bkz: la cara oculta)
(bkz: un cuento chino)
(bkz: pajaros de verano)
(bkz: el aura)
(bkz: mi obra meastra)
(bkz: vivir dos veces) filmleri de izlemeye değer.
(bkz: narcos) ile (bkz: narcos mexico) dizileri yine bölgenin yakın tarihini anlamak için idealdir.
(bkz: %3) bir brezilya bilimkurgu dizisi. epey beğeneni var.
(bkz: the cuba libre story) küba tarihine ve 1959'daki devrime odaklanıyor.
(bkz: bolivar) adı üstüne simon bolivar'ın hayatını ve latin amerika'nın bağımsızlığına giden yolu işliyor.
(bkz: cuatro estaciones en la habana) küba usulü polisiye dizisi. 1 buçuk saatten 4 bölümlük.
(bkz: 1994) 1994 meksika genel seçimleri'ne giderken halkın epey rağbet ettiği değişimin lideri luis donaldo colosio suikasta uğrar ve ölür. belgesel-dizi (docuseries).
(bkz: the edge of democracy) brezilya'daki yolsuzluk skandalı ile demokrasinin nasıl engellendiği üzerine kafa açıcı bir belgesel.
(bkz: los andes) tam bir çerezlik belgesel dizisi. her bir bölümü yaklaşık 30 dakika olan, 10 bölümlük bir belgesel. ispanyolca öğrenmek için de ideal. ayrıca, netflix'iniz varsa orada başka ispanyolca ilginç filmler, belgeseller ve diziler var. yutup'a
(bkz: historia de un pais) arjantin tarihini derli toplu anlatan bir belgesel dizisi. yutup'ta bütün bölümleri var. historia argentina documental yazın dünya kadar ispanyolca belgesel var. başlığı değiştirip başka belgeseller de bulabilirsiniz. daha ne cevherler var ama biraz da kendiniz kazımalısınız.
önemli bazı oyuncular (alfabetik sırayla):
(bkz: benicio del toro), porto riko
(bkz: damian alcazar), meksika
(bkz: diego luna), meksika
(bkz: eugenio derbez), meksika
(bkz: gael garcia bernal), meksika
(bkz: joaquin cosio), meksika
(bkz: norma aleandro), arjantin
(bkz: oscar martinez), arjantin
(bkz: pedro pascal), şili
(bkz: ricardo darin), arjantin
(bkz: salma hayek), meksika
(bkz: soledad villamil), arjantin
(bkz: sofia vergara), kolombiya
(bkz: wagner moura), brezilya
ayrıca (bkz: kemal sivalıoğlu)'nun yazdığı (bkz: latin amerika sineması) adlı çalışmayı da okumanızı tavsiye ederim. ingilizce bilenler deborah shaw editörlüğünde çıkan contemporary latin american cinema, julianne burton'ın yazdığı the new latin american cinema, maria mecedes vazquez'in yazdığı `the question of class in contemporary latin american cinema` adlı kitaplara da bakabilirler. türkçe'de kaynak az olsa da kocaman bir literatür var latin amerika sineması üzerine. okudukça keşfedeceksiniz. izleyiniz izletiniz efenim, iyi seyirler!.. -
joaquim maria machado de assis olmaksızın latin edebiyatı ve tarihi öksüz kalacaktır. tabii ki bunun yanı sıra, octavio paz üstatsız kesinlikle olmaz.
borges labirentinde nasıl kaybolduysa, o imgesiz yetersizliğin içinde, nasıl ki babil kulesinden kendine seslendiyse, machado ve paz olmadan latin edebiyatının şiirsel dili de kaybolmuş demektir.
latin amerika tarihi katliam ve vahşetlerin tarihi olabilir mi? -sorusu burada kendine yer buluyor. ismini anmaya gerek yok (!) zamanın mefhum olayları ve peru diyarlarındaki kıyımlar vb. katedrallere yığılmış altın kaplamalı eserler tarih diye yutturulan, yer bucak bilmeksizin, bir etnik halktan geriye, sadece bir dönem de gerçekleştirilmiş; ve iber yarım adasını besleyecek kadar, katliamla gelen zenginlik, döküntü binaların ışıltılı tarihi diye addedilir olmuştur.
bu değersizliğin getirdiği silsile, yıkım ve tarihi buhran edebiyatına bıraktığı katkıyla anılmadan, latin amerika tarihi, her zaman bir yanıyla eksik kalır. dolayısıyla, onu ancak; bu romantik-dönemden öylesine uzaklaşmış, bir realiteyi acıların ve sefaletin yürek burkan tavrını kaleme dökmüşlerin yaşadığı coğrafyası olarak anılmaktadır.
öneri mi dersiniz ? : alberto manguel şu an bu entry girmiş olsaydı tüm borges eserlerini lütfen okuyun derdi. yer yer, eduardo galeano 'da olabilir ama kendileri sansasyonel tarzda yazmayı seven biridir. diğer entryler de verilen isimler kadar ve burada yazdığımız andığımız isimler kadar içkin değildir.
ve son olarak kötücül edebiyatın mihenk-taşı olan, uruguay asıllı comte de lautreamont'u anmadan edilemez idim.
edit: latin amerika denilip de -sembolist şairlerinden, brezilya'lı augusto dos anjos da unutulmamalıdır.
edit2: nicolas gomez davila gibi bir adam anılmadan latin amerika tarihinin kirli çamaşırları, ortaya kör kütük çıkmış olacaktır... nitekim bu modernite karşıtı adamı, nasıl unuturum diye, hemen geri durmadan iliştireyim istedim. -
latin amerika kültürü üzerine yazdığım seri girdilerin sonuncusuna geldi sıra. bu girdide belli başlı ressam, heykeltraş, mimar ve diğer daha önce bahsetmediğim sanat dallarında öne çıkan isimleri kısa kısa notlarla ele alacağım.
resim ve heykel:
fernando botero: kolombiyalı ressam benim açık ara en sevdiğim latin amerikalı ressamdır. bogota'da kendi adına açılmış botero müzesinde (museo botero) bir çok çalışmasını görebilirsiniz. aynı zamanda heykeltraştır da. 87 yaşında ve hala hayattadır.
victor hugo valenzuela: guatemalalı sanatçı yerel motifleri kullanmayı sever. oldukça çarpıcı eserleri vardır ve motiflerini çok severim. antigua'ya giderseniz muhakkak sanat galerilerini ziyaret edin. bedavaya sanatçının eserlerini temaşa edebilirsiniz. heykeltraşlık da yapmıştır. kendisi ile ilgili zamanında (bkz: #88877345) numaralı girdiyi yazmıştım.
salvador dali: durun, hemen kızmayın. ispanyol olduğunu ben de biliyorum ama siz bolivya'da dali çölü olduğunu biliyor muydunuz? salvador dali'nin en sevdiği mekan, and dağlarının tepesindeki bu çölmüş ve en meşhur eserlerini burada yapmış (la persistencia de la memoria dahil). bu tarafa yolunuz düşerse ne demek istediğimi anlarsınız. adam bildiğin taşları/kayaları bir şeylere benzetip resim yapmış. bir dali resminin içindeymiş hissine hemen kapılacaksınız. ayrıca kolombiya'da modern sanat müzesinde kendisinin kimi yapıtları (heykel çalışmaları dahil) da var. muhakkak uğrayın.
frida kahlo: meksikalı bu sanatçıyı bilmeyen yoktur ama yazmadan geçemedim zira dünya sanatında da etkisi büyüktür. meksika'daki hemen her müzede ya orijinal yahut replika eseri vardır.
diego rivera: frida kahlo yazılır da belalısı diego rivera yazılmaz mı? yine meksikalı bir ressam olan sanatçı her ne kadar frida'nın (haklı olarak) gölgesinde kalsa da yine de önemlidir.
salarrue yahut tam adıyla salvador salazar arrue: el salvadorlu şair ve ressam. maya kültüründen esintiler taşıyan resimlerinden esinle hazırlanan posta kartlarını el salvador'a giderseniz görebilirsiniz. aslında birçok yapıtına aşinasınızdır ama eser sahibini bilmiyorsunuzdur. hediyelik ve hatıra olsun diye bu posta kartlarından alabilirsiniz.
julio galan: andy warhol'un keşfettiği meksikalı ressam. aynı zamanda mimardır da.
omar rayo: kolombiyalı ressam, heykeltraş ve karikatürist.
alfredo volpi: italya doğumlu olsa da daha sonra brezilya vatandaşlığına geçmiştir ve brezilya'da resimde modernist akımın öncüsü olmuştur.
tiyatro:
tato laviera: porto rikolu şair ve oyun yazarı, amerika'da yaşıyor ve spanglish şiirleri ile tanınıyor daha çok.
miguel angel asturias: guatemalalı şair, romancı ve oyun yazarı. aynı zamanda nobel edebiyat ödülü sahibidir. bazı eserleri türkçeye de çevrildi.
reinaldo arenas: kübalı sanatçı başta küba devrimi ve fidel castro yanlısı olsa da daha sonra muhalefete geçmiştir. türkiye'de pek tanınmasa da dünya çapında biliniyor. sadece tiyatro değil, şiir ve roman da yazmıştır.
alvaro menen desleal: el salvadorlu yazarın asıl adı alvaro menendez leal'dir ama bir kelime oyunu yaparak ismini değiştirmiştir (leal ispanyolcada 'sadık' demektir, ikinci ismindeki 'dez' hecesini soyadına ekleyerek ve desleal yani 'sadık olmayan' yapmıştır). seveni çoktur, etkili ve çarpıcı eserleri vardır.
leopoldo lugones: arjantinli. hemen her alanda eserleri var. akademik çalışmalar da yapmış.
şiir:
(daha önce epey şair adı verdim, bu girdide de fazlasıyla var. ama yine de bazılarını anmadan geçmek istemedim)
juana ines de la cruz: 17. yüzyılda kadın hakları için epey uğraş vermiş bir azize. hemen her alanda eser vermiştir. oldukça yoğun baskıya maruz kalmıştır (kilise ve toplum tarafından). hayatı boyunca erkek egemen toplumsal yargılarla boğuşmak zorunda kalmıştır. sıkı filozoftur ayrıca.
ruben dario: nikaragualı şair latin amerika edeiyatı üzerinde oldukça büyük bir etkide bulunmuştur. latin amerika'ya özgü modernismo akımının öncüsüdür.
cesar vallejo: perulu şair az ama öz yazmasıyla bilinir. oldukça akışkan ve yenilikçi bir üslubu var. erken yaşta vefat etmiştir.
(gabriela mistral, jose marti, pablo neruda, octavio paz gibi şairlerden daha önce bahsetmiştim)
mimari:
luis barragan: meksika.
aleijadinho: brezilya
francesco tamburini: italyan asıllıdır ama başta buenos aires'in en önemli mekanlarından biri olan teatro colon olmak üzere birçok eseri dizayn etmiştir. arjantin tarihinde önemli bir yeri vardır. arjantin vatandaşı olup, buenos aires'te ölmüştür.
grafiti:
jorge selaron: şilili sanatçı rio de janeiro'daki meşhur escadaria selaronu (selaron merdivenleri) yapan kişidir. merdivenlerin bulunduğu bölge parti cenneti olduğu için hemen bulursunuz zaten, müzik sesini takip edin.*
şimdilik bu kadar, aklıma geldikçe düzenleme yaparım. oldukça geniş bir coğrafya ve daha bir sürü isim var, ama başlangıç olması için bir basamak olsun diye bu isimleri yazdım. okudukça, gezdikçe herkes kendi yazarını, sanatçısını bulur. okuyunuz, okutunuz efenim!.. -
okuyup araştırmak istiyorum
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap