• (bkz: proust).
  • proust'un "kayıp zamanın izinde" adlı eserinin bölümlerinden biri. diğerleri için
    (bkz: swannların tarafı)*
    (bkz: çiçek açmış genç kızların gölgesinde)*
    (bkz: guermantes tarafı) *
    (bkz: sodom ve gomora) *
    (bkz: mahpus) *
    (bkz: albertine kayıp)***
    (bkz: yakalanan zaman)*
  • marcel proust'un, dostu, fransiz yazar leon daudet'ye ithaf ettigi, kayip zamanin izinde'nin yky cevirisine gore 3 nolu duragi.
  • kitapla ilgili çok mühim bilgiler vereceğim, iyi dinleyin.

    proust'un 6. kayıp zamanın izinde'nin 3. kitabı. nokta.
    hani böyle anlaşılmadıysa "takımının 6. kendisinin 3. golü" gibi de görebilirsiniz kitabı. hem, adeta, gol olup yağmışlar. hem de proust'un; "benim gol atmam önemli değil, önemli olan takımın galibiyeti" diyerek andığı bir kitapmış bu. fakat talih başka türlü gülmüş ve kayıp zaman, gollerini 7ye tamamlayamadan proust bizlere ömür olmuş.[citation needed]

    proust'umuz bu kitabında taraftarlığa devam ediyor. bu sefer guermantes'den (ya da guermantes'lerden*) yana.
    kitap çıktığında eleştirmenler tarafından; "proust, taraf tutma huyundan bi kurtulamadı. bi o tarafta bi bu... romancı dediğin objektif olur. bir o yana bir bu yana, yatma şaşkın" denilerek -monşer türkçesiyle söylersek- kritisize edilmiş [1]. proust da, düşünmek taraf olmaktır diye cevap verirken; hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz? sorusuna, "nokta'yı sıkça kullanabilmek...*; öldüğünüzde cennete giderseniz tanrı’nın kapıda size ne söylemesini istersiniz? sorusuna ise: "rauf tamer'le aynı koğuşa düştün, hadi iyisin." diye cevap vermişmiş. [2]

    okurken, adeta bunları hissettim. sonra limonlu soda içtim, geçti.
    ***
    [1] citation needed.
    [2] age, aynı sayfa.
    ***
    (bkz: kitap başlıklarına okudum entry'si girmek) hizmetlerimiz devam edecek...
  • türkçesi "guermantes tarafı" şeklinde imiş.
  • kayıp zamanın izinde eserinin en uzun ve en bayıcı kitabı. fransız aristokratları arasındaki akrabalık ilişkilerini uzun uzun anlatır da anlatır. hele son 30 sayfada amiyane tabirle bokunu çıkarır ama eserin bütünün anlaşılması ve karakterin yüksek sosyeteye bakışının nasıl evrildiğinin anlaşılması için önemlidir.
  • "hissettiklerimizi daima gizlemeye kararlı olduğumuz için, ne şekilde ifade edeceğimizi hiç düşünmeyiz."

    "kesin olan bir şey vardı, o da françoise'ın beni sevdiğini mi, yoksa benden nefret mi ettiğini dolaysız ve emin bir şekilde öğrenmemin imkansızlığını anlamış olmamdı."

    "şüphesiz aşk denen genel hastalık - her erkeği olduğu gibi - robert'i de, arasıra sevildiğine inanmaya zorluyordu."
  • dreyfus olayı'nın monşer paris sosyetesinde nasıl etkiler yarattığını da uzun uzun gösteren kitap.
  • marcel proust'un betimlemeriyle dolu, ara cümlelerin yoğunluğu ile okuyucuyu tek nefeste zorlayan na-hırt kitabı. okurken müthiş zevk almama rağmen kitabın varlığından bihaber yaşadığımı fark ettim, ta ki az evvel kim milyoner olmak ister'de, bir soru olarak karşıma çıkana dek.
  • "belleğimiz de, yüreğimiz de, sadık olabilecek kadar geniş değildir. şu andaki zihnimizde, yaşayanların yanında ölüleri de tutacak kadar yer yoktur. yeniler, hep bir öncekinin üstüne binmek zorundadır ..."

    "yeryüzünde, tutulamayan matemler kadar acı bir şey yoktur."

    "insanlar, genele gitmeyi bilmedikleri ve daima geçmişte örneği görülmemiş bir deneyimle karşı karşıya olduklarını düşündükleri için, hiçbir zaman ders almazlar."

    "her hareketimiz, her sözümüz, her tavrımızla, onu doğrudan görmemiş, duymamış olan insanlar arasında, geçirgenliği sonsuz değişken olan ve bizim tarafımızdan bilinmeyen bir ortam bulunur. yayılmasını şiddetle arzu ettiğimiz önemli bir sözümüzün (...) çoğunlukla bu arzumuz yüzünden derhal hasıraltı edildiğini tecrübeyle öğrenmişken, bizim bile unutmuş olduğumuz ufacık bir sözümüzün, hattâ bizim tarafımızdan telaffuz edilmemiş, farklı bir sözün iletilirken çarpıtılmasıyla ortaya çıkmış bir sözün, hiçbir engel tanımadan muazzam mesafeler katedebileceği (...) ve bizi harcayarak tanrıların şölenini şenlendireceği aklımızdan bile geçmez doğal olarak. davranışımız hakkında bizim hatırladığımız şeyi en yakınımız bilmez; unuttuğumuz, hattâ hiç söylememiş olduğumuz bir söz ise, bir başka gezegende kahkahalara yol açar; bizim hareketlerimizin başkalarındaki izlenimiyle bizdeki izlenimi arasındaki benzemezlik, bir resimle, o resmin siyah bir çizginin yerine bir boşluk, beyaz bir çizginin yerine anlaşılmaz bir siluet görünen kötü bir kopyası arasındaki fark kadar büyüktür. esasen, kopyada çıkmamış olan şeyin, bizim sırf kendimizi hoş tutmak için gördüğümüz gerçekdışı bir çizgi olması, bize eklenmiş gibi görünen şeyinse, aslında çok temel bir özelliğimiz olduğu için gözümüzden kaçması da muhtemeldir. öyle ki, bize hiç benzemiyormuş gibi gelen bu garip suret, bazen bir röntgen filminin, kuşkusuz insanı pek güzel göstermeyen, ama derin ve
    yararlı gerçeğini içinde barındırır."

    "çünkü aşk ve onun ayrılmaz bir parçası olan ıstırap, tıpkı sarhoşluk gibi, bizim gözümüzde her şeyi farklılaştırma gücüne sahiptir."

    "sessizliğin bir güç olduğu söylenir; bambaşka bir anlamda, sevilen kişinin emrinde, korkunç bir güçtür. bekleyenin sıkıntısını artırır. bir kişiye yaklaşmaya insanı en fazla davet eden şey, kendisini ondan ayıran şeydir; sessizlikse, aşılması en imkânsız engeldir!"
hesabın var mı? giriş yap