• --- spoiler ---

    canan karatay'ı dinlemeyip glukozdan uzak durmayan bir grup bilim insanının yaşadığı korkunçlu macera.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler olabilir ---

    hayatta kalmak için bir uzay istasyonu dolusu geri zekalıyla uğraşmak zorunda kalan bir marslının kahramanlık destanı. kendisini önce kazayla neredeyse öldürecek olan, sonra da acı verici şokla dürterek uyandıran bu şapşalların elinde geleceğinin çok parlak olmadığını anladığında kontrolü ele almaya karar veriyor. ilk iş olarak kendisine bu eziyetleri yapan sakar biyologdan elini kırmak suretiyle intikamını alıyor ve ardından her laboratuvarda bulunması elzem uzay faresini lüpleterek güç kazanıyor. olaylar bu minvalde gelişiyor işte... başarılı.

    --- spoiler olabilir---

    niçin calvin dersin ki? daha iddiasız bir ad koyulsa belki bütün bunlar olmayacak.

    başka bir açıdan bakılınca da yakın tarihimizle bazı benzerliklerin görülebileceği film aynı zamanda.
  • uzayda bulduğumuz marslılara şeker vermememiz gerekiyormuş. bu filmde hep beraber onu görmüş olduk.

    hayvan bir an önce uyansın diye dayadılar glikozu. o da çıldırdı tabi.
  • öyle bir film düşünün ki bütçesiyle nice şaheserler çekilebilsin, ama hollywood bunu çeksin. tam bir svihs vakası.

    ---------------------------- spoiler desem nesini spoiler? --------------------------------

    ryan reynolds, deadpooldakine benzer karakteriyle gavurun comic relief dediği filmin soytarısı olma misyonunu keşke bu filmde hiç üstlenmeseymiş. diğer karakterler mizah duygularını herhalde atmosferi geçerken düşürmüş olduğundan esprileri donuk karşılıklar alıyor. ilk ölenin gözlüklü, şişman veya azınlık olmaması güzel hoş da rory ile birlikte filmin izlenebilirliği de ölüyor.

    jake gyllenhaal artık doktor mudur, pilot mudur, uzayda ne yapmaktadır bilemiyorum, zira tam açıklanmıyor. arada bir kez uzayda en uzun kalan insan olma rekorunu kıracak deniyor, adam iki melankolik bakış atıp suriye çok bok diyor, sonrası meh. madem araya sosyal duyarlılık olsun diye insanlıkölmüşağbibenarşaçıkıyorum mesajı sokacaktınız, bu borefestin birkaç dakikasını şu adamın karakterini geliştirmeye verseydiniz de özdeşim kuracak 1 (yazıyla bir) karakter olsaydı. doğrusu kimsenin ölümüne üzülmedim, pofuduk fare kardeş dışında.

    paraplejik dayının laylon eldiveniyle uzaylıya dokanıp dokanıp tıp ve diğer tüm pozitif bilimleri satmasına ne diyebilirim? ortam sıcaklığı yükseltilip bir damla glukoz verildiğinde metabolizması çalışan, tek hücreden kendi kendine çoğalmaya başlayan ve tüm hücreleri hem kas hem sinir hem göz olan (evet filmde bunu söylüyorlar) bir mars canlısı değil eldivenle, nükleer başlıkla bile sevilmez! yaşıyor mu diye bakmak için marslıyı elektrik şokuyla dürtmek nedir kardeş? ufoya taş atan köylülerden mi esinlendiniz? robotların captchaları geçebildiği bir zamanda yaşıyoruz, ama bu senaryo windows 98'i görememiş. hadi modern bilimi, teknolojiyi de geçtim, alien diye bir film var, izlediniz mi???

    japon abiyi yeterince japon olamayıp duygularının tesiri altında kaldığı için huzurunuzda kınıyorum. stereotipik bir japon, uluslararası uzay istasyonunda çalışacak kadar zeki olması da gerekmeden, ben kızımı görecem laaa diye tüm dünyadaki canlıların sonunu getirmeyi göze almaz. kaynak: dünyadaki tüm animeler

    filmin kadınlarına da diyecek söz yok, çünkü varlıkları bir şey katmıyor gibi filme. kaptan kumandan abla ekipteki kafası basan tek kişiydi galiba, hemen harcandı. güya ocd olan cdc kontrolörü abla yine ecnebi lafıyla eye candy olarak konulmuş belli ki, karantina da karantina diye tutturup, onu da beceremeyip dünyanın sonunu getiriyor. peki.

    ---------------------------- spoiler desem nesini spoiler? --------------------------------

    bu nasıl nefrettir ki paragraflarca yazdırıyor, işte o kadar kötü bir film.

    2009 yapımı 5 milyon dolares bütçeli moon gibi bir film var, onun yanında bu gerim gerim gerilim film 58 milyonluk bütçesiyle yiyor ama çalışmıyor. uzaylı trendini kaçırmamaya çalışalım derken bu ucubik fragman bozması naneyi yapmışlar. yukarıda bahsettiğim moon mükemmel senaryosuyla, matt damon'ın oynadığı the martian komedi unsurlarıyla, interstellar harika görselliğiyle, arrival felsefi yönüyle bu filmin beşer onar gömlek üstünde. ki bunlar sadece son dönemden aklıma gelenler. bu filmin yapımı ve yayınında emeği geçen herkesten paramı geri istiyorum. benim vergilerimle film çekiyosunuzz aaa, o öyle değildi neyse.
  • filmde sho diye bir karakter var, seviştikten sonra sırtını dönüp uyuyan erkek kavramını zirveye taşımış. seviştikten sonra uzaya çıkmış.
  • --- spoiler ---

    canlıya her türlü şeyi yaptılar; atmosferini değiştirdiler, alev makinası ile yaktılar, dürdüklediler, yumrukladılar, havasız bıraktılar, hatta şok cihazı ile elektrik bile verdiler. canlıya hücresel formdan itibaren her türlü eziyeti yaptılar. bir de bize bu yaratığı düşman gösterdiler. yaratık az bile yaptı.
    --- spoiler ---
  • ilk yarısı cidden geren ve merak uyandıran, ancak sonrasında gelen klişeler silsilesiyle vasatın bir tık üstünde kalan film.

    --- spoiler ---

    faklı maklı konuşup soğuk espriler yapan fırlama karakterin ilk ölenlerden olması, check

    gemi kaptanının mürettebat ve görev için kendini feda etmesi, check

    görevle ilgili hayati bir bilginin mürettebatın bir kısmından saklanması, check

    tam gerektiği anda dünya ile iletişimin kopması, check

    son kalan survivorların veda konuşması yaparken akıllarına cin bir fikir gelmesi, check

    bu fikrin mutlaka birisinin arkada bırakılmasını gerektirmesi, check

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    en çok da yaşam diye gözler kalp kalp ortalıkta gezen zenci abiye sinirliyim. al işte yaşam!
    lan -200 dercede oksijensiz ortamda hayatta kalan canlıya sen yemek verirsen ne olacaktı? bu yaratık askere gitse kilo alır. hatta bu yaratığı koy adanaya yazın saat 12 de klimasız otobuse biner, sonra yüreğir mahallesinde inip sağa sola yan bakar bu sırada da bölünmeye devam eder. hala da ortam lüks gelir, hala da gelişmeye devam eder. öyle bir hayatta kalan öyle bir görmemiş bu yaratık.

    yalnız sen de nasıl bir yokluktaymışssın be calvin? 2 molekül oksijen gördün ergende çıkan sivilce gibi bölünmekten bir hal oldun ? nasıl pervasız bir yaşam şekli nasıl dengesiz bir gelişimdir bu. aynı yaştaki akranların marsta tek hücreli yaşıyor, bizimki hollanda ineği gibi geziyor ortalıkta.

    --- spoiler ---
  • http://en.wikipedia.org/wiki/life_(bbc_tv_series)

    --- spoiler ---

    ilk bölüm challenges of life. burda bir ön bilgi veriyor belgeselin yapısı ile ilgili ve bu minvalde ilerliyor belgesel. bu ilk bölümde yunusların avlanması anlatılıyor. bu yaşımda bu avlanma şeklini bilmediğim için utandım. yani başını toprağa sokan kuşu biliyoruz, çok lazımmış gibi. bu yunus hayvanının nasıl avlandığını bilmiyoruz. yazık.

    ikinci bölümde kurbağagiller, yılansılar, ejderler, dinazorumtraklar felan anlatılıyo. burda da su damlasından küçük bir kurbağa var. kesinlikle ibretlik. tamamen farklı fizik kuralları ile yaşıyo hayvan. bide komodor ejderi var, evlerden ırak.

    üçüncü bölümde memeliler var. yarasasından balinasına kadar. insana değinilmemiş ama, bence yanlış olmuş.

    dört: balıklar. dağcı balık. karada yaşayan balık. uçan balık. çok çılgın balıklar var. bide deniz ejderi var. dobermanla hamsi arasındaki kayıp halka resmen. sürü halinde takılan balıklar var, müzikler felan... çok hoş.

    beş: kuşlar. raket kuyruklu o kuş bence olmamalı. canlıların yüz karasıdır o. çok garip enretesan kuşlar var. ayrıca kuşlarda cinsellik ne kadar teferruatlı arkadaş. sırf çiftleşecem diye ne biçim evrimleşmişiniz, kokona gibi kuşlar ver allah belanızı versin.

    altıncı bölüm: haşereler. sineği, kelebeği, arısı karıncası... bizim toplumumuz binlerce yıldır var, onların toplulukları ise milyonlarca yıldır var. kimyasal silahları da var ayrıca bunların.

    yedi: av ve avcı
    fikstürü veriyorum:

    çita - zebra (bir klasik)
    tilki - dağ keçisi (çok heyecanlı maç)
    yarasa - balık
    gelincik - tavşan
    yunus - küçük balıklar (av dediğin böyle olur)
    ayı - somon
    etiyopya kurdu - fare
    yıldız burunlu köstebek - solucan mı ney
    chital - kaplan (tribünde langular)
    çıngıraklı yılan - sincap
    fok balığı - orca (katil balina derler)

    yıllar yılı büyük kedilerin avcılığından başka avcılık göstermeyen statikocu belgeselcilere sesleniyorum, yapmayın. ayıptır.

    sekkiz: denizin dibi. deniz anaları, balıklar, yengeçler. herkes takılıyo. yüzüklerin efendisi gibi. her türün bi ülkesi var, bi kültürü var, bi demokrasi anlayışı var.

    dokuz: bitkiler. ayağı yere basan canlılar. hızlı çekim yapınca ne kadar hareketli oldukları görülüyor. sadece 60 sn süren bir bölüm var ki... çekilmesi çok uzun sürmüş, çok çabalamışlar. hareketli bir kamera, ormanda büyüyen farklı bitkileri çekiyor. zaman biraz hızlı geçiyor tabi.

    on: primatlar. bizim gibi olanlar. alet kullanabilenler. ayrımcılık yapanlar. ülke bilincine sahip olanlar. iletişim yetenekleri fazla olanlar. dişilerini 2.sınıf sayanlar. kız alıp verenler. nezaket gösterenler. paylaşanlar.

    --- spoiler ---

    (bkz: iki saattir konuşuyoruz bir kere evrim demedik)

    güzel bir islami seslendirme ile, çok çılgın bir yaratılış belgeseli olur bundan. o kadar ibretlik yani. izleyin, izlettirin.
  • ilk gösterime girdiğinde koşa koşa gidip seyrettim, lakin başlığına anca şimdi uğrayabiliyorum. ayrıca bana gömecek laf bırakmamışsınız allahsızlar!

    --- spoiler ---

    'çok önemli mesajlar viriciz, çok ciddili film yipiciz' janjanıyla parlatılmış, hiçbir derinliği olmayan sığ bir film seyrettim. istasyonda 6 eleman var. erkekler hakkında iyi kötü fikir sahibiyiz. mesela o zenci (ki kendisine acayip kılım) bacağına derman bulma hayaliyle gelmiş buralara. jake beybi, suriye'ye gidip etik olmayan bir savaşı devam ettirmek istemediği için uzaya kaçmış. japon amca (kendisine taaaaaa ringu zamanından beri hastayım) evli, karısı yeni doğurmuş. peki diğerleri hakkında ne biliyoruz? hiç! hiçbir bağ kuramadığım rory'nin ölümü için neden üzüleyim. filmin sonunda uzay boşluğunu boylayan karantina doktoruna neden acıyayım? hakkında hiçbir şey bilmiyorum ki. bir tek rus hatuna üzüldüm, çünkü içlerinde tek akıllı oydu.
    --- spoiler ---

    bitmedi

    --- spoiler ---

    emir komuta zincirine ve güvenlik prosedürlerine uymayan ekip uzaya gönderilir mi amk! resmen delirdim! bu insanlar senelerce eğitilip zorlu şartlar altında, fiziksel ve ruhsal baskı altında nasıl karar vereceklerine kadar her şey test edilip öyle yukarı gönderiliyorlar. ne demek komutana tırıvırı yapmak?! başlarım sizin amerikan klişelerinize! istasyonda başlarına ne geldiyse prosedürleri delmelerinden geldi ve biz 2 saat boyunca salaklıklarını telafi etmeye çalışarak daha da çarşafa dolanmalarını izledik. bu salaklar sürüsünün ölümlerinden etkilenip üzülmem gerekiyor ama kabil değil. çok bile yaşadılar. ayrıca kalkan 3 prosedüründen mürettebata bahsedilmemesi ne demek? really bitch, really?? profesyonellikten ancak bu kadar uzak olunabilirdi herhalde. sanırsın uzaya değil pikniğe göndermişler milleti.
    --- spoiler ---

    bitmedi

    --- spoiler ---

    ayrıca şu uzay temalı filmlerde ayarsız comic relief olayına aşırı kılım. espiri yapmazsa ölecek hastalığından musdarib ne kadar gevşek varsa toplayıp uzaya yolluyorlar zannımca. aksiyon komedi çekmiyorsun aloovv... uzaydasın uzayda...
    --- spoiler ---

    bitmedi

    --- spoiler ---

    uzaylıyı anası kadir gecesi doğurmuş herhalde. 2 saatlik filmde ne talihsizlik yaşandıysa hepsi bu zirzopa yaradı. hiçbir işi ters gitmedi, hep dört ayak üstüne düştü. her işi rast giden bir uzaylı izlemek de durumu ekstra sıkıcı hale getirdi. kafeste mi kaldı, aha elektrik aletinin sivri ucu yanındaymış meğersem. kızartılmak mı istendi, tüh ya bak görüyon mu yakıt bitmiş. dünya'dan yardım mı istesek, ay tam olarak iletişim için gerekli olan sıvının oraya yuva yapmış görüyon mu? hmm, o zaman oksijensiz alana hapsedelim. ay oraya da dünyadan gelen kapsül bağlanıverdi şimdi. e eben calvin... eben...
    --- spoiler ---

    bitti.
    beklentisiz izleyin. ancak o zaman eğlenebilirsiniz. popcorn filmine benim gibi ciddili yaklaşırsanız, aynı benim gibi sinir hastası olursunuz izlerken. haberiniz olsun.
hesabın var mı? giriş yap