• 2008 temmuzunda gidip kalma imkanı bulduğum güzel polonyanın güzel şehri.ıfak bir şehirdir, geniş kaldırımları tenha yolları ile insanı biraz da sakinleştirir hatta. şehrin içinde birçok küçük üniversite binası vardır ve nüfusunun yarıdan fazlası(yanılmıyorsam yüzde 60) öğrencidir ve çoğu da üniversite öğrencisidir. küçük bir şehir olduğundan parlak bir gece hayatı yoktur ama yine de şehir merkezinde eğlenmek zor değildir ama barlar kimlik ve yaş konusunda çok hassastır.(cezalar ve yaptırımlar çok ağırmış) üniversite yurdunun bahçesinde mangalda sosis ve yanında bira ile harikalar yaratan insanlarla doludur ama yemek kültürleri pek gelişmemiştir çünkü genellikle gördüğüm menüler şnitzel patates püresi ve sebze çorbası türevleriydi.şehir dışında majdanek ve wisla nehri civarındaki kale ve eski yerleşim yerleri gezilebilir.turistik bir kasaba da vardır burada.
  • polonya'nın küçük ve şirin bir şehri. avrupa'nın tipik özelliklerinden biri olan eski kent (stare miasto) ve onun dışında büyüyen yeni kent imajı burada da karşınıza çıkıyor. kentte gezebileceğiniz yerler bu eski kentle sınırlı kalıyormuş gibi görünse de, büyük parklarına ve yürüme mesafesindeki göle de gidilebilir.

    kente ilk geldiğinizde başlıca sorun yemek yemek oluyor tabii ki. kendi yemeğinizi yapmak isteseniz de türkiye'deki gibi sebze ve meyveyi ucuza ve taze olarak bulmanız çok zor. kendilerine has yemekleri olsa da polonyalıların, daha çok fast food ağırlıklı bir menüleri var.

    orta yaşlı insanlar burada ingilizce bilmiyorlar, vücut dilinizi geliştirmek için büyük şans sizin için çünkü lehçe öğrenmeniz kısa süreçte ne yazık ki çok zor. bunun dışında hep kızlarının güzelliğinden dem vurulur kuzeydeki ülkeler için ama lublin'e gelirseniz durumun pek öyle olmadığını görebilirsiniz. erkeklerinden hiç laf açmıyorum bile. en ironik noktalardan biri, sarışın seven türk erkeğinin burada her sarışının saçını siyaha boyadığını görünce hayal kırıklığına uğrayacak olması. hepsi simsiyah saçlara sahip ama göz renklerini değiştiremiyorlar. mavi mavidir sonuçta.

    edit: lublin'de her yerde disko müziği çalıyor. takside, süpermarkette, küçük pastanelerde, her yerde. hiç lehçe müzik kulağınıza çalınmıyor mekanlarda. şehre ilk geldiğimde taksici sixpence none the richer'in bir şarkısını dinliyordu. lady gaga'nın şarkılarını bilmezdim artık kulağıma çalına çalına kendisini tanır oldum. ama işin en ironik kısmı, her yerde ingilizce parçalar çalınıyor olmasına rağmen, taksi şöförü dahil kimse ingilizce bilmiyor.
  • iki aydır yaşadığımı şehir. bir üç ayım daha var. polonyanın doğusunda nüfusun çoğunluğunun öğrencilerin oluşturduğu, sakin, küçük biraz da sıkıcı bir şehir. lublin castle, zalew zemborzycki (yapay göl: mesire alanı) ve kazimierz tıristik görülmesi gereken yerleri arasındadır. özellikle kazimierz'i tavsiye ederim. lubline arabayla 1.5 saat uzaklıkta küçük bir kasaba. adını hatırlayamadığım fransız esintisiyle dekore edilmiş, harika alkollü çikolatalı pastaları olan küçük bir kafe var. şiddetle öneririm. turistik bir kasaba olduğu için nispeten pahalı bir yer. lublin de gece hayatı ise erasmus öğrencileri sayesinde renkli. meşhur clubları: shine,cream,czekolada ve silence. hepsinde aynı tarz müzik ve çılgınca dans eden gençler. polonyanın diğer büyük şehirleri gibi olmasa da stare miasto (old town) samimi ve şirindir. old town girişinde krakow gate'in solunda polonya yemekleri yapan ve gayet de ucuz olan bir restaurant vardır. ayrıca old town'ın içinde yer alan old pub da bira çeşitliliğiyle bayağı meşhurdur.

    marketlerde sebze ve meyve bulmak cok zor oluyor. özellikle bunları kiloyla almanız mümkün değil. polonyada istemediğiniz kadar bulabileceğiniz üç şey, elma, patates ve tabiki lahana. yemeklerin mütemmim cüz'ü lahana ve patates. bir de tabi meşhur pierogileri var. ama cok abartıldığı da bir gerçek. nerde bizim kayseri mantımız.

    kentte orta yaşlılar ingilizce bilmiyor. özellikle marketlerde alışveriş yaparken kasiyerlerin ya da görevlilerin ingilizce bilmemesi epey yorucu oluyor. ama genç birisini bulduğunuzda konuşmaktan çekinmediğiniz takdirde size gerçekten yardımcı oluyorlar. lublin plaza gibi büyük avmlerde yer alan mağazalarda çalışanlar çoğunlukla ingilizce biliyorlar. bununla beraber küçük restaurantla hariç, old town da yer alan çoğu restaurantın garsonları da ingilizce konuşuyorlar.

    lublinin havasına gelince, gerçekten ölümcül soğuk. iki aydır buradayım sadece bir kez kar yağdı. onun dışında hava ayaz, ve sisli. insanın içine işleyen bir soğuğu var.

    kaldı lublinde üç ayımız. bakalım nasıl geçecek...
  • polonya'nın doğusunda kalıp lviv'e komşu olan, bulunduğu eyalete de ismini vermiş, 300 bin nufuslu, comenius projesi kapsamında bana bir yıl ev sahipliği yapmış olan, ucuz, küçük ve şirin polak şehri.

    5 adet üniversiteyle dikkatleri üzerine çeker bu şehir. bu yüzden de türk erasmus öğrencilerinin de uğrak noktasıdır. okul dönemlerinde hayli canlı gece hayatı vardır. ancak okul kapalı olduğu dönemlerde ise durağan bir şehirdir. merkezinde lublin plaza adında orta halli bir avm içermesinin yanı sıra, otogar ve tren istasyonu etrafında ucuz pazar alanları içerir. şehrin bir çok noktasında kebapçı vardır. old town'da yer alan irish pub mutlaka ziyaret edilmelidir.

    gece hayatına bir parantez açacak olursak; shine, czekolada (evet, çikolata), cream, dom kultury ve dwa pietra populer gece kulupleridir. giriş ücreti en fazla 20 zl (5 euro) olduğu görülmüştür. eğer facebook'ta oluşturulan etkinliklere 'katılıyor' yaparsanız buralara ücretsiz girebiliyorsunuz. içerde ise 25 euro'ya bildiğin şişe vodka açtırabilirsin. bira yaklaşık 3 euro'dur. damsız girilmez olayı vs yoktur. çarşamba günleri bayanlara ücretsizdir, o yüzden çarşamba günlerine ladies' night denir.

    ulaşıma gelince, şehir içi otobüsler ucuzdur, şehirler arası ulaşımı tren ve otobüs ile yapabilirsiniz, o da türkiye'ye göre hayli ucuzdur. polonya'dan bir okuldan alınmış öğrenci kartınız varsa yüzde elli indirimle biniyorsunuz.

    insanlarına gelince ise pek çoğu ingilizce bilmez ama iyi insanlardır. sıcaktırlar. dazlak olanlarına dikkat etmek gerekiyor, içlerinde ırkçı bir kin barınıyor olabilir.
  • polonya'nın başkenti varşova'ya tren ile üç saat uzaklıkta bulunan, beş tane üniversite bulundurduğu bünyesinde yaklaşık yüz bin öğrencinin yaşadığı küçük ve sevimli şehir.

    öğrenci değişim programı yani erasmus sayesinde 2013 yılında bahar dönemi ( şubat - haziran ) ayları arasında lublin'de bulunmuştum. öncelikle şehir gerçekten küçük ve nüfusunu ciddi anlamda öğrenciler ile yaşlılar oluşturuyor.

    sıcaklık olarak bahar döneminde gittiğime sevinmiştim ancak nisanın ortalarına kadar kar yağmıştı. mayıs ile beraber sıcaklık ciddi anlamda artıyor sadece sıcaklar artmadan yaklaşık bir hafta önce aralıksız yağmur yağıyor.

    sadece lublin'de üretilen perla olarak yazılıp " perva " diye telafuz edilen türlü türlü aromalı çeşidinin bulunduğu hem hesaplı hem de güzel de bir birası olan bu güzide şehirde gece hayatı da hiç durmadan devam eder. sabahın en erken saatlerine kadar azalarakta olsa çalışan otobüs hatları mevcuttur.

    günlük alışveriş için polonya halkı'nın ve tabi özellikle de öğrencilerin kullandığı " biedronka " adında hem hesaplı hem de resmen dizayn olarak türkiye'deki bim'e benzeyen sevimli mağazaları vardır.
  • 9 kasım 2016 tarihinde bir turk öğrenciye 3 tane faşistin saldırdığı şehir olmasıyla şaşırtmamıştır.
  • polonya'nın küçük bir şehri. an itibariyle 4 tane gece kulübü hizmet vermektedir. erkekleri fazla ırkçı, kızları güzel ve iyi niyetli. yapay bir gölleri var zalew zemborzycki diye geçiyor, yazları çekirdek kola eşliğinde oturup arkadaşlarla dedikodu yapabileceğiniz bir yer. küçük ve tatlı evleri, geniş yolları, sade ve gösterişsiz hayatı ile emeklilik için alternatifler arasına girebilir.
  • erasmus aracılığıyla gelmiş olduğum küçük şehir. politechnika lubelska'da okuyorum. türkiye'de kaldığım üniversiteye göre küçük bir üniversite. 10.000 kişilik. yurtlar berbat. yurtların tek olumlu yanı hiç bir kural olmaması. turkiyedeki yurtlar hapishane gibi oluyor genelde.

    esn sağ olsun geldiğim şu bir, iki günde biraz eğlence yaşadım. biraz daha hareket lazım. en kötü yanıda herkesin türk olması. ben bu kadar türk beklemiyordum. biriyle konuşucağım zaman ilk türkçe soruyorum. muhtemelen türk çıkıyor çünkü.
  • polonya'nın doğusunda , ukrayna'ya komşu küçük bir öğrenci şehri . yaşam kalitesi olarak anadolu'dan geliyorsaniz sizi tatmin eder ama türkiye'nin büyük şehirlerinden geleceklerin krakow , varşova , gdansk , pişman gibi daha merkezi şehirleri seçmeleri daha iyi olur.
  • nazi ölüm kampları majdanek,belzec ve sobibor’un içinde bulunduğu lublin voyvodalığının en büyük kenti.
hesabın var mı? giriş yap