*

  • 1976 doğumlu amerikalı aktör.
    http://www.imdb.com/name/nm0243233/
  • elisabeth moss ile oynadığı the one i love filmiyle tanıdığım aktör, senarist ve yapımcı. kardeşiyle kurdukları duplass brothers olarak piyasaya girmiş bulunmaktalar. hbo'ya room 104 (ki birkaç bölümün senaryosu mark beyindir) ve netflix'e de blue jay yaptılar mesela.

    unutmadan bir de creep serisi vardır; özellikle ilki meraklıları tarafından baya tutulan, yine başrolden sonra yazımda ve yapımda adını gördüğümüz.

    oyuncuların fahiş kaşeler sebebiyle çektikleri filme ortak olmaları amerika'da alışıldık bir durum fakat bu adamın hem özgün içerik üretip hem de bunu elini taşın altına koyarak piyasaya sunma çabası baya hoşuma gitti. arada çuvallasa da (ilk iki bölüm hariç room 104 bence vasat hatta altı bir işti) her şeyin ötesinde ruhu amatör iyi bir oyuncu ve takip edilesi bir insan gibi görünüyor.

    şöyle de buyurun imdb'si : http://www.imdb.com/name/nm0243233/
  • katie aselton'un kocası.
  • creep filmindeki performansı harika olan underrated oyuncu.
  • blue jay filmindeki sakallı haliyle m. serdar kuzuloğlu'nu anımsatan aktör.

    o nasıl bir benzerlik arkadaş. umarım yalnız değilimdir.
  • kardeşi jay duplass ile kurmuş olduğu duplass brothers yapım şirketinden çıkan her filmi izlemeye çalıştığım adam. şu sıralar netflix üzerinden, slice of life diyebileceğimiz filmler çekseler de göynümün baş köşesine koyduğum işleri, creep serisidir. başlarda, saçma sapan bir buluntu film izlediğimi sanırken, konu öyle bir yere kaydı ki genelleme yaptığım için kendimden utandım.

    konu akıp gittiği esnada araya kaçan don misali gülümseten diyalogları ve mimikleriyle, ne kadar zeki adamlar olduklarını göstere göstere değil, ucundan ucundan veriyorlar. böylelikle, her şey samimi hale geliyor. filmlerde, kör göze parmak sokulmasındansa, ufak ufak dokundurulmasını tercih ederim.

    mark duplass'ın, izlediğim son filmi paddleton, herkesin başına gelebilecek bir olayı anlatıyor esasen. bir yakınınız, ölümcül hastalığa yakalanmıştır ve son zamanlarını, fiziksel acılarla geçirmek istemez. adamlar, hikayeyi öyle güzel yazmış ki ray romano'ya mı, mark duplass'a mı üzülseniz, yoksa hallerine mi gülseniz, bilemiyorsunuz. konunun vehametini arka plana atıp boktan bir trajedi çıkmasını engellemişler. üstelik siz, bir izleyici olarak, filmin nasıl sonlanacağını ta en başından biliyorsunuz. buna rağmen.

    hülasa, müthiş bir adam, kardeşi de öyle. sıçratmalı sahneleri, güldürme amaçlı çekmeleri yeter.
  • safety not guaranteed, the one i love, creep, creep 2 ve en son dün paddleton'da izledikten sonra daha da sevdim. eleman gerçekten aşmış bir oyuncu, suratının avantajını da iyi kullanıyor. yine ne varsa indie'cilerde var.
  • creep 3 yapım aşamasının neden bu kadar uzadığı ile ilgili sorulara, yoğun bir çalışma yürüttüklerini söylemiş. link
    tabi söylediğine göre creep 2 her ne kadar hayranlar tarafından beğenilse de, kendisi ortaya çıkan işten pek memnun olmamış ki, üçüncüde bu hatayı yapmak istemiyormuş.
    ne yaparsan yap, peachfuzz'ı geri getir.
hesabın var mı? giriş yap