• hakkında o kadar laf etmişim ama bi kere bile "güzelim karıyı ne hale getirdiler be kanka" dememişim.. şimdi niye dedim? çünkü hayat spoilersız çekilmez..
  • an itibariyle izlemeyi bitirmis oldugum fransiz yapimi bol kan iceren, mide kaldiran ve bir o kadar da sarsici gerilim filmidir. baslangicta ne oldugunu anlamaya calissaniz da biraz kafaniz karisiyor. ancak kisa bir sure sonra kafanizda olusan soru isaretlerini filmin anlatimi sayesinde cozmus oluyorsunuz. filmin ortalarina gelince daha ne olacak diye beklerken bir anda konunun gercek yuzuyle karsilasiyorsunuz. film sonlandigindaysa buyuk bir sok yasamis olmuyorsunuz ancak tatmin edici bir aciklama ile yetiniyorsunuz. kisisel yorumuma gore gayet etkileyici bir gerilim film. yasasin avrupa sinemasi.
  • izledigim en basarili korku filmlerinden biri.

    korku filmlerini korkunc kilan aslinda korku sahneleri degildir. cunku izleyici olarak zaten bir korku filmini izlemenin verdigi defans mekanizmasi sayesinde, sunulan tum korkutucu goruntuleri bir refleksle yere serebilmekteyiz. yani en salak seyircisi bile, sadece kan ve organ goruntuleriyle korkmaz. sadece tiksinir.

    demek ki onemli olan korku sahnelerinden daha fazla, filmdeki duygusal sahneler. sempati yaratilan bir oyuncunun en az sekilde cani aciyacagindan seyirci korkacaktir. sempati duyubilmek icinse o kisiyi anlamak ve ayni hisleri paylasmak onemlidir. yalnizca kendimizden bir seyler buldugumuz kisiye sempati duyabiliriz. nefret edebilmek icinse, onu anlayip kendimizden uzak bulmamiz gerekmekte.

    bu filmde ise ilk sahneden itibaren masum kucuk bir kiz cocugunun basina gelenlerle kafamiz yorulmakta. her insanin kendisine cok yakin hissedecegi, kucuk masum ve gucsuz bu kiz aslinda belkide icimizdeki guvensizligi ve korkuyu temsil ediyor. anlamsizca ve caresiz iskencelere maruz kalmasida kesinlikle her bireyin en derin korkularindandir.

    --- spoiler ---

    film baslarda klasik bir sozofreni senaryosu seklinde ilerlesede seyirciyi ters koseye yatiriyor.

    --- spoiler ---

    zaman zaman (bkz: frontiere s) ve (bkz: haute tension) ile paralleller varmis gibi gozukmesi yaniltici. bu arada bence bu uc film arisinda en basarili ve orjinali martyrs. diger filmlerinde cok basarili oldugunu dusunursek ne denli bir ovgude bulundugumu anlamak zor olmasa gerek.

    (bkz: let the right one in) duygusal anlamda, bir korku filmi icin buyuk bir basari yakalamis olsada, gerilim anlaminda biraz yetersiz kaliyordu. martyrs ise gore konusunda yerinde olsada, yukledigi gercekcilikle gerilimin dozunu biraz fazla veriyor. oyleki son asamada ki o goruntuler artik yeter, bu kadari fazla dedirtiyor. filmdeki o dogal atmosfer sayesinde, her an izleyicininde boyle bir duruma dusme korkusunu ve olanagini hatirlatmasi filmi cekilmez ve izlenilmez kiliyor.

    ciddi anlamda psikolojisi zayif insanlarin izlememesini tavsiye ederim. onarilmayacak hasarlar verebilir. hic yoktan anlamsiz bir fobi olusturabilir.
  • --- spoiler ---

    bu filmin sonunda anna eddie'nin somewhere in time 'ın kapağındaki haline benziyor.

    http://imagecache.allposters.com/…-time-posters.jpg

    --- spoiler ---
  • izleme bu filmi, bu filme vereceğin parayı, rulo yapıp kanalizasyon deliğinden içeri at, daha iyi.
    izleme.
  • ilk olarak, !f istanbul' da, ardından da vizyonda gösterim şansı bulan pascal laugier'in yönettiği "gore" türünde bir film olarak sınıflandırabileceğimiz 2008 yapımı martyrs, "işkence odası" olarak türkçe'ye çevrilmiş olan isminden de anlaşılacağı üzere; izleyiciye bolca kan, vahşet ve işkence vaat eden bir fransız filmi.

    http://www.resetmagazine.net/…yi33/sinema/mart.html
  • (bkz: şüheda)
  • izleyeli yarım saat oldu ve ilk olarak şunu söyleyebilirimki; çok garip bir film. bu filmi garip kelimesinden daha güzel tanımlayabilecek başka bir kelime zannetmiyorumki olsun. çok iyiydi harikaydı desem değil, ya bu ne biçim film harcadığım vakte acıdım desem hiç değil. aslında iç içe iki film izlemiş gibiyim şu anda. ilk yarısı bitmek üzereyken "so what? iki kelime" dedim kendi kendime. olmasını beklediğim herşey olmuştu çünkü. ikinci yarısı ise hiçte beklemediğim şekilde gelişti.

    yalnız sonunu çok iyi bağlayamamışlar orası beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. yinede izlediğime pişmanmıyım hiç değilim. bence oturun izleyin, avrupa sinemasınında korku filmi yapabildiğini görün.
  • kesinlikle kız arkadaşla gidilmemesi gereken bir film. kesinlikle. ben yandım siz yanmayın...
  • zaman atlaması yaşatan film. kanlı bıçaklı ilk bölümü sona erince insan filmin bitmekte olduğunu düşünüp 1 buçuk saat geçmiş olmalı diyor. yani bundan sonra daha nereye uzanabilir ki film. derken stream çubuğunun daha yarısına bile gelmemiş ve hepitopu 40 dakikanın geçmiş olduğunu fark edip şoku yaşıyorsunuz. sırf bu bile heyecan katıyor demek ki daha bir şeyler olacak diye. sonra bir bakıyorsunuz film ilk bölümüyle zerre alakası olmayan başka denizlere doğru yelken açıyor. çok daha rahatsız edici bir kısım bu ama nereye bağlanacak diye kalkamıyorsunuz da başından. filmin bu iki bölümü tek tek ele alındığında her biri kendi içinde vasatın az biraz üstü olmasına karşın bir araya geldiğinde desteklediği merak duygusunun da etkisiyle izlenilebilir bir seviyeye ulaşıyor. benim için gerçekten farklı bir tat oldu.

    --- spoiler ---

    mürebbiyenin gebermesinden kelli ölüm sonrasının derhal tadına bakılması gereken bir deneyim olduğu sonucuna varabilir miyiz? hangi sözler adama intihar ettirecek kadar etkili olabilir ki.. varsayalım harbiden kızın gördükleri fevkalade şeylerdi, ama kelimelerin gücü de bir yere kadar. kifayetsiz kalması gerekmez miydi? yoksa kız edebiyat mezunu muydu da dili çok güzel kullanıyordu?

    aksi fikirse kadının körü körüne bağlı olduğu inancının kızın anlattıklarıyla birlikte çökmesi ve tüm bu uğraşlarının bir hiç için olduğunu anlaması. bu hayal kırıklığı kaldıramayıp eski bildiği şekliyle ölmeyi mi tercih etti? madem öyle neden bunu hemen yapmadı da yaşlı başlı geberesice sosyeteyi etrafına toplayıp bunu bir gövde gösterisi şeklinde sundu?

    film hangi mesajı vermek istemiş anlayamadım. seyirciye bırakma geyiğine girmek istemiyorum, bunu kabul etmiyorum.

    --- spoiler ---

    dikkat çekilmesi gereken bir diğer husus ise küçük kızların büyüyünce aldıkları tipin ancak bu kadar doğru kestirilebilmiş olmasıdır. abartmak gibi olmasın, gerçekten 15 sene kızların büyümesini beklediklerini bile düşündüm filmi tamamlamak için hehehe..

    anna isimli kızın küçüklüğünden belliydi ilerde afet olacağı..
hesabın var mı? giriş yap