• yönetmenlik koltuğunda xavier dolan'ın yer aldığı 2019 yapımı film.

    film dünya prömiyerini bu sene gerçekleştirilen 72. cannes film festivali'nde yapmış ve ana yarışmada büyük ödül için yarışmıştı.

    arkadaşlarının çektiği bir kısa filmde, rol icabı öpüşmek zorunda kalan iki çocukluk arkadaşının değişen ilişkilerini anlatan filmde maxime karakterini de dolan'ın kendisi oynuyor.

    xavier dolan'ın yeniden cannes ana yarışmada yer almasını sağlayan son filmi şimdiden genç yönetmenin en iyi yapıtları arasında sayılıyor. filme adlarını veren matthias ile maxime, çocukluktan bu yana sıkı arkadaştır. rol aldıkları bir kısa film için öpüşmeleri gerekince arkadaşlıkları sarsılır. kısa sürede aralarına alışık olmadıkları bir şüphe girer ve hayatları değişir. otuz yaşına basan dolan'ın maxime rolünü üstlendiği bu duygusal dramda ayrıca mommy'deki anne rolüyle tanıdığımız anne dorval da rol alıyor. yirmili yaşlarının sonuna yaklaşan quebec'li bir arkadaş grubunu gözlemleyen film, erkekler arasındaki dostluk, yakınlık, cinsel belirsizlik konularına değinirken şu soruları da soruyor: "ben kimim? bir başkası gibi mi davranıyorum?”

    filmin afişi
  • the death and life of john f. donovan'dan sonra xavier dolan biraz yeniden kendisi olmaya, biraz ferzan ozpetek olmaya, biraz da pseudo-mumblecore bir film çekmeye karar vermiş ve ortaya bu vasat yapım çıkmış sanırım.

    özellikle filmdeki diyalogların rabarba-vari yapısı yorucuydu. birlikte bitmeyen bir ergenliği yaşayan bu adamları sevimsizleştirmekse amaç becerilmiş, ve konuşmalarda entelektüel içerik de yok gibi bir şey. ozpetek-vari melodram da cabası...

    filmde dolan'ın birkaç parlak fikir sokuşturması yok değil. dil meselesiyle ilgilenilmiş, anne ve kadınların dünyası da yer yer bilinçli olarak eksik bırakılmış yer yer de aşırı vurgulanarak karikatürize edilmiş fakat yine de sağlam bir arka planı olduğunu hissettirebiliyor bu konularda. fakat ilgisi bu kadar dağınıkken bir de odaklandığı çoklu meselelere rastgele sırt çevirişi kötü bir yapı oluşturmuş film için. bütün bunların seyirciyi dışarıda bırakan mastürbatif bir yanı var muhakkak.

    rivette'in kız kardeşi çektiği filmi "impressionist expressionist" diye tanımlıyordu ya, bu film de aynen öyle bir oksimoron oluşturarak o çekilen kısa filme dönüşüvermiş. o halde öpüşmek en iyisi oluyormuş falan, bilemiyorum dolan bunları ilk yazdığında kağıt üzerinde nasıl duruyordu ama şu haliyle iyi durmadığı kesin.
  • xavier dolan bir kez daha sinemada müzikleri etkin kullanmak hakkında ders niteliğinde film yönetmiş.

    dolan’ın adını görürüz ve film sinemada oynar da biz gitmez miyiz? tabi ne alaka, gitmeyebiliriz ama gittik. hata idi.

    filme gelecek olursak 2 saate yakın çok kötü fransızca konuşan insanların daha kötü fransızca konuşan başka bir insanı eleştirmesini izliyoruz ve bunun hakkında uzun uzadıya düşünüyoruz. eğleniyoruz da açıkçası bu kısımlarda.
    (bkz: quebec)

    matthias ve maxime çoğunlukta olmak üzere kanadalı* bir arkadaş grubuna eşlik ediyoruz. gülüyorlar, eğleniyorlar, uzaklaşıyorlar, yakınlaşıyorlar, tabularla savaşıyorlar.

    6/10

    --- spoiler ---

    “aman aman öbüşdük az önce biz ibne mi olduk şimdi” şeklinde sorgulaya düşüp yıllarca görüşmemek gerçekten sığ bir düşünce tarzına sahip karakterlerin işlendiğine dair izlenim vermekte. bu kısım biraz da üzücü sanki.

    --- spoiler ---
  • dün kadıköy rexx’te altyazı kaymaları ve kesintilerle hafif olaylı şekilde izledim filmi.

    javier dolan yine her zamanki gibi,2 küsür saat hiç sıkılmadan saate bakmadan filme odaklanıyorsunuz. her zamanki gibi naif müzikler ve dinginlik dolu kesitler.

    filmin konusu aslında sıradan ve size yeni bir bakış açısı vaat etmiyor, fakat 15-20 yıllık ya da çocukluktan beri arkadaş olan bireylerin duygusal yakınlaşmasını ve bunun karmaşasını konu alan bir film olarak zaten duygulara odaklandığını yeni bakış açılarından ziyade sadece bizi bize anlattığını düşünüyorum.

    film iki eski dostun yakınlaşmasını eşcinsel açıdan ele alıyor tabii her dolan filmi gibi, fakat bunu o kadar naif yapıyor ki her seferinde, cinsiyetlerden ve bizi etiketleyerek üzerimizde sadece insan olmaktan öte ek kimlikler yaratan kavramlardan bağımsız olarak izleyebiliyorsunuz.

    dolan’ın her filminde kendimi evimde gibi hissettiğim bir ortam yaratmasını, hiç yabancılık ya da bana zıt bir duygu hissetmemi ise kendisinin sanatsal yetenekleri had safhada bir lavuk olmasına bağlıyorum.

    izleyenler için vakit kaybı olmayacaktır, içinize dönerek izleyebileceğiniz bir film
  • dolan sineması düşüşte! nerde ilk filmleri nerde bu film. acemi bir yönetmenin elinden çıkmış gibi desem dolan'a haksızlık olacak; keza eski filmleri ortada. peki neydi bu izlediğim diye sorunca inanın cevap bulamıyorum. yarım yamalak olay orgusu kotu bir yonetim kısır bir senaryo gereksiz diyaloglar ve sahneler toplamda kocaman bir kurgusal acziyet...
  • beğendim
  • çok kötü bir film yine dolan'dan. escinsellere odaklanmasi haricinde yuzyillardir muadillerini izledigimiz romantik filmlere yeni hicbir sey katmiyor. yan hikayeler ve karakter derinlikleri de cok kotu olunca film akmiyor, ilerlemiyor. darmadagin bir kurgu, odak noktasi olmayan bir senaryo... 3/10
  • xavier dolan'ın aktör olarak da oynadığı, filmekimi'nde izlediğim son filmi. iyi bir filmden beklenti genel olarak, sağlam bir senaryodur sanırım. zira temel sağlam olunca mantık olarak bina da sağlam ve güzel olur. ancak bazı filmler kusurlarıyla bu güzelliğe ulaşıyorlar. bu film gibi... hikaye oldukça gündelik ve sıradan ancak gabriel d'almeida freitas'ın şahane oyunculuğu ile xavier dolan'ın yönetmenliği birleşince ortaya iyi bir film çıkmış. sanırım xavier dolan'ın en sevdiğim filmi oldu. nedeni spoiler kısmında...

    puanım:8/10

    --- spoiler ---

    matthias'ın yüzme sahnesi iyi kurgulanmıştı. kafa karışıklığı suda olucan baloncukların devinimi ile ifade edilmiş, çok beğendim.

    veda partisi'nde matthias evi terk ettiğinde yerdeki kurumuş yaprakların hareketi de duygu-durum betimlemek için güzel kullanılmış. keza sharriff'in evindeki kiler sahnesi'de oldukça güzeldi. dış mekan çekimde iki erkeğin öpüştüğü neredeyse anlaşılmıyordu ki bu da bizi lisa rivette'nin film çekimi öncesi konuşmasındaki cinsiyetler kısmına getiriyor.

    iki arkadaş arasındaki gerilim, maxime'in umursamazlığı ve matthias'ın hırçınlığı sıradan bir senaryoyu oldukça yukarılara taşımış.

    --- spoiler ---
  • hangi niteliğine göre cannes film festivalinde altın palmiye adayları arasında seçildiğini anlayamadığım bir xavier dolan filmi. senaryo nereden tutsan elinde kalıyor. odak noktası arkadaşlık dendiği halde ne arkadaşlığı, ne aile içi dramayı, ne de karakter gelişimini düzgünce yansıtamıyor. ben artık cannes'in bazı yönetmenlere kıyak geçtiğine ikna oldum.

    film öncesi söyleşisinde xavier dolan bu filmin onun için bir "kapanış filmi" olduğunu ve artık başka tür projelerde yer almak istediğini açıkça belirtti. o yüzden de filmde annesini j'ai tué ma mere deki anne dorval oynuyor 10 sene önceki gibi. yine sorunlu bir ilişkileri var. fakat bu film hiç olmamış. quebec aksanı üzerine çok fazla espri var ve fransızlar bayılıyor buna ama bu cannes gibi prestijli bir film festivalinin seçkisine alınmak için yeterli bir kriter olmamalı.
hesabın var mı? giriş yap