aynı isimde "mehmet akif ersoy (gazeteci)" başlığı da var
  • hani, milliyetin islam idi? kavmiyet ne?
    sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine.
    "arnavutluk" ne demek? var mı şeriatta yeri?
    küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri!
    arap'ın türk'e, laz'ın çerkez'e, yahut kürd'e
    acem'in çinli'ye ruçhan mı varmış? nerede?
    müslümanlıkta "anasır" mı olurmuş? ne gezer?
    fikr-i kavmiyeti telin ediyor peygamber

    şiiriyle millyetcilige son noktayı koyan sair.
  • "azmin neden bu kadar süreksiz
    sen mi yoksa davan mı yüreksiz"

    bu dizeleriyle en baba öğüdü vermiş üstattır. şimdi kalk da okula gitme yani!
  • bir gün bir mecliste genç bir adam usta şaire alaycı bir tavırla "siz baytar misiniz?*" diye sorar.
    üstat şu cevabı verir: evet. bir yeriniz mi ağrıyordu?
  • şöyle de bir sözü varmış güzide insanın:
    "aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri için gelirler vecde
    vaad etmeseydi allah cenneti, o'na bile etmezlerdi secde"
    çok takdir ettim şahsen.
  • en sevdiğim şiirlerinden biri aşağıdadır, hâlâ yaşayan şairlerimizden biridir mehmet akif benim için, o catık kaşlarının altında derin manalar yatar sanki....

    zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
    gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
    biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!..
    - boğamazsın ki!
    - hiç olmazsa yanımdan koğarım.
    üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
    hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
    doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
    bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!
    yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
    kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
    kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
    onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
    adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
    çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
    zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
    irticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?
  • kalemini, cennetteki mürekkebe batırmış şair.
  • üstad salaş ve saç sakal karışık bir halde bir yerde bir elemana rastlar. sakalıyla mı artık, kıyafetiyle mi, yoksa eski görünüşlü haliyle mi dalga geçmek için. "ne bu halin, maymuna dönmüşsün" demiş. mehmet akif cevap vermiş: "aaa öylemi? o zaman başka tarafa döneyim" demiş, istikametini değiştirip başka yöne doğru uzaklaşmış.
  • bugün okuduğum bir şiiriyle bir kez daha hayran olduğum, o şiir yazan ellerini öpmek istediğim şair. sizlerle de paylaşayım canlarım..

    "evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş…
    sesler de: “vatan tehlikedeymiş… batıyormuş!”
    lâkin, hani milyonları örten şu yığından,
    tek kol da “yapışsam…” demiyor bir tarafından!
    sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
    sen sâhip olursan, bu vatan batmayacaktır.
    feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…
    uğraş ki: telâfî edecek bunca zarar var.
    feryâd ile kurtulması me’mûl ise haykır!
    yok yok! hele azmindeki zincirleri bir kır!
    “iş bitti… sebâtın sonu yoktur!” deme, yılma!
    ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma."
  • türkiye cumhuriyeti devleti'nin milli marşı'nın şairi.
    kemalist tc devleti ibaresi geçen bir entry debe'de. bu dil kimin dili bellidir. an itibariyle 9 fav almış bir entry'nin hakkıyla debe'ye girdiğine beni kimse ikna edemez. bu skandalın bir açıklaması var mı? artık debe'ye de mi çıkıyor böyle entryler?
  • mısıra gidişini "şapka kanunu çıktı kızdı gitti" ya da "laik cumhuriyet kuruldu köpürdü uzaklaşt"ı şeklinde basitçe açıklamamak gereken şairdir. türkiye den ayrılmıştır, çünkü türkiye de yöneticiler tarafından istenmemektedir, kendisi bir milletvekili olduğu halde peşine adamlar takılmış, 24 saat yaptıkları gözlenmiştir. hatta gazetelerde kendisi hakkında "akif artık gidip biraz kumla oynasın" (anlayacağınız şekilde arap ülkelerinden birine gitsin manasında) gibi yazılar yazılmaya başlanmıştır. kendisi de onurlu bir adam olduğundan bunlara daha fazla katlanamamış ve mısıra öğretim görevlisi olarak atanmasını istemiştir, yurt dışında da ölmemiş istanbulda ölmüştür.
    kur'an çevirisi hikayeside şu şekildedir: kendisi zaten kur'an nın bir manzume şeklinde çevirisi üzerinde çalışmaktadır, hükümet de bu çeviriyi destekler, mısırdayken bu çeviriyi bitirir ama bu sırada tbmm ezanı türkçe okuma kararı alır bunun üzerine mehmet akif "benim bu çevirim devletten de destek gördüğüne göre bu adamlar kur'an nın yerine de benim eserimi koymayı düşünüyor olmalılar" diyerek çevirisini mısırdaki dostlarından birine verir ve türkiyeye gideceğini kendisi ölene kadar ilgili uygulama değiştirilmezse çeviriyi yakmasını söyler. arkadaşı tabikide bu esere kıyamaz ve yakmaz, çevirinin sonunun ne olduğu meçhuldür. mehmet akif in bu sırada hükümetten destek aldığı aşikardır bu desteğin parasal mı olduğu, parasalsa ne kadar olduğu ise bilinmemektedir.
    safahat şairin kendime ait dediği eserlerini topladığı kitabıdır, ama safahat ın günümüzdeki basımlarında genelde tüm eserleri***bulunmaktadır. çok da güzel bir eserdir. okudukça o zamanın sorunlarıyla bu zamanın sorunlarının aynı olduğunu hayretler içinde idrak edersiniz ve üzülürsünüz çünkü bu seksen küsur yıldır bir arpa boyu yol gidemediğimizin kanıtıdır.
hesabın var mı? giriş yap