• senaryosu ömer kavur, feride çiçekoğlu ve erol hızarcı'nın ortak çalışması sayesinde oluşturulan film...
  • başrolünde aytaç arman değil talat bulut oynar...
  • bu filmle ilgili biraz utançla birlikte de olsa bir anım mevcuttur. bu film yeni çıkmış vizyona, biz de korsan devri yeni başlamış, tabi aldım hemen korsanını. o zamanlar serde ergenlik var, biz de damarlar cinsellik diye atıyor. bu filmde de hande ataizi yarı çıplak görünüyormuş *. efendim hemen gittik aldık korsanını. filmi izlemedim bile o sahneyi izle dur bir süre. o zamanlar böyle internet de yok, porno hakkımızı ya vcd ile çözüyoruz ya da diskette resimlerle * bu yüzden bu film çok değerliydi bir dönemler. ha bir dansöz filmi değerine hiç ulaşmadı bizim mahalle gençleri arasında ama o zamanlardan varmış içimde bir ışık diye düşünmemiş değildim, benim için değerliydi. ha utanıyor muyum, hala utanıyorum ve bu utançla bu filmi izleyemedim gitti, hala durur arşivimde korsan korsan. işte ömer kavur izleme serüvenim de hep bir eksiktir bu film.
  • 2001'de film müzikleriyle (cahit berkay) altin portakal ödülünü almis filmdir.
  • kapadokya da bir otel..değişik bir yerler aranırken gözüme çarptı, bu sefer mümkün değilmiş bir dahaki sefere inşallah..kendilerini anlatışlarını sevdim..hayallerinin peşinden giden mutlu bir çift ve oluşturdukları aile geldi durdu gözümün önüne..hayatlarına bir kahve zamanında olsun dokunmak şart oldu..web sayfalarından bir de alıntı : filozof epiktetosdan..
    " mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil,

    mutlu olmanın zamanı ise , bugündür, yarın değil.

    akıllı insan odur ki,sahip olmadığı şeyler için üzülmez.

    sahip olduğu şeylerin değerini bilir, sevinir."

    http://www.meleklerevi.com.tr/ bakın bakalım..
  • öyküde yer yer kopukluklar olmasına rağmen, özetle bir devlet, mafya, siyaset filmi..arada biraz urfa olsun demişler gizem katsın, egzotik olsun diye..sonra yöresel kıyafetli adamlar, kadınlar, dar sokaklar,meçhul köyler, taş evlere eşlik eden gerilim dolu bir müzik.. ama netice itibarıyla olmamış dedirten film.. hande ataizinin abartılı mimikleri hariç oyunluğuna söz ola bilmez..bi de kuzey afrikaya giden ve o egzotik ortamda başlarına gelmedik iş kalmayan, dar sokaklarda takip edilen batılı adamların öykülerini anımsattı..ne gerek vardı dedim..
  • isveç'te konuşlanmış, dünyanın ilk belki de tek kadınlara yönelik genelevi.
  • melekler evi balayımda gittiğim ve eşimle bir daha vazgeçemediğimiz, kapısından çıkar çıkmaz özlemeye başladığımız, otelden ziyade evimiz gibi olmuştur. defalarca gittiğimiz, her gittiğimizde de sahipleri muammer bey ve arzu hanımın ev sahiplikleriyle ve sohbetleriyle mükemmel vakit geçirdiğimiz büyülü bir mekan bizim için. otele dünyanın her yerinden gelen misafirlerle şömine başında akşamları şarap içerek sohbet etmek, sabah kahvaltılarında birlikte kahvaltı etmek cok keyifli. otelin atmosferi o kadar sıcak ki, bu kısa zamanda bütün misafirleri sarıyor ve sanki koskocaman bir aileymişçesine beraber hareket etmeye, eğlenmeye başlıyorsunuz. her ziyaretimizde yeni arkadaşlar ediniyoruz hala. ürgüp'e ilk gittiğimizde kaldığımız ve bir daha ayrılamadığımız, otel demeye dilimin varmadığı, her gittiğimizde "insanın evi gibisi yok" dediğimiz, bir cennet, bir huzur, en sevilen anıların mekanı. bi insan otele otel diyemez mi yahu, diyemiyorum işte. balayımızdan dönerken yolda ağladık desem sanırım yeterli olur. burdan arzu ve muammer erinal çiftine yeniden herşey için teşekkür ediyorum, en kısa zamanda ordayız, sizi çok özledik. işi gücü bırakın gidin, görün, tanışın.
  • ilk kez bir dayak sahnesinde gülmeme neden olmuş ömer kavur filmi. "biz insan değil miyiz!"deyip, tepesine tepesine ekleştiriyorlar talat bulut'un.

    bahsettiğim kısım:

    https://youtu.be/yvookdxagt8?t=4928
  • ömer kavur'un sondan bir önceki filmi. genelde melodram kalıpları içinde çalışan usta bu kez bir kara film denemesine soyunuyor. kategorilendirirsek eğer: bir country-noir.

    baştan söylemeli: bütün filmleri arasında en zayıf bulduğum filmi budur ömer kavur'un. yanfigürlerin amatörlüğü, oyuncuların yaşamadıkları, salt ezberledikleri repliklerle salınışları… bir auteur için alışılmadık bir deneme... hande ataizi’nin femme fatale kimliğinde göründüğü, taşra uzamı (güneydoğu anadolu-urfa) üzerine kurgulanan melekler evi son tahlilde başarısız bir kara film denemesidir.

    ataizi’nin, “dalga geçme, attığımı vururum ben.” gibi erkeksi diyaloglarını da içeren filmde, bir fotoğrafçı (talat bulut) hiç tanık olmaması gereken bir olaya vizör tutar. sıradan adamın kendini istemediği olayların içinde bulmasının hikâyesi. film noir için en eski başlangıç noktası.

    yapılacak tek şey var: bu filmi hemen unutmak...
hesabın var mı? giriş yap