• tbmm'nde, 14 eylul 1920 yilinda kabul edilen; alkollu ickilerin (sarhos eden seylerin) yasaklanmasina dair kanundur.

    meclisin cikardigi ilk kanunlardan biri olan ve yaklasik 4 yil yururlukte kalan bu yasanin, dindar ve/ya muhafazakar kesimi de, milli mucadelenin saflarina cekme amacina yonelik oldugu kimi cevrelerin ortak gorusudur. bir baska cenahtan gelen hakim gorus ise, kanunun tamamen ulusal israfi onlemek adina cikarildigina dayanir ki; gorusu saglamlastirmak icin ayni donemde cikarilmis baska bir yasa olan “dugunlerde men’i israfat kanunu” ornek gosterilir.
  • ali şükrü bey ile mustafa kemal arasındaki gerginliğin başlangıcıdır. sonrasını zaten biliyorsunuz.
  • rte'nin bugünlerde dillendirmekte olduğu bir kanundur. devletlümüzün içinde ukde kalmış olacak ki bu kanunu yürürlükten kaldıranları şu şekilde eleştirmektedir:

    "tek parti iktidarının tepeden inmeci, dayatmacı çağdaşlaşma zihniyeti yüzünden söz konusu kanun, tümüyle yürürlükten kaldırıldı. 'çağdaşlaşacağız, modernleşeceğiz, uygarlaşacağız, alafrangalaşacağız' denilerek, adeta taklitçi bir anlayışla alkol tüketimi özendirilmeye ve teşvik edilmeye başlandı. 'bedeli ne olursa olsun' dediler, 'ölenler öldü kalan sağlar bizimdir' dediler."

    bu sözleri klasik rte beyanatı takip etmiştir; "kimsenin yediğine içtiğine karışmadık".
  • muhafazakar kesime tbmm'yi sevdirmek için olduğunu düşünmek pek akıllıca değil. çünkü aynı zamana denk gelen bir istiklal mahkemeleri var ki o seyyar mahkemeler muhafazakar kesimle yakindan ilgilenmiştir.

    kanun tamamen tasarruf amaçlıdır. çünkü bu kanunu men-i israfat kanunu takip ederek geliştirilmiştir.
  • bu kanunda tanımlanan suçlardan biri de alâimi kabil-i setr ü ihfa olmayacak surette, yani gizlenemeyecek derecede sarhoş olma suçu imiş... bu halde iken enselenen, hakkında tutulan zabıt varakası ve doktor raporuyla sulh mahkemesine sevk edilir, hakim şahitleri de dinledikten sonra kanunu açar, bir süre karıştırdıktan sonra "pekâla... muhakeme hitam buldu," der ve eklermiş: "doktor raporu ve şühudun şahadetinden cürmün sabit olmuştur. binaenaleyh men-i müskirat kanunu mucibince mahkeme senin hadd-i şer'iyle tecziyene karar verdi."

    tecziyesine karar verilen, durumu anlamaz ve hakime "hay allah razı olsun beybaba! işin içinde kodes yok ya?" deyince hakim "hayır dayak var! seksen değnekle darbın icap ediyor," dermiş.

    sonra efendim işte bu alâimi kabil-i setr ü ihfa olmayacak surette sarhoş olarak gezerken yakalanan arkadaşı tekrar doktor muayenesine sokup "seksen değneğe kadar tahammülü vardır" raporunu alırlar, zemin kata indirirler, yere yatırırlar, tabanlarını da uygun pozisyona getirdikten sonra irikıyım bir polis sayarak vurmaya başlarmış: bir, iki, üç, dört, beş...

    [osman cemal kaygılı'nın bir sarhoşun seksen değnekle darbı adlı hikâyesinden ilhamla]
  • 1920 de ali şükrü bey in teklifi ile gündeme geldi. çıkış noktası ise amerika'daki içki yasağı. muhafazakar kesmi milli mücadele saflarına çekmek için değil yani. teklifin gündeme gelmesi amerika evet ama palazlanması çok tanıdığımız bir klişe "içki haram".
    meclisi ikiye bölüyor, 71 71 berabere biten bir oy bütünlüğü oluşuyor. bu arada mustafa kemal paşa nın bu kanun oylanırken oturumda hazır bulunmadığını da söylemek gerek.
    başkanın oyu iki oy sayılıyor ve kanun geçiyor.

    ankara'da bu kanun hemen uygulanırken istanbul a şöyle bir gözüküyor. istanbul u etkilediği pek söylenemez.
    yasak bizzat pera palastaki balolarda atatürk tarafından deliniyor. bir süre sonra da yasak kalkıyor.
    rakının önünde hiç bir engel duramaz, kanun olsa bile.

    kültürümüzde yok geyiği yapan siyasilerin yakın tarih cehaleti göz kanatır cinsten
  • yakin tarihli prohibition'dan etkilenilerek cikarilmi$ olmasi ihtimali de olan yasa. (tabii tabii)
  • kurtuluş savaşı dönemi için tamamen ekonomik sebeplerle çıkarılmış kanun. ülkenin sosyolojik olarak büyük bir yıkım ve sancılı bir süreçten geçmesi düşünülürse gayet yerinde olmuştur.
  • hüseyin rahmi gürpınar'ın (bkz: meyhanede hanimlar) eserinden alıntı :
    "1. tbmm tarafından 14 eylül 1920 tarihinde çıkarılan alkollü içeceklerin yasaklanması kanunudur. yaklaşık 4 yıl uygulandıktan sonea 9 nisan 1924'te kaldırılmıştır."
    zannımca dönemin savaş ortamında boş gezenin boş kalfası olan boş elemanlara karşı bir de akollü kafayla kamuya zarar vermesinler diye asayişi sağlamak için süreli olarak çıkarılmış kanundur. din ve dindarlıkla alakası yok gibi.
  • dindar ve muhafazakar kesimi de milli mücadele saflarına çekmek için çıkarıldığına dâir ortak görüş taşıyanların yanıldığını -ister istemez- düşündüğüm kanun. zîrâ söz konusu kesimler zâten milli mücâdele safları içerisinde idiler. fakat daha sonradan iktidâra sahip olanlar bu kesimleri dışladılar. kendi şahsi düşmanlıklarını değişimin ve gelişimin gereği adı altında dayattılar. meselâ türkçe ezan'a karşı çıkan "cumhuriyet düşmanı" oldu. cumhuriyet'in kendisinin, ezanın dili ile ne alıp veremediği olabilirdi ki ? ama onun adına yetkiye sahip olanlar "sen cumhuriyet düşmanısın" diyerek sadece kendi düşmanlıklarını sergilediler. hâlen de insanları salak yerine koymaya çalışan bir gürûh benzer şeyleri sayıklamaktadır.
hesabın var mı? giriş yap