• popülist ve kapitalist bir önermedir. aslında müzik ve kapitalizm yani devamlı üretmek pek birbirine uyumlu şeyler değil. bugün hala bach, chopin dinliyoruz ki aynı zamanda beatles , elvis de dinliyoruz. metal müzik de de aynı şey var bir insanın metal müzik dinleme isteğinin üzerinde çok fazla bu müziği icra eden var ve farklılık da az olunca yeni çıkanlara pek gerek de kalmıyor. filanca grup yeni albümünde çatır çatır thrash yapmış diyorlar bakıyorsun hakikatten öyle ama ihtiyacını rust ın peace ile gideriyorsun çoğu zaman. yetiyor çünkü. 50-100 tane albüm öbür boyu yeter ama 1 ayda o kadar çok albüm çıkıyor.
  • doğru değildir.

    aslında metal müzik aynı zamanda yüksek düzeyde mizansen içeren bir türdür. bu mizansenin sergilendiği, müziğin bir gövde gösterisine dönüştüğü, katılımcıların bir ayine katılıyormuş edasıyla katıldığı yegane organizasyonlar ise konserlerdir. pandemi, küresel resesyon, ülkemiz özelindeki olumsuz ekonomik tablo vs. nedenlerden dolayı konserlerden uzak kaldık ve önümüzdeki birkaç yıl için de bunlar bizim için hayal durumunda.

    binaenaleyh metal müzik radyo frekansları arasında gezerken ikide bir denk gelebileceğimiz bir tür değildir. tiktok veya instagram reels türü videolarda fon müziği olarak kullanılamayacak kadar da bütüncül ve kompleks yapıda bir müzik türüdür.

    bu gibi nedenlerle metal müziğin 2020'deki popülaritesi bir nebze azalmıştır.

    yoksa 2000'li yılların son dönemlerinde gerçekleşen sonipshere festivaller, rock'n coke'lar, her biri ayrı bir festival havasında geçen metallica, iron maiden, manowar vesair grupların dev organizasyonları sonucu metal müzik ülkemizde adeta 2. altın çağın yaşamıştı.
  • ergenlik gazı dışında metal müzikle duygusal bağı olmayan ve yaşı biraz ilerleyip metal müzikten "sıkılınca" dinlemeyi bırakan her 'post-ergen'in sanrısı, ayrıca genel söylem olarak 90'ların ortasında beri sürekli olarak devam eden çöküş. bir türlü çökemedi gitti...

    stad konserleri yapabilecek gruplar azalmıştır evet bunun bir sebebi metal müziğin eski dönemlerdeki "popüler" durumunun kalmaması düşünülebilir.

    bunun dışında metal müzik, rock ve classic rock eğilimli olan dinleyiciler özellikle pek hoşlanmasa da, fazlasıyla incelmiş halde. sadece death metal içinde: melodic death, doom death, technical death, blackened death vb alt türler oluşmuş ve bunların da hepsinin neredeyse kendi özgü dinleyici grubu varken, mainstream sayılabilecek ve stad dolduracak bir grup çıkması zor eskiye göre.

    çöküşten ziyade bir olgunlaşma ve incelme durumu var denebilir bu bakımdan. metal = heavy metal değil artık. koca ve çok çeşitli, çok sesli, 'özel' bir müzik dünyası var artık.

    bonus: bir de bu sanıya katılma sebebi olarak yaş ilerledikçe çoğu dinleyicinin, gözlemlediğim kadarıyla, yeni gruplara ya aşırı ilgisiz kalıyor olması ya da açıktan küçümsemesi eklenebilir. sanki metallica, iron maiden veya manowar ilk albümü yayınlayıp dünya turuna çıkmış, stad doldurmuş gibi bir hava takınmak söz konusu.
  • (bkz: the metal)
    http://www.youtube.com/watch?v=qr7u1hihxfa

    edid: başlık başıma kalmış ama ben cevabı verdim gençler raad olun.
  • ilk albümünü 2000'de çıkarmış lamb of god'ı "metal tarihinin en iyi gruplarından" biri olarak görenlerin komplo teorisi. hea canım, hea, 43 senelik metal tarihine 13 senelik grup kafadan girecek. (lamb of god'ın '90 tarihinde temellenmiş bir grup olduğunu biliyorum bu arada.)

    günümüzde metal müziğin çöktüğü falan yoktur. çökmez de. sadece şu gerçek vardır, bu saatten sonra metallica, iron maiden gibi stadyum dolduracak çok büyük gruplar büyük ihtimal çıkmayacaktır. lamb of god ile falan olacak iş değil bu yani. aynı durum, aşağı yukarı rock müzik türleri için de geçerli. kısa vadede yeni bir ac/dc, bon jovi, u2 vs... göremiyorum ben. hatta pop müzik için bile geçerli, sanıyor musunuz ki rihanna, lady gaga, lana del rey bir madonna ya da micheal jackson olabilecek? olamayacaklar. birçok sebep var bu durumları etkileyen, en başta gelen sebep ise, tüm dünyanın tüketim temelli toplum anlayışına kayıyor olması. albümlerin hatmedildiği günlerde değiliz artık, hit şarkıların el üstünde tutulduğu bir dönemdeyiz. ne yazık ki, "pop" anlayışı her tarza yayıldı artık. extreme metal grupları bile yeni albümlerinde radyoda çalacak 3-4 dakikalık basit şarkılara yönelebiliyor. yani, hala '70ler, '80ler, '90lar psikolojisiyle hangi tarzı ele alırsak alalım, bir değişim göreceğimiz aşikardır. dinleyici profili değişmiş, piyasa kuralları değişmiş, internet gibi bir medya tüm sektörü başkalaştırmış, plak firmaları hala don kişotluk oynuyor; bu kadar faktör işliyorken tabii ki kolayca büyük grup/yıldız olunamaz. albüm yapmak kolay artık, onu yaymak da ama bu işten ekmek kazanmak istiyorsanız, sizin elinizden çok şey alıyorlar.

    metal müzik, '70ler ve '80lerdeki kadar göz önünde olmayabilir, biraz yer altına çekilmiş de olabilir ama çökmüş değildir. hala canavar gibi gruplar çıkıyor, eskiler güzel albümler sunuyor, avant-garde metal gibi deneysel ve yenilikçi işlere sahne olan tarzlarda birçok grup sınırları zorluyor. geçen kırk yıllık zaman diliminde, metal müzik çok değişim geçirdi. erkek egemen bir piyasayken, birden kadın vokaller girdi işin içine. akustik gitar, klavye, keman, orkestra gibi farklı elementler müziğe dahil oldu. bu evrim hala sürüyor. eski tarz müziği isteyenlere de istediklerini verecek retro kafada gruplar hala çıkıyor. olay işin ruhuna erişememek falan değil yani, tamamen değişen dünya ve piyasa şartları.

    metal müzik çökmez. çöktürmezler. çöktürmeyiz. ankara metrosu inşaatı mı lan bu?!1!1!
  • genellikle 30 yaş altı, hatta teenager'lık dönemindeki kişilerin aksini savunması normal olan durum. buna metal müziğin çöküşü mü denir, yoksa eski popülaritesini kaybetmesi mi denir bilemem ama, böyle bir durum bariz bir şekilde var. bunu sadece dinlenilen, yeni çıkan, stadyum dolduran gruplarla, yeni parçalarla değil de, bir de ortamına bakarak değerlendirmek lazım.

    30 yaşındayım. şuana kadar akmar dönemini tam yakalayamasam da (şu satanist mevzuları vs'den dolayı), özellikle kadıköy ve taksim'deki tüm metal ile ilgili bar-cafe-konser alanı vs gibi yerleri bilirim, uzun yıllardır da müdavimiyimdir hemen hepsinin. benim gibi bu ortamlara takılan insanların metal müziğin ve ortamının, dinleyicisinin kalitesinin, müzikle mi ortamla mı ilgilendiklerinin sebebini artık en azından bu yaşta anlayabileceklerini düşünüyorum. bizden büyük abilerimiz kısa saçlarıyla hala deicide, morbid angel dinlemekteler, en azından 70lilere kadar durum böyle. aramızdan en hayvanları (en çok sert müzikle ilgili insanlar) ama en çok da toplumla uyum sağlayabilen metalciler 72-80 jenerasyonuydu. yani akmar gençliği. ben bu gençlikten sonraki popüler jenerasyonda daha aktiftim (2003-2008 tarihlerinde). bu tarihlerde genellikle 80-90 yılları arasında doğanlar aktifti. yani internet gençliği. metali kasetle dinlemeye başlayıp icq'dan metallica keyword'ü ile arkadaş arayıp, napster'dan, kazaa'dan, dc++'tan, limewire'dan, msn'den mp3 transferi yapmış nesiliz. bizden sonrakiler ise genellikle 90+ doğumlular, çoğu baba grubu döneminde yaşayamamış ve onların nedne büyük olduklarını anlayamayan nesil. küçümsemek istemiyorum, aralarında tabii ki metal kültürünü kavramış insanlar olabilir, muhtemelen sadece ben daha rastlamadım.

    neyse, asıl konuya dönelim. metal müzik mi çöküyor, yoksa metal müzik dinleyicisi mi azalıyor?

    istanbuldaki metal müzik ile ilgili mekanlara bakarsanız şöyle bir durumla karşılaşırsınız:

    1995: akmar: metal müziğin türkiyedeki kalbi, tüm kasetçiler, tişörtçüler, cafeler barlar burada. her yaştan bir sürü metalci var.

    2000: hala akmar, ara ara gandalf, karavan vs.: satanist olaylarından sonra kadıköy sokaklarında siyah tişört giyen herkes satanist olma şüphesiyle göz altına alınıp işkence ediliyor. kadıköyde metal bitme noktasına geliyor, barlar kapanıyor. hala her yaştan metal dinleyicisi var ama artık sokakta değil, eve kapanmış haldeler. bu dönemde black metal dinleyicisi kitle olarak artıyor (etkiye tepki)

    2004: kadıköy ve taksimin her yeri: internetin gelişmesi ve adsl'in yaygınlaşmasıyla herkes genişbant internete kavuşuyor ve arşiv yapmaya başlayabiliyor. ilk defa gb'ları geçen mp3 arşivleri yapılabiliyor, bütün sevilen grupların müziklerine bedava ulaşılabiliyor. bu kadar hızlı yayılan ve sevilen müzik grupların üretimini bir nebze azaltırken metal çalan mekan sayısını tarihteki en yüksek noktasına çıkartıyor. bu 1-2 yıl içinde sadece kadıköyde ve taksimde açılan metal müzik çalan yerlerin haddi hesabı yok (zeus, metrock, mayday, rock stop, bachus, catharsis, orta kahve, eski pulp). aynı zamanda kadıköyde ve taksimde 2 adımda bir siyah giyimli, uzun saçlı erkeklere, gothic makyajlı kızlara (2002-2005), panda makyajlarına, siyah ojelere hiç olmadığı kadar çok rastlıyorsunuz. aynı zamanda moda 2 bu dönemin en önemli metalci buluşma noktası. özellikle sıcak günlerde içeceğini alan moda 2'ye iniyor, mutlaka sizin kafanızdan birilerini bulup oturup sohbet edebiliyorsunuz. işte metalin en gelişkin olduğu dönem türkiyede bu dönemdi. 15-40 yaş arası her ırktan, her sosyal statüden insan metal müzik dinliyor ve ortamlarında bir arada bulunabiliyordu. moda 2'de 15 yaşında kızlardan, 40-50 hatta 60 yaşında abilere (!) kadar*** her türden metal dinleyicisine moda 2'de, zeus'ta, bachus'te rastlayabilirdiniz. işte o dönem metalin kitlelere yayılışı açısından çok güzeldi.. o kadar insan arasında ortamından çok müzik için orada olan insanları ayırt edebiliyordunuz. sokakta yürürken de en az garipsendiğiniz dönemdi. bu dönem emoların çıkması ve insanları alternatif tiplerden soğutmasıyla sona erdi bence.

    2010: dorock: artık bu tarihlerde sadece eski kemik metal dinleyicisi iş güç sahibi olmuş, hatta çoğu evlenip çoluk çocuğa karışmış, alttan gelen bir nesil yetişmemiş, minimum yaşın neredeyse 27 28 olduğu bir ortam var. insanlar saat 10-11'den sonra ellerinde bira, "aşırı" yüksek seste canlı müzik dinleyip evlerine gitmek için geliyorlar. ne bir muhabbet var, ne yeni bir grup, ne de yeni türlere saygı. çünkü orada yaşını başını almış bir kitle var. öyle ki, melodik death bile dinletemiyorsunuz bunların çoğuna. takılmışlar 80'lere, heavy-thrash metale.. alttan gelen nesil zaten 90lara 200lere bile kopuk, onlardan 80'leri anlaması da beklenemez.. haliyle yaşı küçük kimseleri göremiyorum ben artık ne taksimde ne kadıkyöde. zaten alternatif giyim diye bir şey de kalmadı. en alternatif olanlar 90ların rock tayfası gibi lacivert kot, kareli gömlek falan giyiyor. sokakta gördüğünüz birinin metal dinleme ihtimalini kesinlikle anlayamıyorsunuz. hani eskiden otobüse-minibüse binip metalci birini gördüğünüzde tanır, hatta gider yanına oturur, muhabbet ederdiniz ya, artık öyle bir şey yok.

    işte bu sebeplerden metali bilmem ama, metal müzik kültürü türkiyede bitti gibi. dorock'ın önünde ayakta dikilip herkes birbirini süzerken wasp dinleyerek sigara içmek o eski moda 2 kültüründen çooook daha uzak.

    müziğe gelirsek.. 90lardan sonra zaten 2000lerin başında bir bozulma vardı herkesin malumu.. gruplar elektronikleşmeye, vokaller orjinallikten çıkıp processor'e dönmeye başlayınca, bayrağı devralan bir kaç grup haricinde çok ön plana çıkan, yeni türler yaratan, peşinden grupları sürükleyen kimse çıkmadı. çıkanlar da bir anda öyle iyi parladılar ki, arkalarından gelen grupların kolay kolay aşamayacakları büyük bir engel oluşturdular*******. bu grupları-kişileri geçmek gerçekten büyük eğitim ve beceri işiydi, ayrıca gruplar da çok kendilerine özgü gruplardı. mainstream bir kitle oluşturamadılar, ama yine de arkalarında büyük hayran kitleleri oluşturdular. tabi bu da metal kültürünün türkiyede kaybolmaması adına pek de yeterli olmadı.

    yeni nesili suçlayamam bu yüzden. o nesli devam ettirmesi gereken bizdik. olmadı. şimdi 95 doğumlu birine metallica - one'ı kasetten dinlediğimiz zamanı anlatsan da anlamak istemez, o günlerde yaşamıyor çünkü. artık müziğe ulaşmak zor değil. one gibi bir şaheser bir albümde yer alıp 20 yıl dinlenebiliyordu ama şimdiki grupların elektronikleşen, kar amacı güttüğü çok belli olan, tutkuyla yapılmamış parçaları 1 sene bile dayanamıyor çoğu zaman. yeni nesilden de eskisi gibi yaşamasını bekleyemeyiz. kendimiz eskisi gibi yaşamadıktan sonra..

    5 sene sonrası editi:

    artık bir sürü mekan var ama müzik odaklı değil. "metal" kültürü sıfırlandı resmen bu yıllar içerisinde, popüler bar-bistro kültürleriyle paralel hale geldi, hatta eşitlendi. sert müzik hiç çalınmıyor veya aşırı kısık çalıyor mekanlarda. bir north shield'e de gitsen zaten aynı ortamı buluyorsun. bir özelliği kalmadı yani mekanın isminde "rock" olan yerlerin. müzik ise tamamen öldü.
  • sözlükte buna benzer zibilyon tane başlık var, içinde de bu önermelerle gelenlerin götüne sokulan zibilyon tane ayar var.

    lady gaga'nın biletleri günlerce satışta kalırken, wacken open air gibi ekstrem tarzları da barındıran bir metal festivalinin tüm biletleri 3-4 saatte bitiyor. allahın metalikacısı gelmiş hala metalin 90'larda bittiğini bikbikliyor.

    he bitti amk bitti..
  • geçmiştekilerin seviyeyi çok aşırı bir yere çıkarmasındandır.

    diğer türler gibi günlük bir müzik değildir metal yada rock. yapılan yapılmıştır, hiç bitmez.
  • doğru olmayan önerme.

    neden bitsin ki? 40'a merdiven dayadım hala açıp dinliyorum. eski, yeni farketmez diyerek açıyorum, gerek youtube'dan gerek dezeer'dan bulduğum farklı farklı birçok grup var. en az eskiler kadar güzel onlarca şarkı dinliyorum her gün. hatta küçük oğlum da alıştı iyice, arada prodigy, skrillex filan istek yaparak sapsa da yoldan*, ultra vomit'ten slayer'a uzanan bir yelpazede seviyor o da dinlemeyi.

    buradaki liseliler hatırlamaz 1990'ların başında türkiye'ye fanzinler ve dergiler vardı metalcilerin çıkarttığı. rap müzik yeni yeni giriyordu ülkeye ve o fanzin ve dergilere sürekli rapçiler mektup yazardı; "metal öldü yaşasın yeni kral rap" diye. burada yazılan şeylere benzer argümanlar o zamanlarda da dergi sayfalarında anlatılırdı. ve nedense konu sürekli eski gruplarda dayandırılır, "ya hocam metallica bitti bak black albümüne, onlar bile popa döndü, dolayısıyla metal çöktü!" gibi acayip fikirleri okurduk.

    her şeyden önce şu metallica ekibini sanki metalin bayrağını sallayan, en önde liderliğini yapan, liderliği tartışılmaz ve metale yön veren yegane grup olarak öne atıp durmayın. artı, 2000'lere girince jelibon renkli boktan pop kültürü sanki her yere yavaş yavaş hakim olmadı... sanki amerikan sokaklarının adaletsizliğinin haykıran sesi rap, sürekli götünü sallayan iri memeli hatunlara sarmaşmış, altlarındaki spor arabalarının içinde salak salak kafa sallayıp, altın saatlerini gösterirken ceplerinden çıkan dolarları kameradan gözümüze sokan zibidilerin işgaline uğramadı... üzerine 10 kilo dana döşü sarıp ödül törenine giden lady gaga laçka popüler medya sayesinde göklere çıkartılmadı sanki! ekşi'de bile sayfalarca tartışılmadı mı katy perry-taylor swift saçmalığı? pop müzik bile dejenere olmadı mı, renkli ama tadsız tuzsuz pop-jelibon saçmalıkları saçılmadı mı ortalığa? ha aman aman kusura bakmayın metal öldü ama diğer herşey taş gibi ayaktaydı değil mi konumuz?!!!

    aman aman abicim ses etmeyin öldü bilsinler. öldü bilsinler ki salak saçma pop kültürü akmasın metalin içine.

    türkiye'de zaten metal gibi alternatifler kitlesel olarak etkileyemez toplumu. kültürel bir durum bu, o nedenle çözüm filan aramayın.

    bir de başlık altında "çatal bıçak sesi, demir doğrama gürültüsü mü dinlenir aga hihohaha" şeklindeki yılların eskitemediği çapsız bayat yorumların haricinde "iş güç çok yoğun, beyin yoruluyor" veya "sabah-akşam metrobüsle git gel yapıyoruz, e tabi haliyle kafa kalmıyor dinlemeye." gibi tarihe geçecek lafları da gördüm... hacım biz de zamanında bunlarla gelgit yapıyorduk, limuzinle gitmedik okula. iş güç keza benzer şekilde oldu ve devam ediyor ama açarım müziği dinlerim tıntın, kafam almıyor olayının ise başka nedenleri var... demir doğrama gürültüsü diyenler de zaten sabah bach, öğlen wagner, akşam da çaykovski eşliğinde hayatlarını sürdürüyor yıllardır.

    türkiye'de ciddi bir kültürel erozyon var ve sadece metal müzik değil jelibon-pop harici diğer tüm kültürel faaliyetler bilinçli olarak çökertildi, kültürel egemenlik hande yener-demet akalın-kolbastı-acunn.com imparatorluğuna geçti . şimdi size pazar günü klasik müzik vardı trt'de desem çıkacak abuk sabuk bir tip saçma sapan "eski türkiye rerörö" diye başlayacak kafa ütülemeye o nedenle oralara hiç girmiyorum.

    son olarak da lokomotif grup yok dolayısıyla metal öldü demek nasıl bir genellemedir arkadaş?! bu mantıktan gidersek atıyorum caz da bitti opera da bitti çünkü lokomotif yorumcu/eser yok piyasada!...

    neyse uzattım gece gece, buyrun kapanışı bizim ufaklığın son favorisi ile yapın.
hesabın var mı? giriş yap