• descartes'in kitabi.
    (babil erzurum yayınları 5/2002
    isbn: 9758470027 120 sayfa dil: türkçe
    türü: genel felsefe)
    http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=82793
  • descartes'ın discours de la methodé kitabının türkçe'ye yapılmış ilk çevirisidir. 1895. kitabın türkçe'ye tercüme serüveni ile türkçe'ye bu yolla ilk descartes çevirisini yapmış kişi için;
    (bkz: ibrahim ethem mesut/@ilbertus)
  • "sağ duyu dünyada en iyi paylaştırılmış şeydir, çünkü her insan kendi payının o kadar iyi olduğunu sanır ki, başka her şeyde en güç memnun olanlar bile, kendilerinde bulunan sağduyudan fazlasını arzu etmezler. herkesin birden bunda aldanmış olmasına ihtimal verilemez: fakat, bu, daha çok, özellikle sağduyu ya da akıl denilen iyi hüküm vermek ve doğruyu yanlıştan ayırmak gücünün bütün insanlarda yaradılıştan eşit olduğunu gösterir; böylece, kanılarımızın başka başka olması bazılarımızın ötekilerden daha akıllı olmasından değil, sadece düşüncelerimizi ayrı ayrı yollardan götürmemizden ve aynı şeyleri göz önünde bulundurmamamızdan ileri gelir. çünkü, sağlam zihinli olmak yetmez, asıl olan onu iyi kullanmaktır. en büyük ruhlar, en yüce iyilikler kadar, en büyük kötülükleri de işleyebilirler; ve pek yavaş yürüyenler de, eğer daima doğru yolu izliyorlarsa, koşup da doğru yoldan uzaklaşanlardan daha çok ilerleyebilirler."

    der ve başlar konuşma. ama maalesef monologtur ve aklınıza takılanları soramazsınız kendisine.. sahi, gerçekten her insanda eşit midir doğruyu yanlıştan ayırma yetisi... cevabımı ver descartes! nasıl bir konuşma bu..
  • descartes'e göre, felsefe için başlangıcı oluşturacak olan önermeler öncelikle sezgisel anlamda açık ve seçik olmalıdır.
    ona göre açıklık, bir kavramın zihnimize doğrudan verilmesi, seçiklik ise kavramı zihnimizdeki diğer idelerden ayırt edebilmemiz ve sınırını çizebilmemizdir.
    descartes bunun için de dört aşamalı bir yöntem öneriyor.

    1) doğruluğunu açık ve seçik olarak bilmediğimiz hiç bir şeyi kabul etmemek.
    2) araştırdığımız sorunların her birini mümkün olduğunca küçük parçalara bölmek.
    3) onları basitten karmaşığa doğru bir sırayla incelemek.
    4)sık sık geriye dönüp elde edilen verileri sınamak.

    descartes'a göre şüphe etmek düşünmektir. düşünmek ise varolmaktır. bu düşüncesinden ise ünlü sözü ortaya çıkmıştır.
    "düşünüyorum o halde varım."
  • descartes'in kendi aklını kullanırken yararlandığı metotları anlattığı ve bunun üzerine içsel konuşmalarının bulunduğu kitabı.

    kendi felsefesini de anlattığı kitabında descartes aynı zamanda canlılardaki kusurlardan ve eksikliklerden yola çıkarak tanrı fikrine de nasıl ulaştığını anlatır insan dışındaki alemin mekanik bir alem olduğundan bahseder. kitabında sık sık daha iyisini inşa etmek için bir kentin tamamen yıkılıp yenisinin mi yoksa restorasyonla mı daha iyisinin yapılacağı metaforunu kullanır.

    zihnin etkisini şöyle açıklar : "çünkü, sağlam zihinli olmak yetmez, asıl olan onu iyi kullanmaktır. en büyük ruhlar, en yüce iyilikler kadar, en büyük kötülükleri de işliyebilirler ; ve pek yavaş yürüyenler de, eğer daima doğru yolu izliyorlarsa, koşup da doğru yoldan uzaklaşanlardan daha çok ilerliyebilirler. "

    mantığı meydana getiren çok sayıda kural yerine kendi düşüncesine dört kural koyma kararı almıştır. bunlar :

    1-doğruluğunu apaçık bilmediği hiç bir şeyi doğru olarak kabul etmemek

    2-inceliyeceği güçlükleri daha iyi çözümlemek için herbirini, mümkün olduğu ve gerektiği kadar bölümlere ayırmaktı.

    3-en basit ve anlaşılması kolay şeylerden başlayarak, tıpkı bir merdivenden basamak çıkar gibi, en bileşik şeylerin bilgisine yavaş yavaş yükselmek için, düşünceleri bir sıraya göre yürütmek.

    4-hiçbir şeyi atlamadığından emin olmak için, her yanda eksiksiz sayımlar ve kontroller yapmaktı.

    yine kitabında kendine ait bir ahlak kuralları da inşa etmiş olup bunu da kendine göre 3 ya da 4 düsturla adlandırmıştır bunlar:

    "1-tanrı'nın çocukluğumdan beri içinde yetişmeme lütuf ve inayet buyurduğu dine sağlamca bağlı kalarak, ülkemin yasa ve adetlerine boyun eğmek ve başka her şeyde kendimi, birlikte yaşayacağım kimselerin en akıllıları tarafından uygulamada benimsenen, en ölçülü ve aşırılıktan en uzak görüşlerine göre idare etmekti.

    2-davranışlarımda elimden geldiği kadar sağlam ve kararlı olmak ve en şüpheli görüşleri bile, bir defa benimsemeye karar verdikten sonra, pek güvenilir ve şaşmaz görüşlermiş gibi daima değişmezcesine takip etmekti.

    3-her zaman talihten çok kendimi yenmeye ve dünyanın düzeninden çok kendi isteklerimi değiştirmeye ; ve, genellikle, düşüncelerimizden başka hiçbir şeyin tamamıyla elimizde olmadığına ;dolayısıyla, dışımızda olan şeyler hakkında elimizden geleni yaptıktan sonra, gücümüzün yetmediği bütün şeylerin bizim için mutlak olarak imkansız olduğuna inanmak alışkanlığını edinmeye çalışmaktı.gelecekte elde edemeyeceğim şeyleri arzu etmekten kendimi alıkoymak ve böylece kendimi mutlu kılmak için yalnız bu bana yeter görünüyordu.
    ...
    fakat her şeyi bu açıdan görmek için büyük bir egzersize, sık sık tekrarlanan bir derin düşünmeye gerek vardır. "

    yine bu konuyla ilgili şunu söylemiştir descartes pfalz elisabeth'e yazdığı 4 ağustos 1645 tarihli mektubunda :

    " bence, bir kimse, başkasından hiçbir şey beklemeden, kendi kendine mutlu olabilir ; yeter ki, metot üzerine konuşmada ortaya koyduğum üç ahlak kuralına riayet etsin:

    birincisi, hayatın bütün hal ve şartlarında neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğini bilmek için aklını mümkün olduğu kadar iyi kullanmaya çalışmalıdır.

    ikincisi, aklın ona öğütleyeceği her şeyi, ihtiraslarının ya da iştihalarının aldatmasına kapılmaksızın sağlam ve değişmez bir kararlılıkla yerine getirilmelidir ; ve işte bence erdem sayılması gereken şey bu kararlılığın sağlamlığıdır.

    üçüncüsü, o kişi böyle elinden geldiğince akla uygun olarak davranırken, sahip olmadığı bütün varlıkların tamamen iktidarı dışında kaldığını düşünmeli ve böylelikle, onları asla arzulamamaya kendini alıştırmalıdır; çünkü hiçbir şey arzu kadar, esef ya da pişmanlık kadar bizi mutlu olmaktan alıkoyamaz : ama, eğer her zaman aklımızın buyurduğu şeyleri yapacak olursak, olaylar sonradan bize yanıldığımızı gösterseler bile, pişmanlık duymamız için hiçbir zaman bir neden bulunmayacaktır, çünkü bunda bizim hiçbir kusurumuz yoktur. "

    gibi ilkeler belirleyerek kendi aklını kullanırken ve kendi ahlakını inşa ederken söz konusu metotlardan yararlanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap