• efendim 1848'de lehler, macarlar ve bir grup italyan, avusturya-macaristan imparatorluğuna, rus imparatorluğunun da kışkırtmasıyla macar lajos kossuth'un liderliğinde bir savaş açmıştı. doğu avrupa'nın ve osmanlı imparatorluğunun fıkır fıkır kaynadığı bu dönemde kimin eli kimin cebinde pek belli olmuyordu hiç. ayaklanma sonucu olarak da bir gurup asker ve bürokrat vatansız yurtsuz kalmıştı. rusya tarafından reddedilen, avusturya-macaristan imparatorluğu tarafından hain olarak görülen bir grup polonyalı ve macar ise abdülmecid'in isteğiyle müslüman yapılarak osmanlı ordularına katılmıştı. nam-ı diğer polonya yahudilerinden kont borzecky yani nazım hikmet'imizin ana tarafından dedelerinden mustafa celaleddin paşa da bu kumandanlardan birisidir. fransızca olarak türk ırkının avrupa ve dünya tarihindeki yerini belirlemek üzre kaleme aldığı les turcs anciens et moderns osmanlı tarihindeki ilk ulusalcı eser olarak bilinmektedir. ilber ortaylı'ya göre mustafa celaleddin paşa ve osmanlı'ya sığınan arkadaşları, tanzimat dönemi aydın tiplerinden bir tanesidir. düzenli olarak roman, gazete okuyan; kendini avrupalı gibi gören bu insanlar osmanlı'ya da büyük bir sadakat göstererek ömürlerini vatan belledikleri türk ülkesinde çoğunlukla da görev başındayken bitirmişlerdir.

    celaleddin paşa gibi, general kmetty, ismail paşa; kont roswadowski, hamza bey; jozef bem, murat paşa ; michael czaikowsky, sadık paşa ; zanitski, osman paşa; baron stein, ferhat paşa; seweryn bielinski, serasker nihat paşa; wladislaw czaikowsky, muzaffer paşa olarak dad değiştirdiler ve osmanlı ordusunda görev aldılar.

    budapeşte'deki tuna nehri kıyısındaki jozef bem meydanı mesela bu başkaldırı harekatın önderlerinden birisi olan jozef bem yani sonraları osmanlı ordusunun sevgili murat paşası olan kumandan adına verilmiştir.
  • osmanlı devletindeki modernleşme ve ıslahat hareketleri, aralarında nazım hikmet'in dedesi mustafa celaleddin paşa gibi osmanlı devletine iltica eden bu şahıslar sayesinde büyük ivme kazanmış, bu insanların entellektüel ve pratik tecrübelerinden fazlaca istifade edilmiştir.

    yani içine girdiği darboğazdan çıkış çareleri arayan lakin ne yapacağını bilemeyen osmanlı devlet adamlarına ve bürokratlarına tarihin ve sosyolojik şartların bir lütfudur bu insanlar.daha sonra devlet, dışardan transfer edilen insanlarla radikal çözümlerin ve düzenlemelerin bir yere kadar devam edeceğini anlamış, kendi kadrolarını yetiştirmek zaruretinin ayırdına varmıştır.modern anlamda eğitim kurumları oluşturulmuştur.
  • kendisi osmanlı'da türkçülük akımını ilk başlatanlar arasındadır.işin enteresan olan tarafı da kendisinin polonyalı oluşudur.o dönemde rusya, polonya ve macaristan ihtilallerinde yenik düşerek osmanlı'ya sığınan mültecilerini geri istemektedir.ancak osmanlı savaş sebebi olacağını bile bile mültecileri geri vermez.bunun üzerine mustafa celaleddin(tabi o zaman ne mustafa var ne celaleddin) olayı yerinde inceleyeyim diyerek istanbul'a gelir.burada müslüman olur ve yüzbaşı rütbesiyle orduda görevlendirilir.daha sonra da osmanlı saflarında ruslara karşı savaşırken ölür."les turcs anciens et modernes" isimli kitabında, ilkçağda birçok topluluğun türk kökenli olduğunu yunan ve roma tarihçilerini öne sürerek savunur.tabi kızılderililer türkmüş gibisinden garip teorilere dalmaz(bu türden iddialar reha oğuz türkkan'ı beklemektedir.).türklerin, kendisinin 'touro-aryan' dediği bir ırk gurubuna girdiğini iddia etmesi de biraz gariptir.tabi kendisi görüşlerinde samimidir.istanbul'da çoluk çocuk sahibi olmuş, orduya katıldıktan sonra osmanlı'nın bütün savaşlarında bulunmuş ve yine bu savaşlardan birinde ölmüştür.
  • celaleddin paşa hakkında, mustafa kemal atatürk'ün "bu polonyalı gerçek altından anıta layıktır" dediği de rivayetler arasında...
  • bir leh yahudisi olarak 1848 ihtilalisırasında çıkan karışıklıklarla istanbul'a göçmüş, osmanlı tebasına girerek ferit mustafa celaleddin paşa olarak osmanlı erkanında yer almıştır.

    1869 yılında bir osmanlı tarihi yazmıştır.

    nazım hikmet'in dedesidir.
  • oğlu enver paşa abdülhamid tarafından önce küba'ya elçi olarak gönderildi. daha sonra da boxer isyanı sırasında çin'de görevlendirildi.
  • uykusuz geceleri borjenski'nin
    benimkilere benzer olmalı

    nazım hikmet
  • aziz nesin'in türkiye şarkısı nazım kitabında şöyle anlatılır:
    ''mustafa celalettin paşa kimdir? constantin borzecki adında bir leh (polonyalı) çocuğu, bir alman askeri okul gemisinde miçodur. bir söylentiye göre, polonyalı olan bu çocuk, leh asıllı değil gagavuzdur. bilindiği üzere gagavuzlar, yani gök oğuzlar hıristiyanlığı kabul etmiş türklerin bir koludur.
    bu alman askeri okul gemisi 1848 yılında bigün istanbul’a gelir. gemi boğaz’dan geçerken, constantin borzecki gemiden denize atlayarak yüze yüze boğaz kıyısına çıkar. sarışın, uzun boylu, çok yakışıklı bir gençtir. kıyıda, sudan çıkmış bu olağanüstü yakışıklı genci görenler hayranlıkla seyrederler. hatta “boğaziçi’nde bir denizkızı tutuldu!” haberiyle istanbul günlerce çalkalanır.
    borzecki çocuk, gemideki dayak ve işkenceden canını kurtarmak için denize atlayıp kaçtığını söyler. kanıt olarak da, omuzlarındaki, sırtındaki kamçı izlerini, vücudundaki yara bereleri, çürükleri gösterir. borzecki çocuk istanbul’da kalır. sadrazam ali paşa, çocuğun zekâsını değerlendirip, onu korur. borzecki müslüman olup mustafa celalettin adını alır. mustafa celalettin, okulunda başarı gösterince mühendishane-i hümayun’a girer. mühendishane-i hümayun, şimdiki teknik üniversite yerinde bir yüksekokuldur. mühendishane’nin müdürü (yönetmeni) olan ömer paşa, hem ahlâkını, hem zekâ ve çalışkanlığını çok beğendiği mustafa celalettin’le kızı sıdıka’yı evlendirir. mustafa celalettin’le sıdıka’nın enver adında bir oğulları dünyaya gelir.
    mustafa celalettin mühendishane’yi başarıyla bitirdikten sonra uzmanlık öğrenimi için fransa’ya gönderilir. fransa’da polytechnique’i bitirir. osmanlı savaş ve kültür tarihinde çok büyük hizmetler görür. paşalığa yükselir.
    bunca önemli devlet görevlerinde bulunmuş olan mustafa celalettin paşa, büyük zenginlerden olmamalıydı ki, bir savaş sırasında yaralanıp da ölmek üzereyken, padişah abdülhamit’e telgraf çekerek, padişahın, oğlu enver’i korumasını dilemişti. abdülhamit de enver’i korumuş, asker okulunda okutmuş, kendisine yaver yapmıştı. daha sonra da, mustafa celalettin paşa’nın oğlu enver’i, mehmet ali paşa’nın kızıyla evlendirmişti.
    mehmet ali paşa da, nâzım’ın anneannesinin (ninesinin) babasıydı.''
hesabın var mı? giriş yap