• 21 yüzyılda, toplumun şu anki gidişine, ilişkilerin profillerine bakıldığı zaman, şüphesiz doğru olandurum...

    paran varsa evin var,
    paran varsa eğitimin var
    paran varsa geleceğin var
    paran varsa itibarın var
    paran varsa en mankeninden, en film yıldızından sevgilin (!) var
    paran varsa sağlığın var
    paran varsa ağız tadıyla tatil yapma şansın var
    paran varsa mezarlığın bile deniz manzaralı...
    varsa....
  • "parayla mutluluk satın alınmıyor. ama mutluluk da her şey değil zaten" demiş merhume jean seberg.
  • herkesin gerçekleri inkar edip tersini savunduğu önerme.şimdi ulan nerden biliyorsun paranın mutluluk getirdiğini diyeceksiniz ben de size paranın mutluluk getirdiğini değil ama parasızlığın mutsuzluk getirdiğini biliyorum diyeceğim.bir de işin şöyle bir tarafı var ; yeterince parası olanlar sadece mutluluğu değil bizim de mutsuzluğumuzu alabiliyorlar paraları ile.yeterince parası olmayanlar zaten dünya üstünde istatistik olarak bulunuyor insan olarak değil.
  • sağlıksızken mutsuz olacağınızı varsayarak, parayla mutlu olunamayacağına inanılır.

    oysa realitede mutluluk, para sayesinde en ufak bir rahatsızlığınız için en iyi doktorlara gidebilmeniz, hep emin ellerde olmanız, deneysel tedavileri dünya nüfusunun çoğunluğundan daha önce kullanıp çaresiz hastalıklara başkaldırabilmeniz, bir lanet hastalığa karşı en azından denenmemiş birşey bırakmamış olmak olabilir.

    tabii ssk rontgen kuyruğunda beklememiş bünyeler, sağlık - para- mutluluk arası bağlantıya daha felsefik bakabilirler.
  • (bkz: hedonik adaptasyon)

    mümkün değildir. parasızlık mutsuzluk getirebilir; ama zaten default halimiz mutsuzluk olabilir. dolayısıyla zenginlikten fakirliğe düşen biri ekstra mutsuz olsa da; maddi durumu yatay seyreden biri, zengin de olsa, fakir de olsa, arada da olsa durum değişmeyecektir.
    tabi şunu iyi anlamak lazım; mutlu olmak eşit midir mutsuz olmamak ? yoksa arada bir nötr duygu durumu var mı? mutlu/nötr/mutsuz ?
    hastalıkların tedavisi/hastaların iyi bakımı, çocukların okulu gibi mutsuzluk kaynağı olabilecek faktörlerin para sayesinde halledilebilecek olmasını da hesaba katalım. onun için liberal ekonomilerin her halükarda temel insani ihtiyaçları gideriyor olmasını istiyoruz.
    tabi güzel restoranlarda yemek, değişik coğrafyalara tatile gitmek, güzel kadınlarla sevişmek vs. de bazılarımızı mutlu eder ama düşündüğünüzden az sayıda insanı eder, çoğunluk bunların fotoğraflarını paylaşmaktan ve arzu/beğeni öznesi olmaktan mutlu olur. hastalıklı bulsam da mutluluk mutluluktur. dolayısıyla kitlelerin zevkleri değiştikçe; tatil yapmak, güzel restoranlar vs. daha az sayıda insanı mutlu edecektir. insanlar genelde yaptıklarından değil onaylanmaktan mutlu oluyorlar. kimyasal bir süreçten söz ediyorsak oyuncak araba hediye edilen çocukla, sevdiği yazarla sohbet eden bir gençle, vegas'da iki kızla sabahlayan birinin salgıladıkları serotonin gramaj olarak eşit olabilir.
    mutluluk bir zirve durumu ve sürekli mutluluk için sürekli zirveler gerekiyor.(koşucular ve dağcıların sürekli daha yüksek performansa şartlanmaları salgıladıkları efedrin ile mi ilişkiliydi?)
    bu süreklilik durumunu sağlamanın da kimyasallardan başka yolu yok. budizm bu denklemi tersten kurmuş. mutsuzluk (yoksunluk) çekmemek için default halinizi yoksun yapın demiş. bence mutluluğu kutsallaştırmamak; hayattaki nihai hedef olarak görmemek iyi bir adım. insanların ideallerinin olması çok iyi birşey; bu ideale ulaşma yolunda (tutku) gösterilen adanmışlık, çaba; hayat sevinci ve hayata bağlılık getiriyor. ideale ulaşmaksa kalıcı olmayan bir mutluluk yaşatıyor. onun için daima anlamlı idealler peşinde olmak bence iyi bir hayat tercihi; bunun için de kendinizi ve hayatı iyi tanımanız gerekiyor. (bu tanıma sürecinin kendisi bile bir ideal olabilir). bu şekilde kendinizi iyi hissettiğiniz bir hayatınız olabilir.

    edite doyamadım: ayrıca (bkz: varoluşçuluk)
  • hayali bir ticaret.
    mutluluk satın alınmaz,olsa olsa çubuğu alınır.
  • thehouse cafe'de garsonluk yaparken iki zengin orta yaşlı adamım ciddi ciddi bu konuyu tartıştıklarına kulak misafiri olmuştum. bunda ne var diyebilirsiniz, sanırım üsluplarıydı bunu ilginç kılan,

    oldukça samimi bi şekilde, "bok gibi para var ama ne işimize yarıyo, hayatımıza getirdileri ve götürdükleri neler" mevzu üzerinde dertleşiyolardı. sohbeti kesik kesik duyduğumdan nakletmem pek sağlıklı olmucak ama en sonunda "eğer parayla mutluluğu satın almak gibi bişi varsa, bunu amerika'da daha çok hissettikleri" konusunda hemfikire varmışlardı. bu fikir alışverişini birinci ağızan dinlemek de bana (umuyorum ki doğal olarak) bi hayli enteresan gelmişti.
  • çok kolaydır. sevişmek mi istiyorsunuz gidip en seksi kadını/erkeği kiralar veya satın alırsınız. karnınız mı acıktı, gider en kral yemeği yaptırırsınız. hatta mantık dışı şeyler de yaptırabilirsiniz, birisi canınızı mı sıktı, gidip onun canını alabilirsiniz/aldırabilirsiniz. kısacası istediğiniz her boku yaptırabilir ve rahat bir yaşam sürersiniz. arada bunalıma giren sik kafalılar oluyor ama...
  • bu konu da albert camus'nun sözünü açıklamak lazım.

    insanın parası varsa zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmak zorunda kalmaz. bu da insana fazladan boş zaman kazandırır.

    insan para sayesinde kazandığı bu boş zamanı kendini mutlu edebilecek şeylere harcayabilir. bu durumda para zamanı satın alır, zaman mutluluğu satın alır; para mutluluğu satın alır.

    bunu illa milyon liralar olarak düşünmeyin. sadece hafta içi çalışarak hayatınızı geçindirecek para kazanabiliyorsanız. hafta sonunu geçim sıkıntısı düşünmeden ailenizle vakit harcayarak, gezerek görerek, bir hobinize zaman ayırarak, bir kursa gidip kültür seviyenizi arttıracak şeyler öğrenek ya da arkadaşlarınızla eğlenerek geçirebilirsiniz. paranız hafta sonunuzu satın aldı. hafta sonunuz ise mutluluğu.

    elde ettiğiniz zamanı aç gozlülükle sadece daha fazla para kazanmaya ya da sizi mutlu etmeyecek kalitesiz şeylere ya da kişilere harcarsanız. bu paranın suçu değil sizin salaklığınızdır.

    “insanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. böylece zamanı satın alır. bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar. yani para mutluluğu satın alır.” albert camus
hesabın var mı? giriş yap