• reservoir dogs ve pulp fictiondan aldığınız tadı vermeyeceğini garanti edebileceğim tuhaf film. sırf tarantino adından sonuna kadar izledim ama boşa harcanmış vaktime üzüldüğüm gereksiz film. zaten midnight express gibi bir rezaletten sonra oliver stone ismini görünce arkama bakmadan uzaklaşmam gerekiyordu ama tarantino yaptı yapacağını.
  • bonnie and clyde'ın bir üst versiyonu diyebileceğimiz mallory ve mickey'in hikayesi. filmlerden biri 60'larda diğeri 90'larda çekilince ve quentin tarantino faktörü eklenince aradaki şiddet farkı da bariz biçimde ortaya çıkmış. bonnie ve clyde'ın ilişkisinin, mickey mallory ikilisinin yanında adeta love story gibi kalmış olması sanırım 60'ların bu kadar çılgınlığa hazır olmamasından kaynaklanıyor. bu her yerinden şiddet saçan ikilinin çılgın fanatiklere sahip olması da toplumdaki pislikleri temizleme derdine düşen şizofrenik travis bickle'ın halk kahramanına dönüştüğü taxi driver'ı akla getirmekte. travis'in derdi başka olsa da sonuçta, hem oliver stone hem de scorsese, amerikan halkının trajikomik durumunu gözler önüne sermişler. hem yaptığı göndermelerle, giydirmelerle, bindirmelerle vs, hem de çekim teknikleri, aşmış montajı ve animasyonlarıyla, 90'ların en güzel filmlerinden biridir bence. daha önce de yazılmış ama director's cut versiyonuyla izlenince de hakikaten tadına doyum olmuyor.
  • masal gibi bir film ama bu sefer masal kötü insanlar üzerinden anlatılıyor.
    insanlarda nasıl şiddet eğilimi yarattığını anlayamıyorum ama.
    filmi izleyenler "elime bir silah verseler oraya buraya sıksam, çok gaza geldim" falan gibi düşüncelere nasıl girebiliyorlar?
    bende tam ters etki yarattı, filmi izleyince iyice tiksindim şiddetten, kandan ve hatta her şeyden.
    demek ki a clockwork orange daki alex ben olsaydım deneyler çok başarılı olacakmış. ben etkileniyorum böyle şeylerden.
  • postmodern bir filmdir. çağın akıl almaz pisliklerini dramatik bir idam sahnesini izleyen heyecanlı insanları gösterir gibi, ki onların riyakar erdemleri de vardır, gözler önüne seren film, medyanın toplu cinayetler işleyen bu iki aşığı nasıl baştacı haline getirdiğini anlatmaktadır. mickey ve malory, ilgiyi üstüne çeken bu iki katil aşık nasıl baştacı haline getirildi diyorsanız, toplumun dışlamasıyla ve birbirini görmezden gelmesiyle bu hale gelen çifti yargılamak, baştan aşağı toplumun kendisini yargılamak olacağından, toplum bunun yerine ölenleri gözardı edip çifti de birer kahramana dönüştürmüştür ki böylesi daha kolaydır. mükemmeldir, zaten tarantino da kitap okumak için onu çalabilecek kadar güzel insan, orjinal yönetmendir.
  • insani sosyolog olmaya itebilen, buram buram kalite kokan film.
  • izlediğim en absürd filmler arasında zirveye oynayacak her daim, kesin bu.

    iki insanın tutkuyla aşkı ve cinayeti içselleştirmesi ele alınmakla birlikte, medyaya ve beslendiği kaynaklara ilişkin göndermeler oldukça sert bir şekilde anlatılmış.

    karakterlerin insan doğası, yaşam ve ölüme dair görüşleri şaşırtmakla kalmıyor, farklı sorular sordurup, tuhaf hislere sebep oluyor bünyede.

    ilk dakikadan itibaren görsel ve düşünsel olarak farklı bir deneyim bu filmi izlemek, deneyiniz.
  • ters amerikan bayrağıyla her şeyi özetlemiş film.
  • oliver stone'un tarantino hikayesine tecavüzünü anlatan abuk film.
  • (felsefi tarafı, suç nedir suçlu kimdir falan filan kısmı zaten güzel de...) ya bende bu tuhaflık var ya da bu film gerçekten çok güzel bi aşk filmi aynı zamanda.

    ne romantik, ne güzel evlendiler onlar öyle. birbirleriylerken ne rahatlardı, ne düşündüklerini biliyorlardı, tamamen güveniyorlardı, çok güzel bir aşktı knox'larınki. pek beğendim.

    mickey'nin başka kadın talepleri de bir ilişkinin "olmazsa olmazı" (!) tabii. "her haltı seninle yerim, sen benim hayatımın kadını olabilirsin, sana tapabilirim de, ama bir pipim var ve onun 'skalasını' genişletmek gerekir." te allam... erkek işte.
  • kesinlikle dublajlı da izlenilerek saykoya sarılınması önerilen eski film.
hesabın var mı? giriş yap