19 entry daha
  • izmir karaca sineması’nda, dün vizyona giriş tarihi olan 15 mart 2024'te, saat 18:15 seansında izlemiş olduğum 90 dakikalık 2023 yapımı bir reha erdem filmi. öte.

    1. görsel

    2. görsel

    bilet alırken nasıl bir film diye sormuş ve “ağır” yanıtını almıştım. 'olsun', demiştim kendi kendime; en can sıkıcı sanat filmlerinden biriyle bile karşılaşsam, gene de bir güzel yan vardır mutlaka.

    ama o da ne? daha ilk karelerden içim bir nehir gibi akmaya başladı, o nasıl bir doğa güzelliği, nasıl bir özgürlük hissi, daha en başından tam bana göre dedim.

    olay çanakkale’de, neandria antik kentin bulunduğu yerdeki bir köyde geçiyor. her bir ailenin kendi içinde olağan sıkıntıları olsa da karakterler buluştuğunda bambaşka bir sinerji ortaya çıkıyor.

    başrolde ‘yarışmak değil, yalnızca koşmak istiyorum’ diyen suna adında bir atlet kızımız var deniz ilhan tarafından canlandırılan, oyunculuğu tertemiz, çok doğal. fiziği ile annesinin taban tabana zıttı. kız renkli gözlü, beyaz tenli, elma yanaklı ve tam yaşının kızı. annesi rolünde ise kızını milli atlet olarak görme hırsı ile dolu bir kadın görmekteyiz; bu karaktere hayat veren incinur daşdemir güzel bir sürpriz oldu bu arada, zira fox tv (now tv) nin başarılı dizilerinden şahane hayatım’ın başrol oyuncusu hilal altınbilek’in canlandırdığı şebnem karakterinin de annesi olarak izlemekteyiz. rol gereği şivesi oldukça başarılı, tam bir karakter oyuncusu.

    diğer sürpriz isimler yine şahane hayatım’da şebo reisin öldürdüğü ve daha sonra iç sesi olarak hayalet şeklinde ortaya çıkıp güzel bir ikili oluşturduğu niyazi rolündeki serkan keskin. define avcısı olarak küçük bir rolü var ama sarı peruğu ve ses tonu ile iz bırakıyor.

    aşk-ı memnu’nun peyker’i nur fettahoğlu bir diğer şaşırtıcı sima. ancak hikayesi hiçbir yere bağlanmadı sanki; yine de güzelliği ve zarafeti ile sihirli bir dokunuşta bulunmuş filmde.

    muhtarın (bkz: bülent emin yarar) karısı deli gökçe rolüne ise nihal yalçın cuk oturmuş…

    babası alkolik olan mako’nun (bkz: ızzy) isyanını rap yaparak dile getirdiği halleri, suna ve her şeyi cep telefonu ile kaydeden küçük filiz’in (bkz: ayşegül kopartan) dansları ve köyden başka bir çocuğun buna katılımı, suna’nın bir diğer atlet arkadaşı (bkz: gizem katmer), kızların disiplin abidesi antrenörü (bkz: tanıl bora) o bembeyaz keçilerin güzelliği, sözde imamın (bkz: ahmet rıfat şungar) garipliği -ki kurduğu cümlelerden biri '' spor da din gibi ibadettir, ruhu iyileştirir.'' sözü çok hoşuma gitti-, nehirde cesedi bulunan kadının ceplerine taş doldurarak intiharı…(bu, direkt aklıma virginia woolf’un aynı şekilde gerçekleştirdiği kendi intiharını çağrıştırdı) ve yine aslında bu “taş”lar, filmin başından sonuna her şeye hakim, görünmezinden başrol oyuncusu gibi; evlerde, insanların ellerinde, ölülerin cepleri ya da ağızlarında vb…en önemlisi de açılmak istenen taş ocağı işletmesi hiç şüphesiz...

    görüntü yönetmeni florent herry’yi ayrıca tebrik ederim, her biri birbirinden muhteşem kareler. filmin güzel müzikleri ise alican çamcı'ya ait.

    not: yalnızca anksiyetesi olanları rahatsız edecek bir av sahnesi var peş peşe silahların patladığı, belirtmek isterim.

    neandria: çanakkale-ezine ilçesine çok yakın olan neandria antik kenti, ilçe merkezinin 20 kilometre uzaklığında olan kayacık köyü çığri dağı üzerinde bulunmaktadır. hellen dilinde “delikanlı” veya “genç adamın yurdu” anlamına gelmektedir.

    o kadar güzel ki, gidin ve izleyin diyebilirim ancak.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap