• okuduğum en etkileyici iletişim araştırması kitabı “çocukluğun yokoluşu”nun yazarı amerikalı iletişim bilimci. kitapta enformasyon’un toplumsal tarihinden bahseder. mağara devrinde yazılı iletişim duvarlara kazınan resimler aracılığıyla sağlanmaktaydı. alfabenin icadını takiben bilgi, şeklinden ziyade anlamı ön plana çıkan harflerle temsil edildi. ortaçağda ise bilginin halka yayılmasının seçkinlerce sakıncalı görülmesi dolayısıyla harfler anlamının ötesine yani şekline (image) öncelik verilen bir boyuta taşındı. örneğin gotik alfabe... aynı durum bizim tarihimizde de hattatlık kurumu dolayısıyla yaşandı. artık harflerin taşıdığı ses değeri değil estetik biçimi önemliydi. sadece din ve devlet ileri gelenlerince okunup yazılabiliyor, halk ise enformasyondan ayrık yaşıyordu. matbaanın icadı bilgiyi halka indirdi. artık harfler hemen hemen standarttı ve biraraya geldiklerinde taşıdıkları anlam önemliydi. rejimler değişti, köklü kurumlar sarsıldı. ama günümüz postmodern imparatorlukları bundan önemli iki ders aldılar. 1.bilgi yasaklanamaz. 2.bilgi tehlikelidir. çok akıllıca bir çözümle bilgi yeniden simgeleştirildi. yüzyılın icadı televizyon...artık bilgi değil onun nasıl sunulduğuydu (image) önemli olan. bir insanın televizyon izlerken harcadığı mental enerji bir ineğin ot yerken harcadığıyla yakın değerler arzeriyordu....alalım dersimizi edelim ezber...
  • 1998 denver, colordado'da `five things we need to know about technological change` adli konferans'i veren amerikali iletisimbilimci.

    konferansda, teknologinin gunumuz insanini nasil degistirdigini ve gelecekte ne gibi sorunlara yol acacagindan bahseder. sorunlara cozum getirmesinden cok aslinda, teknologi bir sorun kaynagidir. mesela en basidinden arabalarin icadi, insanlara sinirsiz ulasim sagladi fakat ayni zamanda guzelim cevremizi egzozuyla, motoruyla, kornasiyla kirletti, manzaramizi cirkinlestirdi. ayni bunun gibi televizyonun da, bilgisayarin da topluma kazandirdigi avantajlari oldugu gibi dejavantajlari da oldukca coktur. dejavantajlarinin cok olmasi insanlari daha cok ilgilendirmelidir cunku toplum bir teknolojik araca (televizyona) o kdr cok baglanmistir ki artik, problemlerini goremez, elestiremez hale gelmis, araci oldugu gibi kabul etmistir. iste bu en tehlikeli durumdur. toplum araci kontrol etmek yerine, aracin kontrolu altinda kalmistir. teknoloji bazilarini olumlu, bazilarini ise olumsuz yonde etkilemektedir. televizyon, eglenceyi evimize tasimistir, bilgisayarla artik her turlu bilgiye, hic biryere gitmeden, evimizden kolayca ulasabiliriz, alisversimizi, banka islemlerimizi, haberlesmemizi evden halledebilir hale gelmisiz, eglenceye kicimizi kadirmadan ulasabilir duruma gelmisiz. yani toplu halde, ortak yasamayi yok etme yolunda ilerliyoruz. iste halk, basit hedeftir. bilgisayar sirketleri, ulusal orgutler ve devlet tarafinan kolayca kontrol edilebilir, kolayca kandirilabilir. gunumuz bilgi cagini yasarken, toplum nasil olur da ne kadar cok bilgiye ulasirsak o kdr buyuk sorunlar cozeriz'e inanmadan edebilir. iste toplum teknolojinin kaybedeni, devlet ve ulusal sirketler kazananlaridir ve ne yazikki kaybedenleri aslinda kazanan olduklarina inandirabilmislerdir.

    http://itrs.scu.edu/…nks/pages/comm12/12postman.htm
  • postman'ın nineteen eighty-four (1984) ve cesur yeni dünya'yı karşılaştırdığı eserinden uyarlanan bir görsel için:

    http://dogueroglu.com/…29/gercege-donusen-distopya/
  • keşke yaşasaydı da twitter'ı görebilseydi diye düşünüyorum son zamanlarda.

    kanımca en ünlü lafı;

    "mesajın iletilme biçimi içeriğini dışlar"

    yani kızılderili duman alfabesiyle felsefe tartışamazsınız.
  • öldü. geçenlerde hem de.
    edward said'in ardından o da kansere yenildi.

    bütün iyiler, güzeller, muhalifler göçüp gidiyor.
    ne diyelim, allah kate moss'a uzun ömür versin.
  • ayrıntı yayınları'ndan çıkan "televizyon öldüren eğlence" adlı çok iyi bir kitabı da vardı.
  • twitter'la beraber facebook'u instagram'ı 9gag'i meme'leri ve sairiyle internet çağını görseymiş neler yazarmış merak ettiren düşünür.

    teknolojinin, medium'un iletilen mesajın içeriğini ve topyekun bir kültürü nasıl değiştirebileceğini fark eden bu değişimin gidişatından dolayı da hayıflanan bir insan.
  • doğru sorular soran, doğru sorunlara parmak basan, ancak kendisinin de ifade ettiği gibi hep yanlış çözümler bulan bir iletşimci. teknopoli gibi kavramları ilk o dile getirmiş olabilir ama bilimsel çalışmanın ideolojisi, modernitenin getirdiği sorunlar sosyolojinin de bolca ele aldığı şeylerden birisidir.
  • paradigma yayınlarından çıkan teknopoli adlı kitabı okunmayı ve üzerinde uzun uzun düşünülüp konuşulmayı hak ediyor. dünyanın görüp göreceği önemli bir iletişim bilimci.
  • teknoloji olmalı ancak denetlenebilir ve değerlendirilebilir olmalı gibi pek gerçek hayata adapte edilemeyecek fikirlere sahip 2003 yılında vefat eden iletişimci.

    kendinden önceki tüm iletişim bilimcileri ve kuramları çok iyi bilmesi, tipografik yaklaşımları, "amerika" konusunda gerçekten engin bilgilere ve araştırmalara sahip biri olmasıyla hayranlık uyandırmıştır. dillere destan eseri televizyon öldüren eğlence'dir. müthiştir...
hesabın var mı? giriş yap