• elbette kör değilim.

    ülkenin içinde bulunduğu durumu görebiliyorum.

    ve gördüklerimden de tiksiniyorum.

    ama şu muhaliflerden de eşit derecede tiksiniyorum.

    türkiye'nin düzeni bu. böyle gelmiş böyle gider. falanca gelir, filanca gider; sadece yiyiciler değişir.

    muhalefet iktidar olsa, onlar da tüm kadroları, taraftarları ile çökecekler makamlara, mevkilere ve diyecekler: "şükür kavuşturana; şimdi yeme sırası bizde".

    inanmıyorum size muhalifler; siz de yiyicisiniz. şimdilik vitrine bakıp yalanan kediler gibi dolanıyorsunuz. ah bir elinize fırsat geçse...

    son söz: siyaset bir kaynak paylaşım savaşıdır. ideoloji ise işin kılıfı ve ambalajıdır. avamı o kılıf ile oyalarlar.

    siz savaşın. ben yokum bu işte...
  • muhalefet olmayabilirsin anlarım.
    tamamen tarafsız olabilirsin onu da anlarım.
    ancak; bu bal tutan parmağını yalar ya da böyle gelmiş böyle gider edebiyatı yapan insanlardan tiksiniyorum. sizin gibi "sessiz" kalmayı seçen insanlar da bugünkü türkiye'nin durumunda pay sahibiler. etliye sütlüye karışmayayım burdan da fakir edebiyatı yapayım diyorsan; yapma!
  • çünkü bıktık, çünkü usandık.

    bir insanın hem tarih, hem coğrafya, hem ekonomi, hem siyaset, uluslararası ilişkiler bilmesine gerek yok. herkes en iyi bildiği işi yapsın. ülkemiz ancak böyle kalkınır.

    gençliğimde saatlerce insanlarla tartıştığımı bilirim.

    ne tartışıyorum? siyaset.
    konu ne? ekonomi.
    konu ne? uluslararası ilişkiler.
    konu ne? tarih.

    iyi de ben bunların hiçbirinin uzmanı değilim ki. ayrıca karşımdaki de değil. saçma sapan karşılıklı tartışıyor ve kimse kimseyi ikna edemiyordu.

    sonra düşündüm. ben neden bunlara kafa yoruyorum ki? ben kendi işime bakayım, diğerleri de kendi işine. benim ülkeyi ekonomik anlamda bir adım öteye taşıma gibi bir hedefim de yok. ben eğer yapabilirsem, yazılım alanında bir şeyler katmaya çalışabilirim. gücüm ancak buna yeter.

    seçime kadar bekliyorum. seçim zamanı da şöyle bir kolaçan edip, kime yakınsam oy veriyorum ve geçiyorum. bugüne kadar tek bir oyumu bile içime sine sine atmadım. bu da türkiye'mizin ayıbı.
  • "gitse kim gelecek kılışdar mı? onda yönetici vasfı yok bi kere" diye bitebilecek entry.
    edit: ferhan şensoy da zaten ne güzel özetlemiş muhalif olmayı son röportajında.
    (bkz: 24 mart 2021 ferhan şensoy röportajı)
  • (bkz: sen muhalefet yapma zaten)

    madem dinden açmışmız konuyu, bu jargondan gidecekse, peygamberin varisi devlet başkanıdır.

    bugün sana kendi peygamberini seçme/yaratma imkanı verilmiş. git ve oy kullan.
  • ülkenin eceli olan tipleme örnekleri.

    muhalefet gelse o da kendi adamlarını dolduracak... doldursun.

    bu sistem aşırı yanlış ama bugün akp'yi kaç muhalif zaten bu sistem üzerinden eleştiriyor

    -)kardeşim, adalet var mı? yok
    -)özel sektörde bile iş imkanları gelişiyor mu? hayır.
    -) eğitim? yok
    o yok bu yok diye gidiyor.

    akp bunların hepsini çözsün, kamuya kendi adamını alsın. yanlış ama ben zaten özel sektörde insan haklarına yaraşır işimi buluyorum der geçerim. markette rahatça alışveriş yapabiliyorum derim.

    geçin yani bu kendi adamı muhabbetini. ülkeyi kendi adamının üstüne yapmakla kendi adamını almak arasında da çok fark var.

    bir yağ olacak maaşın yarısı gelmiş halen omo obi muhalefet gelse o da adamını kayıracak.

    ya bir miptirin.
  • "haksızlığın olduğu yerde tarafsızlık, namussuzluktur." (cemil meriç) sizin cenahtan bir yazar, hatırlatmak istedim.
  • "o da yiyici, bu da yiyici"
    "o da aynı bokun laciverdi"
    "o da gelecek kendi görüşünü dayatacak"

    bu gibi sığ siyasi söylemler hem asılsız hem de zararlı. şimdi yaşadıklarımız çok net gösteriyor ki, bu 19 yıl önce gelenler de bir öncekinin laciverdi değilmiş. yine ekonomik sorunlar var, yine demokratik sorunlar var, yine hukuki sorunlar var ama koca bir fark ile: 19 yılda rejim değişti, ülkenin yönü - yönelimi değişti, eskiden seçimler olur, koalisyonlar olur, toplumun değişik kesimleri uzlaşırdı, kör topal ilerlerdik. yavaş ilerlerdik ama ilerlerdik. bunu şimdi daha net görüyoruz, çünkü ilerlemeyip geriye gidince, eskiden nasıl da yavaş da olsa ilerlediğimizi görüyoruz. yani, her gelen eskisiyle aynı değilmiş, kökten değişiklikler ile ülkemiz yüz yıllarca geriye götürülebiliyormuş. temel insan hakları eskiden azdı, şimdi hiç yok. eskiden devlet bir kesimi terörize edebiliyordu şimdi herkesi edebiliyor. eskiden başbakana eylem yapılabiliyordu, şimdi başını kaldıranın götünden kan alıyorlar. eskiden paramız azdı, şimdi kasa tam takır kuru bakır. yani bu kadar yiyiş ülke tarihinde görülmedi.

    yani hepsi aynı bok değilmiş.

    edit:
    eğitim konusunu unutmuşum. eskiden tek tipleştirici de olsa bir eğitim sistemi vardı, şimdi o da yok. ortada ne eğitim ne de sistem var.

    malum son yılların en popüler eylemi, kuyuya bir taş atıp hemen kaçıveriyorlar. yine öyle olursa diye ilk entriyi şuraya bırakalım:
    görsel
  • çünkü ben bir malım.
    çünkü ben aktrollerin attığı yeme koşa koşa giden bir beyinsizim.
    çünkü ben ak partinin ülkenin nasıl içinden geçtiğini göremeyecek kadar körüm.
  • çünkü ben, ülkemin geleceğini düşünmeyen bir geri zekalıyım
hesabın var mı? giriş yap