• sizin günlerce tek başınıza bir radyo sesi bile olmayan evde kanter içinde kalana kadar yerleştirdiğiniz, temizlediğiniz ne kadar eşya varsa hepsini ailenizin gidip 1 saat içinde toparlayıp almasıyla sonuçlanan eylem.

    şimdi herkesin bu durum için söyleyecek bir lafı var. herkes kendince dersler çıkarmış. herkes kendi gözünden bir şeyler görmüş anlatıyor. bir tek ben mutabık olamıyorum kimseyle ve de kendimle. ne bir kavga yaşandı, ne de bir konuşma geçti aramızda. ne yüzükler atıldı öyle klişe bir şekilde ne de al bohçanı ver bohçamı dendi. bir gün herşey avuçlarımdaydı ertesi gün hiç bir şey yoktu. ellerim önümde bakmakla yetindim içlerindeki boşluğa. ya bir kabustu yaşadığım ve ben uyandım ya da en güzel rüyaydı, yeniden yatsam da aynı yerden tekrar devam edemeyeceğim.

    asıl garip gelen hayalleriniz, umutlarınız, beklentileriniz sığdırılabiliyormuş meğer karton kutulara. ve siz düğün gününüz geldiğinde nikah saati evet demeniz gereken anda oturup sucuklu ekmek yiyebiliyormuşsunuz. hani derler ya "kimileri hayal kurar, kimileri hayal kırar" siz ise oturup sucuklu ekmek yiyebilirsiniz. hayat ne de olsa göbekle güzeldir.
  • en yakın arkadaşımın içinde bulunduğu üzüntü verici durum...

    hüzün dolu bir yüzle günlerdir gezer, durur. çok üzülürüm haline. ama elden bir şey gelmez. "canımın yarısı gitti" der sıklıkla.
    müziğe verir kendisini, işine verir.

    ayrılık nedenleri ise, daha da iç paralayıcıdır. çünkü ailelerin birbirleri ile saçma sapan bir anlaşmazlığı yüzüne ayrılmışlardır. yani, diğer şahıslar iki seven kişinin arasına girmiştir, son tahlilde. arkadaşım mı ne halde? ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.

    ben küçücük ve aptallığın daniskası bir ayrılık rüzgarı (değmeyecek bir insan uğruna hem de, evet bunu yeni yeni görüyorum. zararın neresinden dönülse kardır sanırım) sonunda, dibe vurmuş ve bir haftadır ayağa kalkmasını bilmiş bir "bencil" insanken,
    onun acılarını yeteri kadar paylaşamamanın pişmanlığı içerisindeyim bu aralar.
  • korkarim ki mustakbel kayinvalidemin yapmama neden olacagi eylem.

    edit: 2 gündür beni aramayan nişanlımın (tahminimce) yaptığı veya yapmamı beklediği eylem bir de.
  • bazen sessiz sedasız da olabilendir.
  • çok sevdiğim biri yaşadı bu olayı.ziyadesiyle üzücü bir durum.insan o duruma gelirken bunalıyor buhranlar geçiriyor atınca ayrı attıktan sonra ayrı.bizdeki tamamen kızın çenesizliği koca g.tlü ablasının kışkırtmaları yüzünden oldu diye tahmin ediyorum.kızın profiline baktım geçenlerde 3sene öncesine gittim kız bu mal ablasının çocuğuna teyzem maşallah sana yazmış.uyuz ablası da teyzem demeyeceksin ablam diyeceksin yaşlı görünüyorsun yazmış.hay ben senin gibi ablanın taaaa.olmaz olasıca yılan herşey senin uyuz beyninin altından çıktı bence.28ine gelmiş kardeşinin turşusunu kur tamam mı??memnuniyetsiz sümsükler.
  • bu hafta içerisinde gerçekleştirmeyi düşündüğüm eylem. olmuyorsa zorlamanın bir anlamı yok. bu ilişkiyi kurtarmak için elimden geleni yaptigimi söyleyebilirim. yoruldum artık sözlük ilgisizliğinden bıktım. hayatimda ilk defa birine değer verdim o da geldi içine etti.
  • nişanı bozan tarafa uzun bir süre vicdan muhasebesi yaptıran eylem. olmuyordur işte, büyük sıkıntılar vardır.. siz çözmek için uğraşır durursunuz ama karşı taraf hiç çözüme yanaşmaz, aksine her denemede olayı daha da çözülmez hale getirir. dahası, sizi de olayı çözmek için hiçbir şey yapmamakla suçlar. yaptığınız şeylerden bahsedince de öyle çözüm olmaz diyip burun kıvırır.

    aylarca bu tür şeylerle uğraştıktan sonra yeter artık dersiniz ve bir gün "boşa kürek çekiyoruz, bitsin bu ilişki..ikimiz için de böylesi daha iyi olacak" lafı dökülür ağzınızdan.. bu sözleri takip eden 1-2 hafta hayat size zindan olur..

    sürekli çalan telefonlar, sürekli gelen mesajlar, nolur bir şans daha ver demeler, duşumu aldım intihara gidiyorum seni çok seviyorum demeler falan filan.. üstüne bir de arada bazı aile büyüklerinin olaya karışması da cabası.

    tüm bu süreçte vidan muhasebeniz tavan yapar. ulan acaba yanlış mı yaptım diye kendinize sorar durursunuz. yakın arkadaşlarınızla buluşur onların fikirlerini alırsınız. sonra akşam eve dönersiniz ve bir haber alırsınız.

    "seninkiler telefon etmişler, eşyaları istiyorlarmış, bir de nişan masrafını ödesin yoksa mahkemeye veririz demişler"

    işte orda çıldırırsınız.. yaptığınız bütün vicdan muhasebesi boşa gider bir anda. düşünmeye çok gerek yoktur artık.. bu mantıkta bir aileden kurtulduğunuz için şükredersiniz. gerçekten allah korumuş dersiniz.
  • hayatimda bir kere yasadigim hadise.

    eger sevgilinizle/nisanlinizla mutsuzsaniz, surekli sorun yasiyorsaniz. tavsiyem su ki en yakin zamandan ayrilin. zaman gectikce sorunlariniz cozulmeyecek. hemde isler ciddiye bindikce, dugum olucak. cunku aileler isin icine girdikce yasadiginiz sorunlar, bir telefon mesajiyla bitmeyecek.

    nisani attigimda tuy gibi hafiflemistim. bir an olmustu, artik devam edemeyecegim, omrum boyunca boyle yasiyamacagim dedim. sonrasi benim icin baya huzur doluydu. maalesef ailem icin oyle olmadi. turk halki olarak pek bir mutsuz oldugumuzda, baskalarini da mutsuz etmeye bayiliyoruz. onune gelen laf sokmaya calisti. mesela bir dugunde gordugum lise arkadasim (liseden beri ilk defa goruyorum, konusuyorum) hemen seninde dugun olucakti neden iptal oldu dedi. kiz beni facebooktan iyi takip etmis. sadece laf sokan dis mihraklar olsa sallarsin ancak ailem evden olu cikmis gibi davranmaya basladi. arkadaslarim her ayrintiyi almadan pesimi birakmadilar. baska arkadaslarim gereksiz konuyu acip, yakismiyodunuz, o bir garipti zaten laflar etti. neyse bir sure sonra azalarak bitti hepsi. ama bitene kadar etrafima duvar ordum, sallamadim kimseyi.

    dedigim gibi bir sure sorunlar yasayacaksin ama sonrasinda surekli sorun yasadigin biriyle bir omur gecirmektense, ayrilmanin daha huzurlu/mantikli secim oldugunu anlayacaksin.

    simdi yine isler ciddiye bindi ve manyak gibi korkuyorum. yine sorunlar baslayacak, bu masalda biticek diye.
  • en yakın arkadaşın düğünü için yurt dışından aldığınız elbisenin geldiği gün nişanı attığı haberinin de gelmesi ile aslında biraz da beklenenin olmasıdır. akabinde yerinde duramayan en yakın arkadaşın aynı gün atlayıp izmir'den istanbul'a gelmesi ile vaktinde benzerini yaşadığım bu iğrenç sürecin gözlerimin önünde tekrar cereyan etmesi ile gerim gerim geren, iç burkan, flashback manyağı yapan durumdur. keşke o an hayatın bir şekilde devam edeceğini anlayabilsek. halbuki (bkz: show must go on)
hesabın var mı? giriş yap