• bu dünyaya ait olamayacak kadar güzel bir led zeppelin parçası. bünyede madde kullanmadan uyuşturucu etkisine yol açar.
  • merhametleri yoktur, merhamet dilemezler..

    mükemmel led zeppelin şarkısı olarak kaç kış gecesine anlam katmıştır bilinmez; hafızada canlanan hep garip bir iskandinav efsanesi,orman içinde kar altında bir kulübe, titreyem mum ışığı,soğuk korkulu bir bekleyiş olmuştur.

    şarkıya duyulan derin hayranlıktan sebep şimdi bunun üzerine ne koyulabilir yeni ne katılabilir ki diye mesafeli yaklaşırken tool yorumuna,farkediliyor ki o korkulu bekleyiş mekanı karlı kulübe yerine bir çölde hayat buluyor , şarkının girişinde belli belirsiz bir kaval sesi duyulurken, güneş kaybolurken,heryer birden soğurken, kimsenin uğramadığı bir yerde korkulu bir bekleyiş..

    şarkının tersyüz edildiğini adeta kuzeyde ve güneyde birbirini tamamlayan iki uç haline geldiğini görmek ve tool a hayran olmamak elde değil..
  • büyülü ve zamansiz bir şey. 4029 yilinda da birilerini etkiler mutlaka.
  • stairway to heaven in golgesinde kalmis led zeppelin mucizelerinden biri.
  • jimmy page'in doğaçlamadaki ustalığının ve john paul jones'un klavyesiyle ortaya koyduğu performansın ön plana çıktığı, genelde insanoğlunun özelde ise led zeppelin'in müzikteki yaratıcılığının olağanüstü bir örneğidir. karanlık bir havası olduğu aşikar ama içinde umudu* da barındırır.

    şarkıda tam olarak neyden bahsedildiği pek açık değil, dolayısıyla dinleyicilerin hayal gücüne ve yorumuna açık bir şarkı.

    led zeppelin'in mistik ve mitolojik ögeleri şarkılarında işlediği bilinir. led zeppelin şarkılarının önemli bir kısmında açık bir şekilde sembolizm gözlenebilir. no quarter'ın da bu tip bir şarkı olduğunu söylemek mümkün.

    mesela no quarter, styx nehri ile ilişkilendirilebilir. antik yunan'da inanış odur ki styx, bu dünya ile ölüler diyarının arasında bir nehirdir; iki dünyayı birbirinden ayırır. nehirde bir kayıkçı, ki ismi charon'dur bu kayıkçının, kayığıyla ölenleri bu dünyadan ölüler diyarına, yani zeus'un ağabeyi ölüler tanrısı hades'in diyarına* götürmekle yükümlüdür. charon ölen insanı kayığına alır ve underworld'e götürür. şarkıda geçen "walking side by side with death" dizesinin buna, yani charon (ölüm) ile yan yana yürümeye gönderme olduğu düşünülüyor. ölüler charon'a hizmetinin karşılığı olarak para vermek zorundadır. zorundadırlar demek bundan kaçış olmadığına yorulabilir ki bu da şarkıdaki "they hold no quarter" dizelerine yorulabilir. (extra bilgi: öldükten sonra charon'a para vermek zorunda olduklarına inanan yunanlar ölülerinin ağzına bir metal para koyarlarmış. aksi takdirde ölülerin karşı tarafa geçemeyeceğine ve dünyada kalıp yaşayanlara özellikle de ailelerine musallat olacaklarına inanılırmış.) underworld'ün kapılarını hades'in sadık bekçisi cerberus (üç kafalı köpek) korur. charon ile kayığa binen ölünün, ölüler diyarına yaklaştıkça cerberus'un havlamalarını giderek daha fazla duymaya başlayacağı hayal edilebilir sanırım. şarkıdaki "the dogs of doom are howling more" dizesi de bu şekilde anlamlandırılabilir.

    bu şekilde giden bazı benzerlikler elbette bulunabilir, hatta şarkıyı yazarlarken bahsedilen kısımlarda doğrudan bu ögelerden etkilenilmiş olabilir ama bu şarkının omurgasını böyle bir şeyin oluşturduğuna inanmıyorum. şarkının hikayesi mistik ya da mitolojik ögelerden ziyade yaşanmış gerçek tarihten besleniyor kanaatimce. özellikle "the snow falls hard and don't you know / the winds of thor are blowing cold" sözleri şarkının ilk kısmında sanırım birçok insanda iskandinavya'yı hemen çağrıştırıyordur. tarihin eski çağlarında, insanların thor'a taptıkları, kabileler şeklinde yaşadıkları, can güvenliğinin görece daha az olduğu çağlarda, karlar altında bir kuzey avrupa köyü düşünelim.

    kış. kışlar uzun ve karanlık geçer kuzeyde. tekin olmayan zamanlardır. köye birileri saldırmak üzere yola çıkmış. bir evde, annesi çocuğuna kapıyı kapatıp ışığı söndürmesi için sesleniyor*. erkekler düşmanı karşılamak için ve yardım çağırabilmek için yola çıkmıştır ve gece evde olmayacaklar*. zira kar şiddetle yağmaktadır* ve ancak thor'un yaratabileceği güçlü buz gibi bir rüzgar esmektedir*. erkekler zırhlarını giymişler ve doğru ve iyi olan bir amaçla yoldadırlar*. çok önemli bir haberi ulaştırmak* belki de yardım çağırmak için yoldalar. yolları çok zorludur*, ölüme çok yakındırlar*; öyle ki ölüm onları iştahla ve keyifle izlemektedir*. kuzeyin ağır karı onları her adımda yavaşlatmaktadır*. doğanın ve düşmanın yarattığı tehlikeyle boğuşmak zorunda olan bu insanlar için ölüm her an daha da yaklaşmaktadır*. fakat onlar ulaştırılması gereken bir haber için yoldadırlar* ve şimdiki ve gelecek nesillerin tek umududurlar*.

    sanırım bu nadide eserin bu şekilde yorumlanması benim gibi bir mitoloji hayranı için bile daha etkileyici. yine de muhtevası nasıl yorumlanırsa yorumlansın 'no quarter' her koşulda olağanüstü bir eser olarak kalacaktır.
  • sayesinde online bir sözlükte açılan başlığının altına yazan bir takım yazarları büyük günahlara sokmuş şaheser.

    shine on you crazy diamond gibi herhangi bir kaba sığmayacak bir kaç şarkıdan hemen sonra gelen rock tarihinin en iyi bestelerinden biri. houses of the holy'yi kutsal yapan eserlerden.

    bir çok kez belirtildiği üzere the song remains the same konser kaydı video olarak izlenmelidir. hatta konserin tamamı izlenmelidir. bu kadar mistisizm en kral masonda yok be. bu işitsel şölene ezoterizmin erotizmi de diyebiliriz.

    elbette ki bunları hepimiz biliyoruz, işbu giriyi yazma sebebim ise yukarıda tool şarkıyı adam etmiştir falan gibi şeyler yazan arkadaşlar. hepinizin yorumlarınızı okudum, siz haksızsınız ibneler ve size laflar hazırladım.

    müzik bir sanat dalıdır ve bu dalın eserlerine olan yaklaşım, bir yağlı boya tablosuna olan yaklaşımla aynı mantığa sahip olmalıdır. biri gidip mona lisayı yeniden yapsa, biraz daha detay eklese göz bebeklerine falan, daha iyisini yapan olmaz mı? olur tabi ki, ne yetenekler var. ama çıkıp da louvre dakini söküp onu oraya koyarlar mı lan? üzerinden 2000 yıl geçse bile, kimse demez ki leo bunu 2500 yıl önce yapmış, ondan 500 yıl sonra biri çıkıp daha iyisini yapmış bunu koyalım müzeye bu daha güzel olmuş diye.

    zeppelin bu şarkıyı yazmış, bestelemiş, ortaya çıkarmıştır. yoktan varetmiştir, bu şarkının allahı led zeppelindir. doğru mu? doğru.

    tool beyler de-karizmatik abilerdir saygılar-bu eseri alıp coverlamışlar ve sonlara yorum ekleyerek şarkıyı uzatmışlardır. güzel olmuştur olmamıştır tartışılır. (benim fikrim çok kaliteli bir cover olmasının yanında tonlardan ötürü şarkının verdiği o mistik havanın yok olduğu yönünde)

    ama şimdi sen buna dersen olmamış bi şarkıyı adam etmişler, seni thor un çekiciyle döverler, merhamet dilesen de dinlemezler.

    al şaheseri, arada geçen 27 yılın getirdiği kayıt teknolojileriyle efektlerle yeniden çal, biraz uzat bişeyler ekle sonra 'eksik kalmış bir şarkıyı tamamlamışlardır' de. vay arkadaş.

    ulan tool okusa şu yazılanları utanır, şarkıyı toplatır piyasadan. biraz edep yahu.
  • tek başına bütün kışı geçirtecek güçteki led zeppelin parçası. şu göt donduran geceleri çekilir kılan tek şey. bir şarkı bu kadar güzel olur mu yarabbi?
  • tool'un coverini daha cok begenen arkadaslarin the song remains the same'deki canli led zeppelin performansini muhtemelen dinlememisler. yani oyle umut ediyorum zira goz var nizam var hz jimmy page var.

    ayriyetten californication altinci sezonda hank'in faith'e sordugu houses of the holy'nin b yuzu ucuncu sarkisi nedir sorusunun cevabi bu sarkidir. faith; sana puanim dokuz kankam.
  • anılar, jimmy page:
    jimmy, henüz 12 yaşında, kendine elektronik gitar alabilmek için çalışmaya karar verir. surrey'de bir dönercide iş bulur, sipariş alır verir.

    günlerden bir gün genççe bir ingiliz hanım gelir tükana. menüye bakar ve:

    -i'd like to have a döner please but in a small bread. also please take the inside

    jimmy şaşırır, içi alınsın tamam ama tek boy ekmek vardır. yarım ekmek mi acaba diye düşünür ve sorar:

    -half?

    hanım da başını sağa solla narince sallayarak cevap verir:

    -no, quarter.
  • nufüs cüzdanının din kısmında "jimmy page'in daşşaklarına tapmak" yazan bir adam olarak şunu söyleyebilirim. bu şarkının tool coverını anlatıcak kelime yok. ağlamak istiyorum
hesabın var mı? giriş yap