oda al hombre sencillo
-
düz adama övgü. bu kez pablo neruda'dan geliyor ama.
voy a contarte en secreto
quién soy yo,
así, en voz alta,
me dirás quién eres
(quiero saber quién eres)
cuánto ganas, en qué taller trabajas,
en qué mina,
en qué farmacia,
tengo una obligación
terrible
y es saberlo,
saberlo todo:
día y noche saber cómo te llamas,
ése es mi oficio,
conocer una vida
no es bastante
ni conocer
todas las vidas
es necesario,
verás,
hay que desentrañar,
rascar a fondo
y como en una tela
las líneas ocultaron,
con el color, la trama
del tejido,
yo borro los colores
y busco hasta encontrar
el tejido profundo,
así también encuentro
la unidad de los hombres,
y en el pan busco
más allá de la forma.
me gusta el pan,
lo muerdo,
y entonces
veo el trigo,
los trigales tempranos,
la verde forma
de la primavera,
las raíces, el agua,
por eso
más allá del pan,
veo la tierra,
la unidad de la tierra,
el agua,
el hombre,
y así todo lo pruebo
buscándote
en todo,
ando, nado, navego,
hasta encontrarte,
y entonces te pregunto
cómo te llamas,
calle y número,
para que tú recibas
mis cartas,
para que yo te diga
quién soy y cuánto gano,
dónde vivo,
y cómo era mi padre.
ves tú qué simple soy,
qué simple eres,
no se trata
de nada complicado.
yo trabajo contigo,
tú vives, vas y vienes
de un lado a otro,
es muy sencillo,
eres la vida,
eres tan transparente
como el agua,
y así soy yo,
mi obligación es ésa:
ser transparente,
cada día
me educo,
cada día me peino
pensando como piensas,
y ando
como tú andas,
como, como tú comes,
tengo en mis brazos
a mi amor
como a tu novia tú,
y entonces
cuando esto
está probado,
cuando somos iguales,
escribo,
escribo con tu vida
y con la mía,
con tu amor y los míos,
con todos tus dolores
y entonces
ya somos diferentes
porque, mi mano
en tu hombro,
como viejos amigos
te digo en las orejas:
no sufras,
ya llega el día,
ven, ven conmigo,
ven con todos
los que a ti se parecen,
los más sencillos.
ven, no sufras,
ven conmigo,
porque aunque
no lo sepas,
eso yo sí lo sé:
yo sé hacia dónde vamos,
y es ésta la palabra:
no sufras
porque ganaremos,
ganaremos nosotros,
los más sencillos
ganaremos,
aunque tú no lo creas,
ganaremos. -
bu da bizzat yaptığım çevirisi.
düz adama övgü
sana anlatacağım gizlice
kim olduğumu
böylece, alçak sesle
söyleyeceksin kim olduğunu
(bilmek istiyorum kim olduğunu)
kaç para kazanırsın,
hangi terzide çalışırsın,
hangi madende,
hangi eczanede,
bir görevim var,
o da bilmek,
herşeyi bilmem gerek;
gece gündüz bilmek adının ne olduğunu
işte benim işim bu,
bir hayatı bilmek
yetmez
bütün hayatları bilmek ise
gereksizdir
göreceksin,
iç organları çıkartmak gerek,
deriyi başa doğru yüzmek
ve kumaşta olduğu gibi
çizgiler gizler
renkleriyle, dikiş izlerini
örgünün,
ve silerim renkleri
ve ararım bulana kadar
derindeki örgüyü
işte böyle bulurum
insanların birliğini de
ve ekmekte ararım
şekilden fazlasını
ekmeği severim
ısırırım onu
ve böylece
görürüm buğdayı
erken olgunlaşmış tarlalarda
yeşil görüntüsünü
ilkbaharın,
pirinçleri, suyu,
çünkü,
ekmeğin çok ötesinde,
toprağı görürüm
toprağın birliğini,
suyu,
insanı
ve işte böyle denerim herşeyi
ararken seni
hepsinin içinde,
yürürüm, yüzerim, gemi kullanırım
bulana kadar seni
ve böylece sana sorarım
adının ne olduğunu
sokağını ve kapı numaranı,
alasın diye
attığım kartları
söyleyeyim diye sana
kim olduğumu ve kaç para kazandığımı,
nerede yaşadığımı
ve babamın nasıl biri olduğunu
görüyorsun ya, basit biriyim
ve sen de basitsin
söz konusu değil
hiçbir karmaşıklık.
ben seninle çalışıyorum,
sen yaşıyorsun, gidip geliyorsun
bir taraftan ötekine,
çok düz bir şey
hayatsın sen
şeffafsın
su kadar
ve işte böyleyim ben
benim görevim bu:
şeffaf olmak,
her gün
kendimi eğitirim
her gün taranırım
senin düşündüğün gibi düşünerek
ve yürürüm
senin yürüdüğün gibi yürüyerek,
yerim, senin yediğin gibi yiyerek,
tutarım kollarımda
aşkımı,
senin tuttuğun gibi sevgilini,
ve böylece,
bu da
denenmiş olduğunda,
eşit olduğumuzda,
yazarım,
senin hayatınla yazarım
ve kendi hayatımla,
senin aşkınla ve benim aşklarımla,
senin bütün acılarınla
ve böylece,
yine de farklıyız birbirimizden
çünkü benim elim
senin omzunda
eski dostlar gibi
söylerim kulağına,
acı çekme,
o gün yakındır
gel, gel benimle
gel herkesle birlikte,
sana benzeyen herkesle,
en düz olanlarla.
gel, acı çekme,
gel benimle,
çünkü sen bilmesen de,
ben biliyorum sahiden:
biliyorum nereye doğru gittiğimizi,
ve sözüm bu sana:
acı çekme,
çünkü kazanacağız,
kazanacağız biz,
en düz olanlar,
kazanacağız,
sen buna inanmasan da,
kazanacağız.
pablo neruda
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap